Ebedi vatan ve Servet Kabaklı
Tayyip Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda Anıtkabir anı defterine “Anadolu’yu ebedi yurdumuz olarak muhafaza etme mücadelemiz bugün de sürüyor” diye yazarken, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, mesajında “26 Ağustos 1071 tarihinde Malazgirt Meydan Muharebesi neticesinde kazanılan zaferle Anadolu’nun Türk yurdu olduğu tescillenmiş; yine 26 Ağustos 1922 günü başlatılan Başkomutan Meydan Muharebesi, 30 Ağustos’ta zaferle sonuçlandırılarak devletimizin yeniden inşa süreci başlatılmış ve ilelebet payidar kalacak ‘Yeni Türk Devleti’nin, genç Türk Cumhuriyeti’nin temeli burada sağlamlaştırılmış, ebedî hayatı burada taçlandırılmıştır” dedi...
* * *
Tayyip Erdoğan’ın Anadolu’yu “hangi millet” adına “ebedi yurt” olarak muhafaza etmek istediği belli değildir! Zira bizzat kendisi, “Türk” kavramını, milletin adı olarak değil etnik gruplardan biri olarak zikretmektedir.
Hulusi Akar’ın “Ebedi Türk yurdu” mesajı ise Anadolu’nun tapusunun kime ait olduğunu göstermektedir. Fakat Genelkurmay Başkanı seviyesinde böyle bir hatırlatmaya ihtiyaç duyulması, meselenin ne kadar büyük olduğunun da delilidir.
Akar, tam bir tarih bilinciyle, “2224 yıllık ordu geleneği”nden yani Mete Han’ın M.Ö. 209 yılında kurduğu ilk düzenli ordudan bugüne kadar uzanan mücadeleden söz ederken dün ve bugün, bu mücadelenin ne için yapıldığını da özetlemektedir:
-Egemen bir millet olarak hür ve bağımsız yaşamak.
Bir de şu var ki, Atatürk’ten sonra ilk defa bir devlet adamı, Malazgirt’i doğru değerlendiriyor. Akar, Malazgirt’in Anadolu’nun Türk yurdu olduğunu tescil ettiğini söylüyor ki doğrusu budur. Yoksa Anadolu, Malazgirt’ten asırlar önce de Türk yurdu olmuştu ama kaybedilmişti.
Akar, “Tüm orduların olduğu gibi Türk Silâhlı Kuvvetleri’nin de en büyük ihtiyaç ve gücü ‘itibar’ıdır. Milletimizin bağrından çıkmış Türk Silahlı Kuvvetleri’nin mevcut itibarının sürdürülmesi ve daha yüksek seviyelere çıkarılması hepimizin ortak sorumluluğudur” derken de son yıllarda Türk subayının, uydurma iddialarla nasıl alçaltılmak istendiğini hatırlatmakta ve bir daha böyle operasyonlara izin verilmemesi gerektiğini, o operasyonların savcısına söylemektedir.
* * *
Anadolu’nun ebedi vatan kılınması için mücadele eden, bunun için ömrünü vakfeden neslin önde gelenlerinden biri de Servet Kabaklı idi. Ayrıca amcası Ahmet Kabaklı’nın yükselttiği “Türk Edebiyatı Vakfı” bayrağı, onun elindeydi. Servet’in sevgisi de çok güçlüydü... Düşen Isparta uçağında olmadığımı öğrendiğinde telefonda ağlamıştı... Allah rahmet eylesin.
Seçim Hükümeti, meşru değildir!
Eski CHP milletvekili Algan Hacaloğlu, “Seçim Hükümeti için, Cumhurbaşkanı’nın “Ahmet Davutoğlu yerine, dışarıdan bir bağımsız Başbakan ataması gerektiğini, CHP ve MHP ne diye yüksek sesle dile getirmediler; bunun tartışmasını ne diye açmadılar? Anlamak zor...” diyor. Basında da konu tartışılmadı! Halbuki, kurulan hükümet, Anayasa’ya göre meşru değildir. Bu bir fiili durumdur ve darbe sayılır!
Diğer taraftan ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman, “Şiddet ve isyanla boğuşan bir müttefik” dedikten sonra “Obama yönetimi, Türkiye’nin üst düzey toplantılara katılımını sınırlandırmalı, istihbarat paylaşımını azaltmalı, Erdoğan’ın politikalarının yol açacağı bir ekonomik krizin gerçekten yaşanması durumunda da uluslararası finans kurumlarında Türkiye’ye verilecek Amerikan desteğini çekmelidir. Ama başarısız bir Suriye politikasından ve Erdoğan’ın mutlak siyasi güç inadından kaynaklanan bir girdaba sürüklenmemesi için Türkiye’ye baskı uygulamak gerekmektedir” diye önerilerde bulundu!
Şiddet, isyan, savaş, ekonomik kriz, siyasi inat... Yazık ki bunlar doğru...
Bu itibarla Hulusi Akar’ın mesajı bu ortamda daha da büyük önem taşıyor. Tabii önemli olan icraattır.
Arslan BULUT, 31 Ağustos 2015
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr