Ergenekon iddianamelerinin ortak noktası, ortaya atılan eylemlerin kanıtlara dayanmaması...
2. iddianamede de sözde örgütün eylemleri 1909 sayfaya serpiştirilmiş... Ancak eylemlerle ilgili hiçbir kanıt sunulmamış. Ergenekon savcıları kanıt sunamadıkları gibi "şu suikast bu örgütün işi olabilir", "bu olayların arkasında Ergenekon'un olduğu yönünde tereddütler oluşmuştur" gibi ifadelerden öteye geçememektedir.
Ergenekon 2. iddianamesinde öne çıkan plan ve eylemler anlatılıyor ancak kanıtlanamıyor. Suikast ve eylem iddiaları varsayımdan öteye geçemiyor. İşte Ergenekon 2. iddianamesindeki savcıların kanıtlarını sunamadıkları ancak iddianameye yazdıkları bazı eylemler...
İddianamede darbe günlüklerinin "Özden Örnek'e ait olduğu sabit" ifadesi kullanılıyor. Ancak bunun kanıtı yok. Ergenekon savcıları kesin bir dille "günlükler Oramiral Örnek"in diyor ancak bugüne kadar Özden Örnek'in bilgisayarı dahi incelenmiyor. Hukukçular, bilgisayar incelemesi yapılmadan günlüklerin Özden Örnek tarafından yazıldığının iddia edilemeyeceği ve bu haliyle de delil sayılamayacağını vurguluyor.
Günlüklerle ilgili iddianamede eski kuvvet komutanları Özden Örnek, Aytaç Yalman ve İbrahim Fırtına'nın Ergenekon örgütüyle işbirliği yaptığı belirtiliyor. Bu da bir varsayım çünkü bu iddialar da 1909 sayfada hiçbir delile dayandırılmıyor.
İddianamede son yılların en önemli siyasi cinayeti olan Hrant Dink suikastının da Ergenekon tarafından gerçekleştirildiği öne sürülüyor. Ergenekon savcıları bu suçlamayı Alaattin Kanat isimli bir itirafçıya dayanarak iddianameye yazıyor. Ancak bu suçlamayı destekleyecek kanıtlar iddianamede bulunmuyor.
İddianamedeki bir diğer delilsiz iddia da Turgut Özal suikastının da Ergenekon'un işi değerlendirmesi. Ergenekon savcıları Turgut Özal suikastı ile kalmayıp 29 Mayıs 1977'de Bülent Ecevit'e İzmir Çiğli'de yapılan suikast girişimi ile eski başbakanlardan Nihat Erim'in İstanbul'da uğradığı silahlı saldırı da Ergenekon'la ilişkilendiriliyor. Ancak eylemlerle de ilgili 2. iddianamede hiçbir kanıt bulunmuyor. Kanıt olmadığı gibi bir de "Ergenekon dokümanındaki ifadelerden ülkemizde bugüne kadar meydana gelen bu olayların arkasında örgütün olduğu yönünde tereddütler oluşmuştur deniliyor.
Birinci iddianamede yer alan Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesi bombalaması da yeni iddianamede yer buldu. Ancak bu iddialar da Ergenekon davası duruşmalarında uydurma olduğu resmi belgelerle kanıtlandı. "30 Nisan 2006'da el bombalarını bize Ataşehir'de Muzaffer Tekin verdi" diyen Danıştay saldırısı faili Osman Yıldırım'ın ifadelerini, baz istasyonu kayıtları yalanladı. Mahkemeye gelen baz istasyonu kayıtlarına göre; ne Yıldırım ne de Alparslan Arslan 30 Nisan'da Ataşehir'de görünüyor. Muzaffer Tekin'in cep telefonu Kadıköy'de, Rasim Görüm'ün ki Hendek'te, Fikri Karadağ'ınkiyse Balıkesir'de sinyal veriyordu.
Kaynak