Ey Atatürkçü Ve Ülkücü Hareket, Ayağa Kalk! İhanete Uğradık!
Yıl 1915... Birinci dünya harbinin başları...
İngiltere ve Fransa Çanakkale’ye saldırdı, payitahtı, İstanbul’u ele geçirmek için. Güçleri yetmedi, bu kez Avustralya’dan Anzak askerlerini getirdiler, yine saldırdılar, ama yine güçleri yetmedi, gerisin geriye döndüler…
Yıl 1916… Çanakkale’de yenilen ordularını alan İngiltere güneye sarktı ve Mısır’ı işgal etti. Basra körfezinden çıkartma yapıp Musul’a doğru ilerlemeye başladı. Ardından bir koldan Medine’yi kuşatma altına aldı, diğer koldan Filistin’e saldırdı. Fahreddin Paşa kuvvetleri kutsal Medine’yi savunurken, Cemal Paşa kuvvetleri Filistin’de İngilizlere karşı direniyordu… Mekke Şerifi Hüseyin ise İngilizlerle bir olup askerlerimizin su kuyularını zehirliyordu, unutmadık… Halil Paşa ve askerleri, Basra’dan çıkarma yapan bir İngiliz tugayını Kut’ül Ammare’de esir aldı… Ama yardım gelemeyince İngiliz ilerleyişi durmadı, İngilizler saldırıyordu ve hedefleri Anadolu’ydu…
Yıl 1917… İngilizler Filistin savunma hattını aşıp Halep’e doğru ilerlemeye başladı… Kut’ül Ammare’yi aştı ve Musul ve Kerkük’e doğru yürüdü…
Yıl 1918… Mondros ateşkesi ile Osmanlı Birinci Dünya Harbinden yenik çıktı, üç Anadolu büyüklüğünde toprak kaybetti ve bu topraklarda yatan milyonlarca şehit yalnız kaldı…
Yıl 1919… İngiliz ve Fransız desteğindeki Yunanlılar İzmir’i işgal etti… Fransızlar Adana, Hatay, Antep, Urfa ve Maraş’ı işgal etti… İngilizler Musul ve Kerkük’ü işgal etti… İtalyanlar Antalya’dan Konya’ya kadar işgal etti… Mustafa Kemal ve silah arkadaşları Kurtuluş Savaşını başlattı…
Yıl 1920… Osmanlı, İngiliz ve Fransızlarla Sevr Anlaşmasını imzaladı, işgal altındaki Anadolu toprakları düşmanlara bırakıldı ve Doğu’da bir Ermenistan ve Kürdistan diye iki tampon devletin kurulmasına kapı açıldı… Osmanlı Meclisi dışında, Ankara’da Mustafa Kemal’in Askerleri Kurtuluş Meclisi(BMM)’ni açtı, Sevr anlaşmasını tanımadığını söyledi ve bu anlaşmayı imzalayanları da vatan haini ilan etti..
Yıl 1921–1922... Kurtuluş savaşı ve büyük zafer… Düşman Anadolu’dan atıldı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruldu…
Yıl 2002… ABD Başkanı Bush, “Haçlı Seferleri Başladı”, diyerek tarihi yeniden yapacaklarını duyurdu…
Yıl 2004… Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, “Biz Bizans’ın çocuklarıyız” diyerek Anadolu üzerindeki Bizans emellerini açıkça ilan etti.
Yıl 2011… Haçlı Orduları Libya’ya saldırdı, artık sırada Suriye vardır… Müslüman AKP siyaseti, Hıristiyan Haçlı Orduları içinde yer almıştır… Dindar Cumhurbaşkanı Gül de, “tarih yazmıyoruz, yapıyoruz”, diyerek safını belli etmiştir…
Yıl 2011… Dokuz yıllık Müslüman AKP siyasetinden güç alan Hıristiyan Bizans’ın Çocukları Anadolu’yu işgale başlamıştır, düşmanın eli silahlı değildir, bu kez topla tüfekle değil, para ve siyasetle gelmektedir…
Ve bugün…
Bugün Türkiye Bizans’ın işgali altındadır, yer altı ve yer üstü ekonomik kaynakları Bizanslıların yönetimine girmiştir… Anadolu’da kaynak yönetimini ele geçiren Bizans, şimdi de Anadolu’yu Hıristiyanlaştırmak için harekete geçmiştir… Öte yandan Sevr’e uygun olarak Doğu’da özerk bir tampon yönetim kurmaya çalışmaktadır. Amaç: Asya ile Anadolu’nun bağını keserek Anadolu’daki Türk varlığına son vermektir, öldürerek değil, kimliğini değiştirerek, kaynaklarını yöneterek, Hıristiyanlaştırarak, tarihini yok sayarak…
Müslüman Erdoğan siyaseti, 2011 Ramazan Bayramı münasebetiyle Hıristiyan Azınlık vakıflarının tüm taşınmazlarını ulufe olarak dağıtmaya başlamıştır... Herhalde eski İstanbul’un yarısı, belki de tarihe gömülmüş olan Konstantinopolis’in tamamı Bizans’ın çocuklarına verilmiştir, bu yasa değişikliği ile…
Peki, yarın ne olacaktır?
Heybeliada Ruhban Okulu açılacak ve papaz yetiştirilecek, onun peşi sıra Haham… Fener Rum Patrikhanesi ekümenik olacak yani Dünya Hıristiyan Ortodokslarının ruhani temsilcisi tıpkı İtalyan Vatikanı gibi, yani devlet içinde devlet…
Peki, ardından ne olacak?
Anadolu’daki bütün Kiliseler, bizim paramızla restore edilip açılacak, “Dinler arası diyalog” adına… Ruhban okulunda yetiştirilen papazlar Anadolu’ya “din temsilcisi” olarak gönderilecek, yani her ile, her ilçeye, her beldeye bir Papaz, belki de her köye… Bunun işaretleri çıktı zaten ortaya, bakın Samanyolu televizyonuna, her gece Hz. İsa, Musa, Yusuf, Meryem, yani Hıristiyan Yahudi peygamberleri karşımızda, Yüce peygamberimiz Hazreti Muhammet’i gördüğümüz pek nadirdir…
Peki, tüm bunların anlamı nedir? Anlamı açık; Anadolu Hıristiyanlaştırılıyor…
Başka? Anadolu Bizans’ın eline geçiyor…
Daha başka? Anadolu’daki Türk kimliği, kültürü, uygarlığı ve tarihi yok ediliyor…
Ey Atatürkçü ve Ülkücüler, şimdi söz bitmiş, harekete geçmek zamanı artık gelmiştir!
Vatanın bölünmez bütünlüğü, Türk’ün birliği ve varlığı yakın ve ağır bir tehdit altındadır!
Erdoğan siyaseti, özelleştiriyor Anadolu’yu, kaynaklarımızı, tesislerimizi, fabrikalarımızı, limanlarımızı birer birer satıyor, adına da yabancı sermaye, küreselleşme, diyor… Bakın bakalım, elimizde artık ne kaldı?
Bankaların yüzde yetmişi yabancıların elinde… Geçen yıl ki karları 13 milyar dolar, paramızı cebimizden çaldılar… Borsanın, sigorta şirketlerinin yüzde yetmişten fazlası yabancılarda… İletişim, Telecom yabancılarda… Kredi alıyoruz, para yabancının, banka yabancının… Otomobil alıyoruz, kasko yaptırıyoruz, benzin alıyoruz, yağ alıyoruz, bakın markalarına, hepsi yabancının, yani Bizans’ın…
Anadolu’nun ekonomik kaynaklarının, bizim olan değerlerin yönetimi artık yabancılarda, üstelik adı Bizans olan yabancılarda…
Kaynaklarını yönetemeyen bir millet, millet olamaz, devlet olamaz, kaynağı satılan bir toprak vatan olamaz, ey Atatürkçü ve Ülkücüler!
Nasıl geleceğimizi hazırlayacağız, nasıl iş bulacağız, nasıl iş kuracağız? Ekonomik kaynaklarımızı siyasi güç olarak ithalat ve ihracatta nasıl kullanacağız?
Atatürkçü ve Ülkücüler, ayağa kalkın, vatan sizden görev bekliyor!
Erdoğan siyaseti, okullarımızı da özelleştirdi, vakıf üniversitelerinin yolunu açtı, yabancı okulların ve cemaat okullarının. Bakın bakalım çocuklarımızdan geriye ne kaldı?
İlkokuldan itibaren sınavlar yapılıyor, en zeki çocuklarımız tasnif ediliyor… Bu çocuklarımız lisede izleniyor, onların da en zekisi seçiliyor sözde üniversite sınavları ile… Cemaat otobüs terminallerinde karargâh kuruyor, yetmedi, adreslerini bulup ev ev peşine düşüyor… Vakıf ve yabancı okulları ilan veriyor, burs veriyor, kredi veriyor, yetmedi ABD ve İngiltere’de öğrenim diyor, en zeki çocuklarımızı birer birer alıyor elimizden…
Geriye ne kalıyor çocuklarımızdan; bıktırılmış, canından bezdirilmiş, umutları elinden alınmış, ülküsüz, umutsuz bir gençlik… Hani sosyal devlet? Yok.
Ey Atatürkçü ve Ülkücüler, söz bitti artık, ayağa kalkın ve harekete geçin, vatan işgal altında!
Erdoğan siyaseti bir olan milletimizi ayrıştırıyor, Kürt diyerek, Alevi diyerek… Kürdüm diyenlere, yerel yönetimler eliyle özerklik hazırlıyor, buna destek olsun için Barzani’ye Irak’ta bir Kürt devleti kurduruyor… Hatta her ikisine de destek olsun için, Kerkük’ü Barzani’nin yönetimine bırakıyor yani ekonomik kaynak aktarıyor… İsrail Erdoğan siyasetine destek, o da Yahudi bir Kürdistan peşinde… ABD destek, o da BOP peşinde… AB tümden Erdoğan siyasetine destek, onlar da Bizans peşinde…
Küçük bir Türkiye yarısı koparılmış, kalan batısı Hıristiyanlaştırılmış bir Anadolu demek, Bizans demektir, planları bu… Bu yüzden çocuklarımız devşiriliyor tıpkı Osmanlı’nın yaptığı gibi, bizden tarihin rövanşını almak istiyor bunlar, Malazgirt’in rövanşını, Fatih’in rövanşını, buna izin vermeyeceğiz!
Ey Atatürkçü ve Ülkücüler!
Türkiye’nin geleceğini ABD-Erdoğan siyaseti değil, Atatürkçü ve Ülkücü hareket tayin edecektir, vazifeye atılın!
Ankara’da tez elden bir toplantı yapın, bütün Ülkü Ocak Başkanlarını ve Atatürkçü Düşünce Derneği il ve ilçe başkanlarını toplayınız!
Yapacağınız toplantıda, bu anlattıklarımızı bir masaya yatırın, tehlike ne kadar ağır ve ne kadar yakın olduğunu bir gözler önüne seriniz!
Toplantıda ortaya çıkacak sonuçlara göre bir yol haritası çiziniz ve bu yol haritasına uygun olarak Anadolu ve Trakya’yı adım adım, il il, ilçe ilçe, köy köy dolaşarak, halkımıza bu tehdit ve tehlikeleri anlatınız! Halk desteğini sağlayınız ve halkımızdan yardım isteyiniz!
Ne olacak yani, Anadolu’nun Hıristiyanlaştırılmasına izin mi vereceğiz, asla!
İstanbul’un adı değiştirilip, Konstantinopolis yapılıp Bizans Hıristiyan Ortodoks devletinin kurulmasına izin mi vereceğiz, asla!
Binlerce yıllık Türk Kültürü ve ülküsünden, en büyük Bozkurt Mustafa Kemal Atatürk ve ilkelerinden vaz mı geçeceğiz, asla!
Ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yok olmasına izin mi vereceğiz, asla!
Anadolu’daki son Türk devleti, Türk kimlik ve varlığını kendi elimizle yok mu edeceğiz, asla!
O halde gün bugündür: Harekete Geçiniz!
Halkımızı bu tehdit ve tehlikelerden haberdar ediniz! Vatanımızı ve cumhuriyetimizi korumak için halkımızdan destek ve yardım isteyiniz!
En büyük güç HALK’tır, HALKIMIZ’dır, güç iktidarda değil HALK’tadır!
Gün işte bugündür, yarın değildir…
Erdal SARIZEYBEK, 3 Eylül 2011
erdalsarizeybek@gmail.com