Elektrik dağıtım sistemi ranta doymuyor! - Uğur Emek

Elektrik dağıtım sistemi ranta doymuyor! - Uğur Emek

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzr Şub 20, 2022 18:42

Son yazımda Isparta ve Niğde’de gerçekleşen elektrik kesintileri kâbusunu ele aldım.
Resim

Sayıştay raporlarından hareketle, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin (TEDAŞ) denetim görevini layıkıyla yerine getirmediğini belirttim.

Öte yandan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) mevzuatına göre Isparta’da dağıtım sistemi çöken şirketin hizmet kalitesizliği nedeniyle abonelere tazminat ödemesi gerektiğini de ifade ettim.

Değerli okur bu yazının kaleme alındığı vakte (17 Şubat, 2022) kadar, bu tespitlerime ilişkin bir gelişmeye şahit olmadım

Bu tespitler o yazıda dursun.

Bu yazıda yeni bir şeyler konuşalım.

Nasıl mı?

Gelin bir bakalım.

DÜZENLEME NEDİR?

2002 yılında TÜSİAD için yaptığımız bir çalışmada, düzenleme (regulation) kavramını uzunca ele almıştık.*

Düzenleme kavramını hukukçular, siyaset bilimcileri ve iktisatçılar farklı biçimde anlamlandırmaktadır.

Biçimsel olarak “düzenleme, yaptırım tehdidi ile desteklenen ve gerçek ve tüzel kişilerin kullanabilecekleri takdir yetkileri üzerine getirilen kamu sınırlamaları (müdahaleleri)” olarak tanımlanabilir. (Ders kitabına göre bunun adı “özendirim düzenlemesidir” (incentive regulation.)

Malum, devletler meşru biçimde zor kullanım gücüne sahiptir.

Vergi toplayacağım derler, bizler de öderiz. Falanca eylemler suçtur ve cezası da şudur derler. Bu eylemleri gerçekleştirenler cezalarını öderler. Ya da bu cezalara muhatap olmamak için önlem alırlar.

Bu çerçevede, devletin gücünü arkasına alan kamu düzenlemeleri/kurumları iktisadi aktörlerin kararlarını ve davranışlarını sınırlandırmayı/yönlendirmeyi hedeflerler.

Devletin düzenleme, denetim ve gözetim işlevini yerine getirmek amacıyla oluşturacağı yönetişim yapısı içerisinde “bağımsız düzenleyici kurumlar” çok önemli bir işleve sahiptir.

Değerli okur liyakatli personel ve yeterli finansal kaynaklarla teçhiz edilen bu kurumların, siyaset ve düzenlenen şirketler başta olmak üzere bütün çıkar gruplarından bağımsız karar almaları beklenir.

Elektrik piyasasının düzenlenmesi ve denetimi için bir zamanların Türkiye’sinde de bağımsız bir kurum vardı aslında. EPDK.

Son yıllarda kamu idarelerinde liyakat yerle yeksan olurken, bağımsızlık da fantezi bir kavram haline geldi.

Ders kitabına ve kendi mevzuatına göre Isparta örneğinde EPDK’nın elektrik kesintilerini önlemek için gerekli yatırımı yapmayan şirkete yaptırım uygulaması gerekirdi.

Ya da dağıtım şirketlerinin bu yaptırımlara muhatap olmamak için gerekli yatırımları yapması ve önlemleri alması gerekirdi.

Gerekirdi de gerekirdi.

Ama nerde?

Bırakın yaptırım uygulamayı, dağıtım şirketlerine kıyak üzerine kıyak çekiliyormuş.

DAĞITIM YATIRIMI İHALELERİ

Bu kıyakları açıklamak için gelin Sayıştay’ın EPDK’ya ilişkin 2020 yılı Denetim Raporunu sizin adınıza okuyayım.

https://www.sayistay.gov.tr/reports/354 ... eme-kurumu

EPDK’nın “Elektrik Piyasası Dağıtım Yönetmeliğine” göre dağıtım sistemi planlamasında şunların dikkate alınması gerekiyor:

* Talep tahminleri esas alınmak suretiyle talep karşılanacak.

* Düşük maliyetle yüksek hizmet kalitesinin gerçekleşmesi sağlanacak.

İzninizle bu mevzuat hükümlerini size tercüme edeyim.

Dağıtım hatlarının iyileştirilmelerine ve genişletilmelerine ilişkin yatırımlar zamanında ve gerektiği şekilde yapılacak.

Hizmet kalite standardına göre elektrikler sıklıkla ve günlerce kesilmeyecek.

Tüketicilerin ödeyeceği faturalar düşük tutulacak.

Bu düzenlemeler burada dursun.

Geçen haftaki yazımda yatırım harcamalarının tarifeler üzerinden aboneler tarafından finanse edildiğini konuşmuştuk.

Gelin bunu biraz daha açalım.

EPDK’nın bir de dağıtım tarifelerini düzenleyen “Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği” var.

Yönetmeliğe göre dağıtım tarifesi “ilgili dağıtım şirketi için belirlenen verimlilik hedefine ulaşması ölçüsünde, dağıtım faaliyetinin yürütülmesi kapsamında gerekli olan yatırım harcamaları ile bu harcamalara ilişkin makul bir getiri, sistem işletim maliyeti, kayıp maliyeti ve sayaç okuma maliyeti gibi unsurları içermektedir.”

Değerli okur uzun lafın kısası; tarifeler belirlenirken dağıtım şirketleri yıllık yatırım hedeflerini de içeren yatırım planlarını EPDK’ya sunuyorlar.

EPDK yatırımların yerindeliği konusunda nasıl bir analiz yapıyor bilmiyorum, ama günün sonunda önerilen planları onaylıyor.

Bu planlara göre yapılacak yatırımlara göre sunulacak elektrik dağıtım hizmeti kaliteli ve ucuz olacak. Bunu biliyorum.

Aboneler bu kaliteli hizmetin bedelini zamanında ödeyecekler. Ödemezlerse abonelere yaptırım uygulanacak.

Kaliteli dağıtım hizmeti sayesinde elektrikler sıklıkla ve günlerce kesilmeyecek. Kesilirse dağıtım şirketlerine yaptırım uygulanacak.

Değerli okur bu topraklarda abonelere ilişkin yaptırımlar şıkır şıkır uygulanıyor. Ancak, yetkililerin biricik dağıtım şirketlerine doğru düzgün yaptırım uygulanmıyor.

Sadece bu mu?

Bırakın yaptırıma muhatap olmayı, dağıtım şirketleri bu mekanizmadan ilave rant da devşiriyormuş.

EPDK’nın bir yönetmeliği daha var. “Elektrik Dağıtım Şirketlerinin Satın Alma-Satma ve İhale Prosedürlerinin Hazırlanması ve Uygulanması Yönetmeliği.”

Bu Yönetmelikte dağıtım şirketlerinin grup/kardeş şirketlerinin ihalelere katılmalarına bir yasaklama getirilmiyor. Bu sayede de kardeş şirketler dağıtım şirketlerinin yatırım ihalelerine serbestçe katılabiliyor (Ders kitabı bunun adına “çıkar çatışması” diyor ama kimin umurunda.)

Değerli okur artık sizler de biliyorsunuz. Bu coğrafyanın insanları ihale oyunlarında çok mahirdir. Şapkadan tavşan üstüne tavşan çıkartırlar.

Dağıtım şirketlerinin bu maharetten yoksun olabileceğini düşünüyorsanız, sakın endişelenmeyin. Rahat olun. Bakın neler oluyormuş?

Görüşüne başvurduğum uzmanlar, dağıtım şirketlerinin küçük ihalelerde yerel şirketlere şans verdiklerini söylüyorlar.

Ancak, ballı kaymaklı büyük işler dağıtım şirketlerinin kardeş şirketlerine ihale ediliyormuş.

Bu bilgiden hareketle şu parmak çocuk sorularını buraya bırakayım. Kusura bakmayın ama cevabı sizler vereceksiniz.

* Sayıştay’ın rekabetçi olmadığını söylediği ihalelerde fiyatlar olması gerekenin üzerine çıkıyor mudur?

* Çıkıyorsa, tüketicilerin ödedikleri faturalar şişirilmiş oluyor mudur?

* Oluyorsa, tüketicilerden kardeş şirketlere kolay kazanç aktarılmış olmuyor mudur?

İnanın sordukça sorasım geliyor.

* Kardeş şirketler tahsil ettikleri hak ediş ödemeleri karşılığında bu yatırımları gerçekten yapıyorlar mıdır?


* Bu ihalelere konu işlerin denetimleri yapılıyor mudur? (TEDAŞ’ın yapamadığını son yazımda öğrenmiştik!)

Durun bir yere gitmeyin. Daha söyleyeceklerim var.

KİRA VE REKLAM GELİRLERİ

Geçen hafta söylemiştim. İşletme hakkı yönteminde elektrik dağıtımına ilişkin tel, direk ve trafo gibi donanımların mülkiyeti TEDAŞ’a aittir.

Bu hatların işletme hakları sadece ve sadece elektriğin taşınması amacıyla belirli bir süreliğine dağıtım şirketlerine devir edilmektedir.

Sayıştay’ın bahsettiğim raporuna göre “sözleşmede, işletme hakkı devredilen varlıkların dağıtım faaliyeti dışında kullanılabileceğine dair herhangi bir hüküm bulunmuyor.”

Değerli okur bu defa da karşımıza EPDK’nın bir başka düzenlemesi çıkıyor. “Dağıtım Sistemi Gelirlerinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ.”

Dağıtım şirketlerine kıyak üstüne kıyak çekiliyor demiştim ya.

Yeni kıyağımızın adı “kira ve reklam gelirleri.”

Değerli okur ben yine yoruldum. İzin verin gerisini Sayıştay söylesin.

EPDK’nın bu Tebliğine istinaden; mülkiyeti TEDAŞ’a ait olan trafo merkezleri, aydınlatma, nakil direkleri ile diğer taşınmazlar, dağıtım şirketleri tarafından sözleşmeye aykırı biçimde kira geliri elde etmek amacıyla kullanılmış. Elde edilen kira gelirlerinin önemli bir kısmı ise tabii ki bu şirketlerin kasalarına bırakılmış.

Sayıştay’a göre “elektrik dağıtım şirketlerinin, mülkiyeti TEDAŞ’a ait olan trafo merkezleri, aydınlatma ve nakil direkleri ile diğer taşınmazları kiralama yetkisi hukuken bulunmamaktadır.”

“Söz konusu taşınmazların kiralanıp kiralanmayacağına mülk sahibinin karar vermesi gerekmektedir. Bu kapsamda taşınmazları üçüncü şahıslara mülk sahibi TEDAŞ kendisi kiralayabileceği gibi, dağıtım firmalarının (bedeli mukabilinde anlaşılması ve anlaşılan hususların işletme hakkı devir sözleşmesine yansıtılması koşuluyla) bu taşınmazları üçüncü şahıslara kiralamasına izin verebilecektir.”

Kira gelirleriyle ilgili sorularımı da gelin şuraya bırakayım. Yorgunluğum nedeniyle, bu soruların cevaplanması görevini sizlere vereceğim.

* EPDK hangi ihtiyaçtan hareketle ve hangi yetkiyle iki taraf arasında imzalanan sözleşmeye sonradan müdahale ediyor?

* Bu müdahale, Anayasa’nın sözleşme serbestîsi ilkesinin ihlali değil midir?

* Yasal olarak TEDAŞ’ın tahsil etmesi gereken gelirlerin, dağıtım şirketlerine tahsis edilmesindeki amaç nedir?

* Kamu işletmesi TEDAŞ’ın; aynı zamanda hepimize ait olan gelirlerinin, dağıtım şirketlerine aktarıldığından haberi var mıdır?

* Haberi varsa buna bir itirazı olmuş mudur? Nasıl?

* Yetkililer; kamu kaynaklarını kullanmaktan sorumlu olanların, hukuka aykırı işlemleri nedeniyle bir gün ilgili merciler önünde hesap vereceklerini biliyorlar mıdır?

İyi pazarlar.

*TÜSİAD. 2002. Bağımsız Düzenleyici Kurumlar ve Türkiye Uygulaması. TÜSİAD-T/2002-12/349
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2100
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x