Erdoğan sürüye kurt çağırdı!
ABD ile Türkiye arasında “PKK eksenli” gibi gösterilen görüşmelerin, aslında Kuzey Irak’taki Kürt devletini korumak bahanesiyle, ABD’nin, Türkiye-Irak sınırına askeri üs kurmak, böylece Kerkük’ü de bu devletçiğe katarak ekonomik olarak güçlendirmek ve İran’a karşı kuşatmayı tamamlamak istemesinden hızlandığı anlaşıldı.
Aydınlık dergisine göre ABD, böylece Türkiye ile İran ve Suriye arasına da girmiş olacak.
Bu konudaki haberleri Amerikalı yetkililer sızdırıyor ama Türk yetkililer bilgi vermiyor. Fakat Tayyip Erdoğan, bir süre önce damdan düşer gibi NATO’nun bölgede konuşlanmasını istemişti. Yani sürüye kurt çağırmıştı.
* * *
Diğer taraftan, Orgeneral Eşref Bitlis’in, ölümünden yedi ay önce Turgut Özal’a sunduğu mektupta, Çekiç Güç’teki Amerikalı komutanların, PKK’ya yardım ettiğini ayrıntıları ile açıkladığı, bu iddiayı güçlendiren görüntü ve telsiz konuşmalarını aktardığı ortaya çıktı.
Bitlis’in, Amerikalı komutanlarla, PKK lider kadrosunun yaptığı üç toplantıya ilişkin ayrıntılar verdiği de ortaya çıktı.
Bitlis’in, devlet içindeki bazı unsurların terörden rant sağladığını vurguladığı ve isimler verdiği, Güneydoğu’daki bazı işadamlarının güvenlik güçlerinin de desteğini alarak terör örgütü PKK adına kaçakçılık yaptığını belirttiği de anlaşıldı.
Bitlis çözüm olarak önce terör belasının defedilmesi, ikinci aşamada ise Kürt kökenli halkın kazanılması için bir devlet politikası oluşturulması gerektiğini vurguluyordu.
Bu mektuptan sonra Bitlis ve ekibi tamamen tasfiye edildi.
* * *
Bugün PKK’nın silah bırakması da bir ümit olarak BDP çevreleri tarafından ısıtılıyor. Oysa Eşref Bitlis’in mektubundan da anlaşılabileceği gibi PKK’yı kullanan ABD’dir. PKK’nın görevi, Kürt devleti kurulana kadar Türkiye’yi oyalamak, Barzani’ye zaman kazandırmaktır.
Barzani’nin Türkiye’de ağırlanması, Erbil’de konsolosluk açılması, son olarak İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın Barzani ile görüşmesi, Barzani’nin Türkiye lehine bazı konuşmalar yapması, hep bu oyuna hizmet etmektedir.
Biliyorsunuz Nihat Genç, basına uygulanan baskıları protesto ederek yazı yazmayı bir süre için bıraktı. Televizyon konuşması da yapmıyor. Fakat son yazısında ısrarla Kerkük’le ilgili bir operasyon uygulandığını belirtiyordu.
Gerçekten de ABD, her zaman Türkiye’ye karşı bir koz olarak kullandığı PKK’nın silah bırakmasını istemez. Kerkük merkezli bir Kürdistan kurulabilmesi için PKK’nın bir süre daha Türkiye’yi oyalaması, bu sırada Türkiye’nin Güneydoğusu’nun da bu yapıya katılabilmesi için hazırlanması, yani özerkleştirilmesi gerekir! PKK’ya verdikleri görev henüz bitmemiştir.
Yine PKK, her yılın Eylül ayında ateşkesi gündeme getirir. Çünkü buna ihtiyacı olan kendisidir.
* * *
Kerkük’te nüfus sayımı yine ertelendi ama şehre Saddam döneminde göç eden Araplara tehdit mektupları gönderiliyor ve kenti terk etmeleri isteniyor.
Irak Türkmen Cephesi’nin yeni Ankara temsilcisi Hicran Kazancı ise Hürriyet muhabirinin “Barzani ile görüşüyor musunuz?” sorusuna “Bize, ’Görüşmek mi istiyorsunuz, Kerkük Kürdistan’dır bunu kabul edin gelin’ diyorlar. Irak’ta Kürt bölgesinin sınırı tarihte olduğu gibi, Erbil, Süleymaniye, Zaho, Dohuk’la sınırlıdır. Şimdi bölgeyi, sadece Kerkük değil Hamrin Dağları’na kadar genişletme iddiasındalar. Böyle yapıldığı zaman orada yaşayan başta Türkmenler olmak üzere diğer gruplar; Araplar, Yezidiler, Hıristiyanlar da kabul etmez” diye cevap verdi.
Demek ki meseleyi parça parça değil bir bütün olarak görmeli ve değerlendirmeliyiz.
Böyle bir durumda sürüye kurt çağırmak ne demektir?
Arslan BULUT, 5 Ekim 2010