Erdoğan elçiyle ne konuştu?

Güncel Meydan | Güncel Haberler Köşesi

Erdoğan elçiyle ne konuştu?

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Eyl 17, 2008 1:31

Böhm, Erdoğan'ın Alman elçiyle görüştüğünü ve Deniz Feneri'ni konuştuğunu söyledi.

Almanya’daki Deniz Feneri operasyonunu yürüten ekibin başı olan Başkomiser Alexander Böhm, Başbakan Erdoğan’ın Marco olayı için görüştüğü Almanya Büyükelçisi Eckart Cuntz’a ‘Deniz Feneri ile Kanal 7 arasında bir bağlantı var mı?’ diye sorduğunu ve sanıkların uzun süre tutuklu kalmasından şikâyetçi olduğunu söyledi

Almanya’daki Deniz Feneri e.V operasyonunu yürüten ekibin başındaki Komiser Alexander Böhm, davanın dünkü duruşmasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “tanımam” dediği dolandırıcılık zanlısı Mehmet Gürhan’ın akıbetini Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz’a sorduğunu söyledi. Böhm ayrıca, bir başbakanlık danışmanının, Büyükelçi Cuntz’a, “Biz konuyla ilgili Alman Başbakanı Merkel’in müsteşarlığını haberdar ettik” dediğini de belirtti.

BÖHM KONUŞTU

Deniz Feneri e.V. davasına dün Frankfurt Asliye Ceza Mahkemesi’nde yoğun güvenlik önlemleri altında devam edildi. Mahkeme heyeti 5’inci duruşmada soruşturmayı yürüten Başkomiser Böhm’ün yarıda kalan ifadesini dinledi.Nihai soruşturma raporunu özetleyen Böhm, Deniz Feneri e.V.’nin baştan beri suç işlemek amacıyla kurulduğu kanaatine vardığını belirtti.

‘ERDOĞAN BİLGİ ALDI’


Siyasi baskı iddialarını da yanıtlayan Böhm, Başbakan Erdoğan ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in Büyükelçi Cuntz’dan Deniz Feneri e.V. davasıyla ilgili bilgi aldığını açıkladı. Cuntz’un Alanya’da 13 yaşındaki İngiliz bir kıza tecavüz iddiasıyla tutuklanan Marco Weiss ile ilgili olarak 22.11.2007 tarihinde Başbakan Erdoğan’la bir araya geldiğini ifade eden Böhm, görüşme tutanaklarını aktararak şunları söyledi:

“Büyükelçi, Erdoğan’a Marco olayını sordu. Erdoğan bu soruyu kısaca yanıtlayarak, konuyu Almanya’daki davaya, Kanal 7 Televizyon kanalı ile aralarındaki ilişkiye getirdi. Başbakan, iki mağdurun da epeydir tutuklu bulunduğunu ve bunun ne zaman sona ereceğinin bilinmediğini söyledi.”

‘MERKEL’E HABER VERDİK’

Cuntz’un, “Başbakan’ın Deniz Feneri e.V. olayıyla ilgili detaylı bilgiye sahip olduğunu gördük” ifadesini de aktaran Böhm, Büyükelçi’nin “Başbakan’la görüştüğü günün akşamında, bir toplantıda karşılaştığı başbakanlık danışmanının, ‘Biz konuyla ilgili olarak Başbakan Merkel’in müsteşarlığını haberdar ettik” sözlerini de aktardı.

‘BAKAN DAVAYI SORDU’

Adalet Bakanı’nın da Büyükelçi ile 05.12.2007 tarihinde Marco olayıyla ilgili görüştüğünü söyleyen Böhm, bu görüşmenin tutanaklarını da şöyle aktardı:
“Yaklaşık 1 bir saatlik süren görüşmenin yarısında Türk Bakan konuyu Deniz Feneri’ne getirdi. ‘Ortada 4 sanık var, davanın hangi aşamada olduğunu görüşmek istiyoruz’ dedi.

Türk Bakanlık yetkililerinin elinde davaya ilişkin belgeler olduğunu gördük. Ama ne tür belgeler olduğunu anlayamadık. Adalet Bakanı soruşturmada neden ‘adli yardımlaşma’ yerine Interpol’ün kullanıldığı, dava açılmasının neden uzun sürdüğü konusunda şikâyetçi oldu. Biz de ‘Soruşturma sonucu şüphe kesinleşti. O nedenle adli yardımlaşma istemedik’ dedik. Büyükelçi, Bakan’a Kanal 7 ile Deniz Feneri arasındaki bağlantıyı sordu. Bu soruya Türk Bakan, ‘Bilmek istedikleriniz için, adli yardım isteyiniz’ yanıtını verdi.”

‘BAŞBAKAN’A VERİLMİŞ’


Erdoğan’ın para aldığına dair ellerinde bir kanıt olmadığını, ancak adının geçtiği bir elektronik alındı belgesinin bulunduğunu da belirten Böhm, şöyle devam etti:

“02.02.2005 tarihli belgede ‘Başbakan’a verilmek üzere, miktarı belirtilmeyen şu kadar para aldım’ deniliyor. Firdevsi Ermiş, alındı belgesini Mehmet Gürhan’ın isteği üzerine hazırladığını söylüyor. Belgenin Almanca çevirisini sanık Mehmet Taşkan yapmış. Rakam da belli değilmiş. Ancak Ermiş, bu rakamın 250 bin euro olduğunu, paranın aynı gün ya da öncesinden bankadan çekildiğini ve Mehmet Gürhan tarafından Zekeriya Karaman’a teslim edildiğini, bu paranın da Karaman tarafından Başbakan Erdoğan’a verildiğini ifade etti.”

Böhm, paranın Başbakan’a gerçekten verilip verilmediği konusunda net bir bilgisi olmadığını vurgularken, avukatlar, Almanca ve Türkçe metindeki “Başbakan” ve “Başbakanlık” ifadelerinin çeviri farklılığından kaynaklandığına dikkat çektiler.

‘ELEBAŞI KARAMAN’

Böhm, kaldırdıkları her taşın altından sanık Mehmet Gürhan, Mehmet Taşkan ve Firdevsi Ermiş’in yanı sıra Zekeriya Karaman’ın çıktığını belirterek, skandalın elebaşının Karaman olduğunu söyledi. “Karaman’ı, yüksek kriminal potansiyeli olan, pişmanlık ve özeleştirisi bulunmayan elebaşı olarak tanımlayabilirim” diyen Böhm, Karaman’ın hiçbir makbuzu imzalamadığını, Mehmet Taşkan’la haberleşmesinde de (e-posta ve iki ayrı cep telefonu) “Nuri Yılmaz” ve “Nostalji 75” takma isimlerini kullandığını belirtti.

‘AKMAN ORTAK’


Başkomiser, kurye olduğu öne sürülen ve hakkında ayrıca soruşturma yürütülen RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın da, Karaman’ın direkt ya da dolaylı ortaklığı bulunan şirketlere hissedar ya da ortak olduğuna dikkat çekti. Ayrıca Mehmet Taşkan’ın da ifadesinde, bağış skandalının başında Zekeriya Karaman, Zahid Akman, Mehmet Gürhan ve Mustafa Çelik’in bulunduğunu açıkladığını söyledi.

Başkomiser, RTÜK Başkanı Zahid Akman’la ilgili de şu ifadeleri kullandı:

“Akman’ın Deniz Feneri e.V. yönetiminde sorumluluğunu tespit edemedik. Ancak sermaye şirketleri ile ilgilendiğini söyleyebiliriz. Akman’ın yasadışı fiili muhasebe kayıtlarına ve tanık ifadelerine göre çeşitli zamanlarda kurye olarak görev yaptığını söyleyebiliriz. 2006’ya kadar sanık Mehmet Gürhan’ın evinde ikamet etmiş. Genelde Zekeriya Karaman ile birlikte Frankfurt’a gelip, paraları aldıktan sonra Türkiye’ye dönüyorlardı.”

‘KANAL 7 MERKEZ’


Böhm, Erdoğan’ın Almanya ziyaretinde, Kanal 7 Int stüdyolarını ziyaret etmesinin düşündürücü olduğunu kaydetti. Deniz Feneri Derneği’nin Başkanı Engin Yılmaz’ın “Aramızda hukuki bağ yok” ifadesine rağmen, çalışanların, sanık ve tanıkların ifadeleri ile diğer kanıtlara göre Zekeriya Karaman’ın iki derneğin kurucusu olarak tanımlanabileceğini anlatan Böhm, bütün yöneticilerin bir biçimde Kanal 7 ortağı veya çalışanı olduğu ve işlerin aslında Kanal 7 İstanbul merkezinden yürütüldüğüne dikkat çekti.

‘YARDIM YOK’

Türk makamlarının, Deniz Feneri e.V. davasında aktif bir yardımda bulunmadıklarını belirten Böhm, “Davaya karışan isimlerin adres ve şirket ortaklıkları ile ilgili basit sorulara bile yanıt vermediler. 22.05.2007 tarihinde Federal Kriminal Dairesi üzerinden ve Alman Elçiliği aracılığıyla Ankara İnterpol ve İçişleri Bakanlığı’na kapsamlı belge gönderip yardım ve belge istememize rağmen, alışılmış uluslararası işbirliği temayüllerinin çok altında yanıt aldık” diye konuştu.




Resim
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Şu dizine dön: Haberler

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x