"Evet" denilirse AKP ne yapacak?
AKP iktidarı, Türkiye'yi "yeni bir rejim"e sürüklemek cüretini nereden buldu!
"Cüretini" diyorum, bunun bir cüret olduğunu kendileri de hazırladıkları tanıtım filminde "Geleceğe cüret et" sloganıyla ifade ediyor.
AKP'nin Türkiye'ye nasıl bir gelecek hazırladığı, bugüne kadar yaptıklarından bellidir. Bir taraftan, Türklerin elinde hiçbir ekonomik değer kalmasın diye "varlık fonu" adı altında "ipotek fonu" kurarken, diğer taraftan daha vahim bir hazırlık yapıyorlar!
* * *
Bunun delili de var! Anayasa değişikliklerini yazanlardan biri olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Balçiçek İlter'e bu reform sürecinin daha yeni başladığını belirterek "Kürt politikası, Türkiye'nin yeni siyasal sistem ihtiyacı içerisinde bir yere sahiptir ve 'yeni anayasal sistemin bir boyutudur.' Türkiye'ye özgü 'başkanlık modeli', üniter yapı içerisinde 'adem-i merkeziyetçiliğin geliştirileceği' bir esasa dayandığından 'Kürtlerin yaşadığı bölgeler' de dahil olmak üzere tüm Türkiye bakımından güçlü 'yerel-bütünleştirici merkez yapısı'nı kurmak hedeftir. 'Dışlayıcı ve baskıcı Türk milleti'nden 'kapsayıcı ve özgürleştirici Türkiye milleti'ne geçiş sürecinde Kürt sorununun kalıcı çözümünün gerçekleşeceği bir siyasal realite söz konusudur." dedi.
Buradan anlaşılan şudur:
-Reform sürecinin ilk adımı olan Anayasa değişikliğinin nihai hedefi, Kürtlere özerklik tanımak, Türk Milleti'ni ortadan kaldırmak, yerine Türkiye Milleti kabulü getirmektir!
Peki, bu cüreti nereden buldular?
Bu cüreti, 15 Temmuz ile birlikte, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni tamamen kendi kontrollerine aldıklarına inanmalarından buldular! Daha önce de kozmik odaya girerek, milletin direnç mekanizmasını çökerttiklerine inanıyorlar! Milletin direnç kaynağının, damarlarındaki kan olduğunu unuttular!
* * *
O halde, herkesin cevaplandırması gereken soru şudur:
-Kemal Kılıçdaroğlu'nun da "kontrollü darbe girişimi" dediği 15 Temmuz darbe girişimini kontrol eden, yönlendiren ve oluşturulan siyasi iklimden, "Türk Milleti'ni tarihten silme projesi"ni çıkaran asıl güç odağı neresidir?
Bir darbe hazırlığı vardı, devletin de bundan haberi vardı. Ancak engellemek yerine yol verdiler ki hem gerekli tasfiyeler yapılabilsin hem de rejim değişikliği için gereken ortam sağlanabilsin.
"Bu kadar kesin bir hüküm nasıl verilebilir?" derseniz hükmü veren ben değilim, devlettir! Açıklayacağım!
* * *
28 Mayıs 2015 tarihli yazımın başlığı "Cemaat, darbe yapabilir mi?" şeklindeydi. Yarbay Mustafa Dönmez, Yavuz Selim Demirağ'ın programında darbe hazırlığını açıklamıştı. Demirağ, o dönemde yazdığı İmamların Öcü kitabında, MİT Müsteşarının, TSK'da bulunan iki bin cemaatçinin listesini Tayyip Erdoğan'a verdiğini onun da gereği için Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'e ilettiğini açıklamıştı.
Yine gazeteci Fuat Uğur, üç ay öncesinden 2 Nisan ve 21 Nisan 2016 tarihli yazılarında darbenin nasıl kışkırtıldığını şöyle duyurmuştu:
"Cemaat'in 'hususileri' darbe için Ankara'da toplandı.. Hususilerin görevi subaylar arasındaki bağlantıyı sağlamak, zincirin halkalarını bir araya getirmekmiş..
TSK içindeki kripto askerler artık darbe macerasına atılmak, kendilerini ateşe atmak istemiyor.
Bu yüzden 'Sizi deşifre ederiz, hayatınız kayar' diye tehdit ediliyorlar.
Uyarmak gerekir ki, Devlet onları izliyor. İstihbaratıyla, tüm silahlı kuvvetler hiyerarşisi olarak komuta kademesiyle, hükümetiyle, emniyetiyle, halkıyla, siyasetçisiyle, STK'larıyla bir bütün olarak devlet 'suç' işlemelerini bekliyor."
* * *
Darbeyi beklediler ama bu kadar büyük bir katılım olabileceğini düşünmüyorlardı!
Peki bu veriler dışında darbenin nasıl ve kimler tarafından yapılacağını devletin bildiğine dair bir delil, resmi bir belge var mıdır?
Vardır. Hem da fazlasıyla!
Yarın açıklayacağım...
Arslan BULUT, 27 Şubat 2017
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr