Erdoğan bindiği dalı neden kesiyor?
Tayyip Erdoğan, Darüşşafaka Cemiyeti’nin Olağanüstü Genel Kurulu’na katıldı ve bu okulda eğitim görme şartları arasında yer alan “Türk İslam olmak” şartının “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” olmak şeklinde değiştirildiğini ilan etti!
Cemiyetin tüzüğünde yapılan değişikliği “tarihi” olarak niteleyen Erdoğan, artık Darüşşafaka eğitim kurumlarında sadece babasını kaybedenlerin değil babasını, annesini veya her ikisini kaybedenlerin de eğitim göreceğini söyledi.
Erdoğan “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliğinde buluşmuş herkes hem devletin hem de devlet kurumlarının karşısında her yönüyle eşittir, eşit olmalıdır. Özellikle çocuklar arasında din ve etnik köken bakımından bir ayrıma gidilmesine asla müsaade edilmemelidir. Tüzükten bunu çıkarıyoruz ve Darüşşafaka’yı özüne ruhuna yaraşır bir vizyona kavuşturuyoruz” dedi.
***
“Darüşşafaka Cemiyeti’nin tüzüğüne Başbakan neden karışıyor” diye herkesin aklına gelmiştir. Tüzüğe göre cemiyetin başkanı Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’dır. Kuruluşunda başkan Padişah idi. Bu duruma göre Tayyip Bey padişah yetkisi kullanmış oluyor.
Asıl sebep ise Tayyip Erdoğan ve partisinin Anayasa’dan Türklüğü çıkarma girişimine psikolojik zemin hazırlamak olsa gerek...
Çünkü, bugün Türklük, bir etnik kökeni değil, Müslüman olsun olmasın bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını ifade eder. Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes siyasal olarak Türk’tür. Dolayısıyla Darüşşafaka’nın tüzüğünde değişiklik yapılacaksa sadece Müslüman olmak şartı kaldırılabilirdi. Kaldı ki Tayyip Erdoğan da “Elbette kurulduğu yıllarda sadece yetimlerin sadece Türk ve İslam olanların kabulü bir ihtiyaçtı. O günün şartları belki onu gerektiriyordu. Ordumuz onlarca cephede savaşıyor, vatan savunmasında yüz binlerce Mehmetçiğimiz şehit düşüyordu” diyerek bu şartın neden konulmuş olduğunu açıklamıştır.
Ansiklopedik bilgilere göre o dönemde hükümetin denetimi dışında kalan, Rum Ortodoks, Ermeni ve Yahudi toplumuna ait yaklaşık 10 bin okulda eğitim sürmekteydi. Azınlıklar, bu okullarda Müslüman çocukları istemiyordu. Darüşşafaka bu şartlarda kurulmuştu ve eğitimde Müslüman çocuklara fırsat eşitliği sağlamak hedefini güdüyordu.
***
Bunları bir kenara bırakalım. Erdoğan, “Çocuklar arasında din ve etnik köken bakımından bir ayrıma gidilmesine asla müsaade edilmemelidir” derken, Cumhuriyetin temeli olan “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halka Türk Milleti denilir” anlayışını benimsemediğini açıklamış ve dolayısıyla kendisinin etnik ayırımcılık yaptığını itiraf etmiş oluyor. Bunun farkında bile değil.. İyi bir şey yaptığını düşünüyor. Gerçekte din siyaseti güdüyor ve Türk Milleti yerine milletin adını söylemeden “aziz millet” gibi uyduruk bir kavram kullanıyor. Çünkü “İslam milleti” deseydi “din devleti kurmak istiyor” diye partisi kapatılacaktı. Ayrıca din ayırımcılığı yapmış olacaktı. Bunu şimdilik yapmıyor ama “Türk Milleti” kavramını etnik köken olarak algıladığı için, hata üstüne hata yapıyor.
Kendisini defalarca uyardım. İsmail Hami Danişmend’in “Türklük Bilgisi” kitabını okumasını tavsiye ettim. Hiç bir değişiklik olmadı. Demek ki Tayyip Bey, Türklükten hazzetmiyor. Fakat buna rağmen Türklerden oy almayı biliyor!
***
AKP’ye oy veren vatandaşların çoğunluğunun Türklükle ilgili bir problemi yoktur. Son tahlilde, kendisini Türklüğe mensup hissedenler AKP’yi desteklemekten vazgeçmek durumundadır. Çünkü Tayyip Erdoğan, hızarı eline almış, üstüne oturduğu Türklük dalını kesmeye çalışmaktadır. Birinci vartada, Atatürk ve Türk Milliyetçiliği ile ilgili ne kadar hüküm varsa Milli eğitimin temel amaçlarından çıkardılar. İkinci vartada, Türklüğü Darüşşafaka’dan sildiler. Üçüncü vartada, Anayasa’dan Türklüğü silmeyi deneyecekler.
Deneyecekler de Türklük bu zihniyette olanları tarihten silmek zorundadır. Yoksa Türklük tarihten silinecek.
Arslan BULUT, 16 Nisan 2012