"Esad’ın Konuşmasına Dair Dikkatli Bir Okuma"
11 Ocak 2013 Cuma
Birçoğu Esad’ın 2012’de hatta daha öncesinde devrileceği kehanetinde bulundu. Şimdilerde ise yeni yılda devrilme tarihi vererek kehanette bulunuyorlar.
Abdulbari Atvan
El-Quds El-Arabi
Birçoğu Esad'ın 2012'de hatta daha öncesinde devrileceği kehanetinde bulundu. Şimdilerde ise yeni yılda devrilme tarihi vererek kehanette bulunuyorlar. Ama Amerika'nın ‘'soğuk'' tavırları, mezhepsel kutuplaşmanın şiddetlenmesi, Suriye krizi tehlikelerinin çevre ülkelere uzanması (Irak, Golan sınırında İsrail surları, Suud müftüsünün fetvası, Mısır rejiminin kayıtsız duruşu, bazı Arap Baharı devletlerinin istikrarının sallanması) Cumhurbaşkanı Esad'ın ömrünü bir başka seneye daha uzatan gelişmelerdir.
Yeni yılın ilk aylarında etkilerini göreceğimiz, Suriye konusunda bütün tarafların okumasını yapabileceğimiz ve düşünüp anlamaya çalışacağımız beş önemli gelişme var.
Birinci Gelişme: Cumhurbaşkanı Beşşar Esad önceki gün ülkenin geleceği konusundaki vizyonunu sunduğu ve krizden çıkma amaçlı önerdiği adımları içeren uzun bir konuşma yaptı.
İkinci Gelişme: Arabistan'ın genel müftüsü Şeyh Abdulaziz El-Şeyh, resmi televizyonlar aracılığı ile din ulemalarından cihad çağrılarını sonlandırmalarını ve cihadçılara mal ve para desteklerini kesmelerini istediği bir fetva yayınladı.
Üçüncü Gelişme: Benyamin Netanyahu hükümetini ‘'Bir önlem olması amacıyla Golan Tepeleri boyunca sur inşa etmeye ve Suriye askerlerinin bölgeden çekilmesinin ardından bölgeye ulaşan ‘küresel cihad' nedeniyle kendi (İsrail) askerlerini yeniden konumlandırmaya ‘' davet etti.
Dördüncü Gelişme: Özgür Ordu liderliğindeki sahadaki silahlı muhalefetin; askeri ve mali yardımların -her ikisinin- durmasından ve uluslararası güçlerin –Batılıların ve Arapların- yardımlar konusundaki duruşlarının kalıcı veya geçici olarak değişebileceğinin yansıtılmasından dolayı şikayetleri artmış durumda.
Beşinci Gelişme: İki hafta sonra Cenevre'de gerçekleştirilecek toplantı; ‘'rejimle diyalog güvencesi veren'' muhalefetin bileşenlerinin de bulunacağı, ‘'Coğrafyanın birliği, bölünmezliği ve parçalanmasına karşı beraber olma'' adı altında, toplantının organizatörlerinin dediği gibi dikkate değer ve Avrupa devletlerinden Almanya, İsviçre ve İsveç gibi devletlerinin de desteğiyle yapılacak bir buluşma olacak.
Bu beş gelişme birbirini tamamlayan ve Suriye'nin önündeki sürecin bir kısmını veya tamamnı belirleyen ve belki de çevre ülkeleri de etkileyen gelişmelerdir. Yeni dünyada, değişen olaylar ve duruşlarla beraber Suriye sürecine dair büyük ve bölgesel devletler nezdinde yeni okumalar olabilecektir.
…
Esad'ın konuşması muhalefette büyük hayal kırıklığı yarattı. Çünkü konuşma; kaçıp yerin altına saklanan, bir mekandan başka bir mekana taşınan veya bir mağaradan başka mağaraya kaçan birinin hitabı değildi. Esad daha önceki bütün konuşmalarından -özellikle rejime karşı başlatılan intifadadan beri- daha güçlü bir dil ile geri döndü. Güvenlik kaybından ve krizin varoluşundan ilk defa bahsetti ama siyasi çözüme odaklandığını söyleyip önerileri selamlasa da kendi rejiminin de kabul ettiği Amerikan-Rus anlaşmasının ürünü olan Cenevre Anlaşması dahil bütün diğer siyasi çözüm önerilerinin önüne geçti.
Cumhurbaşkanı Esad batılıların kuklası olan dış muhalefetle görüşmeyeceğini açık bir şekilde söyledi. Eğer görüşmek gerekecekse de onların ‘'ustaları'' ile yani görüntü ile değil orjinali ile görüşürüm dedi. Halen yerinde olduğunu belirtirken talepleri yakın zamanda -görevini bırakacak olsa bile- kabul etmeyeceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Esad'ın ilk olarak cihadçılarla ve Nusra Cephesi (maksatlı olarak ismiyle hitap etmediği) ile savaş konusuna vurgu yapmasının, dış muhalefeti ve iç uzantılarını marjinalleştirme; ikinci olarak bu örgütlerin sahada faal halde var olduklarını itiraf etmesi ise -özellikle bu örgütleri terör listesine alan Amerika'ya olmakla beraber- Batıya göz kırpma olduğunu söyleyebiliriz.
Konuşmada açığa çıkan ve göz ardı edilmemesi gereken 3 nokta var:
İlk olarak: Yeni seçim, yeni parlemanto, yeni anayasa ve kapsamlı ulusal diyalog içeren bir barış girişiminde bulunması; sokağın öfkesini absorbe etmek için acil bir şekilde attığı bütün ‘'ıslahat adımlarının'' ikna edici olamadığına ve ne iç ne de dış sokağı kazanmada başarılı olamadığına dair bir itiraftır.
İkinci olarak: Arap baharına ‘'balon'' tanımlaması yapmak çok basite indirgemektir. İsmi konusunda ihtilaflar olsa da Arap Baharı, ümmeti 40 yıldan fazla bir süre boyunca siyonist projeye hizmet ederek felç eden bir rejimi devirdi. Buna ek olarak Suriye baharı olmasaydı Cumhurbaşkanı neden kapsamlı ulusal diyalog, yeni parlemantodan ve içte diyalog kurulması gereken muhalefetten -geçen 40 yıl boyunca Suriye halkının yaşadığı zulümlerden bahsettiği gibi- söz etti?
Arap baharınn başlangıcında, sistemlere karşı olan ayaklanmaları itiraz etmeden teşvik ettiğini belirtmekte fayda var.
Üçüncü olarak: Diyalog kurulabilecek herhangi bir muhalefetin bulunmadığını söylemesi ve dış muhalefeti tamamen reddetmesi; rejime karşı olan muhalefetin ancak hapishanelerdeki tutuklulardan ibaret olduğunu düşünmemize sebep oluyor. Ama diyalog kurmayı kabul ettiği iç muhalefetten –Hasan Abdülazim, Aref Delile, Lui Huseyn ve onlardan önce Michel Kilo (ve liste uzar)- ileri gelenler de hapishanelerde uzun süre kalırlarken fiziksel ve psikolojik işkencelere maruz kaldılar.
…
Cumhurbaşkanı Esad'ın askeri müdahele dışında devrilmesi çok zor. Zaten bu da çok düşük bi ihtimal haline geldi. Eskiden herhangi bir zamandaki gerçekleşme ihtimalinden de uzak olmayışıyla beraber Amerika böyle bir ihtimalin sonuçlarından korkuyor. Irak ve Afganistan'da aldığı aşağılayıcı sonuçları tekrar göze alamaz. Arabistan müftüsünün fetvası, Arabistan Emiri Faysal'ın geçenlerde ülkesinin barışçıl çözümü desteklediğini belirtmesi ve Esad'ın bırakıp bırakmamasını Suriyelilerin meselesi olarak kabul etmesi, Özgür Suriye Ordusunun ‘'askeri yardım kaynaklarımız kurutuluyor'' diye şikayette bulunması… Bunların hepsi Suriye Cumhurbaşkanı Esad'ın kendi geleceği hakkında -eskiden herhangi bir zamandakinden- daha da az endişelenmesini sağlıyor.
Birçoğu Esad'ın 2012'de hatta daha öncesinde devrileceği kehanetinde bulundu. Şimdilerde ise yeni yılda devrilme tarihi vererek kehanette bulunuyorlar. Ama Amerika'nın ‘'soğuk'' tavırları, mezhepsel kutuplaşmanın şiddetlenmesi, Suriye krizi tehlikelerinin çevre ülkelere uzanması (Irak, Golan sınırında İsrail surları, Suud müftüsünün fetvası, Mısır rejiminin kayıtsız duruşu, bazı Arap Baharı devletlerinin istikrarının sallanması) Cumhurbaşkanı Esad'ın ömrünü bir başka seneye daha uzatan gelişmelerdir.
Çev: Hasan Sivri
medyasafak.com