Yalnızca gençler olsa zaman iyi bir ilaç olabilirdi. Ancak bilgisizlik silâhını elinde bulunduran her yönlendirici kurum, kuruluş, örgüt veya birey, bu silâhı çekinmeden ve uzun süredir kullanmaktadır. Hastalık o kadar yayılmış ki, yaş tanımıyor. Bu yayılan türlü hastalıklardan bir tanesinin belirtisi de yukarıdaki örnektir.
İlgili örnekte birbiriyle çelişen ve hatta tamamen birbirine karşıt görünenler, hastalıklı birey için oldukça tutarlıdır. Kiminin -âdeta dededen toruna bırakılagelen bir kalıt gibi- ailevi yönlendirmeyle savunduğu, kiminin çevresinden gördükleriyle benimsediği öğretiler ve bu öğretilerin savuncularının onların bu hastalıklı durumlarından beslendikleri gerçeği kısır bir döngü yaratmıştır.
Kimileri Urumçi'ye ağlarken, kimileri de Filistin'e ağlıyor. Kimileri Çeçenistan diye kıvranırken, kimileri Turan diye haykırıyor. Bunları daha da belirtmek ve betimlemek için de türlü biçemler geliştiriyorlar, türlü simgeler kullanıyorlar. Onlarca değil, birbiriyle bağlantılı yüzlerce örnek sunulabilir. Bunlar kendi kendine olmuyor elbette. Kaldı ki günümüzde genel ağ, bu tür yayılmaların ve hatta -aşağılarcasına- ancak küçücük bir çocuğun saflığıyla inanabileceği zırvaları, yalanları, gülünçlükleri görülmemiş bir hızda yaymak için biçilmemiş kaftan; son dönemde bunu kullanıyorlar. Görülmemiş bir yenginin kuklacıları baş köşede, görülmemiş büyüklükte bir yalan çığını yuvarlayadururken, bu çığın en altında kalanlar doğal olarak bu duruma düşüyor.
Bilgisizlik silâhı, adına karşıt olarak bilgi yayar. Doğru veya gerçek olmayan bu bilgiler birike birike belleklerde hamlaşır, bu temeldir. Genellikle bundan kurtulmak zordur. Bireyin olağan üstü durumlarla karşılaşması belki kurtuluş için bir tetikleyici görev üstlenebilir. Ancak bunun tersi olma olasılığı, -sözdeşi- bireyin daha da kötüleşmesi -diğerine oranla- çok daha güçlüdür. Diğer bir kurtuluş yolu da toplum olarak olağan üstü durumlarla karşı karşıya kalmaktır. Ne ki, bilgi hamlıktan çıkıp olgunlaşmışsa, çelikten duvarlar sıra sıra birer engel olarak dizilir ve -bilgisizlik silâhının yaydığı doğru veya gerçek olmayan bilgilerin bütünleşip olgunlaşmasıyla ortaya çıkan- beynin özümsediği hastalığı savunurak direnir.
En öndeki duvar, en sağlam olanıdır. Yıkılması zordur ve yıkılsa dahi diğerleri arkasından domino taşı gibi düşmeyecektir. Çünkü çepeçevrelemiştir. Ancak ilk duvarın yıkılması giriş için de yol açar:
Yapılması gereken kara habisi yok etmektir. Özekteki bu urun tamamını yok etmeden kesin sağaltım olanaksızdır. Yine de açılacak her giriş, uru dışarıya sızdıracaktır. Bu da hastalığın etkisini düşürerek bireyin doğru-yanlış ayrımını yapma yetisini diriltecektir.
Ne kadar büyük ve yayılmış bir oluşum olursa olsun, devletin yönlendirici etkisi ve gücünde olamayacağından, bir oluşum aracılığıyla bireyler veya küçük küçük kümelerle ilgilenmek ve başarılı olmak, toplum düzeyinde somut sonuçlar doğurmaz. Öyle ki, silâhı ateşleyenlerce hastalığı bu yolla yaymak kolayken ve uzun sürede oldukça somut sonuçlar alınabilirken, bu yolla hastalığı onarmak olanaksızdır. Kaldı ki bu yola başvuracak bir oluşum da yoktur; olsa dahi kullanılması gereken kimi yöntemler birtakım ilkeleri zedeleyebilir; bu da, savaşıma, öyle veya böyle zarar verir.
Şu koşullarda kurtuluş, olabildiğince doğru bilgiyle beslenmiş bireylerin bir yolunu bulup bir araya gelmesi ve verecekleri savaşımla devlet yönetimine erişerek öze döndürme onarımını başlatmasıyla gerçekleştirilebilinir görülmektedir.
Savaşanlar arasında yengiye, savaşımı daha kutsal olanlar ulaşacaktır.