Emperyalistlerde ve İşbirlikçilerinde Desise Bitmez

Onyedinci yüzyılda Arapça’dan dilimize girmiş bir kelimedir desise. Gizli amaçlar gütme, oyun, düzen, hile ve entrika anlamı ile yüklüdür. Gerçekten paylaşımcı ve hoşgörüye dayanan göçebe kültürümüz bu davranış biçimini bin yıllar içinde bu kadar derinliğine geliştiremediği gibi içeriğini bu kadar ayrıntılı anlamlandıracak kelimeyi de üretememiştir. Sanırım bu nedenle bu davranış biçimini Bizans’tan, karşılığı gelecek kelimeyi de Arapçadan ithal etmiştir.

Seçimlerden önce yazmış ve halkımızı uyarmaya çalışmıştık. AKP’ye verilen oyların çocuklarımızı emperyalizmin çıkarları doğrultusunda Arabistan çöllerine ve İran’a ölmeye göndermekle eş anlamlı olduğunu. Ama biliyorsunuz basın özgürlüğünün olmaması ve geniş toplum kesimlerinin ağır uyuşturucu alıyor (TV diziler, futbol, tüketim çılgınlığı, temel eğitimden yoksun olma, ağır dinsel istismar vb) olmaları nedeniyle ancak çok kısıtlı bir kesime ulaşmak imkanına sahiptik.

Şu anda Suriye ile olan ilişkilerimizin hükümet ve yandaş medya tarafından suni olarak nasıl tırmandırıldığını görüyorsunuz. Suriye bizim iç sorunumuz değildir. Bizim Suriye veya herhangi bir Ortadoğu ülkesine demokrasi ve hukuk dersi verecek konumumuz yoktur. Çünkü ileri demokrasi diye diye AKP döneminde demokrasi ve insan hakları kadük edilmiş, hukuk siyasallaştırılarak bağımsızlığı yok edilmiştir.

Değerli yurttaşlar, bugün Libya’da olanları, Suriye ve İran’da olması için yapılan çalışmaları tek başına cımbızlayarak değerlendirseniz işin içinden çıkamazsınız ve hata edersiniz. Sorun emperyalizmin bölge için yaptığı planın gerçekleştirilmesi çalışmalarıdır. Bu planın realizasyonu için Türkiye’ye ihtiyaç vardır. Tabi ki kullanılma sonunda veya kullanılmaya kuvvetli direnç gösterildiğinde sıra Türkiye’ye de gelecektir.

Bu gün Suriye’de emperyalizmin standart oyunu oynanmaktadır. Kışkırt, isyan çıkar ve müdahale et. İsyancılara para, medya dahil destek ve silah batıdan gitmekte ülkemizde bu konuda kullanılmaktadır.

Suriye’de yaşayanlarla ortak kültürümüz ve geçmişimiz vardır. Halen idrak ettiğimiz kutsal Ramazan ayında onlarda bizim gibi oruç ibadetlerini yerine getirmektedirler. Bizler gibi kafalarını yastığa koyarken ölmüşlerinin ruhuna fatiha okumaktadırlar. Biliniz ki emperyalizmin Haçlı Orduları emrinde bu insanlara karşı saldırı maksatlı olarak göndereceğiniz eşlerinizin ve evlatlarınızın başlarına bir şey geldiğinde yükseleceği mertebe şehitlik değil olsa olsa Niyazi makamı olabilir.

Dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 25’ine sahip olan emperyalizmin ağa babası ABD borç içinde yüzmektedir. Bu ülkenin halihazır yöneticileri sağduyularını kaybetmiş olup çıkışı savaşta, doğal kaynakça zengin dünyanın bu bölgesini yangın yerine çevirmekte görmektedirler. Bize düşen onları uyarmak ve bu vebale ortak olmamaktır.

Dışişleri bakanımızın Şam’a götürdüğü mesaj ABD’nin mesajıdır. Soyunulan görev emperyalizmin taşeronluğudur. Reform istekleri bahanedir Esad ne yapsa ikna edemez, çünkü kaşının altında gözü vardır, bu nedenle gereği yapılacaktır.

Bugüne kadar Birleşmiş Milletlerden Suriye’ye karşı en hafifinden kınama kararı bile çıkmamışken size ne oluyor! Enerjinizi ve gücünüzü ülkemizin refahı ve güvenliği için kullanınız. Eğer harekat yapılacak bir yer var ise orası Kuzey Irak’tır, Kandil’dir gerisi hainliktir.

Kahraman ve yurtsever komutanlara karşı halen sürdürülen tutuklamalarla Suriye’ye karşı icra edilmesi kotarılan harekata karşı Türk Silahlı Kuvvetlerin muhtemel direnci kırılmak istenmektedir.

Çeşitli desiselerle şehit edilen komutanlardan bayrağı teslim alan Türk Silahlı Kuvvetlerinin her seviyedeki yeni komutanlarına da büyük görev düşmektedir. 1990 yılında Turgut Özal’ın Irak’ta ABD ile beraber hareket etme ve bir koyup beş alma olarak tarif edilebilecek ahlak dışı kumar siyasetini ve girişimini engelleyen zamanın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necip Torumtay’ın tavrı ve iradesi asla unutmamalıdır. İzleyecekleri yol Atatürk’ün akıl, bilim ve çağdaşlık rotası, bağlı olacakları Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesi ve kazanımları ile "Yurtta barış dünyada barış" özdeyişinde somutlaşan ahlaki yaklaşım olmalıdır.

Allah ülkemizi, tüm İslam alemini ve bütün insanlığı korusun.

Saygılar sunarım.


Türker ERTÜRK, 12 Ağustos 2011