EMPERYALİZM, MÜDAFAA-İ HUKUK VE TÜRKÇÜLÜK / MİTHAT AKAR

Üniversiteli Gençler Burada Yazıyor

EMPERYALİZM, MÜDAFAA-İ HUKUK VE TÜRKÇÜLÜK / MİTHAT AKAR

İletigönderen mithat akar 1923 » Sal May 03, 2016 12:34

EMPERYALİZM, MÜDAFAA-İ HUKUK VE TÜRKÇÜLÜK
Resim



Türkçülük, Türk tarihi ile başlayan, tarihsel süreç içerisinde gelişmiş, olgunlaşmış, yetkinleşmiş bir kuram ( bütünlük içerisinde bulunan düşünce sistemi ) ve bilimsel bir dünya görüşüdür.

Türkçülük, bilimsel bir dünya görüşü olduğundan dolayıdır ki hamasi, boş, kuru söylemlerle savunulacak bir fikir cereyanı olarak yorumlanmamalı.

İsmail Gaspıralı ile başlayan, Yusuf Akçura ile kuramsal olarak temelleri sarsılmamak üzere yerleştirilen, Zİya Gökalp ile program haline getirilen Türkçülük; Mustafa Kemal Atatürk'ün büyük bir siyasi - toplumsal gerçekçilik ile tatbik ettiği bir akımdır. Yani Türkçülük tarihsel - kültürel süreç ile birlikte 1919'a kadar şekillenmiş ve nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu ideolojisi haline gelmiştir.

Yukarıda ifade ettiğim gibi; Türkçülük, Türk tarihi ile başlayan, yeni Türk Devletinin kuruluşuna kadar devam eden ve günümüzde de tarihsel temelleri üzerine geliştirilmesi gereken bir teori, aynı zamanda uygulanması gereken bir sistemdir. Bu açıdan Türkçülük, sınırları kesin olarak belirlenmiş, statik , durağan bir ideoloji değildir. Belli bir tarihsel dönemin kalıplarına sıkıştırılamayacak kadar kendini yenilemesi gereken bir düşünce bütünüdür. Farklı bir şekilde ifade edecek olursak TÜRKÇÜLÜK CANLI BİR ORGANİZMADIR.

Türkçülük canlı bir organizma gibi, temelleri aynı kalmak kaydı ile kendisini yenileyen, geliştiren, ilerleten bir bütünlük arz eder, fakat! Önemli olan bu kuramı, yani Türkçülük fikrini, bu haliyle kavrayacak, karşılayacak ve geliştirecek kadroların mevcut olması. Peki, hepimiz dürüstlükle yanıt verelim. Türkiye'de Türkçü veya Turancı olarak kendilerini nitelendiren onlarca "teşkilat" var. Hangisi yukarıda saydığımız nitelikleri taşıyor?

EMPERYALİZME KARŞI OLMAYAN TÜRKÇÜ OLAMAZ

Türkçülük geçici bir gençlik hevesi, bir siyaset ya da kişilerin kendilerini parlatacağı bir zemin değildir. Türkçülük :

Türk tarihi ile başlayan dil, kültür, devlet teşkilatları bütününü ifade eder.

Bir çoklarının kavrayamadığı başka bir gerçek ise, Türkçülüğün Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu ideolojisi olduğu gerçeğidir. Bunu en güzel ifade eden aydınlarımızdan biri olan Attila İlhan, bakınız Türkçülüğe dair nasıl bir tarihsel özet geçiyor :

"Buhran döneminin gerçek Türkçüleri, 1919'da Enver Paşa'dan yana değil, Mustafa Kemal Paşa'dan yana çıkmışlardır; çünkü, o da Türkçüydü, hem de gerçeği!

Örnek kolay: Yusuf Akçura da Ziya Gökalp de, Müdafaa-i Hukuk'un baş destekleyicisi olmuşlardı; Mustafa Kemal Milliyetçiliği, bu ikisinin fikir sentezidir. Daha ilginci, Cihan İslam İhtilali için, Basmacılar'la Türkistan'da ihtilal yapmaya giden, Enver Paşa'yı, yanılmıyorsam, Buhara'da bir başka Türkçü, Zeki Velidi Togan bulmuş, konuşmuş, caydırmaya çalışmıştır. Gerçekte, Türkçülük, Gaspıralı'dan Molla Nur Vahidov'a, Validov'tan Sultan Galiyev'e, Mustafa Kemal'den Ziya Gökalp'e, Şevket Süreyya'ya, Türklerin 'Tam Bağımsızlık' çı anti/emperyalist halk cephesiydi. Bunu böyle saptamadıkça, 'Türkçülüğü', çıkarları için kullanmak isteyen 'ecnebi'nin tuzağına düşülür. Düşülmüştür de!" diyor Attila İlhan.

Peki bu ecnebinin tuzağına düşme nasıl oluyor? Eğer Türkçülüğü, yukarıda ifade ettiğimiz gibi, dar kalıplarla ve dogmalarla ifade ederseniz, bu tuzağa düşersiniz. Özellikle son 15 - 20 yılda, Batı'ya bağımlı sistem partilerinin, Sivil Toplum Örgütlerinin ya da benzeri kuruluşların, Türk milletin beklentilerini karşılayamaması,milleti, özellikle de gençliği, farklı arayışlara itmiştir. Tabandan gelen bu arayışın farkında olan, yalnızca samimi ve iyi niyetli vatanseverler değil tabi. ABD'ye bağlı düşünce kuruluşları, Batı'nın fonları ile beslenen köşe başını tutmuş gruplar da, milletin bu istek ve arayışının farkındalar. Sürekli yinelediğimiz bir gerçek var: Emperyalizm, başka ülkelerde kendine bağımlı iktidarları organize ettiği gibi, kendi karşıtlarını da yaratır. Bir dönem milli sola karşı, Batı'ya bağımlı beynelmilelci ( enternasyonal ) solu; Amerika'ya mesafeli duran İslamcı akımlara karşı "Ilımlı İslamı" örgütleyen ABD ve Batı, Türkçülük fikrinin yükselen bir akım olduğunu tespit edince, "küreselci Türkçü" akımı yaratmakta gecikmemiştir. "Türkçünün küreselcisi nasıl oluyor?" diyebiliriz. Eğer Türkçülük fikrini, Müdafaa-i Hukuk'tan, Kuvvayı Milliye'den, Mustafa Kemal'den bağımsız olarak ele alırsanız, hangi adla kendinizi nitelendirirseniz nitelendirin; ilerleyen dönemde emperyalizm sizi avuçları içerisine alacaktır.

NATO'CUDAN TÜRKÇÜ OLUR MU?

Günümüzde kendisini Türkçü / Turancı olarak adlandıran birden fazla çevre ve örgütün mantar gibi çoğalması, bunlardan kiminin NATO'yu ve ABD'yi tehdit kapsamı içerisinde algılamaması,daha da kötüsü bu çevre ve örgütlerin ABD'ye uyumlu bir pratik ortaya koyması yukarıda tanımladığımız "küreselleşmeye uyumlu Turancı" tanımına uygun bir durum ortaya çıkarmaktadır.

Bu konuda yine Attila İlhan'a başvuralım : "Emperyalizm bu diğer kavimleri etnik olarak tahrik edince, Türklerin de kendi kavimleri için araştırmalara girmelerine yol açtığını görüyoruz. Daha evvel Rusya'da başlamış olan Türkçülük hareketi Türkiye'ye sirayet etti. Şimdi pek çok insanın unuttuğu veya hatırlamak istemediği bir şey var; Kuvayi Milliye'yi ve Müdafaa-i Hukuk’u örgütleyenler Türkçülerdir. Onlar daha önce Türkçü hareketin içindedirler." diyor.

Peki Müdafaa-i Hukuk ve onun mukavemet gücü olan Kuvvayı Milliye, neye karşı mücadele etti? İngiliz, Fransız, İtalyan ve daha sonra bunlara siyasi olarak dahil olan ABD emperyalizmine karşı. Müdafaa-i Hukuk'un kurucu kadroları olan Türkçüler, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarken Batı'ya rağmen, Batı'ya karşı; "İstiklali Tam Türkiye" için bir mücadele yürüttüler.

Tarihsel koşulları itibari ile içinde bulunduğumuz dönem, Milli Kurtuluş Savaşı koşulları ile aynı. Ancak iç ve dış tehdidin kapsamı daha büyük ve derin. Karşımızda ABD, NATO, AB ve genel olarak emperyalizm var. Bu gerçeği görmeyen, gördüğü halde belirtmeyen,daha da kötüsü karşımızda Türk Ulusunu hedef alan emperyalist paktları askeri, siyasi, kültürel tehdit kapmasında ele almayan hiç bir kurum/kuruluş/teşkilat hiç bir yönüyle milli olamaz. Ad veya unvan olarak kendini ne ile adlandırırsa adlandırsın, kendisine ister solcu,ister Türkçü desin; anti emperyalist Cephede yer almadığı müddetçe,bu akımlar "küresel solcu", "küresel Türkçü", "küresel İslamcı" olacaklardır. Bu küreselleşme merkezli akımların hakkından gelecek olan ise Müdafaa-i Hukuk'un ana damarlarını oluşturan gerçek Türkçü, milli solcu ve samimi Müslüman ahali olacaktır.

https://www.facebook.com/mithat.akar.180

Mithat Akar - Uşak / Eşme
Kullanıcı küçük betizi
mithat akar 1923
Üye
Üye
 
İletiler: 298
Kayıt: Çrş Ağu 28, 2013 16:18

Şu dizine dön: Gençlik Diyor ki

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x