Faşistler yargıya darbe yaptı!..

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen İrfan Tuna » Çrş May 05, 2010 16:33

Kritik 17. maddeninin kabulünün ardından AKP'li vekiller sevinçten adeta havaya uçtu

Resim

Resim

Resim

Diğer maddeler geçerken hiç bu kadar sevinmemişlerdi. Bu madde geçtiğinde sergiledikleri görüntüyle, Anayasa değişikliğini aslında 3 madde için yaptıklarını bizzat kendileri belli etmişller.
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Başkomutan » Çrş May 05, 2010 23:21

YARGIDA FETRET DÖNEMİ YAŞANACAK

CHP'li Atilla Kart konuşuyor:

Böyle gergin bir ortamda Anayasa görüşmesi yapmanın yanlışlığın ve bunun üzüntüsünü belirterek konuşmaya başlayacağım.Adalet Bakanlığının hegamonyası daha da güçlendiriliyor. Yargı sabote edilmek isteniyor.Ayrışmaya Fetret dönemine neden olacak. Coğrafi etnik anlamda veya başka unsurlar tam anlamıyla bir bölünmeyi göreceksiniz. 8. maddede dik duruş sergileyen arkadaşlarımın duruşunun bu madde de devam etmesini diliyorum.

Meclis HSYK'nın yapısını düzenleyen 23. maddenin geçmesi için 1 saat ek çalışma süresi kararı aldı. Meclis kritik HSYK'yı görüştükten sonra kapanacak.




KRİTİK HSYK MADDESİ OYLANIYOR

Meclis HSYK'nın yapısını yeniden düzenleyen 23. maddeyi oylamaya başladı. Eğer madde kabul edilirse HSYK 22 asil ve 12 yedek üyeden oluşacak, 4 üyeyi Cumhurbaşkanı atayacak. 3 üye Yargıtay’da, 2 üye Danıştay’da, 1 üye Türkiye Adalet Akademisi’nde seçilecek. 7 üye adli yargıdaki, 3 üye idari yargıdaki kürsü hâkimlerinden olacak.




HSYK SİL BAŞTAN

Anayasa Değişikliği Teklifinin 23. maddesi kabul edildi.
Kritik maddenin ilk oylamasında 409 milletvekilinden 336 kabul, 72 ret ve 1 çekimser oy çıkmıştı.


internethaber
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Başkomutan » Prş May 06, 2010 3:52

Bıyıklılar faşist ise Erdoğan önce aynaya sonra medyana bak derdim...Hitler benzetmesine gündemi değiştirmek için günler sonra karşılık verdin...
Ama medyan partililerine yavşak diyor...Buna ne diyeceksin? "Yavşak barındırmam ben.." dersin sen...

Vakit Gazetesi yazarı Serdar Arseven, siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran Anayasa değişiklik maddesine ‘’Ret’’ oyu veren ve maddenin paketten düşmesine neden olan iktidar milletvekillerine ‘’YAVŞAK’’dedi.

‘’AK Parti’de birkaç Namert’’ başlığı ile bir yazı kaleme alan Arseven, parti içinde ret oyu verenlerin ‘’Karanlıktan yararlandıklarını’’ savunarak ‘’Baykal işbirlikçisi yarasa ruhlu herifler’’ dedi ve şunları yazdı:

‘’Yavşak tipler, Gizli oylama cengaverleri, Evet efendim, sepet efendimciler. Zamane Brütüsleri. Anayasa oylamasında AK Partinin başına gelen, dejenerasyonun yansımasıdır.

Serdar bıyıklılar mı bıyıksızlar mı yoksa ...

Bıyık sever kabine!

KİM derdi ki, bir dönemin “bıyık modası” bugün siyasileri gerecek? Ama gerdi işte!
Hem de Anayasa değişikliğinin en hararetli tartışıldığı dönemde...
Başbakan Erdoğan, merhum İsmet İnönü’nün bıyığı için “Hitlervari” deyince, iktidar ile ana muhalefet birbirine giriverdi.
Haliyle tartışma, kabinenin imajına kadar uzandı.

Kabinede Başbakan Erdoğan ile birlikte 25 erkek bakan var.
Bunlardan 19’u bıyıklı.
Yani kabine “bıyık sever!”
Kiminin bıyığı pos, kiminin kaytan, kiminin de kırpık!
“Badem bıyık” modası ise, bürokraside yaygın; ama kabinede durum farklı.
Başbakan Erdoğan ve Yardımcısı Cemil Çiçek, bıyığını kısa kesenlerden.
Nihat Ergün ve Taner Yıldız, bıyıklarıyla birlikte sakallarından vazgeçmeyen iki isim.
En gür bıyıklılar da; Ahmet Davutoğlu, Beşir Atalay, Ertuğrul Günay ve Hayati Yazıcı.
Bıyıksız bakanlar mı?...
Onların büyük çoğunluğu, kabinenin genç kuşağından:
Ali Babacan, Mehmet Şimşek, Egemen Bağış, Cevdet Yılmaz, Mustafa Demir ve Mehmet Aydın. Söz bir olsa da, kabinede zevkler de renkler de farklı farklı.
Polemiklerde Top 10
GERİLİM, entrika, senaryo, ince hesaplar ve pazarlıklar... Anayasa değişikliği görüşmelerinde son yılların en hararetli tartışmaları yaşandı. Şüphesiz bu sürece birçok olay damgasını vurdu. Meclis kulislerinde en çok konuşulan 10 vaka ise şunlar:
* Fire şoku: “Parti kapatma”yı düzenleyen 8. madde Anayasa paketinden düştü. AK Parti’nin yaşadığı şok ve Faruk Koca’nın “fireciler listesi” en büyük polemik konusu oldu.
* Hitler kavgası: Başbakan Erdoğan ile CHP Lideri Baykal’ın karşılıklı “Hitler” benzetmeleri, merhum İsmet İnönü’nün bıyıklarına kadar uzandı. Eski defterler daha da açılacak gibi...

HAKKI KURBAN



Dinden çıkaran yandaş medya


Anayasa değişikliği paketinin, parti kapatma davasını TBMM’nin iznine bağlayan maddesi reddedildi, neye uğradığını şaşıran AKP ve yandaş medya yas tuttu.
Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştiren madde kabul edildi, AKP milletvekilleri sonucu ayakta alkışladı, yandaş medya bayram yaptı.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısını değiştiren madde de alkışlarla kabul edilecek.
Bu yazıyı yazdığımız saatlerde, kritik 23.madde henüz oylanmamıştı.
*
Taraf Gazetesi, Anayasa değişikliği paketinin ikinci tur görüşmelerin başlayacağı gün, konuyla ilgili haberi şu başlıkla vermişti:
“İkinci zafer haftası”
Ancak, parti kapatma davasını TBMM’nin iznine bağlayan madde reddedilince, şu manşeti atmakta bir sakınca görmedi:
“Yalçınkaya’nın milletvekilleri”
Ayrıca yandaş medyanın usta yazarları (!) neler dediler, neler...
Ret oyu veren AKP milletvekillerini ajanlıkla suçlayanlar oldu.
Retçi AKP’lileri “Gladyo’nun ve Ergenekon’un adamları, hainler” diye damgalamaya kalktılar.
“AK Parti’de birkaç namert” gibi sözlerle ağızlarını bozdular.
“Demokrasimize yazık oldu” dediler.
Sanki İkinci İnönü Zaferi kazanacaklardı. Ama cepheleri yarıldı.
“Bu nasıl gazetecilik?” diye sormayı bile gereksiz görüyoruz. Çünkü bunlar gazetecilik değil tetikçilik, militanlık ve provokatörlük yapıyor.
Biat kültüründe bile yoktur bu.

Parti kapatma davasını TBMM’nin iznine bağlayan maddenin reddedilmesinden sonra, Yeni Şafak Gazetesi’nden Ali Bayramoğlu’nun köşe yazısının başlığı şöyleydi:
“Kara koalisyon: 12 AK Partili, BDP, CHP, MHP...”
Ahmet Altan ise, Taraf Gazetesi’nde şunları yazıyordu:
“CHP, MHP, BDP, ‘yüksek yargı canı istediğinde partileri kapayabilmeli’ tezini desteklediler.”
BDP’li Ufuk Uras, Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştiren paketin 17. maddesine göstere göstere beyaz oy verdi.
Öcalan baskısı olmasa, bütün BDP’liler aynı şeyi yapacaklardı.
Bu koalisyona ne diyeceğiz peki? “Ak koalisyon” mu?
Velhasıl yandaş medya, Anayasa değişikliği paketinin oylanmasında da berbat bir sınav verdi. AKP militanlığı ve karakteriyle birlikte, cehaletini de sergiledi.
Böyle yandaş medya, insanı sadece yoldan değil dinden, imandan da çıkarır.

SIRRI YÜKSEL CEBECİ





AKP’deki Ergenekon’a ne oldu

Parti kapatmaları meclis kararına bağlayan Anayasa değişikliği 327 oyda kalıp paketten düşünce AKP’lilerden çok yandaş liberal maskeli faşistler öfkelendi.

Bu öfke o kadar büyüktü ki, çıldırma noktasına kadar geldiler.

Önceki günkü gazeteleri ve maskeli faşistlerin yazılarını, televizyonlardaki konuşmalarını izlerken ağzım açık kaldı.

Bu ne öfke, bu ne hiddet anlamak mümkün değil.

Sanki dünyanın sonu gelmiş. Yok Ergenekon AKP içine sızmış, yok Özel Harekât AKP’deki ajanlarını harekete geçirmiş, yok derin devlet operasyon yapmış, yok Yargıtay Başsavcısı’nın askerleri harekete geçmiş...

Deli saçması ve bir o kadar da abes suçlama.

Bir taraftan demokrasi, hukuk, özgür irade nutukları atacaksınız, sonra da beğenmediğiniz bir karar çıktığında küfrü basacaksınız.

Ben boşuna maskeli faşist demiyorum görüyorsunuz. Başları sıkıştığında gerçek yüzleri nasıl görünüyor, o maskeler nasıl akıyor suratlardan, işte kanıtı.

Sonra ne oldu? Anayasa Mahkemesi ile ilgili değişiklik maddesi tam kadro desteği ile geçti.

Peki Ergenekonlar, Özel Harekât ajanları, derin devlet mensupları, Yargıtay’ın askerleri?

Maskeliler dün bundan hiç söz etmiyorlardı bile. Tam tersine hepsi unutulmuş “zafer” çığlıkları atılıyor.

Gelelim işin öteki tarafına: Anayasa değişikliği oylamalarının başından beri AKP’de bazı fireler olduğu biliniyordu. Bu fireler parti kapatma konusunda en üst noktaya çıktı ve madde paketten düştü. Sonraki oylamada ise hiç fire verilmedi.

Sonuçta bu da sağlıklı bir durum değil. Parti içinde bir kaynaşma, bir sıkıntı olduğu kesin. Ancak gerek şiddetli markaj gerekse “tahmine dayalı listeler” yazılması sonuçları etkiledi.

AKP içindeki sıkıntı şu anda “kimlikler belli olmadan” ortaya konmuştur. Diş macunu tüpten çıkmıştır. AKP yönetiminin işi bundan sonra daha zor olacaktır. Yakın bir gelecekte sıkıntının “kimliklerle birlikte” ortaya çıkması da kaçınılmazdır.

Hatta paketin tümünün oylanması sırasında yaşanacak bir sürpriz bile kimseyi şaşırtmamalıdır.

***


Yapmayın Allah aşkına Kürşad Bey

Anayasa değişikliği oylamalarında AKP’nin fire vermesi elbette şaşırtıcıydı. Hele çok kritik bir maddenin 330 sınırının da altında kalması partiyi doğal olarak karıştırdı. Ancak bazı “gayretkeş” AKP’lilerin “fire listesi” hazırlamaya kalkması ortalığı adeta darmadağın etti.

En büyük tepki eski bakanlardan Kürşad Tüzmen’den geldi. Tüzmen haklı olarak “liste hazırlayana” sert çıktı.

Oylama gizli olduğuna ve hiç kimsenin elinde kanıt olmadığına göre “tahmine” dayalı olarak bazı milletvekillerini töhmet altında bırakmak hiç yakışmadı.

Buraya kadar tamam. Ama Kürşad Tüzmen’in “Fireci ben değilim” diye çırpınırken sarf ettiği bazı sözler çok tuhaftı. Ne diyor Tüzmen “Genel Başkan uçuruma atlasa, biz de atlarız. Türklük bunu gerektirir.”

Yapmayın Allah aşkına Kürşad Bey. Hangi törede, hangi gelenekte böyle bir şey var?

Uçuruma atlayanın arkasından hiç sakınmadan atlayan tek canlı koyundur. Bu sözleriniz “Biz koyun gibiyiz” şeklinde yorumlanırsa söyleyecek sözünüz olur mu?

Töremizde, büyüklere saygı, lidere itaat önemli bir haslet olarak yerini almıştır. Ancak bu hiçbir zaman “lider kendini uçurumdan atarsa biz de atarız” aşamasına gelmez.

Savaşta lider kılıç elde düşman arasına daldığında biz de dalarız o başka.

Sanıyorum Tüzmen “haklı olarak” çok öfkelendiği bir anda bu sözleri sarf etti.


CAN ATAKLI

Darbe yalanı ile gelen darbe- faşizm....


Bu arada papa olarak Kürşat Tüzmen'i Türklüğünden(!) ötürü kutsuyorum... :papaz:
Günün sözü dünya liderimiz,ikinci peygamberimiz,davos fatihimiz Erdoğan'dan...
"İKİ KOYUN GÜTTÜN MÜ?"
Erdoğan gütmüş ki atlasa koyun gibi atlayacaklar...
- AKP seçmenine hakaret var Ergenekon savcıları göreve!..
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş May 06, 2010 17:51

Osman Kaçmaz beraat etti

Osman Kaçmaz: Adalet Bakanlığı'nın kurduğu tuzağa yüce yargıçlar düşmediler.

Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, "görevi kötüye kullanma" ve "hazırlık soruşturmasının gizliliğini ihlal" suçlarından yargılandığı davada beraat etti.

Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz'ın Yargıtayda yargılandığı davada, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı, esas hakkındaki görüşünde Kaçmaz'ın üzerine atılı suçlardan beraatına karar verilmesini istedi.

Osman Kaçmaz'ın, ''görevi kötüye kullanma'' ve ''hazırlık soruşturmasının gizliliğini ihlal'' suçlarından yargılanmasına Yargıtay 4. Ceza Dairesinde devam edildi.

Yargıtay Genel Kurul Salonunda yapılan duruşmaya, Osman Kaçmaz ve avukatı Baykal Doğan katıldı. Duruşmayı eski YARSAV Başkanı ve Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Sincan Adliyesi'nde görevli bazı hakimler ile Osman Kaçmaz'ın oğlu da izledi.

Duruşmada, esas hakkındaki görüşünü açıklayan Yargıtay Cumhuriyet Savcısı, Osman Kaçmaz'ın, ''görevi kötüye kullanma'' ve ''hazırlık soruşturmasının gizliliğini ihlal'' suçlarından beraatına karar verilmesini istedi.

Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz yaptığı savunmada, ''Ben cadı değilim, burası da engizisyon mahkemesi değil, yüce Türk milleti adına mutlak adaletin tecelli ettiği yerdir. Beni yakamayacaklar'' dedi.

Yargıtay Genel Kurul Salonundaki duruşmada, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı esas hakkındaki görüşünü verdi.

Esas hakkındaki görüşte, ''16 Ekim 2008'de görevinden izin alarak ayrıldığı ve izin dönüşü 17 Ekim 2008'de mesai saatleri içinde göreve başlaması gerekirken, İstanbul Havalimanı'nda bulunduğu sırada Sincan Mahkemesi'ndeki görevlileri arayarak, göreve dönmüş gibi göreve başlama yazısı yazdırdığı şeklindeki eyleminde'', Kaçmaz'ın görev gereklerine aykırı hareket ettiğinin anlaşıldığı belirtildi.

Esas hakkındaki görüşte, ancak bu eylem sonucunda herhangi bir mağduriyetin söz konusu olmadığı, kamu zararının oluşmadığı ve hukuk düzeni içerisinde bireylere haksız kazanç sağlandığına dair bir tespit yapılmadığı vurgulanarak, Osman Kaçmaz'ın bu eylemiyle ilgili beraatına karar verilmesi istendi.

Kaçmaz'ın, görev yaptığı sırada 14 Ocak 2009'da Kandıra Cumhuriyet Başsavcısı ile yaptığı telefon görüşmesinde, ''Okyanus'' operasyonu kapsamında Konya Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Özdemir'in mahkeme kararıyla dinlendiği bilgisinin, Özdemir'e iletilmesi gerektiğini söylediğinin iddia edildiği hatırlatıldı.

Esas hakkındaki görüşte, Mehmet Özdemir hakkında ''Okyanus'' operasyonuyla ilgili dava açılmadığı ve Özdemir ile ilgili herhangi bir mahkeme kararı bulunmadığı belirtilerek, Osman Kaçmaz'ın, Özdemir'e mahkeme kararının bildirilmesini istediği tarihte Okyanus operasyonu çerçevesinde herhangi bir ihbar yapıldığına dair delil bulunmadığı gerekçesiyle Kaçmaz'ın bu suçtan da beraatına karar verilmesi talep edildi.


-KAÇMAZ'IN SAVUNMASI-

Esas hakkındaki savunmasını yapan Osman Kaçmaz ise hukukun üstünlüğünü ve yargı bağımsızlığını korumak adına mücadele ettiğini söyledi.

Yaptığı görev ve adaletin gerçekleşmesi adına verdiği kararlar nedeniyle bazı kişilerin rahatsızlık duyduklarını savunan Kaçmaz, savunmasında şunları kaydetti:

''Hatta bazı kişilerin canlarının yanması nedeniyle siyasi makamlarda oluşturulan plan nedeniyle hedef seçilip bu planı tetikleyen ve uygulayan kişilerce yok edilmem için uydurma, hukuk dışı bir süreç sonucu huzurunuza getirildim. Oysaki canı yanan ve yanma ihtimali bulunan bu şahsiyetlerin, bugün benim yerimde yüce yargı önünde yaptıklarının hesabını veriyor olmaları gerekirdi. Maalesef bunlara dokunulamıyor.''

Adaletin gerçekleşmesi için toplumda herkesin, hangi makam ve mevkide bulunursa bulunsun hesap vermesi gerektiğini ifade eden Kaçmaz, şöyle devam etti:

''Yüce Türk milletinin hukukunu koruyan adaleti gerçekleştirmeye çalışan bizler, boyun eğmedik, eğdiremeyecekler. Hesap günü geldiğinde karşılarında boyun eğmeyen, diz çökmeyen Yüce Türk milletinden aldığı güçle dimdik ayakta duran, Yüce Türk yargısını ve onun bağımsız yargıçlarını karşılarında bulacaklardır.

Ben cadı değilim, burası da engizisyon mahkemesi değil, yüce Türk milleti adına mutlak adaletin tecelli ettiği yerdir. Beni yakamayacaklar. Ben Donkişot da değilim, Sanço ile beraber yel değirmenleriyle savaşmıyorum. Ben yüce Türk milletinden aldığım güç ve yetkiyle adalet savaşı vermekteyim. Tarih göstermiştir ki, hangi güce sahip olursan ol, bu milletin sağduyusu, direnişi ve boyun eğmeyişi galip gelmiştir.''


-BERAAT ETTİ-

Yargıtay 4. Ceza Dairesi, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz'ın ''Görevi kötüye kullanmak'' ve ''Soruşturmanın gizliliğini ihlal etmek'' suçlarından yargılandığı davada Kaçmaz'ın beraatine karar verdi.

Kaçmaz'ın, Yargıtay 4. Ceza Dairesinde yargılandığı davada karar açıklandı. Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin kararında, Kaçmaz'ın, Kandıra Cumhuriyet Başsavcısı'nı telefonla arayarak, Konya Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Özdemir'in dinlendiğini söyleyerek, ''Soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiği'' iddiasıyla Kaçmaz hakkında kamu davası açıldığı belirtildi.

Kararda, Cumhuriyet Başsavcısı Özdemir hakkında verilmiş herhangi bir dinleme kararı bulunmadığı anlaşıldığından, Kaçmaz'ın bu suçtan beraatına hükmedildiği ifade edildi.

Dairenin kararında ayrıca, Kaçmaz'ın, göreve gelmeden görevinin başındaymış gibi UYAP aracılığıyla göreve başlama yazısı yazdırmasının görev gereklerine aykırı olduğunun kabul edildiği belirtildi.

Kararda, ancak kamu zararı, haksız kazanç sağlama veya herhangi bir mağduriyet oluşmadığı göz önüne alınarak Kaçmaz'ın bu suçtan da beraatına karar verildiği açıklandı.

Kararın açıklanmasının ardından Kaçmaz, duruşmayı izleyenlerle birlikte Yargıtay'dan alkışlarla ayrıldı. Kaçmaz, gazetecilere yaptığı açıklamada, beraat ettiğini anımsatarak, bunun bir ''dönüm noktası'' olduğunu söyledi.

Kaçmaz, ''Adalet Bakanlığı'nın kurmuş olduğu tuzağa yüce yargıçlar düşmediler. Bu bir dönüm noktası. Bundan sonra hukuksuz sorgulamaların olmayacağını düşünüyorum. Sadece Berlin'de hakimler yok, Ankara'da da görmüş olduğunuz hakimler var'' dedi.


Gerçek Gündem, 6 Mayıs 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Başkomutan » Cum May 07, 2010 2:24

Faşizm...

Paket referandum yolunda


Anayasa Mahkemesi ile Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yapısında değişiklik öngören anayasa değişiklik paketinin tümü, üç haftalık maratonun ardından dün gece 72 ret oyuna karşı 336 oyla kabul edildi.

Cumhurbaşkanı’nın onayının ardından paketin temmuz ayı ortasında halkoyuna sunulması bekleniyor. Ancak paket halk oyundan önce ikinci sınavını, CHP’nin 110 imzayı bulup başvurması halinde Anayasa Mahkemesi’nde verecek. CHP, Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın yapısında değişiklik öngören maddeler için anayasaya aykırılık iddiasında bulunuyor.

Final görüşmeleri gergin geçti

TBMM Genel Kurulu’nda paketin gece geç saatlere kadar süren final görüşmeleri gergin geçti. Zaman zaman tansiyonun yükseldiği görüşmelerde, paketin halk oylamasına sunulması halinde tümüyle oylanmasını öngören 27. maddesi, 72 ret oyuna karşı 336 oyla kabul edildi. Geçici maddeleri içeren 26. maddeye 71 ret oyuna karşı 338 kabul oyu çıktı. 330’un altında kalması halinde tümü düşmüş sayılacağı için paketin dün akşamki en kritik oylamasını oluşturan tümü üzerindeki oylamaya 409 milletvekili katıldı, 336 kabul, 72 ret oyu çıktı, bir de boş oy kullanıldı. Bu sonuçla paket Meclis’te kabul edilmiş oldu. Siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran 8. maddesi, Ak Parti’deki fireler nedeniyle halk oylaması için gerekli 330 oyu bulamayınca paketten düşmüştü.
Daha önce de Anayasa paketinin 12 Eylül dönemine yargı yolunu açan maddesi 337 oyla kabul edildi. 24’üncü madde 336 oyla kabul edildi. Paketin 25’inci maddesiyle de 12 Eylül 1980 dönemine dokunulmazlık getiren Anayasa’nın Geçici 15’inci maddesi kaldırıldı. 12 Eylül darbesini yapanlar ile bu dönemden sonra görev alan Milli Güvenlik Konseyi üyeleri, Danışma Meclisi ve hükümetlerin eylem ve işlemlerine yargı yolu açıldı. Geçici 15’inci maddenin kaldırılması 337 oyla kabul edildi.

Kutlamaları kabul etti

Başbakan Tayyip Erdoğan, sonucun açıklanmasının ardından salonda bulunan MHP lideri Devlet Bahçeli ile tokalaşmak için MHP sıralarına yöneldi. Ancak Bahçeli oturduğu yerden kalkıp kulise yöneldi. Erdoğan da bunun üzerine çevresinde geniş halka ve uzun bir kuyruk oluşturan milletvekillerinin kutlamalarını kabul etti. Oylamanın ardından teşekkür için grubunu toplayan Erdoğan, gazetecilere sonuç için “Ülkeye hayırlı ve uğurlu olsun” demekle yetindi.


HÜRRİYET



Koyun Psikolojisi!

Birlik ve beraberlik içinde bulunmanın önemine vurgu yapan “sürüden ayrılanı kurt kapar” diye bir atasözü vardır. Bu söz gruba yönelen saldırı ve risklere karşı birlik ve bütünlük içinde karşı koymanın yararına dikkati çeker. Bütünler parçalanmadan, ayrılıklar üretilmeden, “toplu vuran yürekler” arasına ayrılık tohumları atılmadan bir gruba yönelik saldırıdan sonuç almak imkânsız denecek kadar azdır. Bütün saldırıları stratejileri, önce parçalamak, sonra parçaları kendi arasında uyumsuz öğeler olarak yeniden ayrıştırmak daha sonra küçülen ve zayıflayan hedefleri kolayca yutmak üzerine kuruludur. Bu yönden bireyin göreceli olarak zayıf ve güçsüz varlığını sürdürebilmesi için gruba olan ihtiyacı grubun bireye olan ihtiyacından çok daha fazladır. Bu bağlamda toplumun gücü o toplumu meydana getiren fertlerin guruba duydukları aidiyetlerin şiddetiyle yakından ilgilidir.
Ancak bu, bir guruba, ideolojiye, siyasete ya da stratejiye tapınmak anlamına da gelmemelidir. Eleştirilmeyen bir siyaset, strateji ve uygulama eninde sonunda başarısız olmaya mahkûmdur. Yönetenler “en iyisini bilir” ya da “bize mi düşmüş sorunlarla ilgilenmek” türünden pasifist yaklaşım anlayışına sahip olanların başarısızlık için başka bir şey yapmalarına gerek kalmaz. Bir siyaset ya da stratejinin müntesipleri “yap denileni yapmak/yapma denileni yapmamak” gibi “kurşun asker” anlayışına sahip olduklarında yenilgi kaçınılmaz hale gelir.
Herhalde Tanrı, eşsiz olarak yarattığı insana aklı, izanı, basireti, feraseti, mantığı, muhakemeyi kiralasın, israf etsin ya da ciro etsin diye vermemiştir. Sosyal bir gerçek olarak başkasının aklına, izanına ve insafına sığınanların özgür olanlardan daha karlı çıkması, insanları özgür davranış göstermekten alıkoymaktadır. İnsanlar bu yüzden iradelerini yönetim elitine gönüllü olarak devretmekte hiç bir sakınca görmemektedirler. Kitle içinde kişiliğinden sıyrılıp sıradanlaşarak niceliğe dönüşmek, bireylerin güvenlik ihtiyaçlarını büyük ölçüde karşılamaktadır. Böyle bir insanın şahsiyetinin olmamasına rağmen onun adına düşünen, karar veren, yöneten insanlar vardır. O, kitle içinde korunan, savunulan ve saklanan bir nicelik olarak vardır. Yani sürü içinde, sürünün önündekilerin arkasından sürüklenen bir vücudu taşır. Vücudunu nereye doğru mu taşır? Onu hiçbir zaman bilemez. Tıpkı geçtiğimiz yıllarda Van’da bir koyun sürüsünün yaptığı gibidir. Görevi ilerdekileri takip etmektir. Sürünün önündekiler uçuruma atlamış olsalar bile onun görevi sorgusuz sualsiz öndekileri takip etmektir. Eleştiri yok! “Nereye sürükleniyoruz” sorusunu sormak yok! “Hayır” demek yok! Sürü, kendi psikolojisini de süreç içerisinde üretir: Güç kimde ise akıl da ahlak da ondadır! Bu tavır koyun tavrıdır. Koyun tavrı koyun akıbetini üretecektir.
Birkaç yıl önce meydana gelen bir koyun sürüsüne ait hikâye şöyledir: Van’ın Gevaş İlçesi’nin sarp kayalık bir bölgesinde otlayan koyun sürüsünün içinde öndeki koyun karşı yamaca geçmek için kendini uçurumdan boşluğa bırakmış. Onu büyük bir sadakatle takip eden 1480 adet koyun da aynı yolu izleyerek uçuruma kendilerini bırakmışlar. Bu koyunlardan 450’si ölünce üzerlerine düşen diğer koyunlar yaralı olarak kurtulmuşlar.
Bu olay, insanın koyunlaşması halinde başına gelecek olanları göstermesi bakımından ibret alınacak kalitededir. Sürü psikolojisi içinde davrananları; ya hemcinslerinin cesedini çiğnemek ya da hemcinslerinin ayakları altında çiğnenmek gibi bir kader beklemektedir. Her ikisi de insana özgü bir davranış biçimi değildir.
Bu yazı beş yıl önce yazılmıştır. Eski bakanlardan Kürşat Tüzmen’in, “Eğer Başbakan uçurumdan atlıyorsa, bize yakışan onunla beraber atlamaktır” sözleri bu yazıyı güncellemiş olmaktadır. Anlaşılan garp cephesinde beş yıldır değişen bir şey olmamış.


ÖZCAN YENİÇERİ




Kaçmaz aklandı... Peki atılan onca çamur ne olacak?

Görevini kötüye kullanmakla suçlanan Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, Yargıtay’da yargılandığı davada beraat etti.

Üstelik ‘Görevi kötüye kullanma’ ve ‘Hazırlık soruşturmasının gizliliğini ihlal’ suçlarından yargılanan Kaçmaz’ın beraatini, bizzat Yargıtay Cumhuriyet Savcısı istedi!

Böylece yakın döneme damgasını vuran çok önemli bir “yürütme-yargı” kavgası; yargı lehine sonuçlanmış oldu...


İyi de şimdi ne olacak?

Sırf Cumhurbaşkanı’nın kayıp trilyon davasında yargılanmasını istedi diye Hâkim Kaçmaz’ı, hem de birinci sayfalarından “Ergenekoncu” ilan eden yandaş medyanın yaptığı yanına kâr mı kalacak?

Köşelerde atılan iftiralar, edilen hakaretler, meslek onuruna uzanan diller görmezden mi gelinecek?

Ve en önemlisi:

Kaçmaz’ın meslekten ihracını isteyen Adalet Bakanı, şimdi onunla çalışmaya nasıl devam edecek?

Yoksa... Yaptığının yanlış olduğunu görerek, istifa yoluna mı başvuracak?


Bir yandan, “Umarım; siyasi hedeflerine ulaşmak için insanların onurlarıyla, namuslarıyla oynayanlar, dünkü tarihi karardan ders alırlar. Umarım Osman Kaçmaz olayı; bir ‘milat’ olur” demek istiyorum...

Ama... Diğer yandan da ne yazık ki bu dileğimin asla gerçekleşmeyeceğini...

Daha nice onurlu insana milyonlarca kez çamur atılacağını biliyorum!

Yaklaşık bir yıldır çok zor günler geçiren; ama hiçbir baskıya boyun eğmeyerek sadece kendisini değil, mesleğini de savunan Osman Kaçmaz’ı yürekten kutluyorum.

Umarım bu, uğradığı son haksızlık olur!


VAKİT!

Aralarında dört eski kuvvet komutanının da bulunduğu 312 general, “Onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke” başlıklı köşe yazısı nedeniyle açtıkları davada, Anadolu’da Vakit Gazetesi’nden kişi başına 2 bin TL olmak üzere toplam 624 bin TL manevi tazminat kazandı.

O generallere bir tavsiyem olacak:

Tamam; davayı kazandınız da... Sakın o parayı alacağınızı sanıp boşuna umutlanmayın!

Unutmayın ki bu gazete, üzerindeki tazminat yüklerinden kurtulmak için daha önce “Akit” olan adını bile değiştirdi.

Şimdi de mahkûm olduğu onlarca davada, hak sahiplerine tek kuruş ödeme yapmamaya devam ediyor!

Eğer generaller bu paraları almayı başarırsa; bu, Vakit için bir “ilk” olacak!


GÜNÜN SORUSU

Anayasa değişikliği teklifinde AKP’ye açıktan destek veren eski ÖDP’li, yeni BDP’li Ufuk Uras, bu desteğin nedenini, “Siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran 8. maddenin Meclis’te kabul edilmemesi sonrasında Ergenekon’un sevinç çığlıklarını gördüm” diyerek açıklamış. O oylama sırasında ve sonrasında Meclis’te olan meslektaşlarımız ise, “Kimse sevinç çığlığı falan atmadı. Ufuk Uras gerçekleri söylemiyor” diyor...
Uras, madem gördüğünü söylüyor; o zaman Meclis’teki o Ergenekoncuları neden isim vererek açıklamıyor?


MUSTAFA MUTLU
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Başkomutan » Çrş May 12, 2010 20:42

CHP Anayasa Paketi için kararını verdi

Anayasa paketi onaylandı. referandum süreci başladı. CHP daha önce duyurduğu gibi Anayasa Mahkemesi yoluna çıktı

Yüksek yargı organlarının yeniden yapılandırılmasını içeren Anayasa Değişikliğinde Köşk ayağı da tamamlandı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül paketi onayladı.

Köşk onayının CHP iptal için Anayasa Mahkemesi yoluna çıktı. Diğer yandan Yüksek Seçim Kurulu da referandum sürecini işletmek için harekete geçti. Ancak YSK'nın önünde öncelikli cevaplaması gereken bir soru var. O da referandumun 60 mı yoksa 120 günde mi yapılacağı?

Cumhurbaşkanı Gül'ün onayından sonra, CHP Sözcüsü Mustafa Özyürek Anayasa Mahkemesine başvurmak için gereken 110 imzayı tamamladıklarını ve yarın da iptal için başvuru yapacaklarını söyledi.

İŞTE CHP'NİN İPTAL GEREKÇELERİ

CHP değişiklik paketinin siyasi partilerin kapatılması, Anayasa Mahkemesi ve HSYK ile ilgili maddelerinin, Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu savunuyor. Bu kapsamda söz konusu değişikliklerin demokratik hukuk devletinin temelini oluşturan kuvvetler ayrılığı ilkesine, dolayısıyla Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan “hukuk devleti”ne aykırı olduğunu ileri sürecek.

ESASTAN GÖRÜŞME İSTEYECEK

Anayasa Mahkemesi değişikliklere ancak usulden bakabiliyor. Ancak CHP türban değişikliğinde olduğu gibi bu değişikliklerin 2. maddeyi dolaylı olarak değiştirdiği, içeriğini etkisiz kıldığı tezini savunacak. Bu şekilde Anayaas'nın değiştirilmesi teklif dahi edilemez hükmünün taşıdığı şekli şarta aykırılığını işleyecek. Bu gerekçe ile de Yüksek Mahkemenin şekilden hareketle içerik denetlemesi yapmasının mümkün olduğunu savunacak.

REFERANDUM DURDURULABİLİR

CHP, iptal davası açarken yürütmenin durdurulması talebinde de bulunacak. Bir yandan referandum süreci işlerken diğer yandan da gözler Anayasa Mahkemesinde olacak. Anayaas Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verirse referandum süreci de duracak.

İMZALAR TAMAM

CHP'nin 97 milletvekili var. Anayasa Mahkemesine başvurmak için gereken 110 imza DSP ve bağımsızların desteğiyle toplandı. CHP yarın başvuruyu yapmış olacak.

REFERANDUM MUAMMASI

Bu arada YSK referandum sürecini işletmek için harekete geçti, ancak önünde cevaplaması gereken öncelikli bir sorun var.

CHP referandum süresini 120'den 60 güne indiren düzenleme Anayasa'nın 67. ve 79. maddeleri nedeniyle bir yıl içerisinde uygulanamaz deniyordu. AK Parti ise Referandum Kanununun farklı olduğunu savundu. Ancak son söz YSK'ya bırakıldı.

Şimdi YSK 60 gün derse referandum 18 Temmuz'da yapılacak. 120 gün derse Eylül sonuna kalacak.


internethaber
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Başkomutan » Prş May 13, 2010 14:51

Tarihe bak
12 Eylül...

AKP'ye referandum şoku

Yüksek Seçim Kurulu, anayasa değişikliğine ilişkin kanunun halkoyuna sunulma tarihini 12 Eylül 2010 olarak belirledi.

Yüksek Seçim Kurulu referandum tarihini açıkladı. YSK Başkanvekili Kırdar Özsoylu, Anayasa değişikliğine ilişkin kanunun 12 Eylül 2010 pazar günü referanduma sunulacağını bildirdi. YSK Başkanvekili Kırdar Özsoylu, referandum tarihini 12 Eylül olarak belirlemelerinin nedenini de şu sözlerle anlattı:
'Anayasa değişikliklerinin halk oyuna sunulması hakkındaki kanun seçim kanunları kapsamında olduğundan referandum süresi değişiklikten önceki hüküm itibariyle 120 gün olarak tespitine ve seçimlerin 12 Eylül Pazar günü yapılmasına karar verildi.'

AKP referandumun 60 gün içinde yapılmasını öngörüyordu.

İYİ TARİH

Tarihin 12 Eylül darbesinin yıldönümüne gelmesi ise ilginç bir tesadüf oldu.
CHP Sözcüsü Mustafa Özyürek, YSK'nın kararının yerinde olduğunu belirterek, '12 Eylül iyi tarih' dedi.


ŞAMAR GİBİ

YSK'nın kararını değerlendiren CHP'li Hakkı Süha Okaya,'Bu beklediğimiz bir karardı ama aksini düşünenlerin suratında şamar gibi patladı' dedi.

gazetevatan.com

AKP'den beklenmeyen bir açıklama KARAR SİYASİ de...
olsa uyacağız... :islik:
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Başkomutan » Prş May 13, 2010 21:25

Anayasa “maketi”

Türkiye’nin bu en kritik bağlamında cambaza bakarken, bugün “hasbelkader veya hasbelkeder” iktidarda olan AKP’nin, TBMM’de milletvekillerinin çoğu uykudayken (fotoğraflarla sabit) ekspres hızıyla geçirdiği “Anayasa Paketini”, gene “hasbelkader veya hasbelkeder” Çankaya’da bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül kendinden bekleneni yaptı; Anayasanın bazı maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören 5892 sayılı kanunu “aynen” onaylayarak, Başbakanlığa gönderdi... Bu kanunun Resmi Gazetede yayımlanmasından 60 gün sonra (başka bir yoruma göre de120 gün sonra) kanun halkın onaylaması için referanduma gidecek!
O “altmış” veya “yüz yirmi” gün zarfında neler olur! Genel olarak politikada ve özellikle Türkiye’de ve hele şu sırada, iki gün bile çok uzun bir süredir. Baykal’a karşı kaset komplosu, iki taraflı bir kılıç! Bir tarafıyla “şuyuu vukuundan beter” yani olay vaki olmadıysa da şayiası -çamur- iz bırakıyor! Ne var ki önümüzdeki günlerde komplo, kim veya kimler tarafından düzenlenmişse, siyasetin ibresi değişir. Başbakan Erdoğan ve partisinin, maket bıçağıyla ortaya koyduğu “karton” maket dağılır; millete “hap” gibi yutturulamaz!
Ben şahsen; sonunda referanduma gidilse bile, Türk Milletinin olanları doğru değerlendireceğine ve “hapı” yutacak kadar “aptal” olmadığına inanıyorum... Daha komplo ortaya çıkmadan da yalaka ve yanaşmaların şartlandırmalarına rağmen, kamuoyunda tereddütler baş göstermişti... Bu “paketin” veya “maketin”, bugünkü Anayasada, Atatürk Cumhuriyetinin temel taşları olan “değiştirilemez-değiştirilmesi teklif dahi edilemez” maddelerinin altını oyacağı ve İktidarın bütün güçleri -başta yargıyı- kendisinde toplamak istediği anlaşılmaya başlamıştı... Özellikle, “Ergenekon kapsamında” Ordunun, en azından saf dışı bırakılmak istenmesi de!
Bugünkü Anayasaya başlıca itiraz, güya “Askeri Anayasa” olması... Askeri müdahaleden sonra yapılan referandumla kabul edildi ama: değiştirilemez maddeler “askeri” değil, Atatürk ilkeleri!
Cüneyt Arcayürek, Cumhuriyet gazetesinde “11 Cumhurbaşkanının” öyküsünü yazıyor... Hataları ve sevaplarıyla, önceki 10 Cumhurbaşkanımızı ve hepsinin de dönemindeki “Atatürk Çankayası”. Merak ediyorum, 11. Cumhurbaşkanı hakkında ne yazacak? Ve en onemlisi bugünkü Çankaya “Atatürk’ün Çankayası” mı? Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu “uyurgezer” durumda Meclisten geçirilen “Anayasa” paketini veya “maketini” alelacele, “noter” gibi imzalamakla, tarafsız olmadığını göstermiş daha da vahimi, içmiş olduğu And’a; “Milletin bölünmez bütünlüğünü koruyacağına, Hukukun üstünlüğüne ve Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kalacağı” yeminine uygun davranmamıştır.
Kayıtlara geçsin diye yazıyorum; referanduma gidilse de gidilmese de sonunda halkımız “evet” veya “hayır” dese de ülkede büsbütün kargaşa yaratacaktır... Bunun nihai sorumlusu da Abdullah Gül olacaktır!
CHP cephesi
Deniz Baykal’ın istifasından sonra tahmin ettiğimiz gibi, CHP cephesinde tozdan, dumandan ferman okunmuyor. Baykal istifa etmekle şahsen güç kazanmıştır ama aynı zamanda CHP, kırılgan halde! Umarız, tozlar dumanlar ortadan kalkar ve bu çelişki bir şekilde giderilir.
Ortada türlü rivayetler dedikodular uçuşuyor. Bu arada kişisel trajediler, mağdurlar var. Mesela Nesrin Baytok Hanımın durumu. Şeref cellâtları yaralara tuz basıyorlar.
Pennsilvanya’dan gelen mesaj, CHP ile cemaat arasında dayanışma işareti, Baykal’ın cemaatten destek aldığı şeklinde tefsir edildi...
Hoca efendi, daha sonra, Baykal’a üzüntüsünü bizzat ifade etmediğini, olayı öğrenince “İnsani olarak fevkalade üzüldüğünü. Bu hislerini, arkadaşlarıyla paylaştığını ve bunlardan birinin de bu hislerini Baykal’a ilettiğini” açıkladı. Ve fakat; “Bizim çocuklara sordum, bizimle ilgisi yok, iktidara baksınlar” gibi ifadelerin, kesinlikle, yalan ve “iftira” olduğunu vurguladı. Aradaki nüans inceliklerini iyi okuyun... Hem dikkat edin; cemaate bağlı yazarlar bu konuda çok dikkatli ve hassaslar; Baykal’ı ne kınıyorlar, ne de destekliyorlar!

14.05.10
Altemur KILIÇ
YENİÇAĞ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Başkomutan » Prş May 13, 2010 21:43

"12 Eylül'de, yeni 12 Eylül'lere hayır diyeceğiz"


YSK, bugün referandumun sürecini belirlemek üzere toplandı. Toplantının ardından, konuya ilişkin bir açıklama yapan Özsoylu, Anayasa Değişikliklerinin Halk Oyuna Sunulması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un Resmi Gazete'de yayımlandığını anımsattı. Özsoylu, bu kanun ile 3376 Sayılı Kanun'da değişiklik yapılarak halk oylamasının kanunun yayımı tarihinden itibaren 60 gün içerisinde yapılacağının öngörüldüğünü dile getirdi.
Anayasa ve halk oylamasına ilişkin kanun hükümlerini de anımsatan Özsoylu, Anayasa Değişikliklerinin Halk Oyuna Sunulması Hakkındaki Kanun'un Anayasa'nın 67. Maddesi'nin son fıkrasında ifade edilen seçim kanunları kapsamında olduğunu, bu fıkra uyarınca da seçim kanunlarındaki değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanamayacağını vurguladı.
Özsoylu, Anayasa'nın Bazı Maddelerinde Deşiklik Yapılması Hakkında 5982 Sayılı Kanun'un, Anayasa'nın 175 ve 3376 Sayılı Kanun'un 2. maddesi hükümleri gereği halk oylamasında uygulanacak sürenin uygulanması gerektiğinden, bunun 120 gün olması gerektiğini söyledi. Özsoylu, "Referandumun 12 Eylül 2010 Pazar günü yapılmasına YSK tarafından oybirliğiyle karar verilmiştir" dedi.
Halk oylamasına ilişkin çalışmaların bir komisyon tarafından yürütüleceğini ifade eden Özsoylu, komisyonun çalışmalarının ve seçim takviminin ilerleyen günlerde duyurulacağını söyledi.

Çiçek 'Temmuz'da demişti
AKP referandumun 60 gün içinde yapılmasını öngörüyordu. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, refarandum tarihi olarak Temmuz ayının ikinci haftasını işaret etmişti.


"Belirlenen tarih çok iyi oldu"
CHP Sözcüsü ve Genel Saymanı Mustafa Özyürek, kendilerinin de beklentilerinin bu yönde olduğunu, temmuz ayında bir referandum yapılmasını CHP olarak başından beri sakıncalı bulduklarını belirterek, 'YSK'nın belirlediği tarih çok iyi oldu'' ifadesini kullandı.


"Hukuk işlemiştir"
YSK'nin kararını değerlendiren CHP'li Hakkı Süha Okay ise, ''Hukuk işlemiştir. AKP'nin kendine göre dizayn etmek istediği düzenleme YSK'nın bu kararıyla geri dönmüştür'' dedi.

"Hepimizi bağlayan bir karar"
MHP Genel Başkan Yardımcısı Metin Çobanoğlu, Yüksek Seçim Kurulu'nun referandumla ilgili verdiği 120 günlük kararını "YSK'nın kararı hepimizi bağlayan bir karar. Bu 120 gün sonra sandığa gideceğimizi gösteriyor" dedi.

"Anayasaya uygun kanuna uygun değil"
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Faruk Bal, YSK'nin referandum tarihine ilişkin 120 günlük kararını "Anayasaya uygun ama kanuna uygun değil. YSK, AKP'nin acemi ve aceleci bir anlayışla yaptığı anayasa değişikliğinin referandum sürecinin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için böyle bir tercihte bulunmuştur" şeklinde değerlendirdi.

"Olumlu buluyoruz"
DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) Anayasa değişikliğine ilişkin kanunun halkoylamasına 12 Eylül'de sunulmasına ilişkin kararını hukuki ve anayasal çerçevede olumlu bulduklarını bildirdi.

Erçelebi ''AKP, hukuk tanımazlığının yanıtını YSK'dan, almıştır. 'Ben yaptım oldu, ben ne istersem yaparım' düşüncesindeki AKP, Anayasa ve yasalar çerçevesinde ülkeyi yönetmesi gerektiği konusunda YSK'dan ilk hukuki dersi almıştır."

"12 Eylül'de, yeni 12 Eylül'lere hayır diyeceğiz"
YARSAV Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Yüksek Seçim Kurulu'nun referandum tarihini 12 Eylül 2010 olarak belirlemesini değerlendirirken, "Yeni 12 Eylül hukukuna 'hayır' diyoruz. Yeni 12 Eylül'e 'hayır' diyoruz. Bu nedenle Anayasa değişikliğine 'hayır' diyoruz. Çağdaş hukukla, hiçbir evrensel hedefle, AB ilkesi ile bağdaşmayan hukukun üstünlüğü değil, iktidarın hukukunu yaratan Anayasa değişikliğine 'hayır' diyoruz. Yargının topallayan bu halinde bile kendi dosyalarının dokunulmazlığına sığınan kendi yargılarını yaratacakları Anayasa değişikliğini yapan idareye söyleyeceğimiz; yeni 12 Eylül'lere ve yeni 12 Eylül hukukuna, 12 Eylül Pazar günü 'hayır' diyeceğiz."


anafor.org

12 Eylül demokrasisi(!) AKP faşizmi...
özellikle son yazılar...
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Başkomutan » Cmt May 15, 2010 2:03

Hukuka kızgınlar


BU muhteremler ne kadar “hukuka saygı”dan söz etseler de, iş olayla sınanmaya gelince, takke düşüyor ve sakladıkları kel, kabak gibi ortaya çıkıyor.

Aynen Anayasa değişikliği paketinin halkoylamasına 12 Eylül 2010 Pazar günü sunulacağına ilişkin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararına gösterdikleri tepki gibi.

Biliyorsunuz bugünkü iktidar, Anayasa’da değişiklik yapmayı aklına koyunca ilk iş olarak “Anayasa değişikliğinin halkoylamasına sunulmasına ilişkin” yasanın, “Oylama, Meclis’ten geçen metnin Resmi Gazete’de yayınlanmasından 120 gün sonraki pazar günü yapılır” anlamındaki maddesini değiştirerek süreyi 60 güne indirdi.
Maksat çok muhtemelen, yapılan değişiklik içeriğinin Anayasa Mahkemesi’nde incelenip karara bağlanmasına yetecek kadar zaman bırakmadan “oylama” işini bitirip, “Oldu da bitti... Maşallah!” demekti. Ama şimdi önümüzdeki 4 ay bu konunun karara bağlanmasına yetiyor.
Görüldüğü gibi “yasa yapma” konusundaki beceriksizlikleri burada da ayaklarına dolandı.
Yasayı çıkardılar, süreyi 60 güne indirdiler ama, Anayasa’nın 67’nci maddesinin son fıkrasındaki “Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz” diyen hükümle, öteki yasadaki “Halkoylamasında, seçimlerin temel hükümleri hakkındaki yasanın uygulanacağına” ilişkin hükmü anlaşılan ki göz ardı etmişler.
“Belki de bilmiyorlardı” dersek ayıp olur diye, o ihtimale değinmiyoruz.
Bu durumda Yüksek Seçim Kurulu’nun “Halkoylaması 120 gün sonra yapılır” demesi gerektiğini geçen gün bu sütunda Prof. Dr. Erdoğan Teziç’e atfen bildirmiştik.
Nitekim Yüksek Seçim Kurulu da “hukukun dediğini” yaptı ve “Halkoylaması 12 Eylül 2010 Pazar günü yapılacaktır” dedi.
Bu durumda “hukuka saygısı” olan insanlar ne der?
“Tamam... Hukuk bunu gerektiriyorsa bize düşen ona saygıyla uymaktır” gibi bir şey değil mi?
Oysa Başbakan Tayyip Erdoğan, hukuktan şikâyetçi. Nitekim görüşünü soran gazetecilere “YSK kararı zorlama bir yorum” demiş. Hukukun parlamentoya değil, parlamentonun hukuka uyması gerektiğine isyan etmiş. “YSK’nın da parlamento üstü bir güce sahip olmaya başladığını” söylemiş.
Öteki sözlerini aktarmıyoruz çünkü ne anlama geldiği bile belli değil.
Peki ya partisinin her konuda her
zaman her yerde saçmalamaya yetkili sözcüsünün dediği ne?
YSK’nın kararlarına uymak durumunda imişler. “Ancak YSK’nın almış olduğu kararı, çok zorlamayla alınmış SİYASİ BİR KARAR olarak değerlendiriyoruz. Bazı kanun maddelerini peş peşe sıralamak, alınan bu kararın doğru olduğu anlamına gelmez” buyurmuş.
Madem öyle... Çıkıp “Şu gerekçeyle biz bunu yanlış buluyoruz” desenize!
Demezler, diyemezler çünkü keyfiliğin hukuk sayılmasını isteyen bir kafa ile konuşuyorlar.

15.05.10
OKTAY EKŞİ
En son Başkomutan tarafından Cmt May 15, 2010 2:06 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Başkomutan » Cmt May 15, 2010 2:04

AKP’de 120 gün korkusu!

Sahi referandum 60 gün sonra olacağına 120 gün sonra olsun ne fark eder?
Madem yapılanlar doğru, bunları daha uzun zaman diliminde halka anlatma imkanı veriliyor işte!
Hal bu iken ne gariptir ki AKP feveran ediyor!
Neymiş efendim verilen karar siyasi imiş!
Yahu hukukun siyasallaşması bunun neresinde, yapılan sadece ahaliye biraz daha uzun sürede düşünme imkanının tanınmasıdır!
Hem yazın ortasında yapılacak referandumun katılımı düşük olur, oysa bayram sürecinde herkes evine döner.
Düşünüyorum da yoksa bu itiraz, servis edilen Baykal kasetinin kamuoyundaki etkisinin geçeceği endişesinden mi?
Yoksa, YSK’nın süreyi 4 aya çıkarması, yapılan bazı hesapları bozdu ve de endişeleri mi depreştirdi!
Hangi hesap mı?
Referandumun sonucuna göre hemen erken seçim düğmesine basma hesabı!
12 Eylül’de referandum demek, ertesinde karar alınsa bile seçimin yeni yıla sarkması anlamına geliyor ki AKP kara kışın ortasında böyle bir şeyi zor göze alır.
Gelelim endişe kısmına?
Evet, AKP için asıl korku 4 aylık süreye bazı şeylerin sığdırılmasıdır!
Birinci boyut, Haşim Kılıç CHP’nin yaptığı iptal ve yürütmeyi durdurma teklifini bu kadar uzun süre içinde sümen altı edemez!
Diyelim ki Kılıç, risklerine rağmen bunu yaptı, böyle bir durumda yargıda aleni hesap-laşmalar başlar, örneğin Başsavcılık da alel acele kapatma davasını açabilir.
İşte 4 ay bu noktada önemli, zira kapatma davası bu zaman içinde pekala sonuçlanabilir.
Ayrıca Kılıç’ın kapatma davası açılması durumunda başkan olarak süreyi uzatma gibi bir yetkisi de yok.
Evet referanduma gidiş için sürenin uzaması, Tayyip Bey’in kurduğu oyunun riske girmesi anlamını taşıyor.
İlginçtir dün önemli bir isim bana, 2002 sürecinde ABD sefirinin YSK’ya yaptığı nezaket ziyaretini hatırlatarak Yüksek Seçim Kurulu’nun son kararına bu bağlamda dikkat çekti!
YSK’yı bu aralar ABD sefaretinden birileri ziyaret etti mi bilmiyorum ama insanlar nedense 2002’deki o tuhaf olayı hatırlıyor.
Evet referanduma gitme süresinin 120 güne çıkarılması bile AKP bağlamında pek çok spekülasyonun yapılmasına sebep oldu.
Bu yazın çok sıcak geçeceği kesin!

15.05.10
Sabahattin ÖNKİBAR








Ben ne dersem o


SEN misin, referandum için eylülü belirleyen, tarih açıklanır açıklanmaz, iktidar sahipleri ekranda yerini alıyor, vur Allah vur. “Bu karar siyasidir” çığlıkları arasında.

Sürpriz değil, ne zaman bir yargı kararı ortaya çıksa, iktidar anında karşı çıkıyor. O karar ister herhangi bir mahkemeden, ister Yargıtay, Danıştay ya da Anayasa Mahkemesinden, isterse Yüksek Seçim Kurulundan (YSK) çıkmış olsun.
Durun bitmiyor, hatta ve hatta o yargı kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden (AİHM) çıkmış olsun, örneğin türban kararı, eğer iktidarın felsefesine, aklındaki uygulamasına, kitlelerde cazibe yaratmasına denk düşmüyorsa, gözü hiç bir şey görmüyor. En ağır hücumlar başlıyor.
YSK referandum tarihini 12 Eylül olarak ilan edince, AKP hemen karşı cephede vaziyet alıyor. Çünkü, iktidarımız referandum süresinin 120 değil, 60 gün olmasını istiyor.
“Ben 120 değil, 60 gün dediiiim, bunlar nasıl olur da, 120 gün ilan edeeer” nidaları arasında, yumruklar sıkılıyor, dişler kilitleniyor.
SINIRSIZ İKTİDAR
AKP’nin YSK kararını eleştirmesi o kadar basit değil. Arkasında yatan mantık belli:
“Ben ne dersem o olacak.”
Bu mantık kendini her alanda gösteriyor. Başkanlık sistemi özlemiyle bütün ipleri eline almak sevdası, bunun açık kanıtı:
“Her şeye ben karar vereceğim, başka güç olmayacak.”
Meclis olmasa, seçim olmasa, yargı olmasa, çok daha iyi olacak ama, çaresiz onları da birer birer hizaya getirmeye çalışacağız.
Bizim aşina olduğumuz bu tavır yabancıların da dikkatinden kaçmıyor. Almanya’nın haftalık Der Spiegel dergisi, Tayyip Erdoğan’ın başkanlık sisteminden söz etmesini “onun sevdiği, istediği siyasal projesi” olarak nitelerken, bu yönde verdiği habere “sınırsız iktidar” başlığını atıyor. (Adı geçen dergi, 26.04. 2010, s.101).
Anayasaya göre, YSK kararları kesin. Yok böyle olmaz, şimdi bir anayasa değişikliği daha gerek, YSK kararlarının kesin olmasını önlemek, YSK üyelerinin seçimini yeniden belirlemek, YSK’nın yapısını değiştirmek gerek.
Demokrasi olsun, ama benim istediğim gibi.

Vakit, iki vakte kadar

DAHA önceki adı Akit. Yandaş medyanın en kuralsız, en nasipsiz, yerli, yersiz herkese bulaşan gazetesi.
Yayınlarında karşısına aldığı kişi ve kurumlara sadece doğrudan küfür eksik. Katılmadığı düşüncelere ve eylemlere hakaretin bin bir para. Günlük gazeteden çok, bir zamanlar teksir makinesiyle basılan marjinal fraksiyonların el ilanı gibi.
Yine bir hakaret davasında çok yüklü tazminat ödemeye mahkum olunca, Akit çareyi buluyor. Akit kendini kapatıyor, Vakit oluyor.
Fena fikir değil. İstediğine istediğin gibi hakaret et, tazminata mahkum ol, o parayı ödememek için, isim değiştir, başka bir şirket kur, başka bir başlıkla hakaretlerini sürdür. Tam, kanuna karşı hile.
Akit Vakit oluyor, ama hakaretlerin ve kasıtlı başlıkların sonu gelmiyor. Şimdi yine yüklü
miktarda tazminat ödemeye mahkum oluyor. O kadar büyük parayı ödemesi mümkün değil.
Formül belli. Muhtemelen ödemeyecek ve adını yine değiştirecek. En geç iki ay içinde, iki vakte kadar Vakit şirket olarak kendini feshedecek ve bir başka isim altında hakaretlerini sürdürecek.
Bugünkü iktidar onlardan memnun, büyük büyüklerimizin iç ve dış gezilerinde, onlardan birilerini yanlarına almayı ihmal etmiyor.
Ne de olsa, onlar yol arkadaşı.

15.05.10
YALÇIN DOĞAN
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş May 27, 2010 18:33

Yargı erkini kısıtlama itirafı

1982 Anayasası’ndan geriye gidiş var

İstanbul Kültür Üniversitesi’nde “Dünyada ve Türkiye’de Ceza Hukuku ve Reformları Kongresi”nin açılışı yapıldı. Burada bir konuşma yapan Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Yargıtay’ın Anayasa değişikliği konusunda görüşlerini zaman zaman çeşitli ortamlarda kamuoyuna aktardığını, hazırlanan raporlarla kurumsal düşüncelerini bildirdiğini söyledi. Gerçeker şunları kaydetti: “Ancak ne yazık ki özellikle yargı ile ilgili düzenlemeler bizim görüşlerimiz doğrultusunda olmadı. Her zaman eleştirdiğimiz, yargı bağımsızlığını geriye götürdüğünü söylediğimiz 12 Eylül anayasasının da gerisinde düzenlemeler yapıldı. Bunların detaylarına girmek istemiyorum. Demokratik süreç işliyor. Sonucu hep birlikte göreceğiz ve çıkacak sonuca hepimizin saygı göstermesinin zorunluluğu vardır. Hep söylediğim bir şey var; yargı bağımsızlığı demokratik sistemin temel değerleri olan kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, hukuk devleti ilkelerinin doğal bir sonucudur. Bu ilkeler olmazsa, yargı bağımsızlığı olmazsa yargı siyasallaşır. Tarafsızlıktan uzaklaşır. Bir ülkenin geleceği için en büyük tehlike de budur.”

Ergin: Ben de katılıyorum

Adalet Bakanı Sadullah Ergin de yaptığı konuşmada, “Hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkelerine bağlılığın gereği olarak, yargının daha verimli ve etkili çalışabilmesini sağlamak, hükümetimizin öncelikli görevleri arasında yer almaktadır” dedi. Ergin, “Dünyada ve Türkiye’de Ceza Hukuku Reformları Kongresi” nden çıkarken bir gazetecinin “Sayın Gerçeker, Meclisten geçen anayasa değişikliğini, yargıda 12 Eylül döneminden geriye gidiş, olarak niteledi. Bu konuda değerlendirmeniz nedir?” sorusunu cevaplandırdı. Ergin, şunları söyledi: “Son anayasa değişikliğinin, geriye gidiş olduğuna dair bir beyanı oldu Sayın Başkan’ın. Evet 82 Anayasası’ndan daha geriye gidiş var. Ben de katılıyorum. Ancak, yargı üzerindeki vesayetçi anlayıştan geriye gidiş var. Yargının aktivist, müdahaleci anlayışını sınırlayacak, kuvvetler ayrılığı sınırında tutacak bir düzenleme olduğunu düşünüyorum.”

Dünyada ve Türkiye’de Ceza Hukuku ve Reformları Kongresi’ne Ergin ve Gerçeker de katıldı.


YENİÇAĞ, 27 Mayıs 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen İrfan Tuna » Sal Haz 08, 2010 15:07

8 Haziran 2010-ULUSAL KANAL

http://www.ulusalkanal.com.tr/index.php ... Itemid=174

Yüksek Mahkeme iptal davası başvurusunu kabul etti



Anayasa Mahkemesi, Anayasa değişikliğinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemine ilişkin açılan davayı kabul etti. Yüksek Mahkeme, davayı belirleyeceği bir günde karara bağlayacak.

Anayasa Mahkemesi, Meclis Genel Kurulu'ndan referanduma gitmesini sağlayacak çoğunlukta geçen Anayasa değişikliğinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması isteminin ilk incelemesini yaparak başvuruyu kabul etti. Yüksek Mahkeme, davayı daha sonra belirlenecek bir günde karara bağlayacak. Yüksek Mahkeme'nin yürürlüğün durdurulması istemi hakkında öncelikli olarak karar vermesi bekleniyor.

111 milletvekili Abdullah Gül'ün paketi onaylamasının ardından Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştu. Başvuruda, paketin AKP'nin tasarısı olduğu, dolayısıyla bir siyasi partinin ya da hükümetin Anayasa değişiklik teklifi hazırlayamayacağı ilkesinin ihlal edildiği belirtilmişti.
Başvuruda, paketin Anayasa'nın değiştirilmesi teklif dahi edilemez hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı ilkelerine aykırı düzenlemeler içerdiği vurgulanmıştı. Başvuruda ayrıca Genel Kurul'daki oylamanın gizli yapılması ilkesinin de ihlal edildiği belirtilmişti.
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Başkomutan » Prş Haz 10, 2010 22:02

Resim

Siyaset yargıya çöktü

TÜRKİYE’de son dönemde yaşananları ‘rejim savaşı’ olarak değerlendiren Özbek’ten tokat gibi sözler: Ümraniye davası Türkiye’nin kimyasını bozdu. Yargıçlar feryat noktasına geldi. Hukuk devletini zorluyorsunuz. Bunun sonunda rejim, sistem tehlikede demektir.

Türkiye’de yargı, siyasetin pençesinde

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanı Kadir Özbek, Türkiye’de son dönemde yaşananları “Türkiye’nin düzeninin, rejiminin savaşı” olarak nitelendirirken “Yaptığınız icraatla hukuk devletinin ilkelerini zorluyorsanız sonunda rejim tehlikede demektir” dedi. Cumhuriyet gazetesine konuşan Özbek, gündemi sarsacak açıklamalarda bulundu. Ümraniye davasını “Türkiye’nin kimyasını bozan yargılama” olarak değerlendiren Özbek, “Artık Türkiye’de siyaset yargının üzerine çökmüş durumda. O davanın üzerine siyasi bulutların düştüğü anlamına gelir” diye konuştu. Ümraniye davasına bakan yargıcın, feryat noktasına getirildiğini ifade eden Kadir Özbek şunları söyledi: “Türkiye’de bir korku imparatorluğu yaratmak, seslerin kısılmasını istemek kimin işine geliyorsa onlar yapıyor.”

YENİÇAĞ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Türk-Kan » Pzr Haz 13, 2010 15:40

Anayasa Mahkemesi yok sayılabilir

Anayasa Mahkemesi eski raportörü Osman Can, mahkemenin Anayasa paketinin bazı maddelerini iptal etmesinin yok hükmünde olacağını söyledi: Bu durumda hükümet paketi referanduma sunmalı


CHP’nin başvurusu üzerine Anayasa Değişikliği Paketi’ni incelemeye alan Anayasa Mahkemesi’nin, paketin yargı ile ilgili bazı maddelerini iptal edebileceği ve referanduma bu maddeler dışında kalan bir metnin sunulacağı tartışmalarına son noktayı Osman Can koydu. Hukuksuzca alınan bir kararın üzerine ikinci kez hukuksuz bir karar alınamayacağını belirten Can,Taraf’a yaptığı değerlendirmede “Yüksek Mahkeme’nin Anayasa Değişikliği Paketi’ndeki bazı maddeleri iptal etmesi halinde bu kararı yok hükmünde olacaktır. Hükümet, söz konusu maddelerin iptal edilmesi halinde, bu hukuksuz kararı kâle almadan, iptal edilen maddeler de dahil olmak üzere paketi bir bütün halinde referanduma sunmalıdır” dedi.

Hükümetin bu yöndeki adımının hukuki olarak herhangi bir sorun teşkil etmeyeceğini belirten Can, asıl hukuksuzluğun, Mahkeme’nin, Anayasa’nın kendisine çizdiği sınırların dışına çıkıp değişiklik paketini esastan incelemesi ve bazı maddeleri iptal etmesi olacağını da sözlerine ekledi.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.taraf.com.tr/haber/anayasa-mahkemesi-yok-sayilabilir.htm
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

ÖncekiSonraki

Şu dizine dön: Halk Oylaması Yazıları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x