kaye yazdı: .. Ya işte öyle diyorsun da, bunlarda bir yere kadar. Araya öyle bir kelime sokuyorlar ki, bütün dedikleri doğruları yıkıp attırıyorlar. Hatta belki de ihanetin en büyüğünü bu söylemleriyle onlar yapıyorlar..
Bak bakalım ne diyeceksin:
TKP yazdı: Bu operasyon, Türkiye'deki sömürü düzeninin emekçi halka, devrimcilere, Kürtlerekarşı işledikleri suçları, en azından bunların küçük bir bölümünü aydınlatmak, suç işlemiş devlet görevlilerini yargı önüne çıkarmak için yapılmamaktadır.
Kaye, TKP bu meselede benim düşündüğüm gibi mi düşünüyor, yada şimdi yazacaklarımdan dolayı mı bunu söylemiş, emin değilim hem de yüksek ihtimal vermiyorum, dolayısıyla TKP'yi savunmak yada sana bir karşı önermede bulunmak için değil ama, şu da var ki..
Cengiz Özakıncı'nın anlattığı (doğuda köken ayrımı yapmadan herkese zararı olan) "Fulda Boşluğu" meselesi çok önemlidir. Kenan Evren'in, Diyarbakır Cezaevi'nde yaptırdığı işkenceler.. 10 yıl öncesine kadar Kürtçe konuşmak, yada normal Türkçe bir kasette bir kuble uzun hava okumak "yasaktı", içeri giriyordun işkence görüyordun. Kaç kez başıma geldi: Doğuya giden otobüste, çevirme olduğunda beyaz ten renkli gözden dolayı kimliğime bile pek bakmadan geri verirler ama esmer vatandaşlar aşağı indirilir üzeri aranır. (Tamam terör var, şüphelenme üst araması yapmak gerekir eyvallah ama bunu yapacaksak, vatandaşın arasında ayrım yapmadan, herkese yapmak lazım.) Evet Cumhuriyet kimseye karşı etnik ayrım yapmamaktadır, anayasada böyle birşey yoktur, herkes tüm siyasi haklara sahiptir, herkes meclis başkanlığı dahil tüm mevkilere gelebilmektedir. Ancak benim gördüğüm, anayasaya, cumhuriyete ve ulus devlet zihniyetine aykırı olarak, özellikle 12 Eylül zihniyeti marifetiyle, Kürt kökenli vatandaşlara, bilinçli ve sistematik bir ayrım ve nahoş uygulamalar yapılmıştır. Ancak, bunu tabii ki, "haydi özür dileyelim, kimliklerini tanıyalım, federasyon verelim, Türk demeyelim Türkiyeli diyelim, tv kanalı açalım" gibi bölücü ve emperyalist kuklası olarak söylemiyorum. Tam tersi: BOP'un temellerinin çok önceden mevcut olduğu gerçeğini akılda tutarak, Amerikan kuklası 12 Eylül ve civarındaki dinci-faşist yönetimlerin, Amerika emri ve eliyle, bugünleri düşünerek, bizi bölmeye zemin hazırlamak üzere, bir plan bir tasarım gereği yapılmıştır. Güncel söylemle, bilinçli bir "ötekileştirme"yi, Amerikan köpeği yönetim kadroları, faşist uygulamalarla hayata geçirmiştir. (Terör vasıtasıyla da Türklerin, Kürt kökenlilere karşı genel bir soğukluk içine girmesi eşyanın tabiatındandır, yani emperyalistler burada da bir taşla iki kuş vuragelmişlerdir.) Burada şimdi yapılması gereken, bunun ayırdına varıp, tüm etnik kökenlerle, Milli Türk Kimliği altında birleşmek ve ulus devletimizi güçlendirmek, emperyalizme karşı hep birlikte, kardeşçe dik durmaktır. Emperyalizmin oyunu basit ve açıktır: Önce baskı zulüm yaptırtalım ki sonra onları kışkırtıp bölücülük yaptırmamız kolay olur.
Ne yazık ki plan gereği, bir döneme kadar böyle bir ayrım ve nahoş uygulamalar, terör vs. ile hazırladılar hazırladılar, şimdi ise bölme aşamasına geçtiler. Ve bunu da yine devleti yönetenler eliyle yaptırıyorlar.
Neyse ki artık eski ayrım-zulümler kalmadı, dilleri günlük hayatta evde sokakta kullanma gibi basit haklar verildi. Milli bir hükümete sahip olmamızla, ulus devlete aykırı uygulamaları geri aldığımızda (tv açılması vb.) ve teröre son verdiğimizde, pek bir sorun kalmayacaktır. Bu noktada sorumluluk ve görev de, farklı kökenlere düşmektedir. Emperyalizmin oyununa gelmeyecekler. Nasıl Fransa'daki tüm etnik kimlikler de göğüslerini gererek "Ben Fransız'ım" diyorsa ve etnik kökenini sorarsan kızıyorsa "sanane benim etnik kökenimden" diyorsa, bizdeki tüm vatandaşlarımız da "Ben Türk'üm" diyecek, "Ne mutlu Türk'üm diyene" diyecek. "Zenginlik" falan dedikleri şey de zaten, bu olmadan hayata geçemez.
(Yoğunken hızlıca yazdım, sürç-i lisan ettiysem düzeltiriz
TKP'ye gelince, uzun süredir diğer sosyalist-komünist fraksiyonlardan ayrı olarak, emperyalizme ve bölücülüğe karşı, net ve onurlu bir çizgide durmaktalar. Onlar gerçi, "milliyetçilik" kelimesine mesafeli durmaya çalışsalar da, "yurtseverlik" adı altında savundukları çoğu şey bana göre çok sağlıklı bir milli duruştan ibaret. Ergenekon Tertibi konusunda da bunu açıkça gösteriyorlar zaten ama, bu tertip meselesi öyle birşey ki, mesele hukuksal bir mesele, burada milli falan olmaya da gerek yok. Bölücü teröristlerin bile buna karşı çıkması gerekir.
Ek olarak: Nihat Genç, Milli Görüş hareketini hep "milli" ve anti-emperyalist olarak tasnif ediyor ya.. Milli Görüş'ten, özellikle Erbakan'dan, Ergenekon Tertibi'ne karşı, "milli", en azından "adil" bir duruş görebildik mi? (Ben ıskalamış olabilirim, varsa öğrenmek isterim.)
Haydi bakalım, "Milli Görüş"ten de, en azından Komünist Parti'nin gösterdiği kadar "milli", olmadı "yurtsever" bir tavır bekliyoruz. Ne güzel bir mihenk taşı işte.
Kara koyunla ak koyun geçitte belli olurmuş, milli ile gayrı-milli de Ergenekon Tertibi'nde.