150 bine yakın personeli olan ve 2019 yılında bütçesi 7,7 milyar TL'den 10,4 milyar TL'ye çıkarılan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, gelen sorular ve gündemdeki konulara göre verdiği fetvalar tartışılıyor. Hatırlarsanız daha önce "Haram parayla alınmış halı ya da yapımında haram kazanç olan camide namaz kılmanın mahzuru olmadığını" savunan Diyanet, "Haram parayla hac olur mu?" sorusuna da 'Pek uygun değildir ama hac geçerli olur." diye cevap vermişti.
***
Fetvalarını çağımıza göre güncelleyen Diyanet, meselâ, erkeğin "telefon, faks, mektup, mesaj ve internetle de eşinden boşanabileceğini" açıklarken, piyango için ise "Şans faktörüne dayalı olan piyango, toto, loto, iddia, müşterek bahis, ganyan gibi tertip ve oyunlar kumardır ve haramdır." açıklaması yapmıştı.
***
Ben de bir yazımda bu durumu ifade ederek "Anlamadığım için Diyanet İşleri Başkanlığı'na sormak istiyorum." demiştim:
"Verdiğiniz fetvalara göre; haram parayla cami yaptırmakta bir mahzur yok ve hac caiz oluyorsa, piyangodan çıkan parayla bu işlerin yapılması da caiz oluyor değil mi? Öyle ise haram para, helâle mi dönüşüyor? Haram para iyi işlere harcanınca, aklanmış mı oluyor? Hukukta kara para aklamak suçu var. Bu örnekte de dolaylı bir aklanma olmuyor mu?"
***
Diğer bir sorum şu idi:
"Eğer erkek, 'telefon, faks, mektup, mesaj ve internetle de eşinden boşanabilirse', dinimize göre kadının iradesinin hiç önemi yok mu? Kadının evlilikte bir güvencesinin olması gerekmez mi? Evet, cevap bekliyorum... Cevap ver ey Diyanet!..."
Tabiî cevap falan gelmedi.
***
Son günlerde ise Diyanet işleri Başkanı Ali Erbaş'ın sigarayla ilgili açıklamaları gündemde. 27 Ocak'ta bu yıl hac ve umre organizasyonlarında sigara içmeyen din görevlilerinin tercih edileceğini belirten Erbaş, "Sigaranın pek çok ilim adamı ve âlim tarafından haram olduğu söyleniyor. Şahsen benim de kanaatim bu yöndedir. Vatandaşlarımız elinde sigara bulunan din görevlisi görmek istemiyor." şeklinde bir açıklamada bulundu. Bu sözlerini yazı konusu etmeye bile gerek duymadım. Çünkü sadece Allah'ın hak ve yetkisinde olan helâl ve haram, bizim Diyanet işleri Başkanı'nın kanaatine göre belirlenemez. Neyini yazayım diye düşündüm.
***
Fakat aradan geçen zaman içinde durum değişti. Zira önceki gün çıkıp "Dünyada ve ülkemizde yıllarca 'haram' denilmediği için dikkate alınmayan sigara bağımlılığından insanlığı kurtarmamız lâzım. Sigara haramdır ve her birimiz sigaranın haram olduğunu milletimize anlatmalıyız." dedi.
Yani 20 gün önce sigaranın haram olduğu kanaatindeyim diyen başkan, önceki gün "Sigara haramdır." deyip kestirdi attı.
Vahiylerin Hz. Muhammed'le bittiğine inan bir Müslüman olarak sormak istiyorum:
Hocam vahiy mi geldi size!? Vahiyler dönemi bitmedi mi? Kesin olarak yasaklanmış veya serbest bırakılmış fiiller bizzat Allah tarafından belirlenmiş ve bu yetkinin kullanımı da sadece Allah'a mahsus değil miydi? 1570'li yıllarda Osmanlı zamanında ülkemize giren sigara hakkında Şeyhülislamların görüşü nedir? Size göre kesin haramsa, bugüne kadar dünyada ve ülkemizde yıllarca islâm alimleri bu durumu neden dile getirmedi?
Sigara haramsa; peki, haram üründen toplanan vergiyle ödenen maaşlar, yapılan hizmetler ne olacak? Bunların hükmü nedir? Bununla beraber soru sormak, düşünmek, sorgulamak büyük günahtır diye size bir güncelleme gelmeden cevap vermeyeceğinizi bilmeme rağmen bir kaç soru daha sormak istiyorum:
"Hırsızsa bizim hırsızımız" diyerek kendi adaylarına oy isteyenle, AKP'nin adayına oy vermenin "Ruz-i mahşerde (kıyamet günü) beraat belgesi (kurtuluş)" olacağını söyleyen siyasetçilerin yaptıkları nedir?
Kul hakkı yemek, emeksiz torpille bir yerlere girmek, sınavda birinci olup mülakatlarda elenmek, yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık, adam kayırmaca, haksızlık karşısında susma, doğruya doğru, yanlışa yanlış dememek sigaradan daha zararlı değil mi? Bunlar için Kur'an-ı Kerîm'de de o kadar ayet varken, Kutsal Kitabımızda olmayan ve önce kanaatinize göre "haram herhalde" deyip, sonra güncelleyerek "kesin haram" şeklinde açıklama yapmanızı nereye bağlayacağız?
Levent BULUT