Erdoğan-Tillerson görüşmesinde 'papaz pazarlığı'
Seçimlerden önce Haziran ayında Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar ve devleti yöneten üst düzey bürokratlarla yakınlarının ABD'deki mal varlıklarının Türkiye'nin 'Ulusal Güvenliği'ni tehdit ettiğini yazmıştım.
Örnek olarak da Bilal Erdoğan'ın ABD vergi mükellefliğini sürdürdüğünü hatırlatmıştım.
(Washington yakınlarında Maryland Eyalet sınırları içinde. Erdoğan Başbakanken 2005 yılında alınan ev Bilal ve Reyhan Erdoğan adına.
261 bin 500 dolara alış. Vergi: 3 bin 61 dolar. Vergi No: 17213643251)
ABD'ye başka bir ülkeden gelen herkes mülk sahibi olabilir, iş kurabilir.
Bunda bir sakınca yok.
Normal ve meşru.
Ancak devleti yönetenlerin yakınları başka bir ülkeye ticari amaçlı yatırım yapar veya mülk sahibi olursa bu doğrudan ülkenin 'Ulusal Güvenliğini' ilgilendirir.
ABD’nin bunu ne zaman, hangi amaçla kulllanacağını kestiremezsiniz.
Erdoğan Yönetimi'nden şimdilik Adalet Bakanı Gül ile İçişleri Bakanı Soylu için uygulanan 'Küresel Magnitsky Yasası' adeta yabancı ülke yöneticilerin bu zaaflarından yararlanmak için kabul edilmiş bir yaptırım konumundadır.
Bu arada hemen hatırlatayım, gerçi o dönem böyle bir yasa yoktu ama eğer Tansu Çiller Başbakanken eşi Özer ve ortaklarıyla New Hamshire Eyaleti'nde aldığı milyonluk alışveriş merkezi böyle bir yasayla gündeme gelmiş olsaydı, kimbilir ne olurdu?
Trump Yönetimi'nin ABD'de mal varlığı olmayan Gül ve Soylu üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a mesaj verdiği çok açık.
Daha önce de yazdım. Hedef doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisi.
Erdoğan Yönetimi aylardır Evangelist Rahip Andrew Brunson'ın baskısı altında.
Magnitsky Yasası'nın uygulanmasını önce Şubat ayında eski Dışişleri Bakanı Rex Tillerson Ankara’ya gitmeden önce önledi.
Senatör Jeanne Shaheen (Demokrat, New Hampshire) ve James Lankford (Cumhuriyetçi, Oklahoma) Erdoğan ve yakınlarını yaptırım listesine koymak için Dışişleri Bakanı Tillerson'ın Türkiye ziyaretinden önce 1.3 trilyon dolarlık bütçeye eklemek için harekete geçti.
Ancak Tillerson, 'Türkiye ziyareti olduğunu, sorunu çözmeye çalışacağını' söyleyip Senatörleri ikna etti, yasanın bütçeye eklenmesini önledi.
Türkiye dönüşü Trump'ın kovduğu Tillerson, Erdoğan'la Saray'da Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun tercümanlık yaptığı kayıt tutulmayan, kamuoyundan detayları saklanan üç buçuk saatlik bir görüşme yaptı.
Üç buçuk saat ne konuşuldu hangi pazarlık yapıldı hala bilinmiyor.
Erdoğan-Tillerson görüşmesi Washington'da 'rehine pazarlığı' olarak değerlendirildi, kulislere 'rehine diplomasisi' olarak yansıdı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, görüşmeye sert tepki gösterdi:
‘Bir ülke kendi mevkidaşı ile görüşebilir. Peki, siz bir başka ülkenin Dışişleri Bakanı ile 3.5 saat görüşüyorsunuz. Dünyada tercümanlık yapan bir başka bakan yoktur bizim dışımızda. Dışişleri Bakanlığı’ndan bir tek görevli bile yok. Tutanak tutulup tutulmadığını da bilmiyoruz.’
Cumhurbaşkanı Erdoğan Yönetimi'ndeki kişilerin (bakanlar, danışmanlar, yakınları) ABD'de mal varlığı var mı? Bilemiyoruz.
Son gelişmelerden sonra 'ver papazı al papaz' pazarlığı rafa kalkmış durumda.
Ancak ‘Magnitsky yaptırım ’tehdidi' Gül ve Soylu'yla kalkmış değil.
Rex Tillerson artık yok.
Artık koyu bir Evangelist olan CIA'cı Dışişleri Bakanı Mike Pompeo var.
Yılmaz POLAT, 4 Ağustos 2018