Farz namazlar için muayyen vakitlerde mâlum lafızlarla okunan mübârek sözlere ezan denir. Ezan okuyan kişiye de müezzin adı verilir.
Ezân-ı Muhammedî hicretin 1. yılında meşrû kılınmıştır. Erkekler için vâcip kuvvetinde bir sünnet-i müekkededir. Meşrûiyeti kitap ve sünnetle sabittir.
Kurân-ı Kerimde,
(Ezanla) birbirinizi namaza çağırdığınız zaman
(Mâide, 58 ),
Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığı (ezan okunduğu) zaman
(Cuma, 9) buyrulmaktadır.
Hicretin birinci yılında Medîne-i Münevverede Mescid-i Nebevî tamamlanınca cemaatle namaz kılınmaya başlanmıştır. Namaz vakitlerinde de Hz. Bilâl-i Habeşî (r.a.) Resûlüllah (s.a.v.)ın emriyle es-Salâh (Namaza-namaza) veya Müslümanların güzel bir cemaat hâlinde yaşamalarına vesîledir, birtakım güzellikler ve şükür nevilerini ihtivâ etmektedir) diye seslenirdi. Ancak bu usûl, Müslümanları, zamanında cemaate toplanmaya ve onları cemaatten mahrum etmemeye elverişli olmamaktaydı. Bu sebeple cumayı ve beş vakti zamanında bildirecek bir alâmete ihtiyaç duyulmuştu.
Bu iş için Resûlüllah (s.a.v.) Efendimizin riyâsetinde bir müşâyere heyeti toplandı. Mecliste hazır bulunan ashâb-ı güzîn tarafından çeşitli teklifler ortaya konuldu. Bu teklifler; namaz vakitlerinin boru çalınarak, ateş yakılarak, çan çalınarak veya yüksekçe bir yere bayrak dikilerek haber verilmesi tarzındaydı. Fakat peygamberimiz (s.a.v.) bu tekliflerin her birini, başka millet ve dinlere ait olması sebebiyle münâsip görmemişti. Neticede, müşâvere heyeti bu hususu karara bağlayamadan dağıldı.
Nihâyet ashâb-ı kirâmdan bâzı zevâtın aynı şekilde görmüş oldukları sâdık bir rüyâya ve onu teyid eden bir vahye dayanan bildiğimiz üslûb ve tarzda ezan okumaya başlanmıştır.
Ezanla alâkalı rüyayı ilk gören, ensârdan Abdullah bin Zeyd (r.a.)dir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Hz. Abdullahın bu rüyası üzerine,
-İnşâallah, bu hak rüyâdır. Gördüğünü Bilâle öğret; çünkü onun sesi, senin sesinden güzeldir buyurdu.
O da Efendimizin emirleriyle, rüyasında öğrendiği bu ezânı, Bilâl-i Habeşî (r.a.)ye öğretti. Hz. Bilâl de Medînenin en yüksek yerine çıkarak, Zeyd (r.a.)den öğrendiği bu ezânı yüksek ve çok tatlı bir sesle okudu.
Ezân-ı Muhammedînin Medine semâlarına yayıldığı sırada, bu ilahî dâveti duyan Hz. Ömer (r.a.) evinden çıkıp koşa koşa Resûlüllah (s.a.v.) Efendimize gelerek,
-Ya Resûlüllah, aynı rüyâyı ben de gördüm,dedi. Ve o sırada ilâhî vahy de gelmiş bulunuyordu. (Cumâ, 9)
Ezan ve Kâmet ile ilgili bazı hususlar
- Ezan ve kâmet, ister mukim ister seferî olsun, farz namazların edâsında, kazâsında ve cuma namazında erkeklere müekked bir sünnettir
Beş vakit namazı tek başına dahi kılsalar ezan ve ikâmet getirmeleri gerekir.
- Ezan ağır ağır, kâmet ise süratli okunur.
-Ezanın ezan olduğu anlaşılsa bile, Arapça olmayan bir dille okunması kâfi gelmez, böyle bir ezâna itibar edilmez.
Ezan namaza dâvettir ve İslâm dünyasını birleştiren bir semboldür, sesli bir bayraktır. Dolayısıyla, Peygamber nasıl emr ettiyse Onun istediği şekilde yapılmalıdır. O, bugünkü şekli uygun görmüştür. Ashabı bunu kabul etmiştir. Ashaptan sonra Tâbiîn, Tebe-i Tâbiîn ve sonra her asırda gelen ve Peygamberin vekili, vârisi, halifesi durumunda bulunan icazetli ulema ve fukaha böyle istemiştir. Müminler de Ezandan razıdırlar. Ezan-ı Muhammedî yani Arapça Ezan icmâ-i ümmetle sâbittir, Kıyamete kadar böyle okunacaktır.
Ülkemizde bir ara, tek parti devrinde, Başbakan İsmet İnönünün istek ve gayreti ile Ezanın Türkçe okunmasını emr eden, Arapça ezan okunmasını yasaklayan bir kanun çıkartılmıştır. 14 Mayıs 1950de Demokrat Parti iktidara geçince, Tokat Milletvekili Ahmet Gürkan Bey Meclise bir kanun teklifi vererek Türkçe Ezan okumayı mecburî kılan ve Arapça ezan okumayı yasaklayan anti-demokratik kanunun kaldırılmasını istemiştir. Meclis böyle bir kanun çıkartmış ve ezanı serbest bırakmıştır. Şu hususu, üzerine basa basa belirtmek gerekiyor: Millî iradeyi temsil eden Meclis Türkçe ezan okunamaz, ille de Arapça okunacak dememiştir, sadece eski kanunu kaldırmıştır. Bu yeni kanun yürürlüğe girer girmez Türkiyenin her yerindeki onbinlerce caminin minarelerinden Arapça Ezan-ı Muhammedî okunmaya başlamıştır, Türkçe ezan okuyan bir tek cami kalmamıştır. ( 8 )
- Ezanı vaktinden önce okumak da câiz değildir. Şayet okunmuşsa, vakit girdikten sonra iâde edilir, yani tekrar okunur. Buna da müeezinlerin çok dikkatli olaması gerekir. Zira Tirmizîde geçen bir hâdis-i şerifte Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.) imam (cemaatin namazının) mesûliyetini üzerine almıştır. Müezzine de (namaz vakitleri) emânet edilmiştir
buyurmuşlardır. Bu emânete riâyet gerek.
- Camide iken bir vaktin ezanı okunacak olursa, o vaktin namazını kılmadan çıkmak mekruhdur. Bu durumdaki bir kimse namazı tek başına kılıp çıkrsa bu defa cemaati terk etmesi sebebiyle kerahet işlemiş olur.
- Kamet getirilirken camiye giren kişi, ayakta beklemeyip oturmalı ve oradaki cemaatle beraber kalkmalıdır.
Ezan ve kâmeti dinleyen kimse ne yapar?
- Müezzinin söylediklerini aynen söyler. Sadece hayye alessalâh ile hayye alel felâhları söylemez. Müezzin bunları okurken, o her seferinde Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym der.
- Ezan bittikten sonra da,
Allahümme Rabbe hâzihid-dâvetit-tâmme ves-salâtil-kâim, âti Muhammeden el-vesîlete vel-fazîleh veddereceter-refiah. Vebashü makâmen mahmûdenillezi vaadteh inneke lâ tuhlifül-mîâd. diye duâ etmelidir. Çünkü böyle duâ eden, şefaate hak kazanmış olur.
Bu duânın meâli şöyledir:
Allâhım! Ey bu tam dâvetin, yâni mübârek ezânın ve kılınmak üzere bulunan namazın mukaddes Rabbi. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)e vesîleyi ve fazîleti ihsan et ve Onu, kendisine vad buyurmuş olduğun Makâm-ı Muhmûda eriştir. Şüphe yok ki, sen vadinden dönmezsin.
Vesîlenin cennette bir âlî makam, faziletin de yine yüksek bir makam, Makâm-ı Mahmûdun ise şefâat-ı kübrâ makâmı olduğu beyan olunmaktadır. Binâenaleyh böyle bir duâda bulunmak, Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.)e muhabbetin ve kuvvetli bir irtibatın alâmetidir.
Kaynaklar:
1- Fazilet Takvimi, 14-16 Haziran1997
2- Dürerül-Hükkâm, Molla Husrev
3- Nîmet-i İslâm, M.Zihnî Efendi;
4- Büyük İslâm İlmihali Ömer Nasuhi Bilmen;
5- Nûrul-İzah, Hasan bin Ammar eş-Şürrünbilâlî
6- İlmihal 1, İman ve İbadetler, Türkye Diyanet Vakfı, 1999
7- Islami City
8- Ezan Arapça Okunacaktır, Mehmet Şevket Eygi, Milli Gazete, 03.10.2006
Dosyanın içi:
- 3 Tane Ezan.
- 3 Tane Sabah Ezanı.
- 2 Tane Ezan (Mısır).
- 1 Tane Ezan (Mekke).
- 1 Tane Ezan Duası.
- 1 Tane Sela.
Boyut: 6,23 MB
[hide]indirmek için buraya tıklayın[/hide]