En büyük tehdit, devletin içinde!
Milli İstihbarat Teşkilatı eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, AKP iktidarının Kürt açılımı projesinin bir MİT operasyonu olduğunu söyledi.
Öneş, Habertürk gazetesine konuştu ve “Türkiye’nin sivil bir anayasaya kavuşması, Kürt açılımı ve toplumsal mutabakatın sağlanması açışından önemlidir. Ancak şu anda bu mümkün görünmüyor. Bir kısmi değişikliğin dahi önemli bir adım olacağını düşünüyorum” dedi.
Öneş, “Açılımlara güçlü adımlarla devam edilirken, silahlı hareketi dağdan indirme, şiddetin tamamen ortadan kaldırılması ise ayrı bir projeyle bunu yaratacak şartların oluşturulmasıdır. Dağdan inenlerin ülkeye getirilmesi, bunların rehabilitasyonu, Türk Ceza Kanunu’na göre ortaya çıkacak hukuki sorunların çözülmesi ve nihayet af meselesi gibi” diye konuştu.
***
Dışişleri Bakanlığı yurt dışında görev yapan 200’e yakın büyükelçiyi beş günlük beyin fırtınası için Ankara’da topladı ve sonra da Güneydoğu’ya götürdü.
Aslı Aydıntaşbaş’ın Milliyet’te verdiği bilgiye göre beyin fırtınasının en ilginç seansı, “MİT Müsteşarı Emre Taner ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın Kürt sorunu ve demokratik açılımla ilgili ardarda yaptığı sunum” oldu.
Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Emre Taner, 80’inci kuruluş yıl dönümü dolayısıyla bir mesaj yayınlamış ve “Bulunduğumuz dönem, gelecekte birçok ulus devlet ve milletin hızlı bir şekilde tarih maratonunu kaybetmeye başladığı süreci anlatacaktır. Bu devletler günümüz teknolojik devriminin ve küresel ekonominin rekabetine dayanamayıp ulusal egemenliklerini de büyük ölçüde yitireceklerdir. Ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekten sağlam politikalar üretebilmek ve uygulayabilmek için ulusal güvenlik ve ulus-devlet yapısına yönelen tehdit ve kaynakları iyi algılayabilmek, ulusun karşı karşıya olduğu fırsatları ve tehditleri öngörmek, doğru analiz edebilmek ve uygun vasıtalar ile karşı koymak zorunluluğu/ihtiyacı her zamankinden daha fazla hissedilir hale gelmiştir..” demişti.
***
Türkiye’de ulus devlet yapısına en büyük tehdit, PKK’dan değil, uzun süredir devletin kurumlarını yöneten kişilerden gelmektedir.
Ulus devletin temeli olan Türk kimliğini değiştirmeye çalışan Tayyip Erdoğan, halen Başbakandır. Partisinin grup başkan vekili Ayşenur Bahçekapılı, Anayasa’daki Türk kavramını kaldıracaklarını söyleyebilmiştir. Bahçekapılı “Anayasayı değiştireceğiz ve vatandaşlıktaki Türklük tanımını kaldıracağız. Yoksa demokratikleşmeyi yapamayız. Vatandaşlık tanımı da değiştirilecek. Herkes kendi etnik kökenini ifade edebilecek ve üst kimlik olarak ’Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım’ diyecek. İşte bu, sorunu çözer” dememiş miydi?
Tayyip Erdoğan ve Abdullah Öcalan da bu politikayı savunmuyor mu?
***
İktidar, bankaları, madenleri, haberleşme ve enerji sistemlerini, Rio Tinto ve Citibank’a ve İngiliz İstihbarat Servisi MI6’ya devreder ve şimdi de tarlaları satmaya hazırlanırken, MİT Müsteşarı nasıl bir rapor verdi bilmiyoruz ama böyle bir ülkenin ulus devlet yapısını koruyamayacağı çok açık bir gerçektir.
Devlet politikası dedikleri, Türkiye’de Türk Milleti’nin egemenliğine son vermek demektir. Zaten Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinin de asıl hedefi de budur.
Bu sürece meşru yollardan direnecek olanları, kendi adamlarının hazırladığı uydurma örgüt listelerinde göstererek gayrı meşru imiş gibi göstermek, böylece etkisiz kılmaya çalışmak da aynı oyunun bir parçasıdır.
Arslan BULUT / YENİÇAĞ, 12 Ocak 2010