Eksen Kaymadı, AKP Hâlâ ABD'nin BOP Eşbaşkanıdır!

Re: Eksen Kaymadı, AKP Hâlâ ABD'nin BOP Eşbaşkanıdır!

İletigönderen Başkomutan » Cum Tem 02, 2010 16:23

Resim

“GİZLİ” GÖRÜŞME NE ANLAMA GELİYOR

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile İsrail Sanayi Bakanı Binyamin Ben-Eliezer’in “gizli” görüşmesi ile ilgili olguları sıralayalım önce:

1.. Görüşme ABD Başkanı’nın talimatıyla gerçekleşti. Obama bizzat bu talebi, Erdoğan’a Toronto’da, G-20 toplantısı sırasında yaptıkları ikili görüşmede iletti.

2.. Görüşme anında basına yansıdı. (Demek ki hedef “gizlilik” değildi!)

3.. AKP, görüşmenin İsrail hükümeti tarafından talep edildiğini açıkladı.

4.. İsrail koalisyon hükümetinin Türkiye’ye mesafeli olan partisi Yisrael Beiteinu’nun lideri ve İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, görüşmenin ortaya çıkması üzerine yazılı açıklama yaptı ve açıkça başbakan Netanyahu’yu suçladı: “Dışişleri Bakanı, bu olayın Dışişleri Bakanlığı’nın bilgisi dışında olmasını çok büyük bir ciddiyetle ele almaktadır. Bu kabul edilebilir davranış normları çerçevesinde bir hakarettir ve Dışişleri Bakanı ile Başbakan arasındaki güvene indirilmiş büyük bir darbedir”.

5.. İsrail Başbakanlığı, Lieberman’ın çıkışı üzerine, bilgilendirmenin “teknik sebeplerden” dolayı yapılamadığını açıkladı.

6.. Görüşmenin İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Ehud Barak’ın onayıyla gerçekleştiği açıklandı.

Bir anımsatma: İsrail hükümeti bir koalisyon hükümeti. Koalisyonun en büyük partisi Likud adına Netanyahu Başbakanlık koltuğunda, koalisyonun ikinci büyük partisi Yisrael Beiteinu adına da Lieberman Dışişleri Bakanlığı koltuğunda oturmakta… Davutoğlu ile görüşen Sanayi Bakanı Ben-Eliezer ise İşçi Partisi’nden…

7.. Davutoğlu her şey ortaya çıktıktan sonra şu ilginç açıklamayı yaptı: “İsrail, ilk defa dünyada bu kadar yalnızlaştırıldı. Çok büyük bir dayanışma gördük. Bunun için hükümetleri çatırdamaya başladı, çatırdayacak”.

8.. Davutoğlu’nun “İsrail hükümeti çatırdamaya başladı” dediği saatlerde, İsrail’de, muhalefetteki Kadima’nın lideri, eski Dışişleri Bakanı Tzipi Livni’nin Başbakan Netanyahu ile masaya oturabileceği haberleri yayılmaya başladı.

9.. Lieberman, “istifa etmeyeceğini” açıkladı.

10.. İsrail Sosyal Hizmetler Bakanı Davutoğlu – Ben Eliezer görüşmesinin gizliliğinin Lieberman’a yakın isimler tarafından basına sızdırıldığını açıkladı.

Bu 10 olgudan hareketle şu soruyu sorabiliriz herhalde: Türkiye-İsrail ilişkilerini tamir etmek üzerinden, acaba İsrail Başbakanı ile Dışişleri Bakanı’nın arası mı bozulmaya çalışılıyor? Daha doğrusu İsrail koalisyon hükümetinin iki büyük ortağının arası mı açılmaya çalışılıyor? Daha da berraklaştırmak gerekirse soruyu, İsrail hükümeti yıkılmak mı isteniyor?

Sorularla bağlantılı bir başka olguyu daha anımsatalım: 8 Temmuz’da Obama-Netanyahu görüşmesi var. Peki görüşmenin odağında hangi konu var? Evet, ABD-İsrail zirvesinin ana konusu “Ortadoğu Barışı”!

Obama, Büyük Ortadoğu Projesi’nin geleceği açsından “Ortadoğu barışını” şart görüyor. ABD, İsrail-Filistin konusunda olumlu bir adım geliştirmeden, Ortadoğu’da önemli değişiklikler yaratamayacağının farkında; İsrail’i Filistin devleti konusunda “ikna” etmeden, Ortadoğu’da “geniş çaplı işbirlikleri” geliştiremeyeceğinin farkında…

Ki Obama ile Netanyahu’nun 20 Mayıs 2009’daki ilk ikili görüşmesi, bu konu nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanmış ve “geleneksel ittifak bitti” yorumlarına neden olmuştu. Dört saat süren görüşme boyunca, Obama, Filistin Devleti’nin kurulmasının gerektiğini vurgulamış ve Yahudi yerleşim merkezleri inşasının da durmasını istemişti.

İsrail Barış Hareketi’nden Jeff Halper, tam bir yıl önce, 2 Haziran 2009 tarihli Deutsche Welle’ye bakın ne diyor: “Yeni Amerikan yönetimi İsrail – Filistin anlaşmazlığıyla Ortadoğu’daki diğer sorunlar arasında doğrudan bağlantı bulunduğunu açıkça söylüyor.

Eski dışişleri bakanlarından James Baker de İsrail – Filistin anlaşmazlığının bütün İslam dünyasındaki istikrarsızlığın merkez üssü olduğunu söylemişti. Beyaz Saray’ın Yahudi Kurmay Başkanı Rahm Emanuel de daha geçen hafta, İsrail – Filistin sorunu açılmadan İran meselesiyle uğraşamayacaklarını söyledi. Washington’da çok önemli ve umut verici değişiklikler oldu. Ancak yine de uyanık olmamız lazım.”

İşte ABD, bu hedef nedeniyle İsrail hükümetini sıkıştırmak istiyor. ABD, mevcut İsrail hükümetinden ya bu plana evet demesini, ya da bu plana evet diyecek yeni bir hükümet kurulacağını ilan etmiş oluyor.

Bu konuda görev alan ise AKP oluyor. ABD, İsrail’i AKP sopasıyla terbiye ediyor!

Mehmet Ali Güller
Odatv.com
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Eksen Kaymadı, AKP Hâlâ ABD'nin BOP Eşbaşkanıdır!

İletigönderen Başkomutan » Cum Tem 09, 2010 12:32


DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU, CHATHAM HAUSE'DA KONUŞTU

09 Temmuz 2010 Cuma

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İngiliz düşünce kuruluşu Chatham Hause’da “Yeni Dünya Düzeninde Transatlantik İlişkilerin Rolü” konulu panelde yaptığı konuşmada, Doğu Kudüs’ün gelecekte kurulacak Filistin devletinin başkenti olacağını söyledi.

Londra’daki temasları çerçevesinde düşünce kuruluşu Chatham House’da “Yeni Dünya Düzeninde Transatlantik İlişkilerin Rolü” konulu panelde konuşan Ahmet Davutoğlu, Doğu Kudüs’ün gelecekte kurulacak Filistin devletinin başkenti olacağını ifade etti.

Davutoğlu, buradaki konuşmasında Türkiye’nin uluslararası alanda oynadığı önemli role dikkat çekerek, Türkiye’nin Afganistan’dan Kırgızistan’a, Kafkaslardan Balkanlara ve Avrupa Birliği ülkeleriyle derin ilişkileri içinde olduğunu belirtti.

“EKSEN KAYMASI TÜRKİYE’YE HAKARET”

Son zamanlarda komşularıyla olan mevcut ilişkilerini derinleştiren Türkiye’nin Doğu’ya kaydığı yönündeki iddiaları değerlendiren Davutoğlu, bu sözlerin Türkiye’ye karşı bir hakaret olduğunu söyledi.

Konuşmasında NATO’nun yeni dünya düzeninde oynadığı role dikkat çeken Davutoğlu, NATO’nun çok önemli bir misyonunun olduğunu ancak askeri güç yerine diplomatik gücün kullanılmasının çok daha büyük önem arzettiğini söyledi. Davutoğlu, “Eğer biz bugün gidip ‘soft power’ denilen diplomatik gücü ve diyaloğu ön plana çıkaramazsak, yarın bir gün kriz, istikrarsızlık ve savaş gelir bizi bulur. Onlar bize gelmeden bu krizleri diyalogla çözmelilyiz” dedi.



“DOĞU KUDÜS, FİLİSTİN’İN BAŞKETİ OLACAK”

Chatham House”daki konuşmasında Filistin sorununada değinen Davutoğlu, şöyle konuştu: “Doğu Kudüs ve Mescidi Aksa bütün uluslararası hukuka göre Filistin toprağıdır. Doğu Kudüs’de Flistin devletinin başkenti olacaktır. Bu topraklar İsrail toprağı değil Filistin topraklarıdır. BM Güvenlik Konseyi kararlarına göre de bu böyledir. Birgün Filistin devleti kurulduğunda muhakkak devlet sınırları da olacaktır ve böyle bir durumda Doğu Kudüs Filistin toprakları içerisinde yer alacaktır.”

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, konuşmasının ardından İşçi Partisi milletvekili ve dışişleri eski bakanı David Miliband ile görüşmek üzere Chatham House’dan ayrıldı.


İm (Kod): Tümünü seç
http://www.dha.com.tr/n.php?n=bu-sozler-turkiyeye-hakaret-2010-07-09



Resim

GAZZE’ye giden gemilere saldırının ardından Abdullah Gül ile İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in gizli temaslarda bulunduğu yolundaki haber doğrulandı. İsrail’in Washington Büyükelçisi Michael Oren, CNN’e, kriz sonrası iki ülke arasında üst düzey temaslar yapıldığını açıkladı.

Gül-Peres temaslarına İsrail’den doğrulama

İsrail’in Washington Büyükelçisi Michael Oren, CNN televizyonuna yaptığı açıklamada, Gazze’ye yardım taşıyan gemilere saldırının ardından iki ülke arasında üst düzey temaslarda bulunulduğunu söyledi. Oren’in bu açıklaması, “Yedioth Ahranot gazetesinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in temaslarda bulunduğu haberini doğruladığı” şeklinde yorumlandı. Yedioth Ahranot, Gül ile Peres’in üçüncü bir ülkede görüşme kararı aldığını, ancak daha sonra bunun gerçekleşmediğini yazmıştı.

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yg/ha ... aber=37187
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Eksen Kaymadı, AKP Hâlâ ABD'nin BOP Eşbaşkanıdır!

İletigönderen Başkomutan » Cmt Eyl 25, 2010 2:00


"Türkiye ile ABD arasında güçlü bir ortaklık var"

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, son dönemde ABD medyası ile Kongresinde, Türkiye'ye ilişkin yapılan yanlış ve önyargılı değerlendirmelerle ilgili olarak açıklamalarda bulundu.

Abdullah Gül “Türkiye ile ABD arasında güçlü bir ortaklık var, bu yüzden toplumlarımıza Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin gerçek niteliğini anlatmak için beraber çalışmalıyız, işbirliğimizin hem ikili ilişkilerimiz hem de bölgesel ve küresel barış için ne kadar önemli olduğunu anlatmalıyız” dedi.

Gül New York'ta bugün Dış İlişkiler Konseyi (Council on Foreign Relations) adlı düşünce kuruluşunda Türkiye-ABD ilişkileri kapsamında bir konuşma yaptı.

Konuşmasında Türkiye-ABD ilişkilerinin artık stratejik ilişkilerin ötesine geçerek ABD Başkanı Barack Obama'nın da geçen yılki Türkiye ziyaretinde söylediği gibi “Model ortaklık” haline dönüştüğünü belirten Gül, Türkiye ile ABD arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesi kapsamında yeni bir mekanizmanın yaratıldığını belirtti.

Gül bu kapsamda iki ülke arasında ilk stratejik ekonomik işbirliği toplantısının bu yıl Washington'da 19 Ekim'de düzenleneceğini, özel sektör arasındaki ilişkilerinde de artık daha yakın işbirliğinin öngörüldüğünü anlattı.

Türkiye-ABD ilişkilerinin gündeminin birbirine son derece benzer olduğunu ifade eden Gül, Türkiye'nin ABD'nin güvenilir bir ortağı olduğunu belirtti. Türkiye ile ABD'nin Irak, Afganistan, Orta Doğu, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya, NATO, terörizmle mücadele konularında ortak gündemi olduğunu belirten Gül, Türkiye'nin bölgede istikrar ve barış için çalıştığını, Türkiye'nin bölgesinde bir “esin kaynağı” olduğunu belirtti.

TÜRKİYE HAKKKINDA ÖNYARGILI DEĞERLENDİRMELER

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ABD medyası ve Kongre'de son dönemde Türkiye ile yanlış bilgiler ve önyargılı değerlendirmelere dayanan olumsuz haberlerin ortaya çıktığını, Türkiye ile ilgili “algılamalarla, gerçekler arasında farklılıklar” bulunduğunu söyledi. Bu tür olumsuz konuların doğrudan Türkiye-ABD ilişkilerini ilgilendirmese de bu ilişkiler üzerinde olumsuz etkiler doğurduğunu belirten Gül, örneğin “ABD Kongresine sunulan 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını savunan karar tasarısı, İran'ın nükleer programı ve Gazze'ye yardım taşıyan filoya yapılan saldırı” konularında bu tür yanlış değerlendirmelerin yapıldığını vurguladı.

Türkiye ile ABD arasında güçlü bir ortaklık olduğunu belirten Gül, “Bu yüzden toplumlarımıza Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin gerçek niteliğini anlatmak için beraber çalışmalıyız, işbirliğimizin hem ikili ilişkilerimiz hem de bölgesel ve küresel barış için ne kadar önemli olduğunu anlatmalıyız” diye konuştu.

Gül, “Türkiye her zaman ABD'nin güvenilir müttefiki olacaktır” dedi.


“EKSEN KAYMASI” SÖYLEMİ

Türkiye'de “eksen kayması” olduğu yönünde de bir söylem olduğunu belirten Gül, içinde bulunduğu çok boyutlu coğrafyası ve karmaşık güvenlik sıkıntıları nedeniyle Türkiye'nin aktif bir dış politika izlemesi gerektiğini, bölgedeki yerel sorunların bölgesel krizlere dönüşme ihtimalinin bulunduğunu bu yüzden de “dışlama ve izolasyon” seçeneklerinin yaşanabilir olmadığını, diyalog ve işbirliğinin gerekli olduğunu vurguladı.

“ABD gibi Türkiye de bölgesindeki gelişmelere kayıtsız kalamaz” diyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Türkiye'yi, örneğin Orta Doğu'daki sonuca yönelik ve yapıcı girişimleri nedeniyle Batı ekseninden kaymakla suçlamak, Pasifik'teki sıkıntıları çözmek için çaba sarfeden ABD'yi Transatlantik ilişkilerini terketmekle suçlamaya benzemektedir” dedi.


gazete5.com

CFR nedir?
Council on Foreign Relations

Gül CFR'de konuştu..! İyi de CFR ne? Bunları biliyor musunuz?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, son dönemde ABD medyası ile Kongresinde, Türkiye´ye ilişkin yapılan yanlış ve önyargılı değerlendirmelerle ilgili olarak açıklamalarda bulundu.

Abdullah Gül “Türkiye ile ABD arasında güçlü bir ortaklık var, bu yüzden toplumlarımıza Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin gerçek niteliğini anlatmak için beraber çalışmalıyız, işbirliğimizin hem ikili ilişkilerimiz hem de bölgesel ve küresel barış için ne kadar önemli olduğunu anlatmalıyız” dedi.

Gül New York´ta bugün Dış İlişkiler Konseyi (Council on Foreign Relations) adlı düşünce kuruluşunda Türkiye-ABD ilişkileri kapsamında bir konuşma yaptı.

CFR Nedir?

CFR´nin açık okunuşu "Council of Foreign Relations" yani "Dış İlişkiler Komitesi"dir. Gizli Dünya Devleti´nin en önemli organlarından biridir ve Yuvarlak Masa teorisine göre şekillendirilmiş organizasyonların eskilerindendir. Yuvarlak Masa teorisi ise Illuminati şebekesinin dünyayı tek merkezden yönetmek amacıyla geliştirdiği bir teoridir. Illuminati şebekesi ise Tapınak Şövalyeleri´nin Ortaçağda ortaya çıkardıkları bir tür siyonizm hareketidir.

CFR siyonist bir yapılanma mı?

CFR, 21 Temmuz 1921´de New York´ta kuruldu. Kuruluşunda yahudi kökenli Walter Lippmann´ın önemli rolü oldu. 2. Dünya Savaşı´nda çok önemli bir rol oynadı. Foreign Affairs adlı ünlü dergi bu örgütün yayın organıdır. Bu dergi vasıtasıyla dünya kamuoyu üzerinde bir politik yönlendirme yapmaya çalışmaktadır. Görünüşte CFR´nin çalışmalarının pek gizli olmadığı ileri sürülür. Gerçekte ise diğer Gizli Dünya Devleti organları gibi son derece gizli çalışmaktadır. Ancak yönlendirme amaçlı faaliyetlerini dışa yansıtmakta ve bu yansıtma ile açıktan çalıştığı intibaı vermeye gayret etmektedir.

Görünüşte Düşünce Kuruluşu. Ama neden gizli çalışıyorlar?

CFR´nin bugün finans, iletişim, akademi, istihbarat, teknoloji alanlarında en etkin konumlarda bulunan 3500 civarında üyesinin olduğu sanılmaktadır. Özellikle Amerika´daki istihbarat örgütleri üzerinde etkilidir. Gizli Dünya Devleti´nde önemli etkinliği olan yahudi kökenli Rockefeller ailesinin bir ferdi olan David Rockefeller, CFR´nin onursal başkanı olarak kabul edilmektedir. Soros Vakfı vasıtasıyla dünya ülkelerinin geleceği için Gizli Dünya Devleti´ne hizmet edecek yöneticiler yetiştirmeye çalışan yahudi kökenli George Soros ABD´nin CFR üyesi ünlülerinin başında gelir. CFR üyelerinin birçokları aynı zamanda Bilderberg ve/veya SBS üyesidirler. CFR´nin Türkiye´den de üyeleri mevcuttur.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.belturk.be/go.php?go=3042665&do=details&return=last_news&pg=1
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Eksen Kaymadı, AKP Hâlâ ABD'nin BOP Eşbaşkanıdır!

İletigönderen Başkomutan » Sal Eki 26, 2010 22:10

ABD'den - New York Times'dan Davutoğlu'na övgü


New York Times: Türkiye son dönemde Davutoğlu liderliğindeki dış politikasıyla öne çıktı.

NEW YORK - ABD'nin tanınmış gazetelerinden New York Times, "Türkiye'nin son dönemde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun liderliğindeki dış politikasıyla dünyada öne çıktığını" yazdı.

Gazetenin bugünkü internet sayfasında, dış politika yazarlarından Roger Cohen'in Ankara'da Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile yaptığı röportaja dayanan bir yorum yazısı çıktı.

Yorum yazısında, "Türkiye için dış politika doktrini yaratan, Mayıs 2009'dan beri Dışişleri Bakanı olan Davutoğlu'nun, Türkiye'nin İran'ın dostu, İsrail'in düşmanı olarak görülmesinde, NATO'nun yeni füze kalkanına ihtiyatlı davranmasında, Arap ülkeleriyle ilişkileri geliştirmesinde ve Türkiye'nin Doğu'ya dönmesinin arkasındaki isim olarak görüldüğü" belirtildi. Yazıda Obama yönetiminin, BM Güvenlik Konseyi'nin İran yaptırım kararına hayır oyu veren Türkiye'nin davranışından hayal kırıklığı duyduğunu söylediği, ABD Kongresi'nin memnun olmadığı, ABD'nin Ankara Büyükelçisinin atamasını geciktirdiği belirtildi.

Washington'da Türkiye-ABD ilişkilerinin soğuk savaş dönemindeki haline dönmesi yönünde bir "nostalji" olduğu belirtilen yazıda, Davutoğlu'nun bu fikri paylaşmadığı ve "Soğuk savaş dönemindeki gibi bir sınır ülkesi olmak istemiyoruz. Biz komşularımızla sorun istemiyoruz" dediği belirtildi.

'Komşularla sıfır politika'nın Davutoğlu'nun etkili kitabı "Stratejik Derinlik"in temelini oluşturduğu belirtilen yazıda, bu politika temelinde, Türkiye'nin Rusya ile olan yıllık ticaretinin 40 milyar dolara çıktığı, Türkiye-Suriye ilişkilerinin hiç bu kadar iyi olmadığı, Türkiye'nin kuzey Irak'taki ticari etkisinin son derece kuvvetli olduğu, Ürdün ile serbest ticaret anlaşması imzalayan Türkiye'nin ayrıca İran ile ticaretini önümüzdeki 5 yıl içerisinde üçe katlamak istediği" kaydedildi. Bütün bu gelişmelerin Batı'yı tedirgin ettiği ifade edilen yazıda, Türkiye'nin bu politikasının geçen yıl yüzde 7 oranında ekonomik büyüme yarattığı vurgulandı.

Bölgesel barış ve istikrarın temeli olarak ekonomik bağımlılık fikrinin son derece tanıdık olduğunu yazan Cohen, "Bu zaten Avrupa Birliği fikrinin dehası değil miydi?" sorusunu gündeme getiren Cohen, bu fikrin sadece Batılar için geçerli olmadığını vurgulayarak, bu kapsamda "Türkiye'yi öngörüsüz bir şekilde AB dışında tutan Batının pek fazla şikayet etme hakkı yok" ifadesini kaydetti.

Yazıda, Türkiye'nin AB üyeliğinin baş savunucularından İngiltere Başbakanı David Cameron'un, "Türkiye'nin kampı koruyabileceğini, fakat çadırda oturmasına izin verilmediğini söylemenin hatalı olduğunu" belirttiği de hatırlatıldı. Bu tutumun "gerçekten yanlış ve aptalca" olduğu vurgulanan yazıda, Türkiye'nin en azından bir ayağının Batı çadırının dışında olduğu, ama giderek değişen dünyada elde ettiği başarılardan gurur duyduğu kaydedildi.

Türk dış politikası

Davutoğlu'nun "Türk dış politikasının, stratejik resmin realistik ve rasyonel analizine dayandığını" söylediği ve bunun doğru olduğunu yazan Roger Cohen, Türkiye'nin bu yüzden ABD'nin rehberliğinden rahatsız olduğunu belirtti. Yazıda geçen hafta ABD Hazine Bakanlığı'nın terörizm ve mali istihbarattan sorumlu Müsteşarı Stuart Levey'in İran'a yaptırımlar konusunda Ankara'da yaptığı temaslarla ilgili olarak Davutoğlu'nun şu ifadelere yer verdiği belirtildi:

"Bizim nasihata ihtiyacımız yok. Biz BM sisteminin sorumlu bir ülkesiyiz ve BM Güvenlik Konseyi'nin de bir üyesiyiz. Biz hayır oyu kullandık, bu bizim kararımızdı. Kimse tarafından bize söylenmesine gerek yok, BM Güvenlik Konseyi'nin kararını uygulayacağız. Ancak Amerikalı ya da Avrupalı olsun tek taraflı kararlarla ilgili olarak kendi milli çıkarımıza bakacağız. Komşularla güçlü ekonomik ilişkiler kurmak yanlış mı?" dediği belirtildi.

Yazısında Türkiye'nin İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ı, 2009 Haziranında seçim muhaliflerine karşı şiddet içeren tavrının hemen ardından cumhurbaşkanı olarak tanımasının pek uygun bulunmadığını belirten Cohen, "ancak Türkiye'nin İran politikasının doğru olduğunu, izolasyonun aşırıların işine geldiğini, yaptırımların İran'ı değiştirmeyeceğini, Türkiye ve Brezilya'nın uranyum takas anlaşmasının diplomatik müzakerelerin yolunu açmak yolunda bir araç olduğunu" kaydetti.

Yazıda, Davutoğlu'nun uranyum takas anlaşmasıyla ilgili olarak ise, "Elbette ABD ile her aşamada eşgüdüm içindeydik, Washington'da hiç kimse Türkiye'nin bu konuda kendi başına davrandığını söyleyemez. Amacımız gerilimi düşürmek ve İran'ın nükleer programını kontrol altına almaktı" dediği belirtildi.

"Batı'nın Türkiye'ye yönelik kırgınlığını bir tarafa bırakması durumunda, Türkiye'nin Batı'nın Müslüman dünyasına açılan kanalı olabileceği" yorumu yapılan yazıda, "yeni Türkiye'nin NATO'yu veya ABD ile olan müttefikliğini terketmeyeceği, NATO'nun Taliban ile, veya Batı'nın İran ile diyaloga geçmek istemesi durumunda Türkiye'nin yardımcı olabileceği" ifade edildi.

Mavi Marmara

Mavi Marmara saldırısıyla ilgili olarak Davutoğlu'nun "Uluslararası sularda vatandaşları öldürülen Türkiye, ABD'den bu konuda dayanışma görmeyi beklemektedir. Bu milli bir gurur meselesidir' dediğini yazan gazete, Davutoğlu'nun "İsrail'den de özür beklediklerini, çünkü dostların birbirlerine özür dileyebildiklerini düşündüklerini" söylediği bildirildi.

Cohen yazısında, "Türkiye'nin bu konuda ABD'den dayanışma yerine, husumet gördüğünü" belirterek, ABD Kongresi'nin bir üyesinin Başkan Obama'ya bir mektup yazarak kendisinden Türkiye'nin Mavi Marmara saldırısına yönelik tutumunu "kınamasını" istediğini, bunun Kongre'deki "Türkiye İran'ın dostu, İsrail'in düşmanı" duygusunun bir yansıması olduğu yorumunu yaptı. Bunun Obama'nın başarısızlığa mahkum Ortadoğu politikasının içinde yeralan ucuz şovenist saçmalığa benzediğini yazan Cohen, Davutoğlu politikasının Amerikalılar tarafından daha çok anlaşılması ve destek görmesi gerektiğini yazdı.


İm (Kod): Tümünü seç
http://www.dunyagazetesi.com.tr/new-york-timesdan-davutogluna-ovgu_104382_haber.html
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Eksen Kaymadı, AKP Hâlâ ABD'nin BOP Eşbaşkanıdır!

İletigönderen Başkomutan » Cum May 06, 2011 17:11

Amerikan Dergisinden 'Değişen Türkiye' Analizleri

ABD’nin etkili dergilerinden National Journal’ın son sayısında çıkan geniş bir haber-analiz yazısında, ordusunu siyasetten giderek uzaklaştıran Türkiye’nin demokratik ve ekonomik dönüşüm hikayesinin bölgedeki Arap ülkeleri için ‘hem dersler hem uyarılar’ içerdiği belirtildi.

James Kitfield’in kaleme aldığı ‘Anadolu’ya Giden Yol’ başlıklı yazıda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın istikbalin Arap liderleri için ‘rol model’ olduğu ifade edilirken, şu ifadeler kullanılıyor: “Türkiye’nin ezici oranda İslami toplumunu , -laikliği uzun zamandır ataerkil ordusunca kollanan- serbest piyasa demokrasisiyle bağdaştırma yolunda süregelen mücadelesi, kendi dönüşümlerini yaşayan Mısır ve diğer Arap ülkeleri için hem bir ders hem de bir uyarı hikâyesi.”


AK Parti hükümetinin ‘komşularla sıfır problem’ siyasetinin ve vizeleri kaldırmasının milyonlarca Arap ve İranlıyı Türkiye’ye çektiğini Şanlıurfa’dan bizzat yaptığı gözlemlerle anlatan yazar Kitfield, ziyaretçilerin ‘kuzeylerindeki Anadolu Kaplanı’nın başarısını ilk elden müşahede ederek’ ülkelerine döndüklerini belirtiyor.

PKK’ya Destek Düştü

Analizde, ‘Türk ordusu ile ayrılıkçı Kürt grup PKK arasında 'kirli savaş’a sahne olan Doğu’da Erdoğan’ın yaptığı bazı icraatların etkisiyle Kürt ‘sorunları’nın artık fazla emaresinin görülmediği, PKK’ya desteğin ‘dramatik oranda’ düştüğü kaydediliyor.

Urfa’daki Yeni Dergah Camii'nin ‘laikçilerle dini bütün Müslümanlar arasındaki gergin mücadele’nin önemli bir delili olduğu, burada kendisine ithaf edilmiş bir mozolesi bulunan İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi’nin cenazesinin 1960 darbecilerince çıkarılarak bilinmeyen bir mekana tekrar gömüldüğü anlatılıyor.

1960 darbe döneminin Türkiye’nin ‘çifte kimlikleri arasındaki ihtilaf’ı ortaya koyduğunu belirten yazar, bu noktada ‘kendi İslami ve demokratik doğalarını korumacı askeri kurumlarla bağdaştırmaya çalışan’ Mısır ve Tunus gibi ülkeleri bekleyen tehlikelere işaret ediyor.

Türkiye’nin Demokrasi Mücadelesini Arapların Anlaması Elzem

“Askeriyedeki subaylar demokrasiyi ‘kurtarmak’ için sivil hükümetleri devirdiğinde ve dini figürlerin mezarlarını mabed-devlet ayrımı adına talan ettiğinde, ‘laik’, ‘İslamcı’ ve ‘demokrat’ gibi kelimelerin manasını büküyor.” tespitinin yapıldığı yazıda, Türkiye’nin ‘demokratik normalleşme’ yolunda maruz kaldığı zorlukları anlamanın bu seyahate daha yeni başlayan Arap komşuları için ‘elzem’ olduğu kaydediliyor.

Bu yolun ‘buhranlı’ ilk evrelerinde Atatürk’ün yaptığı tarzda ‘vizyoner bir liderlik’ gerektiği ifade edilirken, Türkiye’nin yolunun İslam kültürü ile serbest pazar demokrasisi arasında çelişki bulunmadığını ispat ettiği vurgulanıyor. National Journal’a göre, “(Türkiye’nin) bu yolculuğu aynı zamanda subaylar bir kez siyasette baskın rol aldığında askerin devlet kurumlarını saran kollarını çözmenin zorluğu konusunda bir ikaz olarak kendini gösteriyor.” Bakan Ali Babacan, dergiye verdiği demeçte, yapılan birçok askeri darbe ile ordunun siyasi sisteme karışmasını içeren uzun bir siyasi dönüşüm yaşandığından “Türkiye’nin gerçek potansiyelini daha yeni açığa çıkarmaya başladık.” diyor.

Medeniyetler Çatışması Tezine Cevap : Türkiye

Soğuk Savaş boyunca ‘itaatkar bir NATO müttefiki’ olarak tasvir ettiği Türkiye’nin Usame bin Ladin’in Batı ile İslam arasında ‘medeniyetler çatışması’ söylemine cevap oluşturduğunu ifade eden yazar, “Tunus, Mısır, Libya ve diğer yerlerdeki yakın dönem demokratik kalkışmalarda o modelin hisse değerinin büyük ölçüde yükseldiği kesin.” yorumunu yapıyor. Ancak, bu müşahhas ‘Türkiye modeli’nin hızla yok olduğunu, ülkenin demokratik ve ekonomik reformlara bir ‘metamorfoz’ geçirdiğini eklerken şöyle devam ediyor: “Bu metamorfozdan neş’et eden Türkiye, aynı zamanda hem daha demokratik, hem daha dindar muhafazakar; daha güçlü fakat Batı’ya tereddütsüz yönelimli değil; laiklikte kararlı ancak tüm dini sembollerin kamusal teşhirine açıktan düşman değil.”

AK Parti milletvekillerinden Suat Kınıklıoğlu dergiye demecinde, Türkiye’nin 1970’ler ve 80’lerdeki ‘uydu ülke’ olmadığına işaret etmekle beraber, Türk-Amerikan ilişkilerinin de ‘felaket tellallarının tasvir ettiği kadar kötü olmadığını’ vurguluyor.

Irak Tezkeresinin Reddinden İki gün Sonra Darbe Semineri

ABD bir zamanlar bodur ama güvenilir küçük ortağındaki dönüşümü tasvir için yeni bir kelime dağarcığı geliştirmezse yeni Türkiye’yle zihninin karışması muhtemel.” denilen analizde, ABD’nin tam 2000’lerin başlarında AK Parti’nin yükselişe geçtiği dönemde Irak Savaşı vesilesiyle Türk ordusundan eski düzeni yeniden ihdas etmesini istediğini öne sürülüyor. Türkiye’nin Irak Savaşı’na kuzeyden cephe açmaması üzerine Bush yönetimi yetkililerinin orduyu suçladığı hatırlatılıyor.

TBMM’nin 2003’te tezkereyi reddinden iki gün sonra Balyoz davasına konu olan, iddia edilen darbe seminerinin yapıldığına dikkat çekilirken, Ergenekon davasından da bahsediliyor. “Bu davalar laik milliyetçilerle İslami demokratlar arasındaki gerilimlerin nasıl kaynadığını gösteriyor.” deniliyor.


“Türk ordusunun istikrara hizmet eden iyi kalpli ve pederşahi bir güç olduğu yönündeki ABD algılamalarına rağmen, seçilmemiş askerlerin nihai garantör olduğu puritan laikliğin demokratik prensiplere maliyeti yüksek oluyor.” değerlendirmesini yapan yazar Kitfield, son 10 yılda ordunun ‘ülke siyasetinin merkezinden ric'at etmesi’ sonucu ülkede ‘Kürt azınlıkla ve birçok komşuyla gerilimin azaldığı’ görüşünü savunuyor.

Çok sayıda subayın popüler bir hükümeti devirme iddiasıyla hapiste olmasının ordunun Türk siyasetindeki ‘aşırı büyük’ rolünü bitirdiği yolundaki uzman görüşlerini aktaran National Journal, çoğu Batı’da eğitim görmüş ve daha demokratik bir Türkiye’de yetişmiş yeni nesil subayların ise demokratik yollarla seçilmiş bir hükümeti devirmeyi düşünmesini imkansız buluyor.

Yeni Anayasa Demoktarik Dönüm Noktası

Today’s Zaman editörlerinden Celil Sağır’ın “Türkiye basın özgürlüğünü de kutsal kabul eden yeni bir anayasaya ihtiyaç duyuyor.” beyanatından hareketle, AK Parti’nin, seçimi kazanırsa Meclis’teki partilerle ortak çalışarak yeni bir anayasa hazırlama sözü verdiğini hatırlatan dergi, bunun Türkiye’nin Arap komşularının da ‘derin ilgisini’ çekecek bir ‘demokratik dönüm noktası’ olacağına işaret ediyor.

Erdoğan’ın AK Parti’yi ‘iş dünyası dostu’ ve ‘demokrasi yanlısı’ yapmasının ‘en akıllıca’ hamlesi olduğunu kaydeden yazar, AK Parti’nin zorla İslami değerleri yaydığı, devlet memurlarının kendilerini Cuma namazına gitmeye mecbur hissettiği, alkol vergilerini çok arttığı gibi iddialarla Erdoğan’ın liderliğini ve AK Parti’nin gündemini sorgulayanlar olduğuna da değiniyor. Analizde, Türkiye’nin yakın dönemdeki ekonomik başarısına ve bununla gelen özgüvenin AB üyeliğine bakışa etkisine de dikkat çekiliyor.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.turkishny.com/headline-news/2-headline-news/54020-amerikan-dergisinden-deien-turkiye-analizleri
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Eksen Kaymadı, AKP Hâlâ ABD'nin BOP Eşbaşkanıdır!

İletigönderen İrfan Tuna » Pzr Haz 19, 2011 12:24

Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Eksen Kaymadı, AKP Hâlâ ABD'nin BOP Eşbaşkanıdır!

İletigönderen Başkomutan » Prş May 17, 2012 23:56

ABD'nin lokomotifi

Bugüne kadar ABD tarafından "stratejik müttefik", "model ortak" gibi ifadelerle övülen Türkiye ile ilgili olarak ABD'nin gerçek düşünceleri, ABD Ankara Büyükelçisi Ricciardone'nin notlarına yansıdı. Türkiye, Büyükelçi'nin okumadığı ancak Millî Gazete'nin ele geçirdiği konuşma metninde bu sefer de ABD'nin "büyük pazarı" ve "bölgenin lokomotifi" olarak tanımlandı.

ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone Afyonkarahisar'a düzenlediği iş gezisinde ilginç gelişmeler yaşandı. Afyonkarahisar Destekleme Derneği'nin davetlisi olarak gerçekleştirdiği ziyaret sonrası açıklamalarda bulunan Büyükelçi Ricciardone'nin, basına dağıtılan konuşma metnindeki ilginç bir cümleyi sarf etmemesi dikkat çekti. Ancak Ricciardone'nin konuşma metninde, bir bölüm görenleri şaşkına çevirdi. 4 sayfalık açıklamanın ilk sayfasında yer alan metinde Türkiye'nin ABD'nin pazarı olduğu cümleleri yer aldı. Elçinin söylemeye cesaret edemediği ancak dağıtılan metinde yer alan 'Türkiye'nin Amerikan mal ve hizmetleri için daha büyük bir pazar haline gelmesini arzuluyoruz' cümlesi dikkat çekti.

Büyükelçi Rıccıardone, gerçek niyetini es geçti

ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, Afyon'a yaptığı gezi sırasında bir skandala imza attı. Konuşma metninde ABD'nin Türkiye'ye bakış açısına dair çarpıcı tespitler yer alırken, Ricciardone metindeki bu cümleleri okumadı. Bu cümlelerde, "Türkiye'nin Amerikan mal ve hizmetleri için daha büyük bir pazar haline gelmesini arzuluyoruz" ifadeleriyle ABD'nin Türkiye'ye bakışı sergilendi.

"Bölgenin lokomotifi olarak görmek istiyoruz"

ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone'nin dağıtılan ancak okumaya cesaret edemediği metinde şu ifadeler de yer alıyor: "Türkiye'nin 2023 yılında dünyanın 10'uncu büyük ekonomisi olma hedefini tamamen destekliyoruz. Sizler bizim eski ve önemli bir dostumuzsunuz. Dolayısıyla Türkiye'yi güçlü ve ekonomide bölge lokomotifi olarak görmek istiyoruz. Aynı zamanda Amerikan mal ve hizmetleri için daha büyük bir pazar haline gelmesini arzu ediyoruz"

Askeri havalananına iniş yaptı!

Öte yandan ABD'nin Ankara Büyükelçisi'ne Türkiye tarafından özel bir iltimas da geçildi. Afyon'da sivil havalananı olmamasından dolayı ABD Büyükelçisi'ni taşıyan özel uçağın Afyon'daki askeri havaalanına iniş yapması ise Büyükelçiye Türkiye tarafından özel izin verildiği gerçeğini de ortaya çıkardı.

Vali ile de görüştü

Ayrıca büyükelçinin Afyon'un haşhaş üretiminden dolayı ABD açısından önemli bir yer olduğunu kaydetmesi de dikkat çekti. Ricciardone'nin, Afyon kaymağı yedikten sonra, "Ben çok spor yapan birisiyim. Artık, benim buradan Ankara'ya yürümem lazım" demesi de dikkat çekti. Afyon'daki temasları sırasında ABD'li Büyükelçi Afyon Valisi İrfan Balkanlıoğlu'nu da ziyaret etti.

Milli Gazete, 17 Mayıs 2012
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Önceki

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 13 konuk

cron

x