Ejder simgesi Türk kültürüne aittir

Tarih olan olayları burda paylaşabilir, yorumlayabilir ve öğrenebilirsiniz

Ejder simgesi Türk kültürüne aittir

İletigönderen erenus » Sal Haz 03, 2008 0:28

Bu yazıyı ejder simgesinin batı kültürüne ait olduğunu düşünen kişilerin özellikle okuması gereklidir. Ejder, Türk topluluklarının mitolojik ve kozmolojik ürünleri arasında önemli bir yer tutmaktadır. Türkiye'de sporla üreyen bazı yeni yetme fantastik kurgu yazarlarına yol gösterelim. Sözde yazar yığınının, batı taklitcisi bir zihniyetle uyduruk ejdere mızrağı kitaplarını örnek almalarının, "dur len ben de yazarım bundan!" diyerek bir heyecan içine girmelerinin, ne kadar yanlış olduğunu bir kere daha hep beraber gözleyelim.

Resim

Evren/dünya şeması oluşturan Türk abidelerinden biri: Bugut abidesi. M.S. 582. Diğer hanedan kitabeleri gibi kaplumbağa kaideye sahip bu eserde üst kısım başka örneklerde ejder veya kurt olarak ele alınmakla beraber burada üst kesimde Göktürklerin kurttan türeyiş efsanesinin ana motifi olan kurttan süt emen çocuk kabartması bulunmaktadır. (Diyarbekirli 1993)

Ejderha, hava ve suyun efendisidir. Ejderha ve Anka'nın uçuşunun, bereketli bahar yağmurları getirdiğine inanılır. Türklerin evren adını verdikleri bu yaratığı Araplar, tanin; Çinliler, lung; Moğollar, moghur; İranlılar, ejderha; Avrupalılar ise drache diye adlandırmıştır. Ejderha, milletlerin yaşadıkları mekan ve inanç yapılarına göre farklı şekillerde tasavvur edilmektedir. Çinliler ejderhayı, suda yaşayan pullu bir sürüngen olarak tasavvur ederlerken, Pers kültüründe kanatlı, dört ayaklı, yedi başlı, ağzından alevler püskürten bir varlık olarak tasvir edilir.

Türk kültüründe gök kuşağının ve yağmurun sembolü olarak görülen kurt başlı ejder motifi, devletin ve hakimiyetin de sembolü olarak ifadesini bulur. Kültigin ve Bilge Kağan mezar külliyelerinde bulunan kitabelerinde kaplumbağa şeklinde bir kaide üzerine kitabe taşının oturtulduğu, yukarısında ejder kabartmaları bulunan (Zunkara anıtı gibi bazı anıtlarda kemer oluşturan şekil ejderi andıran bir kurttur), dar yüzleriyle bir dikdörtgen taş blok olan yazının yer aldığı kitabe kısmı ile, söz konusu abide tipik bir evren şemasıdır ve devletin hakimiyet simgesidir.



Berber Kalesi isimli cenknâmede de yedi başlı olan ejderha, bir kuyruk darbesi ile kayaları yerinden sökmektedir.

SARI SALTUK ( 1198-1280) Dobruca ülkesini, özellikle Kralın kızını bir ejderden kurtarmıştır.

Hacı Bektaş Dergâhı’ndaki şamdanlarda kullanılan bir figür olan ejder; çok eski inanç sistemlerinde var olan bir geleneğe göre, yeni bir yere yerleşileceği zaman, orasının yurt edinilebilmesi için fatihin orada bulunan ejderle savaşması ve yenmesi gerekmekteydi; ancak bu zaferden sonra o bölgeye yerleşilebilinirdi. Bu inanç Hacı Bektaş Veli Vilayetnamesi’nde de görülmektedir.



Birgün Hacım Sultan’ın gönlüne, “acaba erenler bize nereyi yurt verecek ki, orada dem-yom oynatalım (yer tutmak, yerleşmek)” düşüncesi gelir. Bu fikir Hünkâr’a malûm olur. “Kolu Açık Hacım” der; “Sana şu oğul canavarı tepeleyeceğin yeri yurt verdik, mezarında orada olsun.” Hacım Sultan ve yanındakiler yola çıkarlar. Susuz yakınlarına geldiklerinde Banaz suyunun kenarında ejderi görürler. Sultan ejdere doğru bir nara atar ve ağzından çıkan ateşle ejder kül olur, ölür (Gölpınarlı, 1990).

Bir başka önemli hikaye Selim Şah oğlu Kılıç Arslan'a aittir. Kılıç Arslan Aksaray'da Hasan Dağı yakınında bir ejderha ile savaşıp Aksaray'ı mumur hâle getirir...


Vilayetname’de yer alan bir başka rivayete göre Hacı Bektaş Veli kâfirlerin elinden ejder yardımıyla kurtulmuştur. Olay şöyledir: Elli bin kâfir toplanır, kendisi de haç takınıp atına biner, harekete geçer. Önce üç bin piyade kâfiri öncü olarak yollar. Öncüler mağaraya gelince Hacı Bektaş, kâfirlerin sesini duyar; “Yarabbi” der, “Sen bana yardım et, bir yedi başlı ejder yolla, mağarayı beklesin”. Tanrı yedi başlı bir ejder emreder, ejder mağarayı kuşatarak yatar. Gelen kâfirler bunu görünce korkarak kaçarlar. (Gölpınarlı, 1990).

Ejder ile ilgili bir diğer olay Hacı Bektaş ve Ahi Evren ile ilgilidir: Ahi Evren ile Hacı Bektaş bir su kenarında oturup konuşurlarken Hacı Bektaş’ı tanıyıp inanmayan otuz kişi suya girip yıkanırlar. Hacı Bektaş Ahi Evren’e, “kalk yürü, adımızı anmamaya yemin ettiler; adımızı anmadıkça onları sudan çıkartma” der. Ahi Evren bir ejder şekline girerek adamların kıyıda üst üste çıkardıkları elbiselerinin üzerine oturur. Sudan çıkarak elbiselerini almak için birkaç kez farklı adamlar gelseler de alamadan suya dönerler; ta ki hepsi ejder karşısında “Ya Hünkâr” deyip de, ejder kayboluncaya kadar (Gölpınarlı, 1990).

Hacı Bektaş Dergâhı’nda, Balım Sultan Türbesi’nde bulunan şamdanda ilk sıradaki ejder kollarını birer el tutmaktadır. İnsanın en önemli organlarından biri olan el, korunma unsuru olup aynı zamanda hareketin de simgesidir. Anadolu’da resim ya da cisim olarak birçok sanat ürününe yansıyan bu motifte sihirsel bir güç olduğuna inanılmaktadır.

Ejder dışındaki diğer önemli semboller



Hacı Bektaş Dergâhı’nda yer alan şamdanlar üstünde kuş, aslan, ejder figürleri vardır.

Hacı Bektaş Anadolu’ya geldiği zaman yerli dervişler tarafından iyi bir şekilde karşılanmaz. Anadolu’ya güvercin şeklinde gelen Hacı Bektaş Veli’yi doğan kılığına giren Doğrul Baba adlı Anadolulu bir derviş yakalamak ister; ancak tam o sırada güvercinden tekrar insan şekline bürünen Hacı Bektaş, doğanı boğazından yakalar (Gölpınarlı, 1990).

Hacı Bektaş Veli’nin Anadolu’ya gelişi Abdal Musa tarafından ise şu şekilde anlatılmaktadır: (Ergun, 1930:6)

“Ali oldum Âdem oldum bahâne
Güvercin donunda geldim cihâne”



Anadolu’ya güvercin şeklinde gelen Hacı Bektaş Veli, bir yerden başka bir yere gideceği zaman da güvercin şeklinde uçarak gitmektedir.


Bu olay Âşık Hasan’ın bir şiirinde şöyle dile getirilmiştir: (Ergun, 1930: 19)

“Kul Hasanım var mı sözümde yalan
Münkirin gönlünü gümana salan
Doksan günlük yolu kuşlukta alan
Hünkâr Hacı Bektaş Veli kendidir”






Aslanın tasavvuf yaşamında taşıdığı önem Sufiler arasında yaygın olan arslana binmek geleneğinden de anlaşılmaktadır.

Hacı Bektaş Veli çölde ilerlerken, aslanların bulunduğu bir yere uğrar. Buraya insanlar, aslanların korkusundan yaklaşamazlar. Hacı Bektaş o bölgeye girer girmez iki aslan ona saldırır; ancak onlara iyice yaklaşarak, başlarından kuyruklarına kadar ikisini de iki eliyle sıvazlar. İki aslan orada taş olur, bunu gören diğer aslanlar yüzlerini yere sürerek yalanmaya başlarlar (Gölpınarlı, 1990: 17).

Karaca Ahmet Sultan veya Ahmet Rıfai’nin ve Seyyid Mahmut Hayrani’nin aslan üzerine binerek keramet gösterdikleri bilinmektedir (Karamağaralı, 1971:84-85).

Hacı Bektaş Veli Vilayetnamesi’nde Seyyid Mahmud Hayrani’nin Akşehir’de bir arslana bindiği, bir yılanı kırbaç yaptığı ve üç yüz mevlevi dervişini yanına alarak Sulucakarahöyük’e Hacı Bektaş’ı ziyaret etmek için gittiği belirtilmektedir (Gölpınarlı, 1990:49).

Günümüz de, arslana veya uçan bir ejderaya binmek veya insanlarla cenk etmek istiyorsanız yapamazsınız ama World of Warcraft oynarsanız ve zamanınız çoksa.... :lol:








Kaynakça:
İsmet ÇETİN, "Ökük-Türk Kitabelerinde İsimleri Geçen Hayvanlar"
GÖLPINARLI, Abdülbaki. (1977). Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri. İstanbul: İnkılap ve Aka Kitabevleri.
GÖLPINARLI, Abdülbaki. (1990). Menakıb-ı Hacı Bektaş-ı Veli “Vilayet-name”. İstanbul: İnkılap Kitabevi.
OĞUZ, Burhan. (1980). Türkiye Halkının Kültür Kökenleri.


"Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerimi inkâr edenler ve bana taan edenler çıkabilir. Hattâ bunlar benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidir ki, bu fikirler, Hind'den, Mısır'dan döner, dolaşır gene gelir, feyizli neticeleri kalpleri doldurur!"

Resim
Kullanıcı küçük betizi
erenus
Bilim Adamı
Bilim Adamı
 
İletiler: 423
Kayıt: Prş Eki 18, 2007 6:07

İletigönderen Ram » Sal Haz 03, 2008 4:41

erenus, sana bir köşe açacağım, Erenus Korkut'tan Masallar diye. Yahu yok ki şöyle bir Holivudumuz, -şu eşsiz tarihimizden çıkacak binlerce hikayeden oluşan- binlerce film yapacak...

Elin ecnebisi, bir tarafından uydurduğu ve tarihi gerçekmiş gibi sunduğu hikâyeleri ballandıra ballandıra çekiyor. İki de Çinli koydun mu filme, olur değme hareket (aksiyon) filmi...
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Ejder simgesi Türk kültürüne aittir

İletigönderen Akgila » Cum Kas 06, 2009 11:38

Nogayların bayraklarında da Kurt görünümlü bir ejder var.Bayrağa ilk bakıldığında herkes "yahu bu kurt" der ama o varlığa bütün olrak bakıldığında bir ejder görünür gözünüze.
Paylaşım için çok teşekkürler.
Beyleri, milleti ahenksiz olduğu için, Çin milleti hilekâr ve sahtekâr olduğu için, aldatıcı olduğu için, küçük kardeş ve büyük kardeşi birbirine düşürdüğü için, bey ve milleti karşılıklı çekiştirdiği için, Türk milleti il yaptığı ilini elden çıkarmış,(Kül Tigin Yazıtı - Doğu)
Kullanıcı küçük betizi
Akgila
Üye
Üye
 
İletiler: 8
Kayıt: Çrş Eyl 16, 2009 15:00
Konum: niğde


Şu dizine dön: Türk Tarihi

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x