Evet’ler yüzde 43’ü aşamayınca Öcalan’la anlaştılar!
Aktaracaklarım kulaktan dolma bir söylenti ya da tevatür değil, kesin bilgidir! Tayyip Erdoğan’ın titizlikle yaptırdığı üç ayrı ankette de evetlerin hiç biri yüzde 45’e ulaşamadı! En yüksek oranı Metropol verebildi ve o oran da yüzde 43! En önemlisi yapılan bütün araştırmalarda Kemal Kılıçdaroğlu kişisel olarak Tayyip Erdoğan’ı geride bıraktı!
Başbakan bunun üzerine taarruz düğmesine basarak bütün kampanyayı Kılıçdaroğlu’nu hedef alan bir çizgiye oturttu! Boy-soy polemiği, Dersim konusunun alevlendirilmesi ve yandaş medyadaki Kılıçdaroğlu ile ilgili hücumlar bu stratejinin yansıması! Ancak Tayyip Bey’in iletişimcileri, bu kampanyanın aradaki farkı kapatamayacağını ifade ederek boykotçu Kürtlerin kazanılması konusunda ısrarlı oldu! Tayyip Bey bir ara tereddüt etti, lakin “Başka türlü asla evet çıkmayacak” denilince o da kabul ederek harekete geçti! Önce Barzani ile ilişki kurularak Kandil’in nabzı yoklandı! Kandil yani Murat Karayılan, İmralı’yı işaret edince Öcalan’ın avukatları ile yaptığı iki rutin buluşma, farklı mesajlar vermesin diye iptal edildi ve bu süreçte Öcalan’a hemen üst düzey bir isim gönderildi!
Üst düzey yetkilinin Öcalan’dan iki temel isteği oldu:
1) PKK’nın ateşkes ilan etmesi!
2) 15 Ağustos’da yapmayı düşündüğü demokratik özerklik ilanının ertelenmesi.
Peki devlet, pardon AKP iktidarı karşılık olarak ne mi verdi? Başlatılan Kürt açılımının sürdürülmesi ve bu sürecin bizatihi Abdullah Öcalan’la beraber götürülmesi! Evet AKP hükümeti Öcalan’la müzakere masasına oturmayı taahhüt etmiş!
Peki AKP bu mutabakatla ne mi kazanacak?
1) Her terör olayı AKP’ye eksi yazdığından referandum öncesi susan silahlar evet oylarını artıracak.
2) Öcalan’la anlaşma, boykotu gündemden düşürecek ve BDP’nin yüzde 6-7’lik oy yüzdesi ‘evet’e dönüşecek.
Bu aktardıklarımın gerçekliğini ispatlayan son gelişmeler:
PKK Kandil önderi Murat Karayılan’ın “AKP ile anlaştık” beyanı Fırat Haber Ajansı tarafından servis edildi, aynı şekilde KCK yani PKK’nın şehir kanadından yapılan açıklamada da “Önderimiz müzakere sürecini başlattı” deniliyor. Keza Cumhurbaşkanı Gül de iki gün önce Öcalan’la böyle bir görüşmenin yapıldığını saklamadı.
Her şey açık ve net olarak görülüyor ki AKP ihtiyaç duyduğu yüzde 6-7 oy için Abdullah Öcalan’la kol kola girmiştir. Öyle olmasaydı zaten PKK durduk yerde ne ateşkes ilan eder ne de Murat Karayılan ve KCK “Müzakere için anlaştık” açıklamalarını yapardı!
Evet AKP, nihai misyonunu icra ediyor ve kanlı katil Öcalan’la masaya oturuyor! Ey muhalefet, ey okur, ey vatanseverler duyurun bu ihaneti bütün Türkiye’ye!
ORTAK...
20 yıl önce Evren için teklif veren hayırcı!
Mustafa Nazikoğlu, ANAP’ın ülkücü kökenli milletvekillerinden biriydi. 12 Eylül darbesi sürecinde çile çekenlerden biri olan Nazikoğlu, milletvekili seçilince Kenan Evren ve Konsey üyelerinin hesap vermesi için parlamentoda harekete geçmiş ve önce basın toplantısı akabinde de hesap soracak yasal zemin için imza toplamaya başlamıştı. O dönemin Hürriyet gibi pek çok gazetesine haber olan bu girişim, Mesut Yılmaz’ın yoğun gayretiyle önlenmişti. Yılmaz, kendisi gibi Rize mebusu olan Nazikoğlu’nu Rizelilerin ablukasına aldırmış ve baskı kurmuştu... Gelelim bugüne?.. Dün, Evren yargılansın diye çırpınan Mustafa Nazikoğlu bugün, AKP’nin hadiseyi istismar ettiğini söylüyor ve zaman aşımı sebebiyle asla hesap sorulamayacağını dillendiriyor. Mustafa Bey’e göre referandumda evet demek Abdullah Öcalan’la kol kola girmek ve ihanete ortak olmak demektir.
GÖLGE...
Bütün mahkemeler Ergenekon gibi mi olacak?
HSYK toplantısından sızanlara göre AKP, Adalet Bakanı ve Müsteşarı aracılığı ile Ergenekon yargıçlarına karşı özel bir kollama ya da koruma güdüsü içinde! İyi de Ergenekon soruşturmasını ve yargılamasını yapan yargıçlar AKP’nin görevlileri değil, bağımsız yargımızın mensuplarıdır. Dolayısı ile AKP’nin verdiği koruyor görüntüsü aslında o yargıçlara ve yargı sistemimize bühtandır zira öyle bir tutum o yargıçları ve yargıyı siyasetin emrine girmiş gibi bir görüntüye sokacaktır. Dahası AKP’nin o tutumu Ergenekon hakkında verilecek nihai hükmü de gölgeleyecektir. AKP’nin sadece şu Ergenekon yargılamalarındaki tavrı bile 12 Eylül’deki referandumda hayır demenin ne kadar hayati olduğunu ortaya koyuyor. Maazallah evet çıkarsa bütün mahkemeler Ergenekon misali tartışılacaktır!
EYVAH...
Gül, görev süresini kendi belirleyecekmiş!
Şu işe bakar mısınız, bu ülkenin Cumhurbaşkanı ne kadar süre ile görevde hâlâ belli değildir. Yok aslında belli olmasına bellidir yani süresi 5 yıldır da AKP tayfası açık bir kapı bırakıp 7 olabilir diyor. Düşünün Bülent Arınç gibi biri bile Gül’ün süresi ile ilgili olarak 5 ya da 7 diyemiyor ve “Abdullah Bey süresini kendi belirleyecek” gibi dehşet bir ifade kullanıyor. Yahu burası kabile devleti mi, görev süresini kendi belirleyecek ne demek? Sadece bu ifade bile AKP’nin ülkeyi nasıl yönettiğini gözler önüne sermiyor mu?.. Peki AKP’lilerdeki bu muğlaklığın sebebi ne midir? Efendim malum Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olma projesi var, eğer bu proje tutarsa yani her şey normal seyrederse, Gül’ün süresi 5 yıl olacak, yok Erdoğan’a bir engel çıkarsa o zaman 7 yıl!.. Görüyor musunuz cinliği!.. Böyle adamlara ülkenin yönetimi nasıl verilir?.. Eyvahlar olsun!
Sabahattin ÖNKİBAR, 20 Ağustos 2010