Taraf Gazetesi yazarı Lale Sarıibrahimoğlu bugün yazısında ilginç bir itirafta bulundu: Ergenekon Operasyonu ABDnin isteği ile yapıldı. Sarıibrahimoğlu yazısında ABDnin Türk ordusu içindeki Hüseyin Kıvrıkoğlu ekibinden son derece rahatsız olduğunu ve bu ekibi tasfiye etmek istediğini, ifade etti. Sarıibrahimoğlunun Kıvrıkoğlu adını telaffuz etmesi 11. Dalgada eski bir genelkurmay başkanının bulunduğu söylemleri ile aynı döneme denk gelmesi dikkat çekti. Sabah yazarı Mahmut Övür,13 Ocak tarihli Taraf gazetesi röportajında polisten aldığı duyumlara dayanarak 11. Dalgada eski bir genelkurmay başkanı olduğunu söylemişti.
KIVRIKOĞLU ABD POLİTİKALARINDAN KUŞKU DUYUYOR
Lale Sarıibrahimoğlu, 1991 Körfez Savaşının ardından ABDnin Kürt politikasından Ordunun rahatsız olduğunu, anlattı. Sarıibrahimoğlu'na göre; Körfez Savaşı sonrası ABDnin Kuzey Irakta bir Kürt Devleti kurma projesini adım adım hazırlaması ordu içinde belirli bir grubu rahatsız etmişti. ABD ile ilgili kuşkular artmıştı. İşte Genelkurmay Eski Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu rahatsız olan bu subay grubunun üyesiydi.
Taraf yazarı Lale Sarıibrahimoğlu yazısında; Kıvrıkoğlu Genelkurmay Başkanı olunca ordunun geleneksel çizgisi olan NATO çizgisinden uzaklaştığını, yazdı. Sarıibrahimoğlu söz konusu köşe yazısında özetle şunları diyordu:
"Kıvrıkoğlu dört yıllık genelkurmay başkanlığı süresince bir kez bile ABD ziyareti gerçekleştirmedi. Ancak Çin gibi ABD ile sorunlu ülkelere ziyaret gerçekleştirdi. ABD makamlarına göre Kıvrıkoğlu, Türk Ordusunun yüzünü ABD yerine Doğuya çevirmeye çalışıyordu. Tuncer Kılınçın daha önce ifade ettiği Çin, Rusya, İran ittifakı Kıvrıkoğlunun temsil ettiği eğilimin NATOya alternatif ittifakı idi."
ABD KIVRIKOĞLU'NDAN RAHATSIZ
Sarıibrahimoğlu söylediklerini ciddi kaynaklara dayandırıyor. Buna göre ABD, konuya ilişkin resmi görüşünü emekli bir yarbayı olan Steve Williamsın ağzından dile getiriyordu. Emekli Yarbay Steve Williams, ABDdeki Western Policy Center için 30 Ekim 2002 tarihinde yazdığı makalede açıkça Kıvrıkoğlundan rahatsızlığını ifade etti. Williams makalesinde, Kıvrıkoğlunun neden bir kez bile ABDyi ziyaret etmediğini sorguluyordu. Kıvrıkoğlunun ABDye alternatif ittifak arayışlarının ABD-Türkiye ilişkilerine zarar verdiğini ifade ediyordu. Nitekim benzer bir konu üzerine yazılmış ve ABD için Türk Ordusunun önemini bildiren bir makale de The DISAM Journalin, 2003-2004 Kış sayısında çıkmıştı. Bir ordu yayını olan DISAM Journalda benzer ifadeler dile getiriliyordu.
Sarıibrahimoğlu yazısında Steve Williamsın makalesinde bir başka tarihsel yan daha olduğunu söylüyor. Makale tam da Kıvrıkoğlunun görevi bıraktığı tarihlerde yazılmıştı. Bu nedenle makalede ABDnin Hilmi Özköke ilişkin görüşlerini bulmakta mümkün. Steve Williamsın makalesinin adı Türk Askerinin Yeni Yüzü. Adı geçen yeni yüz ise bizzat Hilmi Özkökün kendisi. Orgeneral Kıvrıkoğlunu Yarbay Steve Williamsın nasıl eleştirdiği göz önüne alınırsa bu görüşler daha da önem kazanıyor. Williams, Özkök için makalesinde Batıya dönük olacakları anlaşılan yeni nesil Türk askerlerinin öncüsü, etkin ve uluslar arası forumlarda ehil bir muhatap gibi ifadeler kullanmış.
ERGENEKON OPERASYONU NEDEN YAPILDI
Steve Williamsın ifadeleri ve Lale Sarıibrahimoğlunun iddiaları tüyler ürperten bir gerçeği ortaya çıkardı. Sarıibrahimoğlu, NATO ve ABDnin Türk ordusunun yüzünü doğuda ittifak arayışlarına çevirmesine tahammül edemeyeceğini ve Ergenekon Operasyonu'na bu nedenle destek verdiğini ifade etti. Ergenekon Operasyonunun Türk Ordusu içinde ABD karşıtı eğilimlerin temizlenmesi için yapıldığını söyleyen Sarıibrahimoğlu, bu temizliğin Türk Halkı için de iyi olduğunu yazdı.
Bilindiği gibi Ergenekon Soruşturması, Ümraniyede bulunan bombalar ile başlamış ve ardından ülkede infial yaratan pek çok cinayetin bu örgüt ile ilişkilendirilmesi ile devam etmişti. Ardından kazılarda bulunan silahlar ile kamuoyu örgütün faaliyetleri konusunda ikna edilmeye çalışılmıştı. Ancak Sarıibrahimoğlunun ifadeleri soruşturmanın bu eylemlerden daha çok siyasal hesaplaşma nedeniyle yapıldığını gösteriyor. Bu siyasal hesaplaşmanın ise Kıvrıkoğlunun ABD karşıtı politikaları ile başladığını ortaya çıkarıyor. 11. Dalgada eski bir Genelkurmay Başkanı'nın hedefte olacağının gazetelere servis edildiği koşullarda Sarıibrahimoğlunun görüşleri infial yaratacağa benziyor.
Odatv.com
İşte Sarıibrahimoğlunun o yazısı:
Ergenekonun 10uncu diye adlandırılan son dalgasında gözaltına alınan üç emekli general önce gözaltına alındı sonra serbest bırakıldı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, emekli generallerin sorguları sürerken gerek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gerekse Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile olağandışı görüşmeler yapmasaydı kamuoyu, belki bu üç emekli generalin delil yetersizliğinden serbest kaldıkları konusunda ikna olabilirdi. Ama Orgeneral Başbuğun ziyaretleri, kamuoyunda oluşabilecek bu kanıya gölge düşürdü.
Son dalga çerçevesinde emniyet güçlerinin kimi zanlıların evlerinde yaptıkları aramalarda ele geçirdikleri krokilerden hareket ederek Ankaranın çeşitli semtlerinde yürütmekte oldukları kazılar sırasında toprağın altına gömülü çeşitli çapta silah ve mühimmat ele geçiriyor olmaları Türkiyede kimi etkin çevrelerin, ülkeyi kaosa sürüklemek için neler yapabileceklerinin ipuçlarını vermesi açısından ise dehşet verici bir manzara oluşturuyor.
2007 yılında İstanbul Ümraniyede bir gecekonduya yapılan baskında çok sayıda silah ve mühimmatın ele geçirilmesiyle başladığı belirtilen Ergenekon soruşturmasında daha kaç dalga var bilemiyorum. Ama şu ana kadar Ergenekon çerçevesinde ortaya çıkan veriler bile Türkiyede her bireyin, canına kast edilebileceği ciddi bir tehdit altında olduğunu ve bu tehdidin bertaraf edilmesinin ne derece hayati olduğunu ortaya koyuyor.
Ben, orduyu darbeye kışkırtmak için silahlı bir örgüt kurulması şeklinde özetlenebilecek Ergenekon soruşturmasının, dışarıdan gelen desteğin de yardımıyla şu ana kadar sürdürülebildiğine inananlardanım. Bunun, daha ziyade dışarıdan alınmış olabilecek manevi bir destek ya da en azından operasyonların önünü kesecek müdahalelerin yapılmamış olabileceği şeklinde bir dış uzlaşı olduğunu düşünüyorum.
Türkiye içindeki çevrelerin, Ergenekon yapılanmasının ortaya çıkartılması için verdikleri ölesiye mücadeleyi ise kesinlikle gözardı etmiyorum. İçteki güçlü temiz toplum kurma inancı dış destekle perçinlenmiş olabilir.
Nitekim, Sıkıyönetim Komutanlığı bünyesinde görev yaparken tanık olduğu kimi olaylara tahammül edemeyip başka bir ile tayinini isteyen daha sonra da TSKya uzun yıllar hizmet ettikten sonra askerî yargıç olarak albayken emekli olan Ümit Kardaş da, Ergenekonun arkasında ABD ile bir uzlaşının olabileceği düşüncesinde.
Kardaş şöyle diyor;
TSK bir NATO ordusu. Bizim ordunun NATO standartlarına (orduların demokratik kontrolü) çekilerek, siyasi yaşama darbelerle müdahale edemeyeceği bir uzlaşı olabilir, başta ABD olmak üzere kimi ülkelerle hükümet arasında. TSKnın, belki Ergenekon operasyonları ile darbe dönemleri kapanabilir ama bu sivil-asker ilişkileri anlamında TSKnın, demokratik gözetiminin kolay sağlanacağı anlamına gelmez. TSK kolay değişmeyecek bir kurumdur.
TSKnın, medeni toplumlarda olduğu gibi ülke sınırlarını dış tehditlerden koruma olan asli görevine çekilmesi, ancak hükümetin, AB reformlarına sarılıp, gerekli yasal değişiklikleri yapması ve bunu takiben de zaman içinde oluşacak zihniyet değişimi ile mümkün olabilir.
Avukat Ümit Kardaşın, Ergenekon operasyonlarıyla birlikte TSKnın mutlaka dışarıdan değişime zorlandığı yolundaki tespitlerini güçlendiren kimi bulgular da yer alıyor.
Örneğin, ABD, Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu ve sonradan emeklilik yoluyla tasfiye olan kimi komutanların, Batı ittifakı olan NATOdan uzaklaşıp Doğuda İran ve Rusya gibi ülkelerle ittifak arayışlarını açıkça dile getirmelerinden duyduğu rahatsızlığı bir emekli Yarbayın kaleme aldığı makale yoluyla dile getiriyordu.
Amerikan ordusundan emekli Yarbay Steve Williams, merkezi ABDdeki Western Policy Center için 30 Ekim 2002 tarihinde kaleme aldığı makalesinde, münzevi (dünya işlerinden çekilen) olarak nitelendirdiği Kıvrıkoğlunun, dört yıllık görev süresi boyunca bir kez olsun ABDyi ziyaret etmezken Çini ziyaret etmiş olmasından duyulan rahatsızlığı dile getiriyordu.
Aynı makalesinde emekli Yarbay Williams, 4 Kasım 2002 tarihinde, ilk yurtdışı ziyaretini ABDye yapmaya hazırlanan dönemin Genelkurmay Başkanı ve şimdi emekli olan Orgeneral Hilmi Özkökü, daha Batıya dönük olacakları anlaşılan yeni nesil Türk askerî liderlerinin öncüsü, etkin ve uluslararası forumlarda ehil bir muhatap olarak nitelendirerek, övüyordu. Emekli Yarbay Williamsın zaten makalesinin başlığı da Türk askerinin Yeni Yüzü, idi.
TSK ile ABD arasında, yakın tarihin ilk çözülmesi, 1991 Körfez Savaşının ardından, Washingtonun Kuzey Irakta bağımsız bir Kürt devleti kurulmasına zemin hazırladığı kuşkularıyla birlikte başlamış, ordu içinde Batı aleyhtarlığı giderek artarak, ABDnin 2003 Martında yanı başımızdaki Irakı işgaliyle Orgeneral Kıvrıkoğlu döneminde zirve yapmıştı.
Ülkeler arasındaki dostluk, kendi çıkarlarını gözetebildikleri ölçüde vardır. Türkiye de, Ortadoğu, Kafkasya, Balkanlara yakın coğrafyası ve Karadenizdeki etkinliği ve bu bağlamda yüzünü Batıya çevirmeye devam ettiği sürece ABDnin bölgedeki ulusal çıkarlarının korunmasında hayati önem taşıyor.*
Başta ABD olmak üzere NATO, böylesine kritik coğrafyadaki bir ülke ordusunun, Doğusunda askerî ittifak arayışlarından rahatsız olmuş olabilir. Ama nihayetinde Ergenekon yapılanmasının ortaya çıkartılması, daha aydınlık bir gelecek adına Türk insanının çıkarına hizmet etmektedir.
14 Ocak 2009
- İm (Kod): Tümünü seç
http://www.odatv.com/index.php?id=14520