Evet, İran bu! Tabii İran da Türk ve Türkiye düşmanlığına, Ermeniciliğe…

Genel & Güncel Konular

Evet, İran bu! Tabii İran da Türk ve Türkiye düşmanlığına, Ermeniciliğe…

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzr Nis 13, 2025 6:28

Geçtiğimiz hafta Azerbaycan, Zengilan Havalimanı’nı açtı. Açılışta Aliyev ve Erdoğan da hazır bulundu. Zengilan Havalimanı’nın, Azerbaycan’ı Nahçıvan’la ve dolayısıyla da Türkiye’yle doğrudan bağlayacak olan Zengezur Koridoru’nun uzantısı olarak anlaşılması gerek. Havalimanı, sadece Koridor’a temelden karşı olan Ermenistan’ı rahatsız etmekle kalmadı. Azerbaycan’ın (ve tabii ki Türkiye’nin de) bu hamlesi, Ermenilerin yanında İran’ın da Türklere karşı harekete geçmesine neden oldu.
Resim
İran’ın temel amacı Ermenistan’la birebir örtüşüyor: Türkiye ile Azerbaycan arasında kurulacak ve oradan da diğer Türk cumhuriyetlerine uzanacak bir stratejik yol olacak Zengezur Koridoru’nu engellemek. İran’ın Zengilan Havalimanı’na karşı hamlesi, Ermenistan’ın Kapan şehrinde başkonsolosluk açmak oldu. Kapan’ın özelliği, Zengezur güzergâhına en yakın merkez olması. Başkonsolosluğun açılışına hem Ermenistan Dışişleri Bakanı Mirzoyan hem de İranlı mevkidaşı Abdullahiyan katıldı. Abdullahiyan’ın burada yaptığı konuşma, İran’ın yine her zaman olduğu gibi Müslüman Türklere karşı Ermenilerin yanında olduğunun bir kez daha ilanıydı. Abdullahiyan şunları söylemişti:

“İran, Ermenistan’ın güvenliğini bölgenin güvenliği olarak görmektedir. Politikamız, Ermenistan’ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı göstermektir.”

Bölgede güvenliği tehlikeye atanın, başkalarının toprak bütünlüğüne asla saygı duymayanın, Karabağ’ı ve Azerbaycan’ın topraklarının beşte birini savaşla zorla kovulana kadar yıllarca işgal altında tutanın, faşist mollaların sevgilisi Ermenistan’dan başkası olmadığını hatırlatmaya bilmem gerek var mı?

Bugün Ermenistan adı verilen devletin, tarihî Türk İrevan Hanlığı topraklarının gaspıyla nasıl yapay olarak nüfus taşınarak oluşturulduğunu, Ermenistan’ın nasıl terör ve saldırganlık ideolojisiyle şekillenmiş bir devlet olduğunu anlatmak ise daha kapsamlı bir yazının konusu…

İran’ın Ermenilere verdiği destek sadece bu başkonsolosluk açılışından ibaret de değil. İran, 40 gündür protestolarla sarsılmasına bakmadan, geçtiğimiz günlerde Azerbaycan sınırında, hem de silahların namlularını Azerbaycan’a doğru çevirerek “tatbikat” adı altında açık bir provokasyona da imza attı. Faşist mollalar hem Bakü’ye, hem de Ankara’ya diş göstermeye kalkıyor. Doğru. Ama daha içeriden bir korkuları da var. İran’ın içinde, başta Güney Azerbaycan olmak üzere neredeyse tüm bölgelerde yaşayan 10 milyonlarca Türk’ün güçlü bir şekilde ayağa kalkması ve İran’da faşist molla rejimini yıkacak devrimin kaderini belirlemesi. İran rejiminin kendine hayrı yokken Türkiye’ye, Azerbaycan’a sataşması, Ermenistan’a destek vermesi tam da bu nedenle. (Bu arada Rusya’dan medet umarak Ukrayna işgalinde de sahaya inmelerini gözden kaçırmayalım. Ayrıntıları daha önceki konuyla ilgili yazımda belirtmiştim.)

Ama İran’ın Türk düşmanı hamleleri sadece içinde bulunduğu zor duruma bir tepki de değil. Molla faşizmi, yapısı ve ideolojisi gereği Türk düşmanı… Stratejik ve taktik beklentilerinin olmadığı hallerde bile her zaman Türk’ün karşısında, Ermeni’nin yanında yer almak tabiatında var.

Diğer yandan İran’ın, Türk düşmanı politikası kendisini Irak’ta da hissettiriyor. Irak’ta seçimlerin üzerinden yaklaşık bir yıl geçtikten sonra, iç savaşın eşiğinden dönülerek kurulan hükümette bu kez Türkmen bakan yok. Hükümeti kuran Muhammed Şiya es-Sudani, doğrudan Irak Şiileri içindeki İrancı örgütlenmenin temsilcisi. Bu İrancı şebekenin Irak Türkmen Cephesi’ni dışlaması son derece açık bir şekilde Tahran’dan gelen talimatın sonucu! İran’ın Türk düşmanlığı hiçbir sınır tanımıyor…

Tüm bu olan bitene karşı Türkiye’ye, özellikle Avrasyacı-Rusçu-İrancı çevreler tarafından önerilen şey ise yine İran’la dostluk politikası. Fakat bu önerinin hiçbir anlamı yok. Türkiye geçmişte de, şimdi de İran’a karşı her zaman ve koşulda dostluk politikası izledi ve izliyor. Bu İran dostluğu, iyi komşuluk politikası çoğu zaman on milyonlarca İran Türk’ünün görmezden gelinmesine neden olsa dahi terk edilmedi.

Türkiye’de birçok Türkçü ve milliyetçi eğilimli devlet adamı bile geçmişte, İran Türklerini gündeme almaktan, onlarla ilgilenmekten sırf bu nedenle imtina etti. Şimdiyse zaten molla faşizmine hayranlıkla bakan, kurdukları teokratik totalitarizme gıpta eden AKP tarafından yönetilmekteyiz. AKP, daha önce hiçbir Türk hükümetinin olmadığı kadar İran’a yakın oldu. Hatta akla gelebilecek her alanda (!) ortaklık kurdu. Fakat tüm bunlara rağmen İran’ın Türkiye’ye yaklaşımında en ufak bir olumluya gidiş olmadı ve olmayacak da. Türkiye’deki İranseverlerin aşkı da ezelden ebede platonik kalmaya devam edecek. Tabii İran da Türk ve Türkiye düşmanlığına, Ermeniciliğe…

Şimdi İran içeriden, tüm şehirlerinden sarsılıyor. Batı başkentlerinde ise 10 binler yine molla faşizmine karşı meydanları dolduruyor. Fakat İran’ın en büyük derdi yine de Türklere düşmanlık.

Bunda da aslında şaşılacak hiçbir şey yok. İran, İslamcı bir rejim olarak özünden Türk düşmanı. En büyük tehlikeyi Türklükte görüyor. İran, İslamcı ama gerçekte Müslüman düşmanı. Hem de mezhep bağı olan Azerbaycan’a en büyük düşmanlığı yapacak kadar Müslüman Türk düşmanı, fanatik Hıristiyan Ermenistan’ın dostu. İran, tüm bunların yanında ırkçı bir devlet. Elbette Türk’e, Turan’a ve kendi içindeki Turan’a karşı ırkdaş gördüğü Hint-Avrupalı, Aryen Ermenilere kardeşlik hisleriyle de bağlı…

Evet, İran bu! Ve İran için yapılacak bir şey yok…

Peki, bizim içimizdeki İrancılar ne olacak? İslamcısı “Şeriatçı” diye, solcusu, Avrasyacısı “antiemperyalist, Amerikan karşıtı” diye İrancılığa devam edecek. İran da hem kendi halkına, hem de Türklere düşmanlığa, Ermenilere dostluğa devam edecek…

Bazı şeyler tabiattandır. Siyasetle değişmez.
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2216
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x