Başbakan Erdoğan'a 'Sayın' diyen Öcalan 'Üzerime düşeni yapmaya hazırım" dedi.
Avukatları aracılığı ile İmralı'dan ''kendisini anlatmaya'' devam eden Terörsitbaşı Abdullah Öcalan, "Operasyonların yaratacağı ortam kaostur, bununla içinden çıkılmaz bir hale geliriz. Hükümet cesaretli adımlar atarsa, o zaman ben üzerime düşeni yerine getirmeye hazırım. Buna gücüm de var. Sonuna kadar savaşın ne Türklere ne Kürtlere bir yararı olmaz" sözleriyle şaşırttı..
Fırat Haber Ajansı'nın haberine göre 14 Şubat'tan bu yana avukatlarıyla ilk kez bir araya gelen Abdullah Öcalan, sağlık durumu ile ilgili de konuştu:
''Bilinen sağlık sorunlarım devam ediyor. Yalnız gözlerimdeki yaşarma-akıntı iyice arttı. Bazen gözyaşında tuz var herhalde, tuzlanma var. Yanma oluyor. Burun akıntısı da var. Fakat, biraz daha rahat nefes alabiliyorum. Ancak sağlık sorunlarım devam ediyor. ben AİHM'e sunmak üzere savunma yazdım. Bunları ileride AİHM'e yollamayı düşünüyorum."
KÜRT-ŞİA İTTİFAKINDAN SÖZ ETTİ
Irak'ın kuzeyine yapılan harekatın ABD'nin, ''insiyatifi'' ile olduğunu savunan Abdullah Öcalan, ''Operasyon sonrası alınan tutumlar Kürt-Şia ittifakını doğurur. Kürt Şia ittifakına el atıldı demek ki, yani bunun gibi bir şey gelişiyor. Talabani'nin yaklaşımlarını radyodan dinledim" dedi.
İNGİLİZ PLANI DEVREDE
Başbakan Tayyip Erdoğan ile TSK ilişkilerini, ''şimdilik uyumlu'' bulan Terörist başı Abdullah Öcalan şöyle devam etti:
" Nedeni, Ortadoğu'nun tamamını, petrolü denetimi altına almak istiyorlar. Çelişkileri derinleştiriyorlar. Bu eski İngiliz plandır. İşte Amerika Finans olarak aslında Türkiye'yi denetliyor. Buna karşı anti-tekel bir duruş demiştim. Ama Türkiye Solu bunu hiçbir zaman tam olarak anlayamadı. Ulusal Sol'un bu yaklaşımı sonuçta faşizme çıkar. Türk Solunun da söylemleri sonuçta faşizme hizmet etmiştir."
GİZLİ SERVİS İLE TALABANİ, BARZANİ VE TALABANİ'NİN PKK'YA ÖNERİLERİ
AKP'nin, ''bağımsızlıkçı'' olmadığını, bir krizlik gücü olduğunu savunan Terörist başı Öcalan,
PKK'nın da uluslar arası güçler ve servisler tarafından, ''denetim altına alınmak istendiği'' sözleriyle örgüt içinde yıllardır hissedilen ''gizli servis'' çalışmalarını da ''itiraf ederek'' şu sözlerle dillendirdi:
''Aslında bizi de denetim altına almak istediler. Şam'da yanıma elçiler geldi gitti. O zaman anlamamıştım. Yeri gelmişken söyleyeyim, Talabani bana adam gönderdi. Bizzat kendisi benimle görüştü. Apo! silahımız var, paramız var istediğimiz her şeyi yapabiliriz, devlet de kurarız. Yeter ki sen bizim yanımıza gel diyordu, yani kontrolümüzü kabul et demek istiyordu. Rica ediyorum dedi, bizim yanımıza gel, silah da var, adam da var, hatta devlet de var.''
BARZANİ BİLDİĞİNİZ GİBİ
Abdullah Öcalan itiraf gibi sözlerinde Barzani için de, ''bildiğiniz gibi'' değerlendirmesini yaptı. Barzani'in yaklaşımlarını kendince şöyle dillendirdi:
'' Barzani de aynı biçimde haberler gönderdi. Ben kabul etmedim. Talabani'yi aldılar, Londra'da eğittiler gönderdiler. İşte Barzani'yi başka şekilde bağladılar. İsrail'in başından beri desteği var. Biz, özgürlükçü ve bağımsız çizgimizi koruduk. İşte bu bildiğiniz gibi başıma bir sürü şey getirdiler.''
ERDOĞAN'A ''SAYINLI'' ÇAĞRI
Abdullah Öcalan adına avukatlarının yaptığı açıklamada Başbakan Erdoğan'a, ''sayınlı'' bir çağrı daha yaptı:
"Ben Hükümete, Sayın Erdoğan'a, Sayın diyorum. Çağrı yapıyorum; operasyonlarla bir yere varamazsınız. Operasyonların yaratacağı ortam kaostur, bununla içinden çıkılmaz bir hale geliriz. Kötü bir durum. İstediğiniz kadar bana terörist başı deyin, PKK'ye terör örgütü deyin bu hiçbir şeyi çözmez. Mutlaka bir diyalog yolu bulunmalı diyorum. Ben gene söylüyorum, Türkiye toplumuna, aydınlara, kendini sorumlu hisseden herkese diyorum, şiddetle buna karşı çıkmak gerekiyor, hemen bir araya gelmek gerekiyor. Terör örgütü söylemlerine falan takılmamalı. Diyalog yolunu açmaya çalışmalı. Her iki tarafı da diyaloga getirmeye çalışmalı. PKK ile gidip görüşülebilir, kabul ettiği ölçüde Hükümetle de Devletle de bu konu sürekli görüşülebilir. Ben tekrar ediyorum, devletin sorumlu kurumları var. MİT'e de söylüyorum, bildiklerini daha fazla Türkiye kamuoyuna açıklasın. Ben Hükümete de tekrar söylüyorum. Eğer benim fikrimi sorarlarsa, daha önce de belirtmiştim, siz toplum olarak birey olarak hakları tanırsanız, saygılı olursanız silaha ne ihtiyaç olabilir. Eğer bu konuda Hükümet cesaretli adımlar atarsa, demokratik özerklik dediğim çözüm gelişirse, Elbette o zaman ben üzerime düşeni yerine getirmeye hazırım, elimden gelen her şeyi yaparım, buna gücüm de var. Sonuna kadar savaş olmaz. Bu yıkım getirir. Ne Türklere ne Kürtlere bir yararı olmaz. Herkes bunu görmelidir."
OSMAN'IN DURUMUNA DÜŞERİZ
Dünya'yı, ''uluslararası tekellerin'' yönettiğini de savunan Öcalan Rusya ve Çin'in, ''terbiye edildiğini'' AKP iktidarının da tahvillerle, ''kendilerine alıştırılıdığını'' söyledi şöyle devam etti:
''Kürtleri de paraya alıştıracaklar. İşte şimdiden Erbil'i, ikinci Dubai yapacağız diyorlar ve yapacaklar. Şimdiden krediler, büyük yapılar falan başladılar. Kapital Finans, her şeyi denetimi altında tutmak istiyor. Bu söylediğim belki çok inanılmaz da gelebilir ama kendini doğru tanımadan mücadele edilmez. Hatta bu iktidar doğru tanımlanmazsa ve anlaşılmazsa, işte bizim Osman'ın durumuna düşülür. Hatta insanı kullanırlar, nasıl kullanıldığınızı bile anlayamazsınız. Beni de tanımlamak istediler.''
ABD HER ŞEYİ SATIN ALIYOR
Enver Paşa'yı, ''yayılmacı ve maceracı'' olarak, Mustafa Kemal Atatürk'ü de, ''gerçekçi'' olarak tanımlayan Abdullah Öcalan, ''Mevcut olanı derleyip toplayarak Cumhuriyeti kurdu. O dönem, ittihat kadrolarının bir bölümünü tasfiye etti.'' dedi.
Türkiye'de İngiliz etkisini anlatan Abdullah Öcalan, Mahir Çayan'ın İngilizler tarafından tasfiye edildiğini öne sürdü. Ve iddialarını şöyle sürdürdü:
''Bugünkü Türklüğü savunanların gerçek anlamda Türkmenlerle bir ilişkisi yoktur. Mümtazer Türköne gibi bazı milliyetçilere dönek diyorlar, aslında onlar dönmüş falan değil, sadece bu milliyetçiliği yapanların Türklükle alakası olmadığını, bunun Türklüğe bir yararının olmadığını biraz anlamış gibiler. Bugün de aynı anlayış sürdürülmek isteniyor. Hatta bizim komşu köylerin bir kısmı Türkmen'dir. Bunlarla bir alıp veremediğimiz yoktur. Ortak yaşama sorunumuz yoktur ama bundan rahatsız olanlar var. Bunlar önceden de vardılar''
ERBAKAN TÜRK DEMOKRATIYDI
AKP'nin para dağıtarak oy alma iddialarını yahudi organizasyonu olarak tanımlayan Abdullah Öcalan, Anadolu'da Türk ve Kürt grupları içindeki, ''yahudi varlığının'' çok eski olduğunu savundu.
Anadolu Hristiyanlığının yaşamamasını yahudilerin istemediğini de ileri süren Öcalan,
''Yahudiler istemiyor. Ermeni ve Rumların başına gelenlerin arkasında onlar var. Erbakan'ın bugünkü durumunun arkasında da bunlar var. Erbakan'ın İslamcılığı biraz farklıydı, Erbakan biraz daha Türk demokratıydı. Hollanda'da çok etkin olmuştur. Hollanda'nın bunlarla ilişkisi ortada. Amsterdam-Kayseri. Hollanda Kraliçesi boşuna Kayseri'ye gelmedi." diye ilginç değerlendirmelerini sürdürdü.
KENDİSİNE KUVA-İ DEMOKRAT İSMİ TAKTI
DTP'lilerin TBMM'den atılacağı mesajını veren, kendisini Kuva-i Milliye'nin devamı olarak tanımlayan ve Kuva-i Demokrat ismini takan Abdullah Öcalan DTP'li Belediyelerin dışarıda kalması ihtimaline ilişkin tereddütlerini ve korkularını ifade ederek Ergenekon ile ilişkisinin olmadığını söyledi. Şöyle konuştu:
''Eğer DTP Meclis'ten atılıp belediye seçimlerinden engellenir, para ile dışarıda bırakılırsa hem kırsalda hem kentlerde kendi alternatiflerini oluşturabilir. Benim Ergenekon'la ilişkimin olduğunu söylüyorlar. Öyle bir şey yok. Onların Kuva-i milliye dediği şeyin aslında benimle hiçbir ilgisi yok. Benim Kuva-i Milliye dediğim şey 1920'lerin dayanışma ruhudur. Şimdi Kuva-i Demokrasi diyorum.''