Erdoğan'ın bir sırrı daha ortaya çıktı!
Nerede bir farklılık, bir çelişki hatta bir çatışma potansiyeli varsa Tayyip Erdoğan’ın dilinde!
Namaz kılanlar-kılmayanlardan sonra şimdi de başı açık kadınlar-başı kapalı kadınlar ayırımına başladı:
Erdoğan, “Bakıyorsun bir başörtülü bayan, kalkıp başı açık bayan için ‘Ben senin haklarını savunacağım’ diyor. ‘Seni mahalle baskısından kurtarmak için her türlü mücadeleyi vereceğim’ diyor. Ama öbür taraftan, başını örtmeyen hanım kardeşim, kalkıp başı örtülü olan için ‘Ben de senin için bu mücadeleyi vereceğim’diyemiyor. İşte işin sırrı bu” diye konuştu!
Doğru işin sırrı burada!
Erdoğan, nereden öğrenmişse öğrenmiş; ünlü bir düşünürün “Hayat çelişkilerden faydalanma sanatıdır” sözünü, “Siyaset çelişkilerden faydalanma sanatıdır” kabulüne dönüştürmüş durumda.
Nerede bir çelişki varsa orayı kaşıyor. Bu kaşıma, topluma fayda mı verir, zarar mı verir hiç umurunda değil. Kendisine siyasi fayda veriyor ya ona bakıyor.. İşte işin sırrı bu!
***
Oysa toplumun içinde başı açıklarla başı kapalılar arasında bir sorun yok! Sorun, başını Türk geleneğinde de olmayan türban usulü kapatanlarla devlet arasında.
Erdoğan, arkasında oluşturduğu türban cephesine yeni destek unsuru katmak için hiçbir sorun bulunmayan alanda sorun varmış gibi gösteriyor. Çelişkiyi kendisi meydana getirmeye çabalıyor.
Türban geleneğinin Hıristiyanlıktan geldiğini söylemeye çalışan Avcılar Belediye Başkanı ise hâlâ tepkilerin hedefi durumunda! Peki bu türban 30 yıl önce var mıydı?
Türkler için 30 yıllık bir uygulamayı, 1431 yıllık İslâm’ın farzı imiş gibi göstermek tam bir sahtekârlıktır..
***
Sefer Çetinkaya yazıyor:
* Türbanın İslamla uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Museviliğin kutsal kitabı Tevrat’ın “Tekfin Seferi” bölümünde, “Rebeka peçesini alıp örtündü” denilmektedir.
* Tevrat’ın şeriatı Talmut’un “Sayılar Seferi” bölümünde, “Ben kadını Adem’in bedeninden, sürekli örtülü ve gizli olan bir parçasından yarattım ki, her zaman iffetli ve örtülü kalsın” denilmektedir.
* Türban ve onun altındaki bone, Hıristiyanlıkta rahibe kıyafetidir. Hıristiyanlığa da Manastır elbisesi olarak St. Paul İncili ile girmiştir. St. Paul İncili’nde örtünme ile ilgili bölüme hep birlikte bakalım:
“Başı örtüsüz olarak dua eden her kadın başını küçük düşürür. Kadın örtünmüyorsa saçı da kesilsin. Kadına saç kesmek veyahut tıraş olmak ayıp ise örtünsün.” (Korintoslulara 1. Mektup)
* İslâm’da ve onun kutsal kitabı Kuran’da da örtünme ile ilgili bölümler bulunmaktadır. Araf suresinin 26. Ayeti İslam’da örtünme ile ilgili en belirleyici hükümdür. Bu ayette, “Ey Ademoğulları, size çirkin yerlerinizi örtecek ve süs olarak giyeceğiniz elbiseler indirdik. Fakat takva (günahtan sakınma) elbisesi hepsinden hayırlıdır. İşte bu Allah’ın ayetlerindendir. Gerek ki düşünüp ibret alasınız” denilmektedir.
* 20’nci yüzyılda bu tür giysileri ve simgeleri faşist rejimler kullanmıştır.
***
Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci, Hıristo-Yahudilik ile İslam arasındaki bu çelişkiyi tespit ederek siyasetin gündemine getirdiği için daha doğrusu tarihi bir gerçeği din istismarcılarının yüzüne vurduğu için hücuma uğradı.
Partisinin yöneticileri bile onu anlayamadı!
Türban, Türkiye’nin Hıristiyanlaştırılması projesinde en önemli adımlardan biridir! Türbanlı genç kızlarımıza bu bilgiyi verecek olan Diyanet ise Hıristiyanlaştırmanın başka bir adımı olan Dinlerarası Diyalog ile meşguldür!
İşte işin asıl sırrı da buradadır!
Arslan BULUT, 24 Ekim 2010, YENİÇAĞ