1- Anayasa Mahkemesi türbanla ilgili Anayasa değişikliğini iptal edebilir.
2- AKP için kapatma davası açılabilir.
Ankara kulislerinde bu iki senaryo yoğun olarak konuşuluyor. İkisi de, bilinmeyen değil. Olur mu, olmaz mı, diye tartışılan senaryolar.
Nabız tutuyorum. Sadece olasılık olarak, bu iki senaryonun da gerçekleşme oranı sanki artıyor.
Yani, türbanla ilgili değişikliğin iptal olasılığı var ve yüksek, AKP için kapatma davası açma olasılığı var ve yüksek.
İkisi de, Türkiye ve AKP ve Tayyip Erdoğan için hayati önemde. İkisi de, Tayyip Erdoğanı germeye, öfkelendirmeye çoktan yetiyor
Türbanın Anayasa Mahkemesinden geri dönmesine sevinirim. Bir partinin kapatılması için dava açılmasına üzülürüm. Bu AKP olsa bile.
HATANIN FATURASI
İki olay da, Tayyip Erdoğan için hayati önemde.
Bunca kavga, gürültüye rağmen, türbanın Anayasa Mahkemesinden dönmesi, siyasal bir yenilgi, kötü bir yönetim, çok ciddi bir hukuk hatası. Hukuk bilmeden ülkeyi yönetmek. Hukuk bildiğini sananlarla aynı kayığa binmek.
AKP için kapatma davası açılması ise, daha farklı bir boyuta uzanabilir. Diyelim ki, hiç istemem, dava açılıyor, diyelim ki, hiç istemem, kapatılıyor, bunun çok farklı bir boyuta uzanması işten değil.
Tayyip Erdoğanın siyasal hayatını sona erdirebilecek sonuçları olabilir.
Örnekleri var, hem de pek çok. Bu kadar iki ciddi tehlike kapıda iken, Erdoğanın öfkesine hakim olmasını beklemek zor.
BİRİLERİ FARKINDA
AKP ve Erdoğan bu tehlikelerin farkında. Öfkeli olmasının ötesinde, tehlikeye karşı acele iki önlem alıyor.
1- AKP milletvekili Hüsnü Tuna büyük bir açık veriyor, "hedefimiz kamu hizmeti veren personel için de türban yasağını kaldırmaktır" diyor. Bu söz, kapatma davası dosyasına giriyor. AKP, kendini koruma refleksiyle, Tunayı Disiplin Kuruluna gönderiyor.
2- Koltuğa oturduğu andan itibaren, her sözü ve davranışıyla tozu dumana katan YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan aniden frene basıyor. İmam hatipliler için katsayı aynı kalıyor, sınava girişte, başı açık olacak, kuralı yine aynı kalıyor.
İkisi de, takıyye. İkisi de, kandırmaca. Yemezler. İkisinin de, birilerinin yazdığı gibi, gerilimi düşürme ile ilgisi yok. Sadece kendine siper kazma.
Bu durumda senin, benim öfkeli olacak halimiz yok. Tayyip Erdoğan şu anda Türkiyenin en kaygılı vatandaşı olarak, "öfkeliyim abiler" rolünde.
Tek sendikal kale DİSK
TÜRKİYEde sendika hareket, Batı demokrasilerine göre çok geride. Sendikal haklar çok geride. Sosyal haklar askıda. Çalışanların yasal güvencesi yok.
AB peşinde koştuğunu öne süren AKP, bu konuda kılını kıpırdatmıyor. ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) defalarca uyarıyor, AKP oralı değil.
Ek olarak, Türk-İş elden gidiyor, son kongre ile birlikte, Türk-İş artık AKPnin arka bahçesi. Bunu her fırsatta kanıtlıyor. Hak-İş zaten muhafazakar.
Güvenilecek tek sendikal kale DİSK. AKPnin bütün baltalama çabalarına rağmen, tek büyük ve örgütlü güç.
DİSKin 41. genel kurulu dün başlıyor, yarın seçimler var. Bu durumda DİSKin kendi içinde sağlam durması gerek. Dosta, düşmana karşı. Zaten öyle.
DİSK, Genel Başkan Süleyman Çelebi çevresinde kilitleniyor. İyi ki, DİSK var.
YALÇIN DOĞAN - HÜRRİYET