Görüntü, şifreyi girdikten sonra çalışmıyorsa, sayfayı yenileyiniz.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.
Sevgili vatandaşlar, değerli din kardeşlerim, istibdat dönemi bitiyor. Devlet baskısı, şunun bunun baskısı yok. Vergi yok. Ne var peki? Artık demokrasi var! Aç gözünü doldur keseni, demokrasi geliyor. Demokrasi partimizle geliyor. Demokrasi ne demek sayın hemşerilerim? Demokrasi öyle bişeydir ki... dadından yinmez. Anladınız di mi!!! (İ.Z.)
Erol Bilbilik, Ergenekon tertibini anlatıyor (7 Ocak 2009)...
'Ergenekon davası bir projeydi bitti'
Ergenekon davası savcılarının verdiği ifadeleri referans gösterdiği Tuncay Güney, SkyTürk 360’ta Şimdi Söz Sende programına konuk oldu. Kanada’nın Toronto kentinden canlı yayın bağlantısıyla programa katılan Güney, ilginç açıklamalarda bulundu. “Ergenekon davası bir projeydi bitti artık. İçerdekilerin çıkması gerekir” diyen Güney “Benim yüzümden tabii ki insanlar cezaevine girmesinler. Ben vicdanen rahatsızım. İşkence görmeseydim o konuşmaları yapmazdım. Ergenekon’un temeli sayılan emniyette verdiğim ifadeler geçersizdir. Devlet beni kullandı. Türkiye’de adalet aramak genelevde bakire aramaktan farksızdır” diye konuştu. Güney, Paris’te öldürülen üç PKK’lı kadının katili Ömer Güney’i tanımadığını belirterek “Paris suikastı faili meçhul kalacaktır” dedi. Ocak 2009’da TRT’de bir programa katılan Güney en son 5 Mayıs 2012’de yazarımız Mustafa Mutlu’ya yazdığı mektupta “Ergenekon bir oyundur” demişti.
Ergenekon'da günün bombası! Bu itiraf dilekçesinde okuduklarınıza inanamayacaksınız..
Ergenekon’da tanık olmak isteyen avukatın iddiası: “Polis eşimle katıldığım yemekte, polisler Levent Göktaş’ın ofisine DVD konulduğunu söylemişti.”
Ergenekon tutuklusu emekli Albay Levent Göktaş’ın ofisinde bulunan ve pek çok suçlamaya konu olan 51 Nolu DVD ile ilgili şok bir tanık dilekçesi ortaya çıktı. Eski eşi İstanbul’da emniyet müdürü olan avukat F.K, 4 yıldır tutuklu olan emekli Albay Levent Göktaş ile ilgili tanık olduğu bir olayı mahkemeye gönderdiği dilekçede anlattı.
‘Herkes duymuştur’
F.K., 2008 yılının yılbaşı akşamında emniyet müdürü olan eski eşinin görev yeri olan Edirne’de bir resepsiyona katıldığını belirtti. Aynı masada oturduğu emniyet müdürlerinden birinin 3 tane üstün hizmet ve cesaret madalyası almış bir albaydan söz ettiğini anlatan F.K, şunları söyledi: “Kendisinin yakında tutuklanacağı, bürosuna hatırladığım kadarıyla CD konulduğunu ve yakında haberin çıkacağı şekilde konuşmalar oldu. Bu konuşmaları ben ve masada olan herkes duymuştur. Emniyet müdürlerinden biri bu konuyu sanırım içkinin verdiği zafiyet sebebiyle anlattı. Kendisine bu bilgiyi Ankara’dan bir arkadaşının söylediğini Terörle Mücadele Şube’den ismini tam hatırlayamıyorum- Ersan, Ersin, Serkan gibi olabilir. Bu işle ilgilendiğini söyledi.”
‘Hepsi hâlâ görevde’
Kendisi avukat olan F.K masada bu ifadeler sonrasında itiraz ettiğini ve “Parmak izi yoksa ne olur ki, bir şey olmaz” yorumunu yaptığını dilyekçesinde belirtirken, şöyle dedi: “O geceden sanırım bir hafta kadar sonra haberlerde bahsi geçen konuyla ilgili olarak Albay Levent Göktaş’ın gözaltına alınma haberini duyduğumda çok şaşırdım. Geçen sürede birkaç kez konuyu hatırlatmak istediğimde bana, ‘Gereksiz şeylere takılma’ telkinlerinde bulunmuşlardır.” O gece orada olan herkesin üst rütbeli emniyet müdürü olduğunu ve halen görevde olduklarını vurgulayan F.K., Levent Göktaş’ı sadece medyadan tanıdığını ve vicdani rahatsızlık duyduğu dile getirdi.
Mahkeme reddetti
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, dosyanın geldiği aşamada tanıklığın bir etkisi olmayacağı gerekçesiyle F.K.’nin tanık olarak dinlenme talebini reddetti.
Oğuz Kağan yazdı:Erol Bilbilik, Ergenekon tertibini anlatıyor (7 Ocak 2009)...
'Ergenekon davası bir projeydi bitti'
Ergenekon davası savcılarının verdiği ifadeleri referans gösterdiği Tuncay Güney, SkyTürk 360’ta Şimdi Söz Sende programına konuk oldu. Kanada’nın Toronto kentinden canlı yayın bağlantısıyla programa katılan Güney, ilginç açıklamalarda bulundu. “Ergenekon davası bir projeydi bitti artık. İçerdekilerin çıkması gerekir” diyen Güney “Benim yüzümden tabii ki insanlar cezaevine girmesinler. Ben vicdanen rahatsızım. İşkence görmeseydim o konuşmaları yapmazdım. Ergenekon’un temeli sayılan emniyette verdiğim ifadeler geçersizdir. Devlet beni kullandı. Türkiye’de adalet aramak genelevde bakire aramaktan farksızdır” diye konuştu. Güney, Paris’te öldürülen üç PKK’lı kadının katili Ömer Güney’i tanımadığını belirterek “Paris suikastı faili meçhul kalacaktır” dedi. Ocak 2009’da TRT’de bir programa katılan Güney en son 5 Mayıs 2012’de yazarımız Mustafa Mutlu’ya yazdığı mektupta “Ergenekon bir oyundur” demişti.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 26. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’a müebbet hapis cezası verildi.
Ümraniye Davası’nda sanıklara ceza yağdı!
66’sı tutuklu 275 sanıklı davada beklenen karar açıklandı. Sanıklardan 7’sine ağırlaştırılmış müebbet, 10’una müebbet, geri kalanına ise 49 yıla kadar hapis cezası verildi. 21 kişi ise beraat etti.
Aralarında eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHPmilletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal, emekli orgeneraller Hasan Iğsız, Hurşit Tolon ve Şener Eruygur, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, İP Genel Başkanı Doğu Perinçek ve gazeteci Tuncay Özkan’ın da bulunduğu, 66’sı tutuklu 275 sanıklı Ümraniye Davası’nda beklenen karar dün açıklandı. Silivri’deki İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülenz duruşmada sanıklara ceza yağdı. Aralarında Danıştay azmettiricisi sanıklar Osman yıldırım, Şeyh Salih Kurter, Süleyman Esen’in de bulunduğu 21 kişi beraat ederken eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, emekli orgeneraller Hurşit Tolon ve Şener Eruygur’a müebbet hapis cezası verildi. Aralarında CHP Milletvekili Mehmet Haberal’ın da bulunduğu 17 kişi hakkında tahliye kararı verilirken 13 sanık hakkında tutuklama kararı çıkarıldı.
Sloganlar atıldı
Duruşma, Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese’nin de aralarında bulunduğu 6 hakim ile 3 savcının yerini almasıyla başladı. CHP Milletvekili İsa Gök, mahkemeye hitaben, heyetin buradakileri 3.5 saat beklettiğini ifade ederek, “Mahkeme millet adına karar verir, bu kadar kişiyi bu kadar saat bekletmeye hakkınız yok” dedi. Mahkeme Başkanı Özese, Gök’ü, “Sayın milletvekili yerinize oturur musunuz” diyerek uyardı. Tutuklu sanıklar, avukatlar ve milletvekillerinin alkışları eşliğinde duruşma salonuna alındı. Bu sırada avukatlar “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” ve “Her yer Silivri, her yer taarruz” şeklinde slogan attı.
Türk bayrağını açtı
Tutuklu sanıklardan emekli Albay Hasan Atilla Uğur, yanında getirdiği Türk bayrağını açtı. Salonda bulunanlar, Uğur’un bu davranışını alkışladı. Tutuklu sanık Mustafa Balbay, salondakilere hitaben “Biz, kendimizi halkın adaletine teslim ediyoruz, bizi bugün halktan kopardılar, ama başaramayacaklar. Sıcak bir sonbahar geliyor, herkes hazırlansın. Bugün verilecek hüküm, mahkemenin hükmüdür, biz bunu kabul etmiyoruz. Artık halkına karşı miting düzenleyen bir iktidar var. Şu anda kendi yarattıkları korkudan korkuyorlar. Şu anda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, hükümet ve Anayasa Mahkemesi, hukuku katletmektedir. Biz 4-5 yıldır nasıl direniyorsak, öyle direnmeye devam edeceğiz. İnanıyorum ki, artık gelecek bizimdir. Mahkemenin hükmünü kabul etmiyoruz” diye konuştu. Bu sözlerinin ardından Balbay, eşi Gülşah Balbay ile sohbet etmeye başladı. Bunu fark eden jandarma görevlileri, Gülşah Balbay’ın salonun dışına çıkmasını istedi.
Bu duruma tepki gösteren aralarında Muharrem İnce ve Ali Köktürk’ün de bulunduğu CHP’li milletvekilleri, Gülşah Balbay’ı salonun arka kısmına aldı. Bu sırada bir astsubay CHP’li milletvekillerine, “Burayı hep siz karıştırıyorsunuz. Gerginlik çıkartıyorsunuz” diye bağırarak tepki gösterdi. Bunun üzerine astsubay salondan ayrıldı. Gülşah Balbay’ı, CHP milletvekillerinin kartsız şekilde salona soktuğu öğrenildi. Bu arada avukat Celal Ülgen’in de aralarında bulunduğu bazı avukatlar, tutuklu sanıklar ile avukatlar arasında görev yapan jandarmayı protesto ederek, masaların üzerine çıktı. Daha sonra Mahkeme Başkanı Özeze kararları açıkladı. Bu sırada duruşmada arbede çıktı, avukatlar salonu terketti. Doğu Perinçek’in aralarında bulunduğu sanıklar da salonu terketmek istedi. Jandarma izin vermedi. 47 yıl hapis cezasına çarptırılan Arif Doğan’ın ‘Asın beni’ diye bağırdığı belirtildi. Ölen sanıklar hakkındaki davalar düştü. Bedrettin Dalan ve Turhan Çömez’in de aralarında bulunduğu firari sanıkların dosyası ayrıldı.
Başbuğ salonu terk etti
Darbeye teşebbüsten müebbet hapis cezasına çarptırılan İlker Başbuğ, karar okunduktan sonra tepki gösterip salonu terk etti. Başbuğ, duruşma yasağını da twitter hesabından “Sıkıyönetimde bile görülmez. Çünkü Türk devleti ve ordusunun tarihine kara leke süreceklerini biliyorlar” diyerek eleştirmişti.
Haberal tahliye edildi
Ümraniye Davası’nda 12 yıl 6 ay hapis cezası alan Mehmet Haberal ve 16 sanık tahliye edildi. Haberal’la birlikte Araştırma Görevlisi Mehmet Perinçek, “Balyoz Davası” tutuklusu E. Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu, E. Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, E. Tümgeneral Hıfzı Çubuklu, E. Astsubay Oktay Yıldırım, E. Albay Arif Doğan’ın da aralarında bulunduğu 17 kişi hakkında tahliye kararı alındı.
Tutuklama kararı verilenler
Ahmet Cinali, Adnan Türkkan, Mustafa Hüseyin Buzoğlu, emekli Orgeneral Şener Eruygur, eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, Yalçın Küçük, Tuncer Kılınç, Merdan Yanardağ, Tunç Akkoç, Mehmet Adnan Akfırat, Teğmen Mehmet Ali Çelebi, Kemal Şahin ve Levent Temiz hakkında yakalama emri çıkartılmasına karar verildi. Sanıklar Arif Doğan, Hüseyin Vural Vural, Ünal İnanç ve Mustafa Özbek’in sağlık durumları ve yaşları dikkate alınarak, konutlarını terk etmemek suretiyle adli kontrole tabi tutulmalarına karar verildi.
Kim ne kadar yatacak?
Avukat Fırat Özdemir, belli bir süre tutuklu kalan sanıkların durumu dikkate alınarak, bundan sonraki süreçte ne kadar tutuklu kalabileceklerini şöyle açıkladı: “Suç tarihlerinin 1 Haziran 2005 tarihinden sonra olduğu dikkate alındığında 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 107. Maddesi , 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 17. Maddesi ve 6291 sayılı kanun ile 6411 sayılı kanun dikkate alındığında;
1- Örgüt kurmak ve yönetmek suçundan dolayı ceza alanlar aldıkları toplam cezanın dörtte üçünden 1 yıl düşürülerek bulunacak yıl kadar hapis yattıktan sonra koşullu salıverilmeden yararlanabilecekler. Örneğin, bahsi geçen suçtan dolayı 16 yıl hapis cezası alan biri, 11 yıl yattıktan sonra Denetimli Serbestlik hükümleri de dikkate alınarak koşullu salıverileceklerdir.
2- Örgüt Üyeliği ve diğer suçlardan dolayı ceza alanlar, aldıkları toplam cezanın üçte ikisinden 1 yıl düşürülerek bulunacak yıl kadar hapis yattıktan sonra koşullu salıverilmeden yararlanabileceklerdir. Örneğin, bahsi geçen suçtan dolayı 7.5 yıl hapis cezası alan biri 4 yıl yattıktan sonra Denetimli Serbestlik hükümleri de dikkate alınarak koşullu salıverileceklerdir. Bu kişilerin ayrıca tutuklu kaldıkları süre de düşülür. Bu duruma göre örneğin 10 yıl hapis cezası alan bir kişi cezanın üçte ikisini çekeceği için 6.6 yıl yatacak. Eğer bu kişi 4 yıl hapis kalmışsa 2.6 yıl hapis kalacak. Denetim Serbestlik hükümleri uygulandığında ise cezasının bitimine 1 yıl kala serbest kalabilir.”
İşte verilen cezalar
* E. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ: Müebbet * E. Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur: Müebbet * E. Orgeneral Hurşit Tolon: Müebbet * Eski Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri E. Orgeneral Tuncer Kılınç: 13 yıl 2 ay * E. Orgeneral Hasan Iğsız: Müebbet * E. Deniz Albay Dursun Çiçek: Ağırlaştırılmış Müebbet * E. Astsubay Oktay Yıldırım: 33 yıl 10 ay * Gazeteci Tuncay Özkan: Ağırlaştırılmış müebbet * E. Tuğgeneral Veli Küçük: Ağırlaştırılmış müebbet * İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek: Müebbet ve 34 yıl * Prof. Dr. Yalçın Küçük: 22 yıl 6 ay * Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu: 23 yıl * E. Albay Hasan Atilla Uğur: 29 yıl 3 ay * Durmuş Ali Özoğlu: Ağırlaştırılmış müebbet * E. Albay Fuat Selvi: Müebbet * E. Yüzbaşı Hasan Ataman Yıldırım: Ağırlaştırılmış Müebbet * E. Orgeneral Nusret Taşdeler: Müebbet * Av. Kemal Kerinçsiz: Ağırlaştırılmış Müebbet * E. Albay Fikri Karadağ: Ağırlaştırılmış Müebbet * Yalçın Küçük: 22 yıl 6 ay * Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu: 15 yıl 8 ay * CHP Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal: 12 yıl 6 ay * E. Türk-Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek: Müebbet * Türk Ortodoks Patrikhanesi Sözcüsü Sevgi Erenerol: Müebbet * E. Tuğgeneral Levent Ersöz: 22 yıl * CHP Milletvekili Mustafa Balbay: 34 yıl 8 ay * CHP Milletvekili Sinan Aygün: 13 yıl 6 ay * Gazeteci Hikmet Çiçek: 21 yıl 9 ay * İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever: 15 yıl * İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı: Nusret Senem 20 yıl 3 ay * İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bedri Gültekin: 10 yıl 6 ay * İşçi Partisi Sendika Bürosu Başkanı Serhan Bolluk: 7 yıl 6 ay * İşçi Partisi Bilgilendirme Bürosu Başkanı Tunç Akkoç: 11 yıl * İşçi Partisi MKK Üyesi Zafer Şen: 8 yıl 9 ay * Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım: 16 yıl 10 ay * Aydınlık Gazetesi Editörü Özlem Konur Usta: 6 yıl 3 ay * Aydınlık Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mehmet Bozkurt: 9 yıl 3 ay * Aydınlık Çalışanı Ruhsan Şenoğlu: 8 yıl 1 ay * Ulusal Kanal Haber Müdürü Ufuk Akkaya: 8 yıl 2 ay * Avukat Emcet Olcaytu: 13 yıl 2 ay * Gazeteci Ergün Poyraz: 29 yıl 4 ay * Gazeteci Vedat Yenerer: 7 yıl 6 ay * İşçi Partisi MKK Üyesi Erkan Önsel: 9 yıl * Prof. Dr. Erol Manisalı: 9 yıl * Ulusal Kanal İzmir Temsilcisi Hayati Özcan: 10 yıl * Gazeteci Adnan Akfırat: 19 yıl * Gazeteci Ünal İnanç: 19 yıl * Fatma Cengiz: 11 yıl * Fikret Emek: 41 yıl 4 ay * E. Albay Levent Göktaş: 23 yıl 9 ay * Gürbüz Çapan: 1 yıl 3 ay * Doç. Dr. Ümit Sayın: 4 yıl * YÖK Eski Başkanı Kemal Gürüz: 13 yıl 11 ay * Prof. Dr. Yalçın Küçük: 86 yıl * Mehmet Perinçek: 6 yıl 3 ay * Ferda Paksüt: 2 yıl 6 ay * Prof. Dr. Ferit Bernay: 10 yıl * Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran: 10 yıl * Adil Serdar Saçan: 14 yıl 5 ay * Ulusal Kanal Eski Genel Yayın Yönetmeni Turan Özlü: 9 yıl * Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Adnan Türkkan: 10 yıl 6 ay * Güler Kömürcü Öztürk: 7 yıl * Teğmen Mehmet Ali Çelebi: 16 yıl 6 ay * Bekir Öztürk: 12 yıl * Adnan Bulut 6 yıl 3 ay * Yusuf Erikel: 8 yıl 9 ay * Hayrettin Ertekin: 12 yıl * Levent Temiz: 10 yıl * İbrahim Özcan: 12 yıl * Mehmet Demirtaş: 22 yıl * Hüseyin Görüm: 10 yıl * E. Tuğamiral Alaettin Sevim: 10 yıl * Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu: 20 yıl 6 ay * E. Tümgeneral Hıfzı Çubuklu: 9 yıl * E. Korgeneral İsmail Hakkı Pekin: 7 yıl 6 ay * E. Yüzbaşı Zekeriya Öztürk: 19 yıl 6 ay * E. Albay Muzaffer Tekin: 2 kez Ağırlaştırılmış Müebbet, 117 yıl 1 ay ve 180 bin lira para ceza * Mahir Çayan Güngör: 6 yıl 3 ay * İlker Güven: 6 yıl 3 ay * E. Tümg. Erdal Şenel: 7,5 yıl * E. Orgeneral Kemal Yavuz: 7 yıl 6 ay * Yarbay Mustafa Dönmez: 49 yıl 2 ay * Teğmen Noyan Çalıkuşu: 8 yıl 6 ay * Mehmet Murat Yüce: 7 yıl 6 ay * Murat Çavdar: 10 yıl 10 ay * Gazi Üsteğmen Serdar Öztürk: 25 yıl 6 ay * Üsteğmen Taylan Özgür Kırmızı: 7 yıl 6 ay * İşçi Partisi Üyesi Aydın Gergin: 8 yıl * Danıştay saldırısı faili Alparslan Arslan: 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 20 yıl.
1- Abdullah Arapoğlulları: 7 yıl 6 ay hapis cezası 2- Abdulmuttalip Tonçer: 7 yıl 1 ay hapis cezası 3- Abdulvahit Özkaya: 8 yıl 4 ay hapis cezası 4- Adem Uzun: BERAAT ETTİ 5- Adil Serdar Saçan: 14 yıl 5 ay hapis cezası 6- Adnan Bulut: 6 yıl 3 ay hapis cezası 7- Adnan Türkkan: 10 yıl 6 ay hapis cezası 8- Ahmet Cinali: 10 yıl 6 ay hapis cezası 9- Ahmet Hurşit Tolon: MÜEBBET HAPİS CEZASI, 5 yıl hapis cezası 10- Ahmet Tuncay Özkan: AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS CEZASI, 16 yıl 2 ay hapis cezası 11- Alaettin Sevim: 10 yıl hapis cezası 12- Ali Kutlu: 6 yıl 3 ay hapis cezası 13- Ali Oktay Şahbaz: 6 yıl 3 ay hapis cezası 14- Ali Yasak: 6 yıl 3 ay hapis cezası 15- Ali Yiğit: BERAAT ETTİ 16- Alparslan Arslan: 2 KEZ AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS CEZASI, 90 yıl 3 ay hapis cezası 17- Altunay Şahin: 6 yıl 3 ay hapis 18- Arif Doğan: 47 yıl 3 ay hapis cezası 19- Asım Demir: 10 ay hapis cezası 20- Atilla Aksu: 6 yıl 3 ay hapis cezası 21- Aydın Gergin: 7 yıl 6 ay hapis cezası 22- Aydın Yüksek: 16 yıl 11 ay 10 gün hapis cezası 23- Aydoğan Aksüngü: 6 yıl 3 ay hapis cezası 24- Ayhan Atabek: 6 yıl 3 ay hapis cezası 25- Ayhan Çelik: BERAAT ETTİ 26- Aykut Metin Şükre: 12 yıl 6 ay hapis cezası 27- Ayşe Asuman Özdemir: 7 yıl 3 ay 15 gün hapis cezası
28- Bahadır Berk: BERAAT ETTİ 29- Barbaros Hayrettin Altıntaş: 6 yıl 3 ay hapis cezası 30- Bayram Demir: 8 yıl 11 ay 15 gün hapis cezası 31- Bedirhan Şinal: 18 yıl 8 ay hapis cezası 32- Bedrettin Dalan’ın (Firari sanık) DAVA DOSYASININ AYRILDI. 33- Bekir Çelik: BERAAT ETTİ 34- Bekir Öztürk: 12 yıl hapis cezası 35- Birol Başaran: 8 yıl 9 ay hapis cezası 36- Boğaç Kaan Murathan: 16 yıl 9 ay hapis cezası 37- Bora Ballı: 8 yıl 11 ay 15 gün hapis cezası 38- Bülent Baş: 6 yıl 3 ay hapis cezası 39- Bülent Güngördü: 6 yıl 3 ay hapis cezası
40- Caner Taşpınar: 6 yıl 3 ay hapis cezası 41- Cem Şimşek: 6 yıl 3 ay hapis cezası 42- Cemal Gökçeoğlu: 7 yıl 6 ay hapis cezası 43- Cengiz Köylü: 6 yıl 3 ay hapis cezası 44- Cihan Arık: 6 yıl 3 ay hapis cezası 45- Cihandar Hasanhanoğlu: 12 yıl 6 ay hapis cezası 46- Coşkun Çalık: BERAAT ETTİ
47- Doğu Perinçek: AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET, 34 yıl 4 ay hapis cezası 48- Doğukan Yorulmaz: 6 yıl 3 ay hapis cezası 49- Durmuş Ali Özoğlu: AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS, 6 yıl 6 ay hapis cezası 50- Dursun Çiçek: AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS CEZASI
51- Emcet Olcaytu: 13 yıl 2 ay hapis cezası 52- Emin Caner Yiğit: 8 yıl 1 ay hapis cezası 53- Emin Gürses: 12 yıl hapis cezası 54- Emin Şirin: 7 yıl 6 ay hapis cezası 55- Emrah Gönenci(Firari sanık) DAVA DOSYASI AYRILDI 56- Emre Baltacı: 6 yıl 3 ay hapis cezası 57- Engin Aydın (Hayatını kaybetti) DAVASI DÜŞÜRÜLDÜ 58- Erbay Çolakoğlu: 8 yıl 10 ay 20 gün hapis 59- Ercüment Ovalı: 6 yıl 3 ay hapis cezası 60- Erdal İrten: BERAAT ETTİ 61- Erdal Şahin: 6 yıl 3 ay hapis cezası 62- Eren Mumcu: BERAAT ETTİ 63- Ergün Poyraz: 29 yıl 7 ay hapis cezası 64- Erhan Timuroğlu: 21 yıl 6 ay hapis cezası 65- Erkan Ayyıldız: 4 yıl 7 ay hapis cezası 66- Erkan Önsel: 9 yıl hapis cezası 67- Erkut Ersoy: 11 yıl 15 gün hapis cezası 68- Erol Manisa: 9 yıl 8 ay 20 gün hapis cezası 69- Erol Mütercimler: 8 yıl 9 ay hapis cezası 70- Erol Ölmez: 9 yıl hapis cezası 71- Ersin Gönenci: 8 yıl 4 ay hapis cezası 72- Ertaç Giray: 11 yıl 8 ay hapis cezası 73- Ertuğrul Orta: 6 yıl 3 ay hapis cezası 74- Evrim Baykara: 6 yıl 3 ay hapis cezası
75- Fahri Kepek: 6 yıl 3 ay hapis cezası 76- Fahri Süslü: 8 yıl 9 ay hapis cezası 77- Fatih Derdiyok: 2 yıl 6 ay hapis cezası 78- Fatih Hilmioğlu: 23 yıl hapis cezası 79- Fatih Koca: 6 yıl 3 ay hapis cezası 80- Fatma Cengiz: 11 yıl 15 gün hapis cezası 81- Fatma Sibel Gürcihan: 6 yıl 3 ay hapis cezası 82- Ferda Paksüt: 2 yıl 6 ay hapis cezası 83- Ferid İlsever: 15 yıl hapis cezası 84- Feridun Refik Nuhoğlu: 6 yıl 3 ay hapis cezası 85- Fikret Emek: 41 yıl 11 ay 10 gün hapis cezası 86- Fuat Ermiş: BERAAT ETTİ 87- Fuat Selvi: MÜEBBET HAPİS CEZASI 88- Fuat Turgut: 7 yıl 6 ay hapis cezası
89- Garip İrfan Torun: BERAAT ETTİ 90- Gazi Güder: 7 yıl 3 ay 15 gün hapis cezası 91- Güler Kömürcü: 7 yıl 6 ay hapis cezası 92- Gürbüz Çapan: 1 yıl 3 ay hapis cezası
93- Habip Ümit Sayın: 4 yıl 22 gün hapis cezası 94- Hakan Akdoğan: BERAAT ETTİ 95- Hakan Arıkan: 7 yıl 6 ay hapis cezası 96- Hakan Şanlı: 8 yıl 9 ay hapis cezası 97- Halil Behiç Gürcihan: 13 yıl 5 ay hapis cezası 98- Halil Kemal Gürüz: 13 yıl 11 ay 15 gün hapis cezası 100- Halis Yavuz Işıklar: BERAAT ETTİ 101- Hasan Ataman Yıldırım: AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS, 12 yıl 9 ay hapis cezası 102- Hasan Atilla Uğur: 29 yıl 3 ay hapis cezası 103- Hasan Hüseyin Uçar: 6 yıl 3 ay hapis cezası 104- Hasan Iğsız: MÜEBBET HAPİS CEZASI 105- Hatice Bahtiyar: 7 yıl 6 ay hapis cezası 106- Hayati Özcan: 10 yıl 11 ay 20 gün hapis cezası 107- Hayrettin Ertekin: 13 yıl 11 ay 15 gün hapis cezası 108- Hayri Bildik: 6 yıl 3 ay hapis cezası 109- Hayrullah Mahmud Özgür: 10 yıl 6 ay hapis cezası 110- Hıfzı Çubuklu: 7 yıl 6 ay hapis cezası 111- Hikmet Çiçek: 21 yıl 9 ay hapis cezası 112- Hulusi Gülbahar: 7 yıl 6 ay hapis cezası 113- Hüdayi Ünlüer: 7 yıl 2 ay 15 gün hapis cezası 114- Hüseyin Gazi Oğuz: 10 yıl hapis cezası 115- Hüseyin Görüm: 10 yıl hapis cezası 116- Hüseyin Keskin: 10 yıl hapis cezası 117- Hüseyin Nazlıkul: 2 yıl 1 ay hapis cezası 118- Hüseyin Nusret Taşdeler: MÜEBBET HAPİS CEZASI 119- Hüseyin Vural Vural: 17 yıl 4 ay 10 gün hapis cezası 120- Hüseyin Yanç: 6 yıl 3 ay hapis cezası
121- İbrahim Benli: 6 yıl 3 ay hapis cezası 122- İbrahim Özcan: 14 yıl 8 ay hapis cezası 123- İbrahim Şahin: 49 yıl 4 ay 10 gün hapis cezası 124- İhsan Göktaş: 6 yıl 3 ay hapis cezası 125- İlhami Ümit Handan: BERAAT ETTİ 126- İlhan Bulayır: 6 yıl 3 ay hapis cezası 127- İlhan Selçuk:(Hayatını kaybetti) DAVASI DÜŞÜRÜLDÜ 128- İker Güven: 6 yıl 3 ay hapis cezası 129- İlyas Çınar: 12 yıl 2 ay 7 gün hapis cezası 130- İlyas Gümrükçü: 6 yıl 3 ay hapis cezası 131- İsmail Eksik: 8 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası 132- İsmail Hakkı Pekin: 7 yıl 6 ay hapis cezası 133- İsmail Sağır: 21 yıl 6 ay hapis 134- İsmail Yıldız: 28 yıl 4 ay hapis cezası 135- İsmet Reçber: 6 yıl 3 ay hapis cezası
136- Kahraman Şahin: 7 yıl 6 ay hapis cezası 137- Kemal Aydın: 20 yıl 8 ay hapis cezası 138- Kemal Kerinçsiz: AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS CEZASI, 5 yıl hapis cezası 139- Kemal Şahin: 6 yıl 3 ay hapis cezası 140- Kemal Yalçın Alemdaroğlu: 15 yıl 8 ay 22 gün hapis cezası 141- Kemalettin Balcı: 6 yıl 3 ay hapis cezası 142- Kenan Özay: 4 yıl 3 ay hapis cezası 143- Kenan Temur: BERAAT ETTİ
144- Levent Ersöz: 22 yıl 6 ay hapis cezası 145- Levent Temiz: 10 yıl hapis cezası
146- Mahir Akkar: 3 yıl 4 ay hapis cezası 147- Mahir Çayan Güngör: 7 yıl 6 ay hapis cezası 148- Mahmut Güzel: 5 yıl hapis cezası 149- Mahmut Öztürk: 6 yıl 3 ay hapis cezası 150- Maruf Şinik: BERAAT ETTİ 151- Memet Adnan Akfırat: 19 yıl hapis cezası 152- Mehmet Ali Çelebi: 16 yıl 6 ay hapis cezası 153- Mehmet Bedri Gültekin: 10 yıl 6 ay hapis cezası 154- Mehmet Bora Perinçek: 6 yıl 3 ay hapis cezası 155- Mehmet Bozkurt: 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası 156- Mehmet Bülent Sarıkahya: 7 yıl 6 ay hapis cezası 157- Mehmet Dalagan: 6 yıl 3 ay hapis cezası 158- Mehmet Demirtaş: 22 yıl hapis cezası 159- Mehmet Deniz Yıldırım: 16 yıl 10 ay hapis cezası 160- Mehmet Eröz: MÜEBBET HAPİS CEZASI 161- Mehmet Fikri Karadağ: AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS CEZASI, 12 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası 162- Mehmet Haberal: 12 yıl 6 ay hapis cezası 163- Mehmet İlker Başbuğ: MÜEBBET HAPİS CEZASI 164- Mehmet Koral: 7 yıl 8 ay 15 gün hapis cezası 165- Mehmet Murat Yücel: 7 yıl 6 ay hapis cezası 166- Mehmet Otuzbiroğlu: 7 yıl 6 ay hapis cezası 167- Mehmet Sabuncu: 7 yıl 6 ay hapis cezası 168- Mehmet Şener Eruygur: MÜEBBET HAPİS CEZASI+ 10 yıl hapis cezası 169- Mehmet Zekeriya Öztürk: 19 yıl 6 ay hapis cezası 170- Melih Yüksel: 6 yıl 3 ay hapis cezası 171- Merdan Yanardağ: 10 yıl 6 ay hapis cezası 172- Meryem Kurşun: 6 yıl 3 ay hapis cezası 173- Mesut Özcan: 6 yıl 3 ay hapis cezası 174- Mete Yalazangil: 6 yıl 3 ay hapis cezası 175- Muammer Karabulut: 11 yıl 3 ay hapis cezası 176- Muammed Murat Avar: 5 yıl 4 ay 5 gün hapis cezası 177- Muammed Sarıkaya: 6 yıl 3 ay hapis cezası 178- Muammet Yüce: 12 yıl hapis cezası 179- Muhittin Erdal Şenel: 7 yıl 6 ay hapis cezası 180- Muhterem Bağcı: BERAAT ETTİ 181- Murat Ağırel: 6 yıl 3 ay hapis cezası 182- Murat Aplak: 2 yıl 6 ay hapis cezası 183- Murat Çağlar: 10 yıl 10 ay hapis cezası 184- Murat Çavdar: 6 yıl 3 ay hapis cezası 185- Murat Eke: 6 yıl 3 ay hapis cezası 186- Murat Özkan: (hayatını kaybetti) DAVASI DÜŞÜRÜLDÜ 187- Murat Uslukılıç: 2 yıl 1 ay hapis cezası 188- Mustafa Abbas Yurtkuran: 10 yıl hapis cezası 189- Mustafa Ali Balbay: 34 yıl hapis cezası 190- Mustafa Bakıcı:(Firari sanık) DAVA DOSYASI AYRILDI 191- Mustafa Dönmez: 49 yıl 2 ay 15 gün hapis cezası 192- Mustafa Hüseyin Buzoğlu: 31 yıl 9 ay hapis cezası 193- Mustafa Koç: 14 yıl 2 ay hapis cezası 194- Mustafa Levent Göktaş: 23 yıl 9 ay hapis cezası 195- Mustafa Özbek: MÜEBBET HAPİS CEZASI, 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezası 196- Muzaffer Öztürk: 12 yıl 6 ay hapis cezası 197- Muzaffer Şenocak: 12 yıl 11 ay hapis cezası 198- Muzaffer Tekin: 2 KERE AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS CEZASI, 117 yıl hapis cezası 199- Münür Kemal Yavuz: 7 yıl 6 ay hapis cezası
200- Neriman Aydın: 10 yıl 5 ay hapis cezası 201- Noyan Çalıkuşu: 8 yıl 6 ay 15 gün hapis cezası 202- Nusret Senem: 20 yıl 3 ay hapis cezası
203- Oğuz Alpaslan Abdülkadir: 6 yıl 3 ay hapis cezası 204- Oğuz Bulut: 11 yıl 3 ay hapis cezası 205- Oğuzhan Sahıroğlu: 6 yıl 3 ay hapis cezası 206- Okan İşgör: 20 yıl hapis cezası 207- Oktay Yıldırım: 33 yıl 10 ay hapis cezası 208- Onur Özdemir: BERAAT ETTİ 209- Orhan Güçlü: 2 yıl 1 ay hapis cezası 210- Orhan Tunç: 6 yıl 3 ay hapis cezası 211- Osman Gürbüz: 8 yıl 9 ay hapis cezası 212- Osman Yıldırım: 9 yıl hapis cezası
213- Önder Koç: BERAAT ETTİ 214- Özkan Kurt: 13 yıl 6 ay hapis cezası 215- Özlem Usta: 6 yıl 3 ay hapis cezası
216- Rafet Arslan: 6 yıl 3 ay hapis cezası 217- Raif Görüm: 6 yıl 3 ay hapis cezası 218- Rasim Görüm: 6 yıl 3 ay hapis cezası 219- Recai Alkan: 6 yıl 3 ay hapis cezası 220- Recep Gökhan Sipahioğlu: 8 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası 221- Recep Taylan: BERAAT ETTİ 222- Rıza Ferit Bernay: 10 yıl hapis cezası
223- Saipir Debzlelvidze:(Firari sanık) DAVA DOSYASI AYRILDI 224- Salih Kurter: BERAAT ETTİ 225- Sami Hoştan: 10 yıl hapis cezası 226- Satılmış Balkaş: BERAAT ETTİ 227- Sedat Özüer: 7 yıl 6 ay hapis cezası 228- Sedat Peker: 10 yıl hapis cezası 229- Selçuk Özkan: 4 yıl 7 ay 230- Selim Akkurt: 10 yıl 6 ay hapis cezası 231- Selim Utku Gümrükçü: 6 yıl 3 ay hapis cezası 232- Semih Tufan Gülaltay: 12 yıl hapis cezası 233- Serdar Öztürk: 25 yıl 6 ay hapis cezası 234- Serhan Bolluk: 7 yıl 6 ay hapis cezası 235- Servet Kaynak: 8 yıl 9 ay hapis cezası 236- Sevgi Erenerol: MÜEBBET HAPİS CEZASI, 8 yıl 9 ay hapis cezası 237- Seyhun Zaim: 15 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası 238- Sinan Aygün: 13 yıl 6 ay 15 gün hapis cezası 239- Siyami Yalçın: 7 yıl 2 ay 20 gün hapis cezası 240- Süleyman Esen: BERAAT ETTİ 241- Süleyman Solmaz: (Firari sanık) DAVA DOSYASI AYRILDI
242- Taner Ünal: 8 yıl 9 ay hapis cezası 243- Tanju Güvendiren: 6 yıl 3 ay hapis cezası 244- Tanju Okan: 1 yıl 3 ay hapis cezası 245- Taylan Özgür Kırmızı: 7 yıl 6 ay hapis cezası 246- Tekin Irşi: 9 yıl 2 ay hapis cezası 247- Tuğrul Demre: 6 yıl 3 ay hapis cezası 248- Tuncay Hacıbektaşoğlu: BERAAT ETTİ 249- Tunç Akkoç: 11 yıl 6 ay hapis cezası 250- Tuncer Kılınç: 13 yıl 2 ay 10 gün hapis cezası 251- Turhan Çömez(Firari sanık) DAVA DOSYASI AYRILDI 252- Turhan Özlü: 9 yıl hapis cezası
253- Ufuk Akkaya: 8 yıl 5 ay 20 gün hapis cezası 254- Ufuk Mehmet Büyükçelebi: 7 yıl 6 ay hapis cezası 255- Ulaş Özel: 15 yıl 3 ay 15 gün
256- Ümit Oğuztan: 8 yıl 9 ay hapis cezası 257- Ünal İnanç: 18 yıl 11 ay 15 gün hapis cezası
258- Vatan Bölükbaşoğlu: 6 yıl 3 ay hapis cezası 259- Vedat Yenerer: 7 yıl 6 ay hapis cezası
260- Veli Küçük: 2 KEZ AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET, 99 yıl hapis cezası 261- Yalçın Küçük: 22 yıl 6 ay hapis cezası 262- Yaşar Arslanköylü: 6 ay 20 gün hapis cezası (6136 sayılı kanuna muhalefet etmek’den en az cezayı aldı) 263- Yaşar Oğuz Şahin: 6 yıl 3 ay hapis cezası 264- Yaşar Tozkoparan: 6 yıl 3 ay hapis cezası 265- Yusuf Beşirik: 6 yıl 3 ay hapis cezası 266- Yusuf Erikel: 8 yıl 9 ay hapis cezası 267- Yusuf Ethem Akbulut: 7 yıl 6 ay hapis cezası 268- Yusuf Görüm: 6 yıl 3 ay hapis cezası 269- Yusuf Tunçer: 7 yıl 6 ay hapis cezası 270- Yüksel Dilsiz: 4 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası
271- Zafer Şen: 8 yıl 9 ay hapis cezası 272- Zahide Ruhsar Şenoğlu: 7 yıl 11 ay hapis cezası 273- Zeki Yurdakul Çağman: 6 yıl 3 ay hapis cezası 274- Zerar Atik: 6 yıl 3 ay hapis cezası 275- Ziya İlker Göktaş: 7 yıl 6 ay hapis cezası
Ümraniye Davası’nda verilen cezaları eleştiren Yurt Partisi lideri, “Yargılanması gereken, PKK ile pazarlık masasına otururken Silivri’de yargılananları terörist ilan eden iktidardır” dedi.
Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan, Ümraniye Davası’nda verilen ağır cezaların toplumda derin bir ayrışma yaratacağını söyledi. Tantan, “Türkiye bir ayrışmayı yaşıyor. Kin ve nefret tohumları atılıyor. Toplum ayrıştırılarak millet olma vasfı ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Had safhada bir güvensizlik var. Davanın kamu vicdanı açısından yansımaları olacaktır” dedi.
ABD’den icezet
Hükümetin, bir yandan terör örgütü PKK ile pazarlık masasına otururken diğer yandan da Ümraniye Davası’nda yargılananları terörist ilan ettiğini vurgulayan Tantan, “Yargılanması gereken asıl siyasi iktidardır. ABD’den icazet aldığını açık ve net bir şekilde açıklayan yenilikçi hareketin doğurduğu AKP, Türkiye’nin imkan, kabiliyet ve kapasitesini batı emperyalizminin hizmetine sunmayı açıktan ifade etmesine rağmen yargılanması gerekenler maalesef yargılanamıyor” diye konuştu.
Taşeronluğa devam
Türkiye’nin sancılı bir dönemden geçtiğini belirten Yurt Partisi lideri, tam bir adaletsizlik süreci yaşandığını vurguladı. Hükümeti PKK ile masaya oturtan ve terör örgütünü kullanan güçlerin aynı olduğuna dikkat çeken Tantan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu coğrafya da PKK’yı bize karşı kullanan güçlerle masaya oturtturan güçler de aynı. Onun için biz yine eğer halk olarak uyanamazsak bu taşeronluğa devam edeceğiz. Sorgulanması gereken bugünkü mevzuatlar bakımından KCK ve PKK’nın, siyasetçilerin davranış ve eylemlerinde suç işlediklerini görüyoruz. Bu konuda savcıların hiçbir refleks göstermemesi ve kanunları uygulamak bakımından harekete geçmemesi dikkat çekici. Adaletin uygulanmasındaki adaletsizliğin had safhada olduğu bir dönem yaşıyoruz. Özellikle adalet, güvenlik, hak ve özgürlükler alt yapısının Türkiye’nin milli kimliğine ve çıkarlarına, modern devlet anlayışına uygun bir şekilde düzenlenmesi gerekiyor.” Türk siyasetinin halktan kopuk olduğu için bu olumsuzlukların yaşandığına dikkat çeken Sadettin Tantan, “Halk büyük bir bilgisizlik içinde. Gerçekler ortaya konmadığı için kafası karmakarışık durumda” diye konuştu.
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, AKP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Ümraniye Davası’na ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çelik, “Bu mahkemeyi ben tanımıyorum, kararlarını tanımıyorum” tavrının hukuk devletinde geçerli olan bir tavır olmadığını savundu. Mahkemenin tehditleri göz önünde bulundurarak, mahkemenin selameti, kararların selameti açısından duruşmaya avukatların ve sanıkların dışında kimsenin katılmaması için bir tedbir aldığını anımsatan Çelik, “Avukatlar gidecek mahkeme salonuna ’her yer Silivri, her yerde taarruz’diyeceksiniz. Kim kime neyin taarruzunda bulunacak. ‘Mustafa Kemal’in avukatlarıyız’diye bağıranlar avukatlar. Sevsinler sizin gibi askerleri. Mustafa Kemal hayatta olsa size asker olarak patates soydurmazdı. Orada yargılanan Mustafa Kemal mi ki ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diye bağırıyorsunuz. Mustafa Kemal’in hayalindeki cumhuriyet; Ergenekon yapılanmasıyla vesayet altına alınmış olan bir cumhuriyet midir? Niçin Atatürk’ü emelleriniz için kullanıp istismar ediyorsunuz” şeklinde konuştu. “Gizli tanığı Şemdin Sakık olan” diye başlayan eleştirilerin olduğunu anımsatan Çelik, şu değerlendirmede bulundu: “Sanki Şemdin Sakık bütün bu davanın seyrini etkileyecek herkesle ilgili her şeyi söylemiş gibi bir propaganda yapılıyor. Şemdin Sakık, Abdullah Öcalan, Doğu Perinçek ve Yalçın Küçük ilişkisine dair ve bazı subayların katledilmesine dair tanıklıkta bulunmuştur. Yani Ergenekon-PKK işbirliğine işaret eden bir tanıklığı bunun içinde olan birinin yapması gerekiyordu. Sonra gizli tanıkların her zaman itibarlı kimseler olması gerekmiyor. Türkiye yargı sistemini yozlaştırmaya, mahkemeyi itibarsızlaştırmaya, mahkeme heyetinin yıldırarak sözüm ona sonuç alacaklarını savunanlar görmüşlerdir ki hakimler, savcılar inandıkları gibi dosyalara, delillere göre karar vermişlerdir.”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Tezcan, Ergenekon davasında çeşitli hapis cezalarına çarptırılan Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, İlker Başbuğ ve Hurşit Tolon'a bayram ziyaretinde bulundu. Bülent Tezcan görüşmede Hurşit Tolon 'Bu, çuval geçirilmesine karşı ABD'de protesto edip Türkiye'ye dönmemin intikamıdır' dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, Ergenekon davasında çeşitli hapis cezalarına çarptırılan CHP Milletvekili Mustafa Balbay, gazeteci Tuncay Özkan, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve emekli Orgeneral Hurşit Tolon'a, cezaevinde bayram ziyaretinde bulundu.
Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ne sabah saatlerinde gelen Tezcan, Balbay, Özkan, Başbuğ ve Tolon'u ziyaret ederek, bayramlarını kutladı. Tezcan'ın ziyareti yaklaşık 7 saat sürdü.
Cezaevi çıkışında gazetecilere açıklama yapan Tezcan, Balbay, Özkan, Başbuğ ve Tolon'la bayramlaştıklarını, sohbet ettiklerini ve 5 Ağustos'ta açıklanan kararı değerlendirdiklerini belirterek, şunları söyledi:
"Özellikle Balbay ve Özkan'ın aldığı cezalara baktığımızda, 'kişisel verileri kaydetmek', 'devlete ilişkin bilgileri kaydetmek'ten ceza alıyorlar. Tuncay Özkan, aynı zamanda bu bilgiler nedeniyle, 'darbeye teşebbüs' suçundan müebbet ağır hapis cezası alıyor. Bunlar çok ağır cezalar. Beraat etmesi gereken sanıkların bu cezaları alması gerçekten vicdanları kanatan bir durum. Hem Balbay'la, hem Özkan'la konuştuğumuzda, örneğin 'kişilere ait bilgileri ele geçirmek' ya da 'devlete ait bilgileri ele geçirmek'ten ceza alan Mustafa Balbay, daha önce bunların tamamını kitaplarında yazmış. Yani tamamı gazetecilik faaliyeti. Gazetecilik faaliyetinden örgüt üyesiymiş gibi hüküm giymiş olmalarını kabul edemiyorlar. Kabul etmek mümkün değil. Siz gazetecisiniz. Sizin topladığınız, aldığınız, kayda geçirdiğiniz bilgilerin, sizin aleyhinize böyle bir suç delili olarak kullanılabilmesi mahkemenin mantığıyla baktığınızda gayet mümkün. Demokrasilerde bunu kabul etmek mümkün değil."
"Bu, çuval intikamıdır"
Görüşmede Hurşit Tolon'un kendisine, "Bana sivil toplum örgütlerinin toplantılarına niye katıldığımı soruyorlar. Bundan dolayı ceza verdiler" ifadesini kullandığını aktaran Tezcan, Tolon'un dile çuval söylemini şu şekilde anlattı:
"Hurşit Tolon gözaltına alındığında 129 CD'ye el konuluyor evinde. Bunlardan 111'i iade ediliyor. Bunları çıkarttığınızda 18 CD'nin ellerinde olması gerek ama 21 CD var. 3 tane CD ilave edilmiş. Bu 3 CD, hiçbir arama tutanağında yok. Müebbet hapis cezasına çarptırıldığı bilgilerin bu CD'lerde ele geçtiği iddia ediliyor. Tolon, 'Bende bulmadıkları sahte CD ile beni müebbete mahkum ettiler' diyor. 'Bu, çuval geçirilmesine karşı ABD'de protesto edip Türkiye'ye dönmemin intikamıdır' diyor. 'Ben Türk askerine çuval geçirildiğinde ABD'deydim. Burada ilk tepkiyi gösteren ve geri dönen komutandım. Bunun bedelini, hesabını böyle sordular' diyor. 'Ben ayakta ölmeye ant içtim, diz çökerek ölmeyeceğim. Bu mahkemelere, bu adaletsizlikere diz çökmeyeceğim' diyor."
Başbuğ'u duygulandıran an
Tezcan, İlker Başbuğ ile de görüştüğünü ve Başbuğ'un basında yer alan görüşlerini kendisine de aktardığını anlatarak, Başbuğ'un, "Ben, mahkeme kararıyla terör örgütüymüş gibi gösterilen Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komutanıydım. Beni oraya atayan başbakan ve cumhurbaşkanının kararıdır, bu siyasi iradedir. Dolayısıyla bu siyasi irade, eğer TSK'nın bütün genel komuta kademesi suç örgütüyse, o zaman bizi oraya atayanların, siyasi iradenin de siyasi sorumluluğu vardır. Eğer değilse, o zaman bunu engelleyecek düzenlemeyi yapmak o siyasi iradenin elindedir" ifadelerini kullandığını kaydetti.
İlker Başbuğ'un, kararın açıklandığı andaki bir anısını kendisiyle paylaştığını da belirten Tezcan, bu anıyı şöyle anlattı:
"Başbuğ kararı dinlerken, salondaki uzman çavuşlar yanına gelmişler, gözleri dolu dolu demişler ki, 'Komutanım sağlığınıza dikkat edin'. Boğazları düğümlenerek, gözleri dolu vaziyette demişler bunu. 'En çok bundan etkilendim. Gözlerim doldu' diyor. 'Bana verilen müebbet hapis cezasından değil ama o askerlerin bana gösterdikleri, TSK'ya gösterdikleri saygı, bütün o itibarsızlaştırma kampanyasına rağmen, 'Komutanım sağlığınıza dikkat edin' sözü beni en çok etkileyen olaydı' diyor."
"Çözüm çok basit; parlamento olaya el koyar"
Tezcan, 5 Ağustos'ta çok önemli bir sürecin yaşandığını, Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın bu yöndeki açıklamaları olduğunu ifade ederek, "Hepsi üzüldüğünü söylüyor ama 5 Ağustos'ta burada yaşanan ve herkesin üzüldüğünü söylediği bu hukuksuz sonuç aniden ortaya çıkmadı. 6 yıldan bu yana devam eden hukuksuz bir yargılama sonucunda buraya gelindi" şeklinde konuştu.
Şimdi hiç kimsenin bunları bilmiyormuş gibi davranmaması gerektiğini vurgulayan Tezcan, şöyle devam etti:
"Başbakan, Cumhurbaşkanı ve parlamentoda çoğunluğu elinde bulunduran iktidar partisi eğer bu adaletsizlikleri görüyorsa, eğer başından bu yana devam eden haksızlığı görüyorsa, çözüm çok basittir. Parlamento olaya el koyar. Parlamento idaresi meclisi toplar ve bu adaletsizliği ortadan kaldıracak yasal düzenlemeleri yapar ve bitiririz. Şimdi yol yakınken bir kere daha çağrıda bulunuyorum. Bu adaletsizliği ortadan kaldıracak nokta, parlamentonun hukuka ve adalete sahip çıkacak bir karar almasıdır."
Ümraniye Davası’nda verilen ağır cezalara bir tepki de şehit ailelerinden geldi: Başbuğ’a verilen müebbet, Öcalan’a verilen de müebbet. Korkarız ki bunları karşılıklı çıkaracaklar.
Ümraniye Davası’nda başta eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ olmak üzere sanıklara verilen ağır hapis cezalarına şehit ailelerinden tepki yağdı. Hakkari’nin Çukurca ilçesinde 1997 yılında şehit olan Murat İspirli’nin babası Bekir İspirli, kararın şehitleri rahatsız ettiğini söyledi. İspirli, “Türk ordusunun bütün şerefli komutanları müebbet hapse çarptırıldı. Bu kararı benim oğlum gibi tüm şehitleri rahatsız etmiştir. Genelkurmay Başkanı’na verilen de müebbet, bebek katili Abdullah Öcalan’a verilen de müebbet, korkarım ki bunları karşılıklı çıkaracaklar. Bunların derdi Öcalan’ı çıkarmak” dedi. Bebek katili Abdullah Öcalan’ı serbest bırakmak için Türk Ordusu’nun şerefli komutanlarının cezaevine konulduklarını söyleyen ve AKP iktidarının terör örgütünün isteklerini adım adım yerine getirdiğini anlatan İspirli, şöyle dedi:
AKP de yataklık etti
“Öcalan onca insanı katletti müebbet aldı. Bu insanlar kimi katletti de müebbet aldı acaba? Vatanına, milletine hizmet edene bunu mu reva görüyorlar? Bu ülkede Genelkurmay Başkanlığı yapmış birine terörist diyorlarsa ordunun hepsi terörist. O teröristse Öcalan ne? Ben bayramların gelmesini istemiyorum. Benim çocuğum kara toprak altındayken dağdakiler elini kolunu sallayarak geziyor ve devlet hiç ses çıkarmıyor. Adamlar ne derse onu yapıyorlar, şehit aileleri ve gazilere geldiği zaman kılları kıpırdamıyor.” Oğlu Tufan Karataş’ı 1998 yılında Tunceli’nin Pülümür ilçesinde şehit veren Ayşe Karataş ise İlker Başbuğ’u Genelkurmay Başkanlığı’na AKP’nin getirdiğini anımsatarak şöyle dedi: “Genelkurmay Başkanı teröristse bu insanı Genelkurmay Başkanı yapan da AKP. O zaman onlar da yardım ve yataklık etti. O zaman onlar da tutuklansın. Allah’ım kimseye tattırmasın, yaşamayan bilemez. Bizim bayramımız oğlumun mezarı başında geçiyor.”
İhanet projesi!
Şehit Aileleri Derneği Konfederasyon Başkanı ve şehit babası Hamit Köse de hükümetin çıkmaz bir yola girdiğini ifade etti. AKP iktidarının amacının genel af çıkarmak olduğunu kaydeden Köse şöyle şunları söyledi: “Hükümet açılımla çıkmaz yola girdi. Teröristbaşı Öcalan da terörizmden yargılandı, generallerimiz de terörist olmakla suçlanıyor. Genel af çıkacak. Vatana ihanet edenleri ve müebbet hapse mahkûm olan generalleri aynı kefede tartıp hepsini salıverecekler. Öcalan’ı çıkarma projesidir. Bu ihanet planı Amerika’nın isteğidir. Bu memlekete ihanet eden terörist başına da müebbet vereceksin, Genelkurmay Başkanlığı’na kadar yükselmiş bir insana da müebbet hapsi vereceksin. 10 yıl birlikte çalıştığı Başbuğ’un terörist olduğunu yeni mi fark etti? O zaman TSK’nin tamamı terör örgütüdür. Bir terörist elinde büyük bir güç varken kullanmıyor da emekli olduktan sonra mı harekete geçecek?”
Türkiye 20 yıldır yaşayan İngiliz araştırmacı Gareth Jenkins, Ümraniye Davası’nda mahkemenin, sanıklara bu kadar uzun cezalar vererek “güç gösterisi” yaptığını savundu. Jenkins, “Sanıkların 5 yıl önceden suçlu olduğuna zaten karar verilmişti. Tayyip Erdoğan iki sene boyunca Başbuğ’la çok yakın çalıştı. Mahkemeye göre Başbuğ bir teröristti. Demek ki Başbakan da teröristti” değerlendirmesinde bulundu. Soruşturması 5 yıl süren ve aralarında emekli komutanlar, gazeteciler ve siyasetçilerin de bulunduğu Ümraniye Davası sanıklarının uzun ve ağır hapis cezalarına çarptırılmasının yankıları sürüyor. Amerika’nın Sesi’nin haberinde, son olarak dava kararlarına ilişkin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın değerlendirmeleri olduğu anımsatılırken, “Cumhurbaşkanı Gül, terör örgütü lideri olarak yargılanan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’a ömür boyu hapis cezası verilmesiyle ilgili olarak, ’Beraber çalıştığımız sayın Genelkurmay Başkanı’yla ilgili şüphesiz ki üzüntü duyuyorum’diye konuştu” ifadelerine yer verildi. Haberde, “Geçmişteki ’Tarih, Genelkurmay Başkanı’na terör örgütü lideri diyeni affetmez’ifadeleri kendisine hatırlatılan Başbakan Erdoğan ise, ’Ben o zaman kanaatimi çok açık, net ifade ettim ve bu kanaatimde herhangi bir sapma söz konusu değildir’dedi” denildi.
Haberde, Jenkins’in 5 bin sayfayı geçen Ümraniye Davası iddianamesini okuduğu ve 4 yıl önce, “Gerçekle Fantezi Arasında: Türkiye’nin Ergenekon Soruşturması” adlı raporu kaleme aldığı hatırlatılarak, şöyle devam edildi:
“Başbakan da terörist”
“Ergenekon diye bir örgüt olmadığını savunan Jenkins, ’Sanıkların 5 yıl önceden suçlu olduğuna zaten karar verilmişti’ diyor. Mahkemenin sanıklara bu kadar uzun cezalar vererek ’güç gösterisi’yaptığını söyleyen Jenkins, gerçek bir darbe olan 12 Eylül için 80 sayfalık iddianame hazırlanırken, ’hayali örgüt’diye tanımladığı Ergenekon için yapılan soruşturmada binlerce sayfalık iddianame hazırlandığına dikkati çekiyor. Başbakan Erdoğan’ın da Ergenekon diye bir terör örgütünün varlığına ve eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un terör örgütü lideri olduğuna inanmadığını söyleyen İngiliz uzman şu yorumda bulunuyor: ’Tayyip Erdoğan 2 sene boyunca Başbuğ’la çok yakın çalıştı. Mahkemeye göre Başbuğ bir teröristti. Demek ki Başbakan da teröristti. Bütün devlet sırlarını, gizli şeyleri paylaştı ve beraber çalıştığı kişinin bir terörist olduğunun farkında değildi.”
Yargıçlar Sendikası, Ergenekon Davası’na bakan mahkemenin iki yedek üyesi Fatih Uslu ve Ercan Fırat’ın müzakere sürecine katılmalarının iç hukuk ve tüm evrensel hukuk kurallarına aykırı olduğunu belirtti. Sendika tarafından yapılan açıklamada, pek çok uygulaması tartışmalı olan bu mahkemenin bu son uygulaması nedeniyle oluşturulan kararın yok hükmünde olduğu kaydedildi.
Yargıçlar Sendikası, Ergenekon Davası’nı yürüten mahkemenin iki yedek üyesi Fatih Uslu ve Ercan Fırat’ın nihai hükmün oluşturulduğu “müzakere sürecine” katılmasıyla yargı etiğine ilişkin tüm kurallara aykırı hareket edildiğine dikkat çekerek, Ergenekon kararlarının “yok hükmünde” olduğunu bildirdi.
Yargıçlar Sendikası’ndan yapılan yazılı açıklamada, karar duruşmasının yapıldığı 5 Ağustos’ta ceza yağan Ergenekon mahkemesine ilişkin tespitler yapıldı. Sendika, Ergenekon Davası kararlarının gerek nitelik ve içerik, gerekse yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti gibi yönlerden ulusal ve uluslararası alanda birçok tartışmalara neden olduğunu ifade etti. Cumhuriyet gazetesinin haberine göre; Ergenekon davasına bakan mahkemenin iki yedek üyesi Fatih Uslu ve Ercan Fırat’ın müzakere sürecine katıldıklarını açıklamalarına değinen sendika, söz konusu açıklamaların davanın karar sürecine yönelik olduğunu kaydetti. Sendika, “Yapılan açıklamalardan, nihai mahkeme hükmünün tartışılıp oylanarak belirlendiği müzakerelere; hükmü veren heyeti oluşturan ve hükmü imzalayan başkan ve iki üye yargıcın dışında, iki yedek üye yargıcın da katıldığı, bu sürece etki ve katkıda bulundukları tartışmasız ortaya çıkmıştır” değerlendirmesini yaptı.
Hükmün tartışılıp, hazırlanıp açıklanacağı müzakerelere katılma yetki ve görevleri olmayan iki yedek üyenin her ne şekilde olursa olsun nihai hüküm müzakere sürecine katılmasıyla, iç hukuk ve tüm evrensel hukuk kuralları gözetildiğinde, yargı etiğine ilişkin tüm kurallara aykırı hareket edildiğinin anlaşıldığını bildiren Yargıçlar Sendikası, şunları dile getirdi:
“Adil yargılama kurallarının ihlal edildiği, hukuka uygun bir karar ortamının oluşturulmadığı, böylece kararın açıklanma sürecinde yaşanan açıklık kurallarına aykırılığın da ötesinde başkaca çok daha büyük aykırılıkların da yaşanmış olduğu, tartışmasız bir biçimde ortaya çıkmıştır. Bu durum müzakereyi de kapsamına alan adil yargılama sürecine müdahale ortamını yaratan heyetin, yine müzakereye katılma yetki ve görevleri olmadığı halde müzakereye katılan yedek üyelerin adli, mesleki, disiplin ve etik sorumluluğunu ortaya çıkardığı gibi, Özel Görevli Mahkemelerin birçok kaldırılma gerekçesinden biri olarak belirtilen bu mahkemelerde kural olarak adil yargılamanın yapılmadığı, adil yargılama ortamının bulunmadığı, ehliyet ve liyakattan bile yoksun kişilerin görevlendirildiğini de ayrıca ve bir kez daha doğrulamıştır. Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları itibarıyla bu süreç usulden mutlak bir bozma nedeni olarak ortaya çıkmakta olup o boyut temyiz süreci ile ilgili bir konudur. Mevzuat; hükmün oluşturulduğu müzakerelerde, sadece karar ve hükme katılacak yargıçların bulunmasına ve hükmün sadece onlar tarafından oluşturulmasına izin vermekte iken, anılan beyanatlar, yedek üye yargıçların da bu sürece katıldıklarını ortaya koymuştur. Sürece başkaca katılan olup olmadığı henüz bilinmemektedir. Bu şekildeki bir hükmün, yasal görev ve yetkisi bulunmayan yargıçların katılım ve katkısıyla oluşturulup yasaya uygun müzakere edilmiş gibi tutanağa bağlanarak açıklandığı verilen beyanatlarla ortaya çıktığından, hukuksal temelde müzakere yapılmadan duyurulan karar nedeniyle, hükmün hukuken doğmadığı, yani ‘yok hükmünde olduğu’ tartışmaları da hiçbir zaman gündemden düşmeyecektir.”
Araştırmacı-yazar Erol Bilbilik, Ergenekon tertibini anlatıyor (7 Ocak 2009)...
''Cemaat orduya kumpas kurdu''
Başbakan Erdoğan'ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan, Cemaat'e çarpıcı bir suçlama yöneltti.Kendi ülkesinin milli ordusuna kumpas kuranlar!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan, kirli odaklarla işbirliği yapmakla eleştirdiği Cemaat'e, "kavgayı" sonlandırma çağrısı yaptı. Akdoğan, Star gazetesinde yer alan bugünkü yazısında, “Biz uhuvvet dedikçe saldırganlaşanlara ve belden aşağıya vuranlara karşı sorumluluk duygusuyla bir kez daha seslenmek istiyorum” dedi.
ORDUYA KUMPAS KURULDU
Akdoğan, yazısının dikkat çekici bölümünde Türk ordusuna Cemaat tarafından kumpas kurulduğunu öne sürdü: "Kendi ülkesinin milli ordusuna, milli istihbaratına, milli bankasına, milletin gönlünde yer edinen sivil iktidarına kumpas kuranların bu ülkenin hayrına bir işyapmış olmayacağını çok iyi bilir. Amaca ulaşmak için her yolu mübah görenlerin nasıl hastalıklı anlayışlar ürettiğini çok iyi bilir."
TWİTTER'DAN DA SUÇLADI
Twitter hesabından da görüşünü paylaşan Akdoğan, Cemaat hakkındaki suçlamasını yeniledi; "Kendi ülkesinin milli ordusuna, milli istihbaratına, milli bankasına, sivil iktidarına kumpas kuranlar bu ülkenin hayrına çalışıyor olamaz"
Başbuğ'dan "devlet içinde devlet" vurgulu tahliye talebi
Ergenekon Davası kapsamında tutuklu olan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ tahliye talebinde bulundu. Anayasa Mahkemesi’nin Mustafa Balbay hakkında verdiği karara atıfta bulunulan tahliye talepli dilekçede, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “devlet içinde devlet” şeklinde sözlerine atıfta bulunuldu.
Emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne müvekkilinin adli kolluk tedbiri uygulanmak suretiyle tahliye edilmesi talebini içeren dilekçesini sundu. Hak kayıplarının önüne geçebilmek amacıyla hüküm niteliği taşımayan karar olarak tabir edilen ve geçicilik niteliğe haiz koruma tedbirlerinden birini oluşturan tutuklama kararlarına yapılan itirazların veya salıverilme istemlerinin ilk derece mahkemesince incelenmesinin zorunlu olduğunun belirtildiği dilekçede, dosya Yargıtay’a gönderilene kadar, hükmü veren mahkeme tarafından, tutuklama kararına ilişkin incelemenin yapılması gerektiği ifade edildi. 5 Ağustos 2013 tarihinde yerel mahkemenin kısa kararını açıkladığı aradan 4,5 aya yakın süre geçmesine rağmen gerekçeli kararın yazılmadığının anımsatıldığı dilekçede Başbuğ’un temyiz hakkını kullanılamaması nedeniyle lekelenmeme hakkının ihlal edildiği ifade edildi. Gerekçeli karar için daha ne kadar zaman bekleneceğinin bilinmediğinin altı çizilen dilekçede, basında gerekçeli kararın Mart-Nisan 2014’de tamamlanacağı bilgisinin yer aldığı ifade edildi.
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI HERKESİ BAĞLAR
Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca dosyanın halen kovuşturma evresinde bulunduğu yasanın 104. “Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında şüpheli veya sanık salıverilmesini isteyebilir” hükmü uyarınca mahkemenin tahliye istemini inceleyerek karara bağlanması gerektiğinin kaydedildiği dilekçede, “Aksi halde Anayasanın 19.maddesinde yer alan “Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir” başvuru hakkı içi boş bir hak olmaktan öteye gitmeyecektir” denildi.
Tahliye isteminin değerlendirilmemesi durumunda AİHS’nin ihlal edileceğinin belirtildiği dilekçede, Anayasa Mahkemesi’nin CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın bireysel başvurusunda uzun tutukluluğa ilişkin ihlal kararı anımsatıldı. Bir davada tutukluluğun makul süreyi aşmamasını gözetmenin, öncelikle derece mahkemelerinin görevi olduğu vurgulanan dilekçede, kamu yararı gereğini etkileyen tüm olayların derece mahkemeleri tarafından değerlendirilmesi ile serbest bırakılma taleplerine ilişkin kararların da olgu ve olayların ortaya konulması gerektiği kaydedildi.
DELİLLER GEREKÇELENDİRİLMELİ
Tutuklama tedbirine, kişilerin suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunmasının yanı sıra bu kişilerin kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla başvurulabileceğinin altı çizilen dilekçede, tutukluğun uzatılmasına ilişkin kararlarda tutuklama nedenlerinin hâlâ devam ettiğinin gerekçeleriyle birlikte gösterilmesi gerektiği kaydedildi. Aynı davada yargılanan bazı sanıkların durumlarından hareketle genelleme yapılarak diğerlerinin de kaçabileceği veya delileri karartabileceği davranışında bulunabileceğini varsaymanın, incelemenin kişiselleştirilmesini engellediği, özgürlüğün esas, tutukluluğun istisna olduğu yönündeki anlayışla da bağdaşmadığı vurgulanan dilekçede, tutukluluğun devamına ilişkin kararlarda ileri sürülen gerekçelerin ilgili ve yeterli olduğunun söylenemeyeceği ifade edildi. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararının sadece Baybay ile ilgili olduğunun düşünülemeyeceği görüşüne yer verilen dilekçede, Genelkurmay Başkanları’nın Yüce Divan’da yargılanması gerektiği anımsatıldı. Dilekçede, “Gelinen noktada Türk Silahlı Kuvvetlerine ve personeline yönelik asılsız iddialar ve suçlamalar yöneltildiği herkes tarafından kabul ve beyan edilmektedir. Mahkemenizin görmekte olduğu tüm davaları birleştirmeden önce görülmekte olan davanın katılanı olarak tarafı durumunda bulunan ve tanık olarak göstermiş olduğumuz Başbakan Erdoğan’ın, günümüzde devlete, emniyete ve yargıya sızmış olduğunu beyan ettiği ve daha önce de devlet içinde devlet şeklinde nitelendirdiği konuda Mahkemeniz tanık olarak beyanlarını alsa idi bugün asıl suçlular ortaya çıkarılır onların gerekçeli kararı yazılmakta olurdu” denildi. Başbuğ’un dava dosyasının, halen kovuşturma aşamasında bulunulması nedeniyle tutukluluk durumunun incelenmesi ve tahliyesi talep edilen dilekçede, tutukluluğun devamına karar verilmesi durumunda ise kuvvetli suç şüphesi, tutuklama nedenlerinin varlığı ve tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu gösteren delillerin somut olgularla gerekçelendirilmesi istendi. (Anka)
Ergenekon davası kapsamında örgüt üyeliği" iddiaasıy 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan emekli Orgeneral Kemal Yavuz vefat etti.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve hükme bağlanan Ergenekon davası kapsamında tutuksuz yargılanan sanıklardan emekli Orgeneral Yavuz'un dün hayatı kaybetti.
Yavuz'un ailesi tarafından bugün bir gazeteye verilen taziye ilanında, ''Dün hayatını kaybeden Kemal Yavuz'un cenazesi, bugün ikindi namazına müteakip Levent Camisi'nden kaldırılarak, Zincirlikuyu Mezarlığı'nda defnedilecektir'' denildi.
Dava kapsamında 5 Ağustos'ta yapılan karar duruşmasında Yavuz'un, "devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme" iddiasından beraatine, "örgüt üyeliği" iddiasından ise ise 7 yıl 6 ay hapis cezası cezası kararı verilmişti.