Evet, Böyle Oluyor Cumhuriyet'i Savunmak!

Evet, Böyle Oluyor Cumhuriyet'i Savunmak!

İletigönderen İrfan Tuna » Cmt May 28, 2011 21:57

EVET, BÖYLE OLUYOR CUMHURİYET’İ SAVUNMAK!



Atalarımız ne güzel söylemişler ’’Ayinesi iştir kişinin…’’ diye.

Ülkemizi, bağımsızlığımızı, egemenliğimizi, cumhuriyetimizi, ulusal bütünlüğümüzü ve ulusal birliğimizi savunmak da sadece lafla olmaz, eylemle olur…

Peki, bizi bu konularda tehdit eden en büyük gücün ABD emperyalizmi olduğunu yıllardan beri milletimize eylemiyle, söylemiyle kimler anlatmaya çalışıyor?

Kimler, bu tehdide karşı yılmadan, korkmadan göğsünü siper ediyor…


Gelin örnekleriyle görelim.

ABD derin devletinin ülkemizdeki uzantısı SüperNATO’yu ve bu derin yapılanmanın ülkemizdeki tüm tertiplerini, hiçbir baskıdan ve tehditten çekinmeden, yılmadan, korkmadan Doğu Perinçek, İşçi Partisi ve yayın organları aydınlattı, aydınlatmaya çalıştı…



Günümüzde ABD güdümünde birdenbire Kürt sevdalısı kesilenlerin; ABD güdümündeki 12 Eylül faşizminin, doğu ve güneydoğumuzdaki Kürt kökenli yurttaşlarımıza yönelik etnik düşmanlık politikalarını alkışladıkları günlerde; bu politikaların gelecekte ülkemizin birliğine zarar vereceğine ilişkin uyarıları, hem de o günün en zor koşullarında Doğu Perinçek, İşçi Partisi ve yayın organları yaptı…

Bugünkü sorunların altyapısını hazırlayan, Kürt kökenli yurttaşlarımızı düşmanlaştıran, ülkemizin birliğine zarar vereceği o günden belli olan ABD güdümlü o etnik düşmanlık politikalarını; kardeşlik politikalarıyla, Doğu Perinçek, İşçi Partisi ve yayın organları durdurmaya çalıştı…



O günkü adı Apocular olan PKK saldırılarında ilk şehitleri İşçi Partisi ve yayın organları verdi…



Bölgede katliamlar gerçekleştiren Hizbullah’ın, devlet tarafından desteklendiğini ilk İşçi Partisi’nin yayın organları duyurdu…

1990’ların başından itibaren ABD’nin topraklarımızdaki üslerini de kullanarak, Çekiç Güç aracılığıyla Irak’ın kuzeyinde bir kukla devlet kurmaya ve bu kukla devleti adım adım doğu ve güneydoğumuza doğru genişletmeye çalıştığını, Doğu Perinçek’ten, İşçi Partisi’nden ve yayın organlarından öğrendik…

ABD’nin Irak’ı ve ülkemizi bölme planlarını raporlarla belgeleyen Jandarma Genel Komutanımız Org. Eşref Bitlis’in, devlet içinde ABD güdümlü bir çete tarafından uçağına yapılan sabotajla katledildiğini Doğu Perinçek’ten, İşçi Partisi’nden ve yayın organlarından öğrendik…



1995 yılı Mart ayında 35 bin Mehmetçikle ABD işgali altındaki Irak'ın kuzeyine girip ABD'ye ağır bir yenilgi yaşatan ordumuz için, Foreign Affairs, Foreign Reports, Mediterranean Quarterly ve Joint Forces Quarterly gibi CIA bağlantılı yayın organlarında "Türk komutanları hizadan çıktı" saptamalarının yapıldığını Doğu Perinçek’ten, İşçi Partisi’nden ve yayın organlarından öğrendik…

Abdullah Çatlı’nın Mehmet Özbay kimliğiyle devlet içindeki Amerikancı çete tarafından kullanıldığını, Susurluk kazasıyla bu ortaya çıkmadan aylar önce Doğu Perinçek’ten, İşçi Partisi’nden ve yayın organlarından öğrendik…

Şu an Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmakta olan Abdullah Gül’ün 2 Nisan 2003 tarihinde Dışişleri Bakanı olduğu dönemde, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Powell’la imzaladığı sözleşmeyle, ABD’ye; ''Türk askerinin Irak’ın kuzeyinden çekileceğinin, sınır ötesi kapsamlı askeri harekatlara son verileceğinin, PKK'ya karşı ABD askeri makamlarının izni olmadan sınır ötesi harekat yapılmayacağının, ABD'nin Ortadoğu harekatlarına aktif destek ve katılım sağlanacağının, Kıbrıs’ta Denktaş'ın devre dışı bırakılıp Annan Planı'nın kabul edileceğinin, Ermeni açılımı kapsamında devlet politikası bir tarafa bırakılarak Ermenistan lehine adımlar atılacağının, PKK elemanlarına geniş kapsamlı af çıkarılacağının, PKK'nın yasallaşması için gerekenlerin yapılacağının, Güneydoğu belediyelerine özerklik verileceğinin, Türkiye'nin adım adım federasyona götürüleceğinin'' sözlerinin verildiğini İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in 13 Temmuz 2003 günü yaptığı basın toplantısından öğrendik…

4 Temmuz 2003 tarihinde Irak'ın kuzeyindeki Süleymaniye kentinde görev yapmakta olan Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bağlı askerlerimizin başına ABD askerleri tarafından çuval geçirildiğinde askerlerimiz serbest bırakılıncaya dek, İstanbul Tepebaşı’nda İşçi Partisi nöbet eylemi yaptı, ABD’ye bayrak gösterdi…

Şu an Başbakanlık koltuğunda oturmakta olan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1996 yılında CIA ajanı Morton Abramowitz tarafından Erbakan’ın yerine başbakanlığa hazırlandığını ve 2002 yılında işbaşına gelir gelmez BOP Eşbaşkanlığı görevi üstlendiğini ilk Doğu Perinçek’ten, İşçi Partisi’nden ve yayın organlarından öğrendik…



Avrupa Birliği’nin ülkemizdeki temsilcisi Karen Fogg’un, devletin ulusal ve üniter yapısına ilişkin yıkıcı faaliyetlerini belgeleyen elektronik posta yazışmalarını Doğu Perinçek’ten, İşçi Partisi’nden ve yayın organlarından öğrendik…



Ermeni soykırımı iddialarıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu tartışmalı hale getirmeye, Lozan’ı delmeye çalışan emperyalist merkezlere karşı, Talat Paşa Komitesi kurarak emperyalist Batı merkezlerinde ülkemizi ve Lozan’ı savunanların en önünde Doğu Perinçek, İşçi Partisi ve yayın organları oldu…

Kıbrıs’taki milli davamızın yılmaz savunucusu Rauf Denktaş’ın, emperyalist merkezler tarafından tasfiye edilmeye çalışıldığı günlerde, Türkiye’nin 10 ayrı bölgesinden ’’Dayan Denktaş, Uyan Türkiye’’ yürüyüşleriyle Denktaş’a ve milli davamıza sahip çıkanların en önünde İşçi Partisi ve yayın organları oldu…

Diyarbakır’daki Aslanoğlu köylülerinin toprak ağalığına karşı yürüttükleri cumhuriyet mücadelesini İşçi Partisi örgütledi, İşçi Partisi’nin yayın organları savundu…

Örnek çok da sanırım bu kadarı yeter.

***

Cumhuriyet değerlerini, bağımsızlığımızı, egemenliğimizi ve vatanımızı savunan tüm vatanseverler gibi, Doğu Perinçek ve İşçi Partisi de işte bu nedenle hedefte.

Atalarımız ne güzel söylemişler değil mi?

’’Ayinesi iştir kişinin…’’

Ey! Yaşamları boyunca konuşmaktan, eleştirmekten, çamur atmaktan başka hiçbir şey yapmayanlar, ülkemizi, cumhuriyetimizi, bağımsızlığımızı, egemenliğimizi savunmak için peki siz ne yaptınız?

Çamur atmaktan başka yaptığınız bir şey gösterin bari!


İrfan Tuna - 28 Mayıs 2011 - Güncel Meydan

Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Evet, Böyle Oluyor Cumhuriyet'i Savunmak!

İletigönderen İrfan Tuna » Pzt May 30, 2011 0:32

İŞÇİ PARTİSİ GENEL BAŞKANI DOĞU PERİNÇEK'İN CUMHURBAŞKANI AHMET NECDET SEZER'E MEKTUBU

İKİZ İHANET YASALARI KONUSUNDA
CUMHURBAŞKANI'NA MEKTUP
11 Haziran 2003



Sayın Cumhurbaşkanımız,

Birleşmiş Milletler'de "İkiz Sözleşmeler" diye anılan "Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi" ve "Medenî ve Siyasî Haklar Sözleşmesi" [Doğru çevirisi "Kişisel ve Siyasal Haklar" olmalı] başlıklı uluslararası sözleşmeler, 4 Haziran 2003 günü TBMM'de yasayla onaylandı ve yayımlanmak üzere Cumhurbaşkanlığı'nın imzasına sunuldu.

Yasanın Özellikleri

Bu yasa, Türkiye'yi, etnik parçalama yasasıdır (I. ve II. Sözleşmeler, Madde 1).

Bu yasa, Türkiye'yi ekonomik parçalama yasasıdır (I. ve II. Sözleşmeler, Madde 1/2, I. Sözleşme, Madde 25).

Bu yasa, Türkiye'yi toplumsal parçalama yasasıdır (I. Sözleşme, Madde 2/2, II. Sözleşme, Madde 2/1).

Bu yasa, Türkiye'nin devlet ve millet bütünlüğünü ayak altına alma yasasıdır (I. Sözleşme, Madde 1, 2, 25; II. Sözleşme, Madde 1, 2).

Bu yasa, Türkiye'nin devlet egemenliğini yok etme yasasıdır (I. Sözleşme, Madde 5 ve 25).

Bu yasa, yabancı devletlere müdahale hakkı tanımaktadır (II. Sözleşme, Madde 40, 41).

Bu yasa, Lozan Antlaşması'nı delik deşik etmiştir (I. Sözleşme, Madde 1, 27).

Bu yasa, Anayasa'da özel himaye gören Devrim Kanunları'na son öldürücü darbeleri indirmektedir.

Bu yasa, Anayasayı ortadan kaldırma yasasıdır (I. Sözleşme, Madde 1, 2, 5, 13/3, II. Sözleşme, Madde 18/4, 27).

Özet olarak, İkiz Sözleşmeleri onaylayan yasa, bir ihanet yasasıdır.


Sayın Cumhurbaşkanımız,

Başlıklar halinde sıraladığım bu saptamaların hukukî açıklamasını ayrıca ekli olarak değerlendirmenize sunuyorum (Ek: İkiz Sözleşmeyi Onaylayan İhanet Yasası Üzerine Cumhurbaşkanımıza Arzedilen Hukukî Açıklama).

Çekince Yalanları

Sayın Cumhurbaşkanımız,

Yasaların bölücü içeriği ortaya çıkınca, kamuoyunu aldatmak için çekince yalanları piyasaya sürülmüştür.

Yalnız ve yalnız iki maddeye çekince konmuştur: I. Sözleşme, Madde 13/3-4 ve II. Sözleşme, Madde 27.

Bu çekincelerin hiçbir kıymeti yoktur. Çünkü:

1. Türkiye'yi etnik, ekonomik, toplumsal bakımdan parçalayan, devlet egemenliğini yok eden, yabancı devletlere müdahale hakkı tanıyan ve Anayasayı çiğneyen maddelere çekince konmamıştır,

2. Çekince konan I. Sözleşme, Madde 13/3-4'ün yerine, II. Sözleşmenin 18/4. madde hükmü vardır. İnançlara göre eğitim özgürlüğü orada da tanınmaktadır.

3. Çekince konan II. Sözleşme, Madde 27'nin yerine, yine Lozan'ı delik deşik eden her iki sözleşmenin 1 ve 2. maddeleri vardır.

4. Kaldı ki, Türkiye'nin iki çekincesini değerlendirecek olanlar da, bu yasaya göre, uluslararası merkezlerdir. Türkiye, bu sözleşmelere göre kendi çekincesini yorumlama hakkına bile sahip değildir.

Görüldüğü gibi, bu çekincelerin konması, bir kevgirin iki deliğinin kapatılmasına benzemektedir. Diğer delikler açıktır. Yapılan iş, göstermeliktir, milleti aldatmak içindir. Lozan kurtarılamamıştır.

Zamanlamaya Dikkat

Sayın Cumhurbaşkanımız,

Zamanlama çok dikkat çekicidir.

İkiz Sözleşmeler, Birleşmiş Milletler'in 16 Aralık 1966 tarihli kararıyla kabul edilmiş ve imzaya açılmıştı. Türkiye tarafından 37 yıldır onaylanmayan bu sözleşmeler, ABD'nin Irak'a saldırdığı ve komşu ülkeyi işgal ederek parçaladığı koşullarda, Meclis'e sevk edilmiştir. Hükümet, birinci sözleşmeyi, ABD'nin Irak'a askerî harekâtının öncesine rastlayan 23 Aralık 2002 günü, ikinci sözleşmeyi ise ABD'nin Bağdat'a girmesinden hemen sonra, 25 Nisan 2003 günü Meclis Başkanlığı'na vermiştir.

Meclis'ten Sinsice Geçirildi

İkiz Sözleşmeler, Meclis'ten içeriği gizlenerek sinsice geçirilmiştir. Meclis görüşmelerini tutanaklardan okuduğumuz zaman, Sözleşmelerin 1. maddelerinin üzerlerinin örtüldüğü, okunmadan geçildiği görülmektedir. Yasanın gündeme geldiği ve görüşüldüğü Haziran ayı başında TBMM internet sitesi açıldığı zaman, yasanın ekinde bulunan sözleşme metinleri bulunamamış, "Sözleşme metni filme alındığı için ekte yer almamaktadır" ibaresine rastlanmıştır. Yasanın asıl içeriğini oluşturan sözleşmeler, kamuoyundan, basından ve hatta milletvekillerinden bile gizlenmiştir ve hâlâ gizlenmektedir. Konuştuğum iki bakan, görüştüğüm çok sayıda milletvekili, bu İkiz İhanet Yasası'yla onaylanan uluslararası sözleşmelerin içeriğini bilmemektedir. Bakanlar bilmeden imzalamış, milletvekilleri bilmeden oy vermişlerdir.

Tayyip Erdoğan, 10 Haziran 2003 günü sorulan soru üzerine yalan söylemiş, Sözleşmelerin 1. maddelerinin içeriğini inkâr etmiştir (Ulusal Kanal'ın 10 Haziran 2003 günlü görüntülü haberi ve Yeni Çağ gazetesi, Haziran 2003).

Bilindiği üzere her iki sözleşmenin ilk maddesinde, "Bütün halklara kendi kaderlerini tayin hakkı" tanınmaktadır.

Birkaçı dışında basın ve televizyonlar da, sözleşmelerin içeriğini kamuoyundan gizlemişler, kamuoyunun dikkatlerini çeşitli yöntemlerle başka yerlere çekmişler, İhanet Yasası'nın üzerini türbanla örtmüşlerdir.

Türkiye'ye Büyük Komplo

Sayın Cumhurbaşkanımız,

Türkiyemiz arkamızda kalan 80 yılın en büyük komplosuyla karşı karşıyadır. Sözleşmelerin onaylanması, Türkiye'yi hedef alan operasyonun bir parçasıdır. Bu gerçeği, bugün göremeyenler önümüzdeki süreçte çok daha açık olarak ve sonuçlarına katlanarak göreceklerdir.

ABD, Irak'ı işgal ettikten sonra Wolfowitz, Grosmann ve Perle gibi yetkilileri marifetiyle Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı bir sindirme operasyonu yürütmüştür. Ordumuz bir psikolojik savaş bombardımanıyla, nifak ve fesat tertipleriyle hedef alınmış, komutanlarımızın Cumhuriyet'i ve millî devleti savunma iradeleri zaafa uğratılmak istenmiştir. Aynı şekilde milletimize karşı yoğun bir kampanya yürütülmüş, küreselleşme hızla gelen bir kamyona benzetilerek, millî devleti ve Kemalist Devrim'i savunmanın imkânsız olduğu yalanları işlenmiştir.

İşte İkiz İhanet Yasası, bu psikolojik harekâtın arkasından gelmiştir. Bu Yasa, Türkiye'nin bir Kukla Devlete dönüştürülerek "kriz bölgelerine müdahale misyonuyla" ateşlere sürülmesi tertibinin merkezî hamlesidir. Komplo dediğimiz budur.

Siyasal Sonuçları

Sayın Cumhurbaşkanımız,

İkiz İhanet Yasası'nın yol açacağı siyasal sonuçları özetleyecek olursak:

• İkiz Sözleşmeleri onaylayan yasa, Türk devletinin ve milletinin birlik ve bütünlüğünü, Türk devletinin egemenliğini ve Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde gerçekleştirdiğimiz devrimin ayakta kalan bütün kazanımlarını hedef alan emperyalist tehdidin tarihî önem taşıyan merkezî hamlesidir.

• Fotoğrafın tamamına baktığımız zaman, bir Sevr manzarasının önünde durduğumuzu görüyoruz: Kamu Reformu ve yerel yönetimlerin yeniden düzenlenmesi perdesi altında merkezî devlet bertaraf edilmekte, Türkiyemiz beyliklere ayrılmakta, millî ekonomimizin temelini oluşturan KİT'ler tasfiye edilmekte, tarımımızın çökertildiği koşullarda topraklarımız yok pahasına yabancı mülkiyetine sunulmakta, vatanımızın doğal ve tarihsel zenginlikleri yağmaya açılmakta, okulların özelleştirilmesi yoluyla eğitimimiz parçalanmakta, Türkçemiz eğitim sisteminden kovulmakta ve yozlaştırılmakta, misyoner faaliyeti özgürleştirilerek emperyalist yıkıcılık teşvik edilmekte, sağlık sistemi çökertilmekte, sendikalarımız yok edilmekte, devlet küçültülmektedir. Türkiyemiz topyekûn bir saldırıyla karşı karşıyadır. İkiz Sözleşmeler'in onaylanması, bu topyekûn saldırıya, içerden, hem de yürütme ve yasama organı mevzilerinden verilen bir destektir. İhanet, ne yazık ki, en yüksek mevkilere tırmanmıştır.

• Bu yasayla, hiçbir yurttaşımıza veya hiçbir yurttaş topluluğumuza herhangi bir özgürlük verilmemektedir. Bütün milletimiz, millî köleliliğe ve Ortaçağ karanlığına itilmektedir.

ABD İşgali İçin Hukukî Zemin

• ABD'ye Türkiye'nin yönetimini kuklalaştırmak ve askerî müdahale için hukukî zemin sunulmakta ve tehdit olanakları verilmektedir. Böylece ABD Ordusu'nun "Binyılın Meydan Okuması 2002" (Millenium Challenge 2002) Tatbikatı'nın ilan edilen senaryosu hayata geçirilmektedir. Senaryoda tanımlanan "hedef ülke"nin Türkiye olduğunu, Siz Sayın Cumhurbaşkanımıza bütün kanıtlarıyla bir dosya halinde sunmuştum.

Bölücülüğe Hukukî Koruma ve Kışkırtma

• İkiz İhanet Yasası'yla her türden Cumhuriyet düşmanı ve bölücü terörü azgınlaştıracak bir hukukî zemin yaratılmakta, bu tür faaliyetlere uluslararası himaye getirilmektedir. Bu yasadan sonra, ayrılıkçı, mezhepçi, tarikatçı faaliyetler; bölücü ve gerici örgütlerin tüzüklerine göre değil, doğrudan doğruya Türkiye Cumhuriyeti yasasına dayanılarak yürütülebilecek ve bu tür faaliyetleri önlemeye yönelik kamu uygulamaları yasadışı sayılacak, dahası her tür bölücü ve yıkıcı faaliyet başka devletler tarafından Türk yasalarına göre kışkırtılabilecektir. Bu yasa, bölücülüğü meşrulaştırmakta, millî devleti gayrimeşru hale getirmektedir.

• Bu yasayla Türkiye'nin Yugoslavyalaştırılması süreci resmen başlatılmıştır. İkiz Sözleşmeler'in Yugoslavya'nın parçalanması sürecinde ne kadar karanlık bir rol oynadığı bilinmektedir ve Türkiye için büyük dersler içermektedir.

• Bu yasa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hukukî açıdan intihar etmesi anlamına gelmektedir. Çünkü bu yasa, Türkiye'yi bölmek için yürütülecek her türden faaliyeti meşrulaştırıp uluslararası himayeye kavuştururken, Türkiye'nin devlet bütünlüğünü ve millet birliğini savunma hakkını gayrimeşru duruma düşürmektedir. Bu hukukî zemin yaratıldıktan sonra, sıra gelmektedir Türkiye'nin eylemli olarak yok edilmesi girişimlerine.

Yenilmeden İmzalanan Sevr

Sayın Cumhurbaşkanımız,

Bu İkiz İhanet Yasası, onaylanacak olursa, Türkiye askerî bir yenilgiye uğramadan Sevr Antlaşması'nı imzalamış olacaktır. Sevr Antlaşması'nın diğer hükümlerinin de, parçalara bölünerek Uyum Yasaları adı altında Meclis'ten geçirildiği görülmektedir. Bütün bunlar, Türk devletinin ve ordusunun emperyalist askerî müdahalelere karşı direncini kırmak içindir. Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda önce askerî yenilgi, sonra Sevr gelmişti. Şimdi planlanan ise, önce Sevr, sonra askerî yenilgidir. Çünkü Türk devletini sözleşmeler imzalatarak, barışçı yollardan bölmek ve teslim almak mümkün değildir. İkiz İhanet Yasası'nı çıkaranlar, son tahlilde, Türkiye için askerî tehdit oluşturacak devletlere hizmet eden konumlara düşmektedirler.

Bu olgular karşısında, İkiz Sözleşmeleri onaylayan yasanın çıkarılması, siyasal bir gafletin sınırlarını aşmıştır ve Ceza Yargısının soruşturma alanına girmektedir. Cumhuriyet tarihimizin en ağır suçu işlenmektedir.

Büyük Suç

Sayın Cumhurbaşkanımız,

Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül yönetimi, İkiz İhanet Yasası'nı çeşitli tertiplerle Meclis'ten geçirterek, Büyük Devrimci Atatürk'ün tanımıyla "kendi çıkarlarını müstevlilerin emelleriyle birleştiren iktidar sahipleri" konumuna oturmuşlardır.

Meclis, bir oldubitti sonucu İkiz İhanet Yasası'nı kabul ederek, devletin ve milletin bütünlüğüne ve Cumhuriyet'e karşı işlenecek büyük suçların önünü açmak gibi tarihî bir aymazlığa itilmiştir. Meclis'e bu vahim hatasını düzeltme imkânını sağlamak sizin yüksek kararınıza kalmıştır.

Milletin Umudu

Sayın Cumhurbaşkanımız,

İkiz İhanet Yasası'nın, Anayasa'nın 104. maddesi uyarınca "tekrar görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi"ne gönderilmesi konusunu, yüksek değerlendirmenize arz ederim.

Sayın Cumhurbaşkanımız,

Türkiye çok ihanetler görmüş, ama o ihanetleri, Atatürk gibi devrimci öncülerin millete bağlılıkları ve milletinin fedakârlığı sayesinde aşabilmiştir. Yine öyle olacaktır. Bundan en küçük kuşkumuz yoktur. Ne var ki, bizi kaygılandıran, bu çözülme süreci nedeniyle ödeyeceğimiz bedellerin gittikçe ağırlaşıyor olmasıdır.

Milletin umudu şimdi sizdedir; sizin görev döneminizde sınavlardan geçmiş olan Cumhuriyet'e ve millî devlete bağlılık kararınızdadır.

Saygılarımla arz ederim.

Doğu Perinçek
İşçi Partisi Genel Başkanı


Kaynak
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Evet, Böyle Oluyor Cumhuriyet'i Savunmak!

İletigönderen İrfan Tuna » Pzt May 30, 2011 10:44

Serdar Ant'a ve benzerlerine soru-yorum, ülkemizin bölünmesini isteyen bir insan bu uyarıları yapar mı?
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Evet, Böyle Oluyor Cumhuriyet'i Savunmak!

İletigönderen İrfan Tuna » Pzt May 30, 2011 14:46



Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Evet, Böyle Oluyor Cumhuriyet'i Savunmak!

İletigönderen İrfan Tuna » Prş Haz 02, 2011 9:45

Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23


Şu dizine dön: İrfan TUNA

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x