Kibris Acilimi'ni Tayyiban'dan önce ögrenmis olduk, hevesi kursaginda kaldi. "Bizim de elimiz bos durmuyor mesaji verildi", iyi oldu.

Canan ARITMAN, CHP'nin konu ile ilgili yazili soru önergesi hazirladigini, önergenin yarin grup onayindan sonra TBMM'ye sunulacagini canli yayinda acikladi.

face book adresimize paylaşalım bu videoları...

Bunda kötü bi şey yok; ben göremedim.
Denktaş'ın durumunu telefon görüşmesinde tespit ediyorlar. Nerede; telefon görüşmesinde.
de bu görüşmeler nasıl yayınlanıyor; asıl ihanet edenler bu görüşmeleri kayıt edip; zamanı gelince servis edenlerdir. Sonuç itibariyle iki devlet başkanının gizli kalması gereken görüşmeleridir.

Iki akilli devlet adaminin akillica konusmasi. Kibris politikasinin arkasindaki ince zekayi dinleme sansi bulduk. Kaydedip yayinlayanlara tesekkur etmek lazimdi, yaptiklari terbiyesizligi gormezden gelseydik....

Yaaaa

Tayyip'e yuce divanin yolu gorundu. Niye medya bu olaya kiyameti koparmiyor? Ey AKP'ye oy veren esekler, uyanin artik! Talat'in da isi bitiktir, partisi CTP secimleri kaybetti bir kac ay once, gelen sene sira ona da gelecek.

tam anlamıyla rezillik.

Erdoğan'ın gizli telefon görüşmeleri kimin elinde?

“Ergenekon” soruşturması kapsamında Aydınlık dergisi ve Ulusal Kanal’da aramalar yapıldı. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, sabah saatlerinde Aydınlık dergisi ve Ulusal Kanal binalarına gelerek arama yapmaya başladı. Aydınlık dergisi çalışanı 2 kişinin gözaltına alındığı öğrenildi.
Aramanın gerekçesi olarak, Aydınlık dergisinin son sayısında çıkan bir haber gösteriliyor.
Peki Aydınlık dergisinin son sayısında ne vardı?
Recep Tayyip Erdoğan ile Mehmet Ali Talat arasında 2004 yılında yapılan bir telefon konuşması vardı.
Dolayısıyla Başbakanın telefon kayıtlarının gizlice kaydedildiği öne sürülüyor.
Demek ki yayımlanan haber doğru!

* * *

Konuyu bir basın açıklaması ile kamuoyuna duyuran İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, telefon konuşmasının kendilerine elektronik posta yoluyla ulaştığını söylemişti. Savcılık, Aydınlık dergisinin bilgisayarlarında herhalde bu mektubu arıyor.
Böylece mektubun hangi adresten gönderildiği bulunacak. Oysa, mektubu gönderen, tedbirini de almıştır. Ev veya işyeri telefonuna bağlı bir bilgisayar kullanmamıştır!
Dolayısıyla arama yapmaya hiç gerek yoktu. Ayrıca Telekom üzerinden de mesajın hangi adresten gönderildiğini tespit etmek mümkün bildiğim kadarıyla!

* * *

Görüşmede Erdoğan, Talat’a ne diyor?
“Bir numarayla artık dalaşma, o artık bitmiştir!” diyor.
Denktaş ve Talat için dalaşmak fiilini kullanıyor!
Erdoğan ayrıca “Devlet mevlet işini biz hiç dile getirmeyelim” diyor, Talat anlamıyor, Erdoğan tekrar “Yani iki devlet olarak tanınmamız lazım, şudur budur bunu hiç dile getirmeyelim” diye açıklıyor.
Erdoğan bu telefon görüşmesini yalanlayamadı.
Kimbilir Aydınlık dergisinin elinde başka telefon görüşmelerinin de bulunup bulunmadığından endişelidir.
Savcılık da belki bunu araştırıyordur.

* * *

Biliyorsunuz, Aydınlık dergisi daha önce de Karen Fogg’un elektronik posta ile yazdığı mektupların neredeyse tamamını yayımlamıştı. Karen Fogg’un Türk tarihinin hakkından gelmek isterken bunu kimlerle beraber yapmak istediği ortaya çıkmıştı.
Dergi sorumluları bu habercilik olayından dolayı mahkemeye verilmiş, yargılama sonunda beraat etmişlerdi.
Türkiye, her önemli haberden sonra gazetelerde, televizyon kanallarında arama yapılabilen bir ülke haline geldi.
2004 yılında Erdoğan ve Talat’ın telefonda konuştuğu sözler bir sır değil aslında! Bütün uygulamaları telefonda konuştukları gibiydi. Fakat şimdi, KKTC’yi nasıl pazarladıkları delilleriyle ortaya çıkmıştır.
Hiçbir savcılık soruşturması, arama, tarama bu gerçeği değiştiremeyecektir.

* * *

Bir de şu durum var!
Bazı gazeteler ve gazetecilerin, mahkeme kararı olmadan dinlendiği ve bu görüşmelerin dava dosyalarında delil olarak kullanıldığı ortaya çıktı. Peki bu dinlemeler de yasadışı olduğuna göre dinlemeyi yaptıran ve yapanların evlerinde ve iş yerlerinde arama yaptırılacak mıdır?
Özgürlükler ve demokratik açılımlardan bahsediyorlar da hani!


Arslan BULUT, 20 Ekim 2009

Aydınlık, gerçeğe ulaşmaktır...

Arslan Bulut üstadıma teşekkürler.

Ses Kaydında konuşulanlar dışında olaya farklı bir pencereden bakacağım. Şimdi bu ses kaydı parti temsilcilerine göre e-mail yoluyla geliyor. Söylenenlere göre Levent Ersöz'ün dinlemelerinden biri olduğu söyleniyor. Ersöz, Ümraniye Soruşturması kapsamında Cezaevinde ve tüm dokümanlarına el konulan bir kişi. Hepsi Polisin elinde değil mi ??

Diyelimki, bu Ümraniye Soruşturmasına karşı olanlar bunu servis ettiklerini düşünelim. Böyle birşey bana hiç mantıklı gelmiyor. Zaten bu konuda herşey araştırılırken kalkıp bu soruşturma ortasında bu tip bir dinlemenin servis yapılması bana mantıklı gelmiyor. Buradaki düğüm Polis'te bitiyor. Polis içerisindeki birtakım değişimlerin sonucu olarak bu ses kaydı meydana çıkıyor. Haberin yayınlandığı gün Soruşturma kapsamında aranması işin süslemesi. Polis içerisindeki çekişmenin bir yansıması olarak görüyorum bu olayı.

Abdulhamit yazdı:Polis içerisindeki birtakım değişimlerin sonucu olarak bu ses kaydı meydana çıkıyor. Haberin yayınlandığı gün Soruşturma kapsamında aranması işin süslemesi. Polis içerisindeki çekişmenin bir yansıması olarak görüyorum bu olayı.

Türkiye'de sadece polis mi dinleme yapiyor?

Ulan tayip gün gelecek seni hayalarindan asacaklar.

bezgin yazdı:

Abdulhamit yazdı:Polis içerisindeki birtakım değişimlerin sonucu olarak bu ses kaydı meydana çıkıyor. Haberin yayınlandığı gün Soruşturma kapsamında aranması işin süslemesi. Polis içerisindeki çekişmenin bir yansıması olarak görüyorum bu olayı.

Türkiye'de sadece polis mi dinleme yapiyor?

Devletin ilgili kurumları dinleme yapabilmektedir. Keza son yasa değişiklikleriyle bunu tek bir merkezde topladılar. TİB üzerinden bildiğim kadarıyla dinleme yetkisi var. Kurumlar arasındaki iletişimsizliğin önüne geçmek için bu yola başvurulmuştu, son durum nedir, ne değildir bilmiyorum.

Mantıklı düşünürsek Soruşturma kapsamında Polisin elinde birçok delil var. Yani bu ses kaydı havadan gelmedi. Bence biliniyordu ve birilerine mesaj yollarcasına bu yöntem kullanıldı. Sonuçta Ümraniye Soruşturmasının siklet merkezi Emniyet. Polis içerisindeki gruplaşmaların ya da Cephe almaların küçük bir dışa vurumu olarak görüyorum bu konuyu.

Dinleme sistemlerini Icisleri Bakanligi'na satan ve teknik destek saglayan firmalar da dinleme yapabilir mi?

Sorularimin amaci su: Türkiye'de hicbir zaman herkes herseyi denetim altinda tutamaz. Bu teknolojileri biz mi üretiyoruz da, emniyet teskilati tek basina dinlemeleri yapsin?

Daha önce Mobese izleme sistemleri icin de uyari yapildi. Bu tür sistemlerin kayitlarinin Israil tarafindan da izlenebilecegi belirtilmisti:

Av. Serdar Öztürk'ün Dilekçesi yazdı:
Ergenekon tertibi kapsamında tutuklu olan avukat Serdar Öztürk, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği dilekçede, çarpıcı iddialarda bulundu. Silivri Cezavi'nde Ergenekon duruşmalarının yapıldığı salondaki kameralardan birinin MOBESE sistemine bağlı olduğunu belirten Öztürk, duruşmaların MOSSAD tarafından online olarak izlenebileceğini ifade etti. Emekli bir yüzbaşı ve aynı zamanda avukat olan Serdar Öztürk, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği dilekçede, Silivri Cezaevi'ndeki duruşma saloununda bulunan kamera sistemine ilişkin çarpıcı iddialarda bulundu.



MOBESE sisteminin İsrail'li bir firma tarafından kurulduğunu hatırlatan Öztürk, MOSSAD'ın duruşmaları izleyebileceğini belirtti:

"Duruşma salonundaki kameralardan biri MOBESE sistemine bağlıdır. Hollanda'daki MOBESE sistemi de, İsrail tarafından kurulmuştu. Ancak Hollandalılar, bir yıl sonra MOSSAD'ın bu görüntüleri on-line olarak izlediğini anladılar ve derhal sistemi iptal ettiler. Yani anlayacağınız, görüntüler sadece İstanbul ve Ankara'dan izlenmiyor. Bu işleri aslında cemaatçi emniyetçilerin gayrı resmi danışmanlığını yapan eski kuaför hanımefendinin, otel güvenlikçisi kocasının bilmesi gerekirdi. Bu hatayı anlamak mümkün değil."

http://ulusalkanal.com.tr/index.php?opt ... 8&Itemid=4

Aydinlik'a servis edilen kismi telefon dinlemelerinin bir kirintisi olabilir ancak. Birisi tabi ki bu tür sizdirmalarla Tayyiban'i tehdit ediyor, Tayyiban'a ayri bir mesaj ulastigi acik. Acilimlarda hicbir degisiklik olmadigina göre, bu büyük ihtimalle Fetö ve Israil'in cikarlariyla ilgili bir gözdagi.

bezgin yazdı:Dinleme sistemlerini Icisleri Bakanligi'na satan ve teknik destek saglayan firmalar da dinleme yapabilir mi?

Sorularimin amaci su: Türkiye'de hicbir zaman herkes herseyi denetim altinda tutamaz. Bu teknolojileri biz mi üretiyoruz da, emniyet teskilati tek basina dinlemeleri yapsin?

Daha önce Mobese izleme sistemleri icin de uyari yapildi. Bu tür sistemlerin kayitlarinin Israil tarafindan da izlenebilecegi belirtilmisti:

Av. Serdar Öztürk'ün Dilekçesi yazdı:
Ergenekon tertibi kapsamında tutuklu olan avukat Serdar Öztürk, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği dilekçede, çarpıcı iddialarda bulundu. Silivri Cezavi'nde Ergenekon duruşmalarının yapıldığı salondaki kameralardan birinin MOBESE sistemine bağlı olduğunu belirten Öztürk, duruşmaların MOSSAD tarafından online olarak izlenebileceğini ifade etti. Emekli bir yüzbaşı ve aynı zamanda avukat olan Serdar Öztürk, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği dilekçede, Silivri Cezaevi'ndeki duruşma saloununda bulunan kamera sistemine ilişkin çarpıcı iddialarda bulundu.



MOBESE sisteminin İsrail'li bir firma tarafından kurulduğunu hatırlatan Öztürk, MOSSAD'ın duruşmaları izleyebileceğini belirtti:

"Duruşma salonundaki kameralardan biri MOBESE sistemine bağlıdır. Hollanda'daki MOBESE sistemi de, İsrail tarafından kurulmuştu. Ancak Hollandalılar, bir yıl sonra MOSSAD'ın bu görüntüleri on-line olarak izlediğini anladılar ve derhal sistemi iptal ettiler. Yani anlayacağınız, görüntüler sadece İstanbul ve Ankara'dan izlenmiyor. Bu işleri aslında cemaatçi emniyetçilerin gayrı resmi danışmanlığını yapan eski kuaför hanımefendinin, otel güvenlikçisi kocasının bilmesi gerekirdi. Bu hatayı anlamak mümkün değil."

http://ulusalkanal.com.tr/index.php?opt ... 8&Itemid=4

Aydinlik'a servis edilen kismi telefon dinlemelerinin bir kirintisi olabilir ancak. Birisi tabi ki bu tür sizdirmalarla Tayyiban'i tehdit ediyor, Tayyiban'a ayri bir mesaj ulastigi acik. Acilimlarda hicbir degisiklik olmadigina göre, bu büyük ihtimalle Fetö ve Israil'in cikarlariyla ilgili bir gözdagi.

Firmaların sattığı ürünler ne kadar bozuksa, o kadar problem çıkartır. İstenirse yapılır ama bir daha piyasamızda gezemezde. İtibarıda yerle bir olur. Sizin belirttiğiniz husus işin ayrı bir yönü. Mobese konusunda bilgim yok. Teknik desteği İsrail'den aldığımızı biliyorum. Zaten seçimlerdeki elektronik sistemlerin yazılımını yapan İsrailli bir firma. Medya'mızda küçükte olsa İsrail'in Irak'ın Kuzeyinden yapmış olduğu dinlemelere karşın Genelkurmay rahatsızlığını dile getiren haberler olmuştu. http://turk.internet.com/haber/yazigost ... ziid=15486 adresinde komşumuzda gerçekleşen bir olay. Tarihlerin yakınlığı dikkatinizden kaçmamıştır.

Türk Telekom'un belli bir hissesi Oger Telekom'a satılmıştı. Bu şirketinde İngilizlerle irtibatlı olduğuna dair haberler küçükte olsa yer etmişti. Normalde bu haberlerin büyük ses getirmesi gerekirken, işin Magazin boyutları hep ilgi görüyor.

Bu dinlemelerle ilgili birçok senaryo yazılabilir. Kısa bir süre önce hatırlarsanız Mayın Patlamasından sonra bu işin terör saldırısı olduğu açıklanmıştı. Komutanlar arasındaki telefon görüşmeleri çok kısa bir sürede Video paylaşım sitelerine düştü. Bunun kendi döşediğimiz Mayınların sonucunda olduğunu kayıtlardan duyduk. Bu çok büyük bir güvenlik açığıdırki bunun hesabını kimse veremez. Devlet kurumlarının birbirlerini dinlemesi hususu istemediğim bir konu.

Taraf Gazetesi MOSSAD ve CİA karışımı aşağılık bir gazetedir. Buraya servis edenler, o dinlemeleride yaptığını düşünüyorum. Taşeron olarak (hepsi değil) bazı olaylarda F Tipi kullanılmıştır. Devlet kurumlarının birbirleri hakkında bilgi toplama, bunu Medya'ya servis etmeleri hastalıklı bir bünyeye işaret etmektedir.

Emniyet içerisinde çok ciddi hesaplaşmaların ve kavgaların yaşandığını düşünüyorum. Dikkat ederseniz Büyük miktarlarda uyuşturucu yakalandığı vakit emniyette ciddi karışıklarda gün yüzüne çıkıyor. Paralellik arz etmeleri tesadüf deyip geçelim. Emniyette çok ciddi bir şekilde örgütlenmiş Kürtçü bir lobi vardır. Bunların F tipi yapıyı tasfiye edecek noktaya dahi geldiği konuşulan dedikodular arasında.. F tipi ve Dış Odaklarla beraberde hareket edebilirler ama çatıştıkları belli oluyor. Yakalanan Uyuşturucuyla, Emniyet Müdür yardımcısını suçlamak (ki kendisi dürüsttür) boyutlarına vardıki işin vahameti hakkında dışarıdan izleyen birisi olarak bize ipucu vermektedir.

Kürtçü Lobi Abdülkadir Aksu önderliğindedir. Arkasında İsrail'inde olduğu söyleniyor. Kendisi ayrıyeten AKP finansörlerindendir. Türk Telekom'un satışında Abdullah Gül'ün rolünüde merak ediyorum ?