Erdoğan'ın 'Kürt' Sorunu!..
Türkiye'nin eski ABD Büyükelçisi... 1994’de “Türkiye yakında parçalanacak!” diyen ve CFR'nin en etkili isimlerinden biri olan Morton Abromowitz'in 28 Ocak 2013 tarihli yazısı.
Türkiye’nin politik gündemi çok çabuk değişir. Dün, konu Suriye idi. Bu gün, Kürtlerle ‘barış’ gündeme geldi. Yeni gündem Başbakan Erdoğan’ın politik konumunu, en azından şimdilik, güçlendirmiş görünüyor.
Türk politikasında nadir rastlanan bir durum: 2012 AKP iktidarının onuncu yıldönümü idi. AKP, devamlı değişen bir Türkiye’de değişmeyen ‘şey’. .Ama AKP Suriye’de süregelen savaştan çok etkilendi. Kendi partisinden kişiler de dâhil, Erdoğan, Suriye politikası nedeniyle yoğun bir şekilde eleştirildi. Politik gelecek kaygısı büyüdü.
Başbakan’ın halk desteğini kaybediyor olması bir ilk, üstelik başkanlık anayasası konusunda bir yığın zorlukla karşı karşıya. Üstüne bir de Esad’ı indirme konusunda elinde bir kazanım olmaması eklendi. Şimdi mülteci kamplarında 150 binden fazla Suriyeli sığınmacı var, Türkiye’de şehir ve kasabalarda yaşayan 80 bin mülteci ve kampların gün geçtikçe büyüyen maliyeti ve eski dostu Beşar Esad’ın gideceğini gösteren en ufak bir işaretin yokluğu da cabası. Daha kötüsü de var: , Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgeden Esad güçlerinin çekilmesi, PKK’nin Suriye uzantısının burayı kontrol altına almasına imkân verdi ve belki de gelecekteki Suriye’de bir özerk Kürt bölgesinin yolunu açtı.
Suriye’nin gittikçe kötüleşen durumu bir yana, Türkiye’de ruh hali sürekli değişiyor.. PKK lideri Abdullah Öcalan, Erdoğan’la görüşüyor, ve bunun açıklanması Erdoğan’ı politik olarak zedeliyor. Erdoğan’ın 14 yılm sonra Kürt parlamenterlere, Öcalan’la görüşme izni vermesi tuz biber ekiyor. Gerçi ulusalcılar dışında hemen her siyasi kesim bu görüşmeleri onayladı gibi.
Bu kısa bir süre Suriye krizinden doğan eleştirileri unutturdu. Türkiye’de , tüm bilinmezliklere karşın ‘umutlu’ bir hava estirildi. Halk Öcalan’la görüşmelerin çatışmaları sonlandıracağını, Türkiye’de Kürt halkının beklentilerini karşılayacak bir müzakere sürecinin başladığını düşünüyor ve AKP’ye desteği yüzde 50 üstünde destek vermeye devam ediyor.
Barış görüşmelerine gelince bu zor bir süreç. Her iki tarafın da iyi niyetli olduklarının kanıtlanması lâzım, derin yara izleri, hissi tepkileri öne çıkarabilir. Ayrıca PKK içinde bütünlük yok.
Bölgesel olaylar, görüşmelerde ve Erdoğan’ın politik sistemi değiştirme çabaları üzerinde son derecede etkili olabilir: Esad gitse bile, Suriye krizi, büyüyen mezhep kavgalarının getireceği kan ile daha da büyüyebilir, sığınmacı sayısı artabilir ve yıkılmış Suriye’de Kürtlerin durumu büyük sorunlar getirebilir. Buna ilaveten Irak’ın bütünlüğü de sorunlu ve Irak’ta yarı-özerk bir Kürt bölgesi var.
Suriye’nin Çöküşü
Suriye’nin iç savaşa sürüklenmesi Türkiye ve Erdoğan’a çok pahalıya patlamıştır. Suriye, Türkiye’nin “sıfır sorun” politikasının sonu olmuş fakat daha önemlisi, Erdoğan’ın Ortadoğu’da etkinliğinin olamayacağını ortaya koymuştur.. Sürecin sonunda Erdoğan’ın yaratmaya çalıştığı saygın arabulucu imgesi ters yüz olmuştur.
Erdoğan başlangıçta Türkiye’nin geleneksel güvenlik ittifaklarını bırakmış,, Esad’ı indirmek için canhıraş çalışmıştır.. Ama Obama’yı ikna etme umudu suya düşmüş, yardım talebi geri çevrilmiştir. Suriye işinde yalnız kalan Türkiye kendini terkedilmiş hissetmektedir.
NATO’ya yaklaşmış, Patriot füzelerine talip olmuş ve almıştır. O Erdoğan ki bir zamanlar NATO’ya şüphe ile yaklaşırdı, Batı’nın iyi niyetini sorgulardı. Şimdi durduğu yer çok farklı ve durşu herşeye rağmen, ABD ile ilişkileri herşeyin üstünde tuttuğunu gösteriyor.
Ama NATO ile sıkı işbirliği onu içerde yine sıkıştırıyor. İslami basın, onu, hem Suriye’ye müdahalede NATO ile ortak hareket edip, hem de demokratik Arapların sözcüsü olmaya çalışmasını eleştiriyor. “Esad gidecek” diye yumruğunu masaya vuran Erdoğan, hem yanında hem muhalefettekiler tarafından Suriye’deki çapraz ateşten Türkiye’yi uzak tutamadığı için ve büyük mülteci akınını önleyemediği için de eleştiriliyor.
Esad Sonrası Problemler
Görülen o ki, Esad’ın gidişinden -ki bu ne şekilde olursa olsun- Erdoğan başlangıçta politik olarak faydalanacak.
Suriyeli sığınmacıları da koruyan iyi bir Müslüman ve demokrasi havarisi olarak tribünlere oynayacak.. Fakat Esad sonrası Suriye, hızla büyüyen bir mezhep kavgası, ve çok daha büyük bir mülteci dalgasına sahne olacak. Üstelik bu defa mülteciler sadece sünni mezhepten olmayacak. Ve mültecilerin çoğu Türkiye’de kalıcı olacak.
Esad sonrası Suriye’de, Erdoğan , muhtemelen, oy tabanının da desteklediği Sünnilerin arkasında duracak. Türkiye bir anda kendisini , Suudi ve Katar’dan fonlanan Müslüman Kardeşler hükümetinin ana destekçisi olarak bulacak. Bu durum Türkiye’yi, Kürtlerin daha fazla söz hakkına sahip olmasını ve tüm etnik yapıları kucaklayan ılımlı bir hükümet beklentisi içinde olan Amerika ile karşı karşıya getirecek.
Bölgesel Kürt Sorunu
Suriye Kürtlerinin geleceğine bakalım. Bu durum doğrudan Erdoğan’ın içeride Kürt barış sürecini ne şekilde yürüttüğüile belirlenecektir. Suriye Türkiye sınırına yerleşme fırsatını yakalayan PKK, Türkiye için bir güvenlik sorunu yaratacak ve Erdoğan bunu önlemek isteyecektir. Suriye’de bağımsız bir Kürt devletini kabul edilemez bulan Erdoğan, bu sonuçtan kaçabilecek midir. Esad sonrası iktidar mücadelesine girecek olan güçler arasında, Türkiye sınırında ikinci bir özerk Kürt bölgesi mücadelesi olabilecek ve bu kontrol dışı çatışma, Türkiye’de ‘Kürtlerle barış süreci’yle eş zamana denk gelirse , bu, Türkiye’ye de Erdoğan’a zor anlar yaşatacaktır.
Türkiye, Irak’ın parçalanması süreci ve bağımsız bir Kürt devletinin ortaya çıkma olasılığı gibi bölgesel bir dizi sorunla karşı karşıyadır. , Irak gittikçe derinleşen bir mezhepler savaşı arifesindedir. Türkiye, bu süreçte, Kuzey Irak Kürt Bölgesel Hükümeti ile ilişkilerini hızlandırmıştır. Ankara, doğrudan petrol ihracatı istemi ve Kerkük bölgesindeki hak talepleri yüzünden Bağdat’la artan anlaşmazlıklarda Kürtleri desteklemektedir.
Türkiye, Başbakan Maliki’ye şiddetle karşı ve İran’ın Irak’taki etkinliğinden rahatsızdır.. Türk hükümeti açıkça, Irak’taki siyasi sorunun kaynağı olarak Maliki’nin diktasını göstermekte, Irak’ın bütünlüğü için Maliki’nin gitmesi gereğini ifade etmektedir. Bu duruş, Türkiye’yi, Irak’ta bütünlüğün sağlanması Maliki’ye bağlıdır görüşünde olan ABD ile karşı karşıya getiriyor. Sonuç olarak, Türkiye çarpık bir duruş içinde görünüyor: Bir yanda Irak’ta olası bağımsız bir Kürt devletinin Türkiye’deki Kürtler üzerinde yaratacağı etkiden korkuyor, ve Irak’ın bütünlüğünü destekliyor; öte yandan Irak’ın parçalanmasına destek veriyor.. Türkiye tüm bunların arasında, Iraklı Arapların, Kürt bölgesinin Irak’tan kopmaması için savaşacakları olasılığını da unutmuş görünüyor...
2013’de Erdoğan
Sonuçta, Erdoğan’ın politik geleceği Suriye ve Irak’daki gelişmelere bağlı. Suriye politikası, Erdoğan’a kazandırmadı. Kürt Bölgesel Hükümeti ile ilişkilerdeki yakınlaşma Kürt bölgesinin şekillenmesine katkı sundu. Her ne kadar güç olursa olsun yüz yıllık Kürt sorununa bir çözüm olasılığında bazı adımlar atıldı. Öcalan ve Kürtlerle görüşmeler uzun zaman alacağa benziyor , sonucun ne olacağı da belirsiz ama bu yılın ilk yarısında ileri adımlar atılırsa, bu kesinlikle Erdoğan’ın daha önce yaslandığı ‘milliyetci’ tarafın desteği ile değil, Kürt parlamenterlerin yardımı ile olacak ve Anayasa şekillenecektir.
Öte yandan bölgesel değişimler beklenenden daha çabuk gelişebilir. Suriye’de artan şiddet ve istikrarsızlıktan doğan sonuçların Erdoğan’ın politik geleceğine etkileri bariz olacaktır.
Irak’ın olası bölünmesi de tehlike arzedecektir. Yeni anayasa görüşmeleri ikinci yıla girerken Irak ve Suriye olayları Erdoğan’ın Kürtlerle görüşmesini, saygınlığını ve manevra kabiliyetini doğrudan etkileyebilir. Erdoğan bu güne kadar çok becerikli bir ‘ip cambazı’ idi ama şimdi çok daha etkili bir orta oyuncusu olduğunu göstermeli!
2013 Erdoğan ve Türkiye için çok zor görünüyor. Hemen hemen hiç kontrol edemediği olaylar gelişirken çok önemli kararlar da onu bekliyor. Türkiye’nin Kürtlerin ve Erdoğan’ın geleceği ortalıkta duruyor!..
Türkiye’nin Kürt sorunu şimdi Amerikan’ın da sorunudur. Türkiye’nin, Kuzey Irak’ta PKK’yi ortadan kaldırmak için verdiği çabaları destekleyen ABD şimdi Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki tutumunda aktif olarak karışacaktır... Bu gün Washington ve Türkiye Irak konusunda çok farklı görüşteler ve -eğer giderse Esad sonrası- Suriye konusunda da büyük bir olasılıkla farklı cenahlarda yeralacaklardır. ABD, öncelikle bölgenin tamamını kapsayan bir Kürt politikası isteyecek ve bu ABD-Türkiye ilişkilerini gerecektir.
Morton ABRAMOWİTZ, Jessica Sims, 28 Ocak 2013
Çeviri: Erkan GÜÇİZ
Güncel Meydan
Dipçe: Morton Abramowitz, The Century Foundation’da üst seviyede bir akademik eleman ve ABD’nin Türkiye eski Büyükelçisi. Jessica Sims, The Century Foundation’da araştırma yardımcısı.