Erdoğan ve büyüklerin lobisi!
Turgut Özal’ın vahşi kapitalizme dayalı uygulamalarını Zonguldak kömür işçisi frenlemeye çalışmış ve “Çankaya’nın şişmanı, işçi düşmanı” sloganı, bir anda bütün yurtta benimsenmişti.
Tayyip Erdoğan, önünde böyle bir örnek olduğu halde, TEKEL işçilerinin başlattığı eylem konusunda sağduyulu davranamıyor. Bir ara meselenin büyüdüğünü görerek, bir çözüm aranması için talimat vermişse de sonuç alınamadı. Çünkü, TEKEL işçisinin sorunu çözülürse, ardından diğerleri de aynı hakları talep edecek. Tayyip Erdoğan ise TEKEL işçisine çözüm getirmeyi bir kenara bıraktı, bakkallarla uğraşıyor.
Öyle ki bir alışveriş merkezinin açılışında “Bakkal dükkanı olayı bitti. Ne yapacaklar? Belki marketler, belki süpermarketler halinde bunu aşmanın gayreti içinde olacaklar” dedi.
* * *
Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu Başkanı Bendevi Palandöken ise buna karşılık, “Bakkallar birleşsin istiyorlarsa onlar da Meclis’te üç parti. Birleşsinler, Türkiye daha refah ülke olsun!” cevabını verdi.
Palandöken, “Başbakan birşey yapmak istiyorsa Avrupa Birliği müktesabatını örnek alsın. Orada küçük esnaf nasıl korunuyorsa Türkiye’de de aynı kurallar olmalı. 200 milyar dolarlık pazar yasayla kontrol altına alınmalı. Eğer bakkallar olmazsa rekabet olmaz, bizim varlığımız bu kadar fazla geliyorsa kapatsın. Dünyada var olan bir sistemi yok etmek için neden bu kadar uğraşılıyor anlamıyorum. Büyüklerin lobisi yeniden mi başladı acaba?” dedi.
“Büyüklerin lobisi” nedir?
Büyüklerin lobisi, işte TEKEL’i, Telekom’u satın alan ve bütün Türkiye’yi alışveriş merkezleri ile donatarak, esnafı ortadan kaldıran yabancı sermayenin lobisidir büyüklerin lobisi!
Peki lobinin başı kimdir?
Kim olacak, Tayyip Erdoğan.
* * *
Tayyip Erdoğan 2004 Mart ayında dünya ekonomisini elinde bulunduran 8 ailenin liderleri ile İstanbul’da benzer bir toplantı yapmış ve satışlara başlamıştı!
8 ailenin liderleri, Dünya Bankası Başkanı James Wolfensohn’un özel uçağı ile İstanbul’u ve Türkiye’yi paylaşmaya gelmişti. Sözde Yatırım Danışma Konseyi denilen toplantıya 20 büyük şirketin dokuzunun başkanı da katılmıştı.
2005 Nisan ayında ise 11 ülkeden, ciroları yaklaşık 900 milyar euroyu bulan 19 çokuluslu şirketin üst düzey yöneticileri, İstanbul’da Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında 2. Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı’nda buluşmuştu. Kimlerin hangi şirketleri satın alacağı bu toplantılarda kararlaştırılmıştı!
Tıpkı Endonezya’nın paylaşılması gibi birkaç yıl içinde Türkiye pastasını paylaştılar. Küresel şirketler, milli bir hükümet kurulursa, bu kapitülasyonların kaldırılmasından endişe ediyor.
Öyle ki, “Babalar gibi satarım” diyen eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, sonunda “Sata sata bitiremedik” lafını bile kullandı! Bu kadar aleni bir devir-teslim, insanlık tarihinde görülmemiştir. Ekonomisi tamamen yabancıların eline geçmiş bir ülkenin bağımsızlığından söz edilemeyeceği gibi insanları da köleleşir!
İşte Tayyip Erdoğan’ın yaptığı pazarlamanın sonucu budur. Onun için TEKEL işçisine tahammül edemez, bakkalları küçümser.
Arslan BULUT, YENİÇAĞ, 3 Şubat 2010