El Tayyib’in işbirlikçi fetvası!
Tayyip Erdoğan, her zaman mazlumun yanında zalimin karşısında yer aldıklarını söyledi ve “Halkınızın üzerine kurşun yağdırarak kimi sevindiriyorsunuz? Suriye konusunu dış sorun olarak görmüyoruz. Suriye meselesi bizim bir iç meselemizdir. Çünkü Suriye ile 850 kilometre sınırımız var. Oradaki sesleri duymak zorundayız, duyuyoruz ve gereğini yapmak zorundayız” dedi.
Mazlumun yanında yer almak, elbette güzel de, Irak ve Afganistan halklarının üzerine bomba yağdırılırken Tayyip Erdoğan ve hükümeti kimin yanında yer aldı? Libya bombalanırken, Tayyip Erdoğan ve hükümeti kimin yanında yer aldı?
* * *
Kemal Kılıçdaroğlu tabloyu özetledi:
“Bunun arkası askeri müdahaledir. Askeri müdahaleyi hangi gerekçeyle yapacaksın. Batılı egemen güçler için mi yapacaksın? Suriye halkı ihaneti unutmaz. Türkiye askeri müdahalede rol üstlenmemeli. Başbakan Batılı egemen güçlerin Ortadoğu’daki taşeronudur. ‘Libya’da NATO’nun ne işi var’ dedi. Sonra gitti tıpış tıpış imzayı attı, NATO’nun Libya’ya müdahalesine kapı araladı. Bugün kutsal Ramazan’dayız. Sivillerin öldüğünü, Akdeniz’de binlerce Müslüman’ın öldüğünü biliyoruz. Bunların birinci sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan’dır.”
* * *
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise bugün Şam’a yapacağı ziyaret öncesi Hillary Clinton ile bir telefon görüşmesi yaptı. Clinton’un, Davutoğlu’ndan Suriye yönetimine “ordu derhal çekilsin” mesajını iletmesini istediği bildirildi. Yani, Davutoğlu, son talimatları aldı!
Guardian gazetesinde Simon Tisdall imzalı yorumda, “Türkiye, Suriye’ye İngiltere’nin veremediği mesajı gönderiyor. Ankara’nın bir diğer endişesi de, giderek daha fazla tecrit edilen Esad’ın İran’la kurduğu ittifak” diyor.
Milliyet’te de “İran konusunda gözler açılıyor” yorumları var!
ABD işbirlikçisi Suudi Arabistan Kralı Abdullah ise Suriye’de kan akıtılmasına son verilmesini talep ederek, bu ülkedeki büyükelçilerini geri çağırdıklarını açıkladı. İşbirlikçi Kuveyt ve Bahreyn de aynı yolu izledi.
Özetle, Türkiye’nin Amerikan işbirlikçiliği açısından Suudi Arabistan ile pek bir farkı kalmadı.
Peki, asırlarca İslam’ın kılıcı olmuş Türk Milleti’ne, İslam dünyasını vuranlarla işbirliği yakışır mı?
Müslüman katilleri ile işbirliği yapanlara destek vermek, hangi kitaba sığar?
* * *
Gerçekler apaçık ortada.. Kimse, Irak, Afganistan, Libya ve Suriye rejimlerinin, kendi halklarına baskı yaptığı bahanesine sığınmasın. Irak’ta 1.5 milyon Müslüman, Hıristiyan askerler tarafından öldürüldü. Şimdi Suriye’yi ve ardından İran’ı da mı özgürleştireceksiniz? İnsan artık böyle bir durumda bile bahane üretirse komik olur. Ancak kimse bu şerefsizliği örtemez.
Mısır’daki El Ezher’in Şeyhi Ahmet El Tayyib ise Suriye’ye, kan akıtmaya son verme çağrısında bulundu. El Tayyib, Mısır’ın Mena ajansında yayımlanan açıklamasında, “Suriye’de durumun çizgiyi aştığını” belirtti. “El Ezher’in uzun süre sabrederek, hassaslığı sebebiyle Suriye’deki durumdan bahsetmekten kaçındığını” ifade eden El Tayyib, ancak çizginin aşıldığını ve bu trajediye son vermekten başka çözümün olmadığını söyledi.
El Tayyib denilen şeyh bozuntusu, Amerikan askerleri Irak’ta Müslüman kadınlara tecavüz ederken niçin sesini çıkarmadı? El Ezher, Irak’daki tecavüzlere, ülkenin yağmalanmasına, 1.5 milyon Müslümanın göz göre göre öldürülmesine, nasıl sabretti? Bugüne kadar niçin o hassas ağızlarını açıp da Müslüman gibi bir laf edemediler.
Irak’taki durum çizgiyi aşmadı mı? Afganistan’daki durum çizgiyi aşmadı mı? Libya’daki durum, yani Amerika ve Avrupa’nın bu ülkeyi bombalaması çizgiyi aşmadı mı?
Uyanın ey Müslümanlar; derin uykulardasınız!
Arslan BULUT - 9 Ağustos 2011, YENİÇAĞ
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr