Başbakan Tayyip Erdoğan AKP'nin grup toplantısında gündemi değerlendirdi:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, türban düzenlemesine karşı çıkanların eleştirilerine partisinin grup toplantısında sert yanıt verdi. Erdoğan, medyayı, CHP'yi ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı "diktatoryal bir rejim istemekle" suçladı.
Erdoğan, "İdam sehpasının yolunu gösteriyor. Sen nasıl demokratsın ya, nasıl demokratsın? Biz bu yola çıkarken daha önce demokrasiye inanmış insanların söylediğini biz de söylüyoruz. Biz o beyaz çarşaflarla beraber yola çıktık. Biz bu konuda bedele hazırız, bu konuda hazırız" dedi.
Erdoğan partisinin grup toplantısında konuştu. Kendisine Sayın Başbakan niye kızıyorsun dediklerini belirten Erdoğan, Ben ciğerlerimden konuşuyorum. Ama bunlar sipariş üzerine konuşuyorlar dedi. Erdoğan şöyle dedi:
Bunların derdi başka. Özgürlükler konusundaki hassasiyetiniz sadece sizin işinize gelen konuları mı kapsıyor? Eğer bu sorulara gerçekten evet diyorsanız korkarım ki siz demokrasiyi yanlış öğrenmişsiniz. Sizin düşlediğiniz düzen demokrasi değil düpedüz diktatoryal bir rejimdir. Farklı görüşler var, bir tartışma ortamı var diye kimsenin Türkiyeyi bölünmüş gibi göstermeye hakkı yoktur olamaz.
Buyurun daha şimdiden, daha Cumhurbaşkanı değerlendirmesini yapmadan ana muhalefetin başı şimdiden ahkam kesmeye başladı, şimdiden yargıya akıl vermeye başladı, şimdiden yönlendirmeye başladı. İstikamet veriyor ve idam sehpasının yolunu gösteriyor. Sen nasıl demokratsın ya, nasıl demokratsın? Ama biz şuna inanıyoruz, biz bu yola çıkarken daha önce demokrasiye inanmış insanların söylediğini biz de söylüyoruz. Biz o beyaz çarşaflarla beraber yola çıktık. Biz bu konuda bedele hazırız, bu konuda hazırız.
Düşünceyi ve fikir tartışmasını çatışma gibi gösterip demokrasiyi farklılıkları, özgürlükleri kötülemeye, dayatmacılığı, tek sesliliği yüceltmeye çalışıyorsunuz. Sıhhiye Meydanına gelen hanım kardeşlerimizi, hele hele bir tanesini 70-80 yaşındaki bir Anadolu kadınını sahneye çıkarıp onun başından onun başörtüsünü çıkarmayı siz hangi insani bir anlayışla bağdaştırıyorsunuz?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, DHKP-C örgütünü üyeleri hakkında beraat kararı veren Belçikayı isim vermeden eleştirerek, Bazı ülkelerin bu konudaki samimiyetsiz tavırları bizi çok üzüyor. Siz hem bir örgütü terörist ilan edeceksiniz, hem eli kanlı katilleri serbest bırakacaksınız. Eğer bu tutumunuz böyle devam ederse bilesiniz ki aynıyla bunun mukabelesini görürsünüz dedi.
Başbakan Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında konuştu. Geçen hafta Almanyaya yaptığı ziyaret hakkında bilgi veren Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile yaptığı görüşmelerin ilerleyen dönemde iki ülke ilişkilerine yeni açılımlar getireceğini umut ettiğini söyledi.
Almanyada 3 milyon Türk vatandaşının bulunduğunu, Türkiyedeki Alman yatırımcıların 3 bin civarında olduğunu, geçen yıl 4 milyon 200 bin Alman vatandaşının Türkiye'ye turist olarak geldiğini anımsatan Erdoğan, bunlar gibi birçok sebebin iki ülkeyi birbirine daha da yakınlaştırdığını kaydetti.
"AYNIYLA MUKABELESİNİ GÖRÜRSÜNÜZ"
Almanyada uluslararası terörizme karşı ortak hareket etmenin gerekliliğini de bir kere daha vurguladıklarını söyleyen Erdoğan, Türkiye, terörle mücadeleye verdiği önemin ve katkının aynısını Avrupalı dostlarından da beklemektedir. Bazı ülkelerin bu konudaki samimiyetsiz tavırları bizi çok üzüyor. Siz hem bir örgütü terörist ilan edeceksiniz, hem eli kanlı katilleri serbest bırakacaksınız.
Türkiyeye iade etmeyeceksiniz, buna da yargının bağımsızlığıyla bir yaklaşım göstereceksiniz.
Türkiyeye böyle bir konu geldiği zaman, Türkiye 'yargı bağımsızlığı' dediği zaman kıyamet koparacaksınız. Bunları anlamak mümkün değil. Ve diyoruz ki eğer bu tutumunuz böyle devam ederse bilesiniz ki aynıyla bunun mukabelesini görürsünüz dedi.
"ASİMİLASYON İNSANLIK SUÇUDUR"
Erdoğan, Almanya ziyareti kapsamında Kölnde Almanya'da yaşayan vatandaşlarla da bir araya geldiğini belirterek şöyle konuştu:
Almanya'daki Türkler, Alman toplumuna entegre olabildikleri oranda konumlarını geliştiriyorlar. Bu yüzden temel yaklaşımımız, Almanya'daki soydaş ve vatandaşlarımızın Alman sistemine entegre olmaları, yabancı, göçmen', 'öteki' gibi değil, toplumun esas unsuru olarak kendilerini görmeleridir.
Almanya'da yaşayan kardeşlerimiz, şimdiye kadar Almanya'nın kalkınmasına katkı sağladıkları gibi, kendi kimliklerini korumayı da başardılar. Bu vesileyle asimilasyona karşı olduğumuzu, asimilasyon ile entegrasyonu birbirinden kesin çizgilerle ayırmamız gerektiğini orada ifade ettim.
Burada bir kez daha ifade etmek istiyorum; asimilasyon bir insanlık suçudur. Bu böyle bilinmelidir. Burada Sayın Merkel ile farklı düşünüyor olabiliriz ama benim düşüncem bu. Ve çok açık, net söylüyorum, hiçbir zaman Türk toplumunu asimile etme gayreti içerisine kimse giremez.
Ziyaretinin hemen öncesinde Ludwigshafen'de, 9 Türkün hayatını kaybettiği yangının ziyaretine ayrı bir anlam kazandırdığını ifade eden Erdoğan, yangında yaşamını yitirenlere bir kez daha Allahtan rahmet diledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, türban düzenlemesine karşı çıkan medya gruplarını sert bir dille eleştirdi. Erdoğan, "Açık söylüyorum, aslında çıkarlarınızı tehlikede görüyorsunuz, yoksa laikliği değil. Bu manşetler yalnızca çıkar kavganızı örtmek için bir maske. Tıpkı bazı protesto gösterilerinde cumhuriyetimizin kurucusu Atatürkün Bolşevik Lenine meşruiyet kazandırmak için istismar edilmesi gibi, siz de laiklik üzerinden kendi çıkar kavganıza meşruiyet kazandırmanın peşindesiniz" dedi.
Erdoğan, partisinin grup toplantısında türban düzenlemesine karşı çıkan medya gruplarını ve CHPnin eleştirilerine sert yanıt verdi. Türkiye geçmişte ne çektiyse kutuplaşmadan, gerilimden çekti diyen Erdoğan, dağ gibi aşılmaz yükseklikte zannedilen birçok sorunun incir çekirdeğini doldurmayan kaygılar nedeniyle yıllarca ertelendiğini söyledi.
TBMMde hak ve özgürlükler konusunda bir adım atılınca CHP'nin ve onlarla birlikte hareket eden medya grubunun yaygara kopardığını söyleyen Erdoğan, sadece bazı siyasetçilerin değil, bazı medya gruplarının da eski alışkanlıklarından kurtulması gerektiğini ifade etti. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
-"CHP YANDAŞI MEDYA YAYGARA KOPARIYOR"-
CHP yanlısı bu grubun gazeteleri, ne yazık ki bir kez daha Türkiyeyi bölünmüş, ikiye ayrılmış gibi göstermenin gayreti içindeler. Dünyaya, 'iki Türkiye' fotoğrafı vererek, sanal kutuplaşmalar üreterek, gerilimi artırarak bir netice alacaklarını zannediyorlar. Sonra kendi yaygaralarının yansımalarını delil gösterip, 'Bakın, dünya medyası da bizim gibi düşünüyor' diye manşet atıyorlar.
Güya, Türkiyede bir kaos, belirsizlik havası ortaya çıkmış, kimse ne yapacağını, ne olacağını bilemiyormuş. Kimseyi yanıltmayın, dünya medyasından işinize geldiği gibi cımbızlayarak, seçerek verdiğiniz örnekler, sizin sesinizin yansımasıdır.
-"YAZDIKLARINIZIN DAHA MÜREKKEBİ KURUMADI"-
Erdoğan, birçok konuda CHP zihniyetinin yaklaşımının batıda "istihza" ile karşılandığını ve medyanın bunu görmediğini kaydederek, CHPnin aynı medyanın "CHP sosyal demokrat değildir" diyen liderlerin sesini duymadığını da söyledi. Erdoğan, "Bizzat şahsıma, sosyal demokrat bir liderin CHP'yi nasıl gördüğünü anlatan kendileri olduğunu bile gazetelerinde yazamazlar ama bana anlatırlar. Çünkü dürüst değiller. Bunlar ikircikli. İşte onlara ne denir? Onu da bulmamız lazım, Türkçesini bulmamız lazım. Bakın o zaman uygar, medeni dünya, bir temel hak ve özgürlük konusunda güya rejim için endişeye kapılıp yaygara koparan CHP yandaşı medyayı nasıl tasvir ediyor, sizi nereye koyuyor, görün. Türkiyede bir kaos ve tutarsızlık varsa o da bu başlıkları atanların kafasındadır.
Bunu da böyle bilin. Daha düne kadar, seçim atmosferinin heyecanı içinde yandaşınız Sayın Baykal'ın başörtüsü sorununu çözme vaatlerini manşetlerinize taşıyordunuz. 'Üniversitelerde böyle yasak olmamalı' diye yazdığınız yazıların daha mürekkebi kurumadı. Ne oldu da şimdi yaygara koparıyorsunuz? O zaman istismar mı yapıyordunuz, istismara alet mi oluyordunuz?" diye konuştu.
-ATATÜRK VE LENİN -
CHP gibi medyanın da gerilim politikasıyla hareket ettiğini ifade eden Erdoğan, Hiç mi CHP'nin yaşadıklarından ders almıyorsunuz? diye sordu. Medyanın başörtüsüyle bir derdinin olmadığını sadece fırsattan istifade başka bir hesabı görmek istediğini savunan Erdoğan, şöyle konuştu:
Açık söylüyorum, aslında çıkarlarınızı tehlikede görüyorsunuz, yoksa laikliği değil. Bu manşetler yalnızca çıkar kavganızı örtmek için bir maske. Tıpkı bazı protesto gösterilerinde cumhuriyetimizin kurucusu Atatürkün Bolşevik Lenine meşruiyet kazandırmak için istismar edilmesi gibi, siz de laiklik üzerinden kendi çıkar kavganıza meşruiyet kazandırmanın peşindesiniz.
-ÇOĞUNLUĞUN ZORBASI-
Türban düzenlemesiyle ilgili bir gazetecinin Çoğunluğun zorbalığı tanımını kullandığını anımsatan Erdoğan, Bunun edeple adapla bir ilişkisi var mı? Azınlığın çoğunluğa tahakkümüne evet diyeceksin, 411i kaos olarak göstermek suretiyle demokrasiyi yok farz edeceksin. Sen bunu hangi siyasi etikle, anlayışla bir araya getiriyorsun? dedi.
-KÖŞEYE SIKIŞTIRMA METOTLARI-
Başbakan Erdoğan, kamuoyu araştırmalarında medyanın güvenilirliği en düşük kurumlar arasında geldiğini söyleyerek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bazı vatandaşlarımızın hassasiyetlerini kullanarak, laikliği çıkar kavganıza maske yaparak, bizden hiç bir haksız menfaat elde edemezsiniz, edemeyeceksiniz. Tehdit suretiyle bizden menfaat elde edemeyeceksiniz, edemezsiniz. Bunlar, kendilerine göre alıştıkları köşeye sıkıştırma metotlarıdır. Biz bunları biliyoruz.
Ama bundan bizden bir şey alamayacaksınız, boşuna uğraşmayın. Ortak değerlerimizi istismar ederek, insanlarımızı kışkırtarak, bir bardak suda fırtına kopararak bir yere varamazsınız. Gelin Türkiye'ye de insanlarımıza da demokrasimize de haksızlık yapmaktan vazgeçin. Medyamız, siyasetçilerimiz bu ülkeyi dünya nezdinde küçük düşürmenin değil, bu ülkeyi büyütmenin hesabı içinde olmalıdır."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM gündeminde olan Vakıflar konusunun devletlerarası bir mahsuplaşma olmadığını söyleyerek, Eğer devletten devlete bir mahsuplaşma olayı olmuş olsa, Karşımdaki ne yaptı, ben de ona göre ne yapayım denilebilir. Ama herhangi bir vakfa ait olan bir olay nedeniyle, bizim bir mahsuplaşma veya mütekabiliyet arama anlayışımızı doğru bulmuyorum. Bunun istismarını da bunun üzerinden siyaset yapmayı da doğru bulmuyorum. Vakfiye kültüründen gelen biz bu noktada tarihte nasıl örnek olmuşsak, aynen ecdadımızın torunları olarak yine örnek olmaya devam etmeliyiz diyorum dedi.
-"TARTIŞMALAR İÇERİKLE İLGİLİ DEĞİL"-
Mecliste görüşülmeyi bekleyen çok sayıda düzenleme olmasına karşın Avrupa Birliği sürecine verdikleri önemden dolayı Vakıflar Kanununa öncelik tanıdıklarını söyledi. Kanunla ilgili başlatılan tartışmaların içerikle ilgisi olmadığını da kaydeden Erdoğan, Muhalefetin, farklı konuları gündemde tutma gibi bir gayreti olabilir. Fakat biz, önümüze bakarak, adımlarımızı sağlam atmak, ülkenin ve milletin çıkarlarını korumak zorundayız diye konuştu. Başbakan Erdoğan, kanunun sadece AB uyum sürecinin gereği değil, Türkiye'nin de ihtiyacı olduğunu kaydederek, Bu kanunu hayata geçirmekle, Türkiye olarak, çok yönlü kazançlar elde edeceğimize inanıyorum dedi.
Konuşmasında bilim ve teknolojiye verdikleri önemi de dile getiren Erdoğan, ekonomik gelişmeler hakkında da bilgi verdi. Erdoğan, türban düzenlemesine katılan tüm milletvekillerine de teşekkür etti.