Erdoğan Washington Ziyaretini İsrail'e Borçlu
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ABD gezisi tüm boyutlarıyla irdelenmesi lazım.
Gezi ardında bilinmeyenlerle dolu birçok soru işareti bıraktı.
Erdoğan yenilen yemekleri ballandıra ballandıra anlattı ama kapalı kapılar ardında neler olduğuna değinmedi.
Gezinin magazin tarafı, yemek mönüsü, kırmızı oda, Başkan Obama'ya verdiği hediye, tören kıtası, gül bahçesi vs. beraberinde getirdiği malum basın tarafından ziyarete verilen önem diye yazıldı.
Ziyaretin şatafat tarafı okuyucuya satıldı
Washington'da kapalı kapılar ardında neler oldu?
Başbakan Erdoğan aylardır Washington'a gelmek istiyordu.
İkinci Obama döneminin ilk konuğu olmak için Dışişleri’ni devreye soktu. Beyaz Saray her defasında bir gerekçe bulup Erdoğan'ı atlattı.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun ABD’li mevkidaşı Kerry nezdinde yaptığı çabalar bir sonuç vermedi.
Obama Yönetimi, Erdoğan'ın İsrail'le ilişkileri düzeltmeden Washington'a gelmesine yeşil ışık yakmadı.
ABD'nin isteği birçok kanaldan Ankara'ya iletildi.
Erdoğan, Esad'ın gitmesi için bir an önce ABD'yi yanına almak istiyordu.
Erdoğan'ın Suriye'de acelesi vardı ama ABD olmadan adım atamayacağını da biliyordu.
Davutoğlu Kerry'le birkaç kez görüşmesine rağmen Amerikalı meslektaşını davet konusunda ikna edemedi.
Bir an önce Washington'a gitmek için izin çıkmasını bekleyen Erdoğan, Mavi Marmara konusunda İsrail'le masaya oturunca, Beyaz Saray ziyarete yeşil ışık yaktı.
Suriye konusunda Washington'la Ankara arasında derin görüş ayrılıkları vardı.
ABD istihbaratının elindeki kanıtlar farklıydı.
Erdoğan kendi muhalefetini yaratmaya çalışırken, ABD Suriye'nin El Kaide'nin eline geçmesinden korktuğu için Ankara'yla aynı düşünmüyordu.
Bölgeyi gezen ve Türkiye'deki Suriye muhalifleriyle konuşan ABD'li Kongre üyeleri de tedirgindi.
CIA, Suriyeli muhalif grupların askeri kapasite ve finans kaynakları konusunda geniş bir araştırma yaptı.
ABD ve İsrail istihbarat birimleri Türkiye dahil uzun süre bölgede silah ve para yardımının hangi yollarla hangi muhalif gruba gittiğini araştırdı.
ABD istihbaratı, İran'da El Kaide'ye para ve militan sağlayan şebekenin Türkiye üzerinden Suriye'ye para ve militan gönderdiğini tespit etti.
Buna göre, İran'daki El Kaide destekçileri Muhsin Al Fadıl ile Al Harbi, Afganistan, Pakistan ve bazı Arap ülkelerinde toplanan paraları Türkiye üzerinden Suriye'ye aktarıyor, şebeke Türkiye üzerinden Suriye'ye El Kaide savaşçıları da sevk ediyordu.
ABD Hazine Bakanlığı Başkanlık Kararnamesiyle Suriye'de El Kaide'ye finans ve militan sağlayan kişi ve firmaların yasaklanması için harekete geçti.
CIA raporu, Ankara'nın Suriye muhalefetiyle ilgili Washington'a verdiği bilgilerin yanıltıcı olduğunu ortaya koyuyordu.
ABD'nin Suriye muhalefetini yeniden yapılandırma kararı AKP Hükümeti’ni rahatsız etti.
ABD Yönetimi Suriye'ye gidecek askeri malzeme ve para yardımını kontrol etmeye başladı ve Ankara'dan muhalif grupları sıkı biçimde denetlemesini istedi.
Daha açık bir deyişle Washington Ankara'ya güvenmiyordu.
ABD bölgede istihbarat çalışmalarını İsrail'le birlikte yürütüyor, Ürdün'de kendi muhalefetini eğitiyordu.
Başbakan Erdoğan MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı Washington'a getirdiği gün bile CIA Başkanı John Brennan İsrail'deydi.
Beyaz Saray protokolüne göre ziyaretin adı "çalışma" olarak belirlendi.
Washington'da hiç kimse Erdoğan'ın Suriye politikasının kabul göreceğine inanmıyordu. Gelmeden önce mesaj defalarca Ankara'ya iletildi.
Erdoğan Washington'da bir şey elde edemeyeceğini biliyordu. Obama'yı ikna olasılığı yoktu.
Akşamki istihbarat yemeğinde Obama-Kerry ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Donilon'un karşısına Erdoğan-Davutoğlu ve MİT Müsteşarı Fidan oturdu.
Obama konuşmasına İsrail'le ilişkilerden başladı. Böylece Erdoğan'a masada olmasını İsrail'e borçlu olduğu mesajını iletmiş oldu.
Obama İsrail'le ilişkileri Suriye'den az konuştu ama önem sıralamasında birinci sıraya oturttu.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın hazırladığı dosyadaki Suriye CD'leri inandırıcı olmadı.
Çoğu zaman Obama konuştu, Kerry tamamladı, Donilon önündeki kahverengi deri kaplı dosyadan belgeleri gösterdi.
Tarafların Silivri CD'leri aklına geldi mi bilmiyorum ama Erdoğan'ın ikna olmaktan başka şansı yoktu.
ABD İstihbaratı CD konusunda çok deneyimlidir.
OdaTv, Ergenekon ve Balyoz CD'lerinin sahteliği ABD'de kanıtlanmıştı.
Başkan Obama bu arada "sınırlarınızı iyi kontrol edin "demeyi de ihmal etmedi.
Erdoğan, ABD çizgisine çark ederek kırmızı odadan ayrıldı.
Erdoğan'ın yaptığı önemli bir görüşme daha vardı.
Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner'le yaptığı görüşme hakkında nedense hiç konuşmadı.
ABD'nin en güçlü ilk üç adamından biri olan Boehner, basının izlemesini ve Erdoğan'la görüntü alınmasını istemedi. Sadece Meclis’in web sayfasına kendi fotoğrafçısının çektiği resmi koymakla yetindi.
Cumhuriyetçi Partili Boehner,
Ortadoğu'yla ilgili çok güçlü bir İsrail, yanlısı milletvekilidir.
Erdoğan'a Siyonizm ve Gazze konusunda uyarıları oldu.
Erdoğan'ın bu ziyaretten sonra İsrail'le ilgili daha dikkatli konuşacağından şüphem yok.
Erdoğan'ın Washington ziyaretinde çok önemli bir heyet üyesi gözden kaçmış olamaz.
Erdoğan'ın Suriye savaş planını Pentagon'da anlatacak bir komutan yoktu.
Suriye sınır güvenliğini TSK'ya emanet eden Erdoğan heyetine neden bir komutan almadı?
Davet sahibi ABD mi istemedi, yoksa Erdoğan'ın tasarrufu mu?
Herhalde bir açıklaması vardır.
Beyaz Saray'a son olarak Erdoğan'la birlikte Silivri'ye gönderilen Ergin Saygun paşa girmişti.
Bu arada bir süredir ABD'deki önemli NATO eğitim toplantılarına TSK'dan subay çağrılmadığı yolunda çok ciddi iddialar var.
Sonuç olarak Erdoğan Washington'da güven tazeledi mi?
Henüz belli değil.
Ancak Fethullah Gülen nezdinde güven tazeleyemediği Pensilvanya'dan gelen haberler arasında.
Yılmaz POLAT, 25 Mayıs 2013
yilmaz.polat@yurtgazetesi.com.tr