Esin Kaynağımız Millettir, Millî İradedir
İki Mustafa Kemal vardır: Biri benim, et ve kemikten, geçici Mustafa Kemal... Diğeri Ölümsüz Mustafa Kemal… Onu "ben" kelimesiyle anlatamam; o, ben değildir, o bizdir! O, ülkemizin her köşesinde yeni fikir ve yeni hayat için, büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasıyım sadece. Benim girişimlerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sensin; o Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan Mustafa Kemal, yaşaması ve başarılı olması gereken, Ölümsüz Mustafa Kemal sizlersiniz!
Bu yazıda Mustafa Kemal Atatürk “Millî İrade” hakkındaki düşüncelerini anlatıyor. Ölümsüz Mustafa Kemal düzenliyor, güncelliyor, tamamlıyor.
* * *
1- İrade diye bir şey vardır, mânevî olan, kalp ve vicdanın eğilimi, arzusu olan... Nasıl bir insanın iradesi varsa, insanlardan oluşan bir toplumun, bir milletin de iradesi vardır. Millî İrade işte budur. Millî İrade bütün millet bireylerinin arzularının, emellerinin bileşkesidir. Fikir ve eğilimlerin hakiki ve ciddi olabilmesi, milletin ihtiyaç kaynaklarından gelmesine bağlıdır. Millî İrade devletimizin ve milletimizin yazgısında ve geleceğinde tek hâkim olandır, tek eylem koyandır.
2- Bir milletin bireylerinde hâkim olması ve kesinlikle uyulması gereken şey, doğru yolda yürüyebilmeleri için biricik esas Millî İrade’dir, milletin ortak arzusu, milletin ortak düşüncesidir. Milletin ortak emel ve eğilimine temas etmektir, onun gereklerine kendini adamayı hareket prensibi bilmektir. Ülke ve milletine faydalı bir iş yapmak isteyenlerin her an göz önünde tutmaları gereken prensip, milletin gerçek eğilimleridir. Esin kaynağı, kuvvet kaynağı milletin kendisidir.
3- Öyleyse, millete hizmet ederken, kendi emel ve düşüncelerimize göre değil, milletimizin emel ve düşüncelerine göre hareket etmeliyiz. Kişisel kanıya göre değil, milletin kanı, düşünce ve duygularını yoklayarak yürümeliyiz. Benim için böyle olmuştur: Benim için en kutsal görev, millî iradeye boyun eğmeyi her şeyin üzerinde tutmam olmuştur.
4- Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Bursa ve Balıkesir’de halka yaptığım konuşmalarda da belirttim, dedim ki, esin kaynağımız millettir. Bir zamanlar bu milletin başına fes giydirebilmek için şeyhülislamlar değiştirildi, fetvalar çıkarıldı. Şükrana ve övgüye değerdir ki, bugün milletimiz böyle duygusuz, anlamsız, mantıksız araçların hiçbirine ihtiyaç duymuyor. Bu gibi kılavuzlara ihtiyaç göstermiyor. Bizim kılavuzluğumuz ise milletimizden aldığımız ilhamdan başka bir şey değildir ve olamaz. Arkadaşlar! İçtenlikle, kesinlikle ifade etmek isterim ki, hep birlikte takip ettiğimiz yol doğrudur, isabetlidir. Bu yol bizi mutluluğa götürecektir. Tereddüde yer yoktur. Takip ettiğimiz yolun gerçekten isabetli olduğu, yine sizin hal ve şanınızdan ve yüksek hareketlerinizden bellidir. Arkadaşlar, takip ettiğimiz yol, içimizden herhangi birinin çizdiği herhangi bir yol değildir. Bütün fikirlerin bileşkesinin çizdiği yoldur. Onun için doğrudur, isabetlidir.
5- Millet işlerinde her bireyin zihninin, başlı başına faaliyette bulunması lâzımdır. Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemem. Yurttaşlarımın düşüncelerini de anlamak isterim. Millî emeller, Millî İrade; yalnız bir şahsın düşünmesinden değil, bütün millet bireylerinin tamamının arzularının, emellerinin bileşkesinden oluşur.
6- Ey gerçeği arayan! Ne zaman doğru yoldasın, bilir misin? Kendini milletin ortak eğilimine adadığın zaman! Milletimize hizmet mi etmek istiyorsun? Bu yolda büyük işler mi yapmak istiyorsun? Sesin duyulsun mu istiyorsun? Ancak bir koşulla başarabilirsin bunu: Milletimizin ortak eğilimini kendine kılavuz bilerek, yalnızca Millî İrade’den güç alarak. Millettir çünkü her gücün, her başarının kaynağı! Beni örnek al. Her şeyden önce şunu yap: Milletimizin hakikî duygularına, hakikî eğilimlerine yönel, nüfuz et, onları tanı, öğren. Nasıl bileceksin milletin ortak arzularını, ortak eğilimlerini, Milli İrade’yi? Milletini tanıyarak, halkın içine girerek, onunla kaynaşıp yaşayarak, onu konuşturup dinleyerek... Temiz basın yoluyla, medya yoluyla… İnsanımızı anlatan yapıtları okuyarak, yurtsever ve dürüst aydınlarımızı izleyerek, dinleyerek...
7- Ve siz…, ülke ve millet hizmetinde önder olmak isteyenler! Söyleyin: Esin kaynağınız ne olmalıdır? Elbette milletin hakikî duyguları olmalıdır, hakikî emelleri olmalıdır. Eğer benim, ben Atatürk’ün, anılmaya değer bir hareketim olduysa, o da budur, hep milletimin duygu ve eğilimlerine temas etmeye çalışmış olmamdır. Her türlü başarının sırrı, her çeşit kuvvetin, kudretin gerçek kaynağı milletin kendisidir; buna inancım tam olmuştur. Ancak şu da var ki, üzülerek söylüyorum, siyasette milletlerin insanca ve içten eğilimlerinden çok, siyaset adamlarının hesaplara dayalı girişimlerini görürüz.
8- Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Manisa’da, Konya’da, Tarsus’ta, Afyonkarahisar ve İzmir’de, Kastamonu’da yaptığım konuşmalarda ve her zaman bunları anlattım. Biz milletimizle bütünleşmiş insanlarız, tek esin kaynağımız vardır, o da Millî irade’dir, dedim. Her işte başarı sırrı budur, halkın sesi hakkın sesidir, dedim. Millî İrade’nin bir gerçek olduğunu, asla engellenemeyeceğini vurguladım. Halkın ancak kendisini anlayanı benimsediğini, gençliğin de mutlaka bu anlayışla eğitilmesi gerektiğini söyledim.
9- Manisa’da konuşuyorum: Saygıdeğer halkım! Bizim kalbimiz, bizim fikrimiz tamamiyle sizin duygularınıza, fikirlerinize ve emellerinize uymaktadır. Bütün ülke ve dünya bilsin ki, Türkiye halkı başkanlarıyla, yöneticileriyle ve başkanları, yöneticileri de halkıyla birlikte aynı yolun yolcusu, hemfikir insanlardır.
10- Konya’dayım: Ülke ve millet hizmetinde öncü olmak isteyenlerin esin kaynağı, milletin gerçek duyguları ve emelleridir. Bizim anılmaya değer bir hareketimiz varsa, o da milletin duygu ve eğilimlerine, varlığına temas etmeye çalışmaktan ibarettir. Her türlü başarı sırrının, her türlü kuvvetin, kudretin gerçek kaynağının, milletin kendisi olduğuna kanaatimiz tamdır. Bu nedenledir ki, milleti yönetmede prensibimiz de, milletin ortak ve genel fikir ve eğilimlerine tabi olmak olmuştur.
11- Benim halkımın duygu ve düşüncelerine bu vukuf yeteneğim, en çok övündüğüm bir yönümdür.1923 yılının Mart ayı idi, Tarsuslu çiftçilerle beraberdim. Onlara şunları söyledim: Adınıza konuşan arkadaşınız beni çok duygulandıran sözleriyle sizlerin kalbinizde, vicdanlarınızda, beyinlerinizde var olan duygu ve düşüncelerin, benim tarafımdan bilindiğini ifade etti. Bu söz gerçekten doğrudur. Ben ne düşündüğünüzü bilen, ne hissettiğinizi duyan, dertlerinizin ne olduğunu anlayan bir arkadaşınız, bir kardeşiniz olmakla övünmekteyim. Bildiğim, duyduğum, anladığım bu şeylerin esası; sizlerde, büyük kalplerinizde var olan cevherdir. Bu değerli cevherdir ki, milletimizi kazadan, belâdan, yok olmanın felâketinden kurtardı ve milletin en kuvvetli dayanma temeli oldu. Sizler için, ülke için, her taraftan çiğnenen vatanı kurtarmak için, diğer arkadaşlarla beraber hizmete atılmam, bana başarımıza güvenmek cesaretini veren, hep sizlerin kalp ve vicdanlarınızdaki duygulara vâkıf oluşumdandı.
12- Ben ne yaptıysam halkımla yaptım. Hiçbir iş yalnız başarılamaz, meğerki Millî İrade’nin bir ifadesi olsun. Afyonkarahisar’da konuşuyorum: Eğer ben milletime herhangi bir hizmette bulunmuşsam, eğer ben herhangi bir girişimde önayak olmuşsam, bu hizmet ve girişimin esas kaynağı; saygılar ve sevgilerle bağlı olduğum, bundan sonra da saygı ve sevgiyle mutluluk ve ikbaline varlığımı hasredeceğim, hayatımı vakfedeceğim sevgili milletime, yurttaşlarıma aittir. Bir millette güzel şeyler düşünen insanlar, olağanüstü işler yapmaya yetenekli kahramanlar bulunabilir. Ancak öyle kimseler tek başına hiçbir şey olamazlar; meğerki genel bir duygunun, genel bir iradenin, milletteki genel ihtiyacın etkeni, ifadesi ve temsilcisi olsunlar. Ben milletimin fikirlerini ve duygularını yakından bilmekten, sevgili milletimde gördüğüm yetenek ve ihtiyacı ifadeden başka bir şey yapmadım. Onun bu yetenek ve duygularına olan vukufumla övünüyorum. Milletimdeki bugünkü zaferleri doğurabilecek özelliği görmüş olmam, bütün bahtiyarlığım işte bundan ibarettir.
13- Bir hususu daha eklemek isterim ki, o da şudur: Milletin fikir ve duygularını öğrenmenin birçok yolu vardır; bunlardan biri de halkın içinden çıkıp gelenleri dinlemektir. İzmir İktisat Kongresi açış nutkumda belirttiğim gibi: Arkadaşlar, sizler, doğrudan doğruya milletimizi oluşturan halk sınıflarının içinden geliyorsunuz ve onlar tarafından seçilmiş olarak geliyorsunuz. Bu itibarla ülkemizin, milletimizin durumunu, ihtiyacını ve milletimizin emellerini ve elemlerini yakından biliyorsunuz. Herkesten daha iyi biliyorsunuz. Sizin söyleyeceğiniz sözler, alınması lüzumunu beyan edeceğiniz önlemler, doğrudan doğruya halkın dilinden söylenmiş gibi kabul görür: en büyük isabetlere sahiptirler. Çünkü halkın sesi, hakkın sesidir.
14- Bununla beraber milletimizin ortak eğilimi olduğunu, genel fikri olduğunu yadsıyanlar da vardır. Hiç şüphe etmemek gerekir ki, ülkemizin ve milletimizin başına bunca felaket bu kişilerden, bu gafil insanlardan gelmiştir; öylelerinin, ülkenin talih ve iradesini ellerinde tutmuş olmalarından gelmiştir. Oysa bir toplumun mutlaka ortak bir düşüncesi vardır. Eğer bu her zaman ifade edilemiyor ve açığa vurulamıyorsa, bu duruma bakıp onun var olmadığına hükmetmemek gerekir. O pratikte kesinlikle vardır. Varlığımızı kurtaran, bağımsızlığımızı kurtaran bütün eylem ve hareketler; milletin ortak fikrinin, arzusunun, azminin yüksek tecellisi eserinden başka bir şey değildir.
15- Yine Cumhuriyet’in kuruluşunu izleyen yıllarda Meclis’de, Kastamonu’da ve diğer bazı yerlerde yaptığım konuşmalarda vurguladığım gibi, bizim esin kaynağımız daima milletimizin vicdanı olmuştur. Millî iradeyi yok hükmünde sayanlar aldanıyor. Biz Millî İrade’ye inanıyor, daima onu yerine getirmeyi görev biliyoruz. Milletimiz, kurtuluşu aramaktadır. Bu girişimleri önleyecek hiçbir kuvvet yoktur. Önlemeye kalkışanlar karşılarında bizi bulacaktır. Bilinmelidir ki, milletin iradesine uymayanların sonu hüsrandır, yok olmaktır. Saygılı olanlar ise milletin takdirine mazhar olur.
16- Biz, milletin gerçek eğilimi hilafında sanılarda bulunanlara iltifat etmedik. Bununla özellikle bugün çok iftihar ediyorum. Bundaki isabet sırrını açıklamak için hemen arz etmeliyim ki, bizim esin kaynağımız doğrudan doğruya büyük Türk milletinin vicdanı olmuştur ve daima da olacaktır. Bütün harareti, verimi, kuvveti millî vicdandan aldıkça, bütün girişimlerimizde milletin sağduyusunu rehber kabul ettikçe, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da milleti doğru hedeflere ulaştıracağımıza imanımız kuvvetlidir.
17- Bu ahmaklar niçin milletin sözüne, milletin kalbine, milletin arzusuna kulak vermeyi kendilerine gereksiz görüyorlar? Arzu, talep, irade bizim ve kimsenin değil, milletindir. Biz onun işaret ettiği maddi ve manevi ihtiyaçlarını yerine getirmeye memur adamlarız. Kendi kendimize mutlak yetki iddiasıyla ortaya çıkmak hakkımız mıdır? Büyük Türk milletine karşı herhangi bir memurun veya cumhurbaşkanının, onu, geçmişin ahmak ve alçak devirlerinde olduğu gibi hiçe sayarak kendisinin ancak ahmakları aldatabilecek aklına boyun eğeceğini sanmak düşünülebilir mi? Bunun çok ayıp ve gülünç olduğuna şüphe yoktur.
18- Hiç kimse merak etmesin. Türk milleti yaptığını bilinçle ve bunca bin yılların hayatında açtığı devasız yaraları acilen tedavi etmek ıstırabıyla gerçek denilen cevheri bulmuş olduğuna kani olarak uzun adımlarla kurtuluş aramaya karar vermiştir. Bunun önüne set çekmek isteyeceklerin sonu, Türk’ün kuvvetli ayakları altında ezilmektir. Eğer bu millet yalnız bu hususta herhangi bir zorlukla karşılaşırsa, ben ve arkadaşlarım tereddüt etmeden bu kuvvetli ayakların, pençelerin önünde naçiz bir millet fedaisi oluruz, o kadar.
19- Millet her türlü iradesini gerçekleştirmeye muktedirdir. Girişimlerinin önüne geçebilecek hiçbir kuvvet yoktur. Her nereden gelirse gelsin, yasaklama girişimleri hiçbir yerde, hiçbir kimse tarafından uygulanamaz.
20- Değerli arkadaşlarım, hep birlikte, saygı bakışlarımızı vicdanımızın kıblesi olan millet muhitine çevirelim. Orada erdemin, vefa ve sadakatin, yenilik arzusunun, egemenlik ve bağımsızlık aşkının söndürülemez ateşi yanmaktadır. Bu kutsal ateş kendi içindeki cehaleti ve karanlığı yakacak ve bağımsızlığımızın önüne dikilecek olan bütün engelleri yıkacaktır. Millet önünde, onun bağımsızlık hakkı önünde, onun ilerleme ve yeniliğe liyakatı önünde, her kuvvet ancak milletin irade ve emeline uymak suretiyle yaşayabilir. Milletin irade ve emeline uymayanların talihi hüsrandır, yok oluştur. Bu ulu iradenin huzurunda büyük bir saygı ve bağlılıkla eğilelim.
21- Milletimiz, arzu ve yeteneğinin yönelmiş olduğu istikametleri görmeye çalışan ve görebilen evladını daima takdir etmiştir, korumuştur. Bu kadar emin bir samimiyet sinesinde olanca kuvvetiyle çalışan vatan evladı, her zaman verimli bir faaliyet alanı bulacağına haklı olarak emin olabilir. Biz sevgili vatanımıza ait olan çalışma ve mücadelelerimizde sarfına mecbur olduğumuz kuvveti, daima halkın ruh ve vicdanından aldık.
22- Ben ve arkadaşlarım, giriştiğimiz büyük çalışmalarda, milletimizin yüksek yeteneği ve yüksek sağduyusu başlıca yol göstericimiz olmuştur, başarı kaynağımız olmuştur. Milletimiz, gerçek eğilimine aykırı düşüncede bulunanlara güvenmez, iltifat etmez. Kendi eğilimlerine, kendi sorunlarına kayıtsız olanları tanır, onlardan uzak durur. Atatürkçü!... Halkını kazanmak mı istiyorsun, öyleyse onunla bir ol, aynı dili konuş, onunla hemdert ol! İsteklerini bil, onlara kılavuz ol, çare ol.
Prof. Dr. Cihan DURA, 14 Mayıs 2016