"Ağzına Sağlık Tayyip!" - Emin ÇölaşanTayyip'in, partisinin Meclis grubunda dün yaptığı konuşmayı dinlerken "Helal sana Tayyip. Ağzına sağlık be, ilk defa doğruları söyledin" diye bağırmışım. Ne demişti o köşe yazarlarından yakındığı konuşmasında?
"Bu plânlı haberleri yayınlayan, bu türden sipariş haberler var. Bugün bir tane var. Siyasetçiler ne kadar az konuşursa ülke o kadar huzur bulur diyor. (Mehmet Tezkan'ın yazısı) Ne kadar güzel! Siz köşe yazarları da ne kadar az yazarsanız ülke o kadar huzur bulur."
Bazıları, bu sözlerle (benim gibi) kendisini ve partisini eleştiren az sayıda köşe yazarını hedef aldığını iddia ediyor. Hayır, hiç ilgisi yok! Nedenini sözlerinin devamından öğrenelim.
Şöyle diyor:
"Geçmişte bir köşe yazarı, haftada bir ya da iki yazı yazardı. Ama şimdi bunlar yarım saatte bir köşe yazısı yazabiliyorlar. Yarım saatte anında sipariş, hemen yazı."
Bu sözleriyle elbette kendi yalaka ve iktidar yağcısı köşe yazarlarını kast ediyor... Çünkü sipariş üzerine yazı yazan onlar. Okuyunca, aynı kaynaktan yazıldığını hemen anlarsınız. O yalakalara bir yerlerden bilgi sızdırılır, en gizli bilgiler devlet makamları tarafından servis yapılır ve döşenirler yazıları! Yalan onlardadır, düzmecilik, üçkâğıt, yağcılık, yalakalık, her şey onlardadır. Biz sipariş almayız. Yazılarımızı, aklımız, bilgimiz, yurt sevgimiz doğrultusunda kendi özgür irademizle yazarız.
Tayyip haykırmaya devam ediyor:
Bu köşe yazarlarının yaptıkları, tahrikten başka bir şey değildir. Bunlar, barış, devlet ve millet düşmanlarıdır."
Ne kadar doğru söylüyor. Bozuk bir saat bile, günde iki kez doğru zamanı gösterir. Tayyip de öyle! Kendi köşe yazarlarını ne güzel tanımlıyor. Onlar gerçekten de, devletin ve milletin düşmanlarıdır. Onlar, Birinci Dünya Savaşı sonrasında işgal altına düşen ülkemizde vatanı kurtarmak için savaşan Mustafa Kemal Paşa ile arkadaşlarına, Türk Ordusu'na ve Mehmetçiğe ağız dolusu söven, onları çete, soyguncu, hırsız, din düşmanı olarak tanımlayan İstanbul dükalığındaki mütareke basınının günümüzdeki kopyaları, uzantılarıdır.
Aslında, adına mütareke basını dediğimiz, 1920'li yıllarda işgal Türkiye'sindeki hain gazetecilerden oluşan sürü, bugünkü hainlerin yanında belki de sütten çıkmış ak kaşık kadar temizdi. Onlar hiç değilse yurtdışından ve yerli işbirlikçilerden para almıyordu. Ya bugünküler? O günlerin hainleri de din sömürüsü yapıyordu, ama bugünkü hain köşe yazarları kadar değildi. Geçmiştekiler, bugünkü hainlerin yanında solda sıfır bile olamazdı.
Sipariş üzerine yazı yazan onlardır... Ve o sahtekârlar, Tayyip ve partisinin amansız destekçileridir. Devletin en gizli belgeleri onlara sızdırılır; onlar da "Vayy, bunlar darbe yapacaktı... Bunlar Ergenekon çetesi..." gibi masallarla goygoyculuk yapıp milleti uyutarak gerçek gündemin gizlenmesini, işsizliğin, açlığın, çökmüş devlet bütçesinin, din ticaretinin, din sömürüsünün unutulmasını sağlar. Onlar, yağcılık ve yalakalık yapmaktan, yalan yazmaktan, milleti kandırmaktan asla utanmayan onursuz köşe yazarlarıdır.
Benim dünkü sözlerinden anladığım, Tayyip bu vaziyeti çakmış, gidişin gidiş olmadığını, bu tiplerle bir yere varamayacağını görmüş!
Dün arayan bazıları "Tayyip sizlere bindirdi" diyordu! Hiç ilgisi yok. Tayyip kendi yağcılarına, kendisine sürekli destek veren o utanmaz, arlanmaz köşe yazarlarına bindirdi. Ama bunu açıkça söyleyemediği için, o laflarını doğrudan değil, işin etrafını dolanarak söylemek zorunda kaldı!..
"Sipariş üzerine yazı yazanlar... Devlet ve millet düşmanları..."
Ben ve benim gibiler Türk basında zaten azınlıktayız. Bu sözleriyle asla bizi kastetmiyor! Esas hedefi, Kürt açılımı falan diye kendisine sürekli gaz verip yanıltan, kendisinin ve partisinin başını belaya sokan ve hain mütareke basınının günümüzdeki temsilcileri olan yalancılar, sahtekârlar ve onursuzlardır! Dün "Köşe yazarları ne kadar az yazarsa, ülke o kadar huzur bulur" diyor! Ben de kendisine son sözü söyleyeyim:
"Sen ne kadar az konuşursan, ülke o kadar huzur bulur, hiç değilse insanların siniri bozulmaz..."
Emin Çölaşan - Sözcü