Faşistler yargıya darbe yaptı!..

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Tem 07, 2010 19:36

AKP'nin yargı darbesi Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edildi!
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen İrfan Tuna » Çrş Tem 07, 2010 22:13

Bu Karar; Anayasa Mahkemesi'ne, Ana Muhalefet Mahkemesi diyen Recep Bey'in hoşuna gitmiş midir acaba?

Ama hiç heveslenmesinler, ABD güdümünde ülkemizi faşizme sürüklemeye çalışanların bu macerasının zerre kadar başarıya ulaşma şansı yok...
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Başkomutan » Çrş Tem 07, 2010 23:01

Resim


YİNE KAOS ÇIKTI


CHP’nin iptalini istediği Anayasa değişikiliği pake- tiyle ilgili alınan kararları Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç açıkladı. Karara göre, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Anayasa Mahkemesi’nin üye seçimine dair düzenleme Anayasa’ya aykırı bulunarak kısmen iptal edildi.


12 Eylül’de referanduma gidecek

YÜKSEK Mahkeme, Anayasa paketinin tamamının iptali ve yürürlülüğünün durdurulmasıyla ilgili başvuruyu ise oy çokluğuyla reddetti. Pakette atamalar tam olarak AKP’nin istediği gibi olmayacak. Ancak özü değişmeyen paket, iptal edilen maddeler hariç referanduma gidecek.


AKP, CHP ve MHP’liler tepki gösterdi

ALINAN kısmi iptal kararı siyasi partilerin tepkisine neden oldu. Hem iktidar hem de muhalefet istediğini tam olarak alamadı. AKP, kararı yetki gaspı olarak nitelerken CHP, bu durumun kendilerini tatmin etmediğini belirtti. MHP ise esasa girilmesini kabul edilemez buldu.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Anayasa Değişikliği Paketi’nin iptali ve yürürlüğünün durdurulmasına ilişkin davayla ilgili Yüce Mahkeme’nin aldığı kararı, düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı.

Kılıç, Anayasa’nın bazı maddelerinde değişiklik yapılması hakkındaki Kanun’un iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi 111 milletvekilinin yaptığı başvurunun, dün Anayasa Mahkemesi tarafından saat 09.30’da başladığı görüşme ve müzakerelerin 9,5 saatlik bir maratondan sonra karara bağladıklarını bildirdi. Kılıç, “Başvuran davacıların, bu Anayasa paketinin tamamının şekil yönünden iptali konusundaki iddialarının tamamı reddedilmiştir” dedi.


Yürürlük durdurulmadı

Kılıç sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak, Anayasa paketinin, anayasamızın 4. maddesinde ön görülen teklif edilemezlik yasağı kapsamında olduğu iddia edilen 8., 14., 16., 19., 22., 26. maddelerinin incelenmesine oy çokluğuyla karar verilmiş ve yapılan denetim sonunda kanunun 16. maddesiyle Anayasa Mahkemesi’nin yapısına ilişkin Anayasa’nın 146. Maddesinde yapılan değişikliğin 4. fıkrasında Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, Sayıştay, Yükseköğretim Kurulu ve Baro Başkanlarının Anayasa Mahkemesi’ni gönderecekleri üyeler için yapacakları seçimlerde, her üyenin bu seçimlerde kullanacağı oyda, her üyenin ancak bir aday için oy kullanabileceğine ilişkin, tırnak içinde ifade ediyorum burayı, her üyenin yani fıkrada iptal edilen bölümü söylüyorum; ’Her üyenin ancak bir aday için oy kullanabileceğine ilişkin’ bu ibare iptal edildi.

Yine kanunun 22. maddesi ile Anayasa’nın 159. maddesine yapılan düzenlemenin 3. fıkrasında yer alan ’Cumhurbaşkanı’nın Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na atayacağı üyelerin iktisat ve siyasal bilim dallarıyla, üst kademe yöneticilerinden olacağına ilişkin ibare, yine bu 3. fıkradaki yine tırnak içinde söylüyorum; ’iktisat ve siyasal bilim dallarıyla’, yine tırnak içinde, ’üst kademe yöneticileri’bu ibareler iptal edilmiştir.

Yine ayrıca Danıştay, Yargıtay, Adalet Akademisi ile adli ve idari yargı hakim ve savcılarının hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’na üye seçiminde ancak bir aday için oy kullanabileceklerine ilişkin ibare de iptal edilmiştir.Yürürlüğün durdurulmasına ilişkin istem oy birliğiyle reddedilmiştir
.”


AKP: Yetki gaspında bulunuldu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa değişikliği paketine ilişkin kararını Başbakanlık Yeni Bina’daki makam odasında takip etti. AKP’lilerin bu değişkiliğe tepkisi ise sert oldu. AKP Grup Başvekili Suat Kılıç, Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa değişikliği paketine ilişkin kararını, “Anayasa Mahkemesi Meclis’in Anayasa yapma yetkisine müdahale etmiştir” sözleri ile değerlendirdi. Kılıç, “Bu bir müdahaledir. Açıkça Anayasa Mahkemesi, Meclis’in yasa yapma iradesine ve yetkisine müdahale etmiştir” dedi.

Erken seçim olmayacak

Kılıç, erken seçim kararı almayacaklarını da ifade etti. AKP, Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de kararı yetki aşımı olarak değerlendirdi. Çelik, mahkemenin paket üzerinde şekil denetiminin aşılarak bir içerik denetiminin yapıldığını ifade etti. Adalet Bakanı Sadullah Ergin de, Anayasa Mahkemesinin kararına ilişkin, “Anayasa Mahkemesi işin esasına girmek suretiyle bir yanlış yapmıştır” dedi. Ergin, şunları söyledi: “İşin esasına girmemesi gerekirken girmiştir, esas denetimi yapmıştır. Bu doğru değildir. Ancak Anayasa Mahkemesindeki süreç bu saat itibarıyla bitmiştir. Bundan sonra referandum süreci var. Mevcut haliyle belli hükümler, belli cümleler çıkartılmış haliyle bile bu Anayasa değişikliği 82 Anayasası üzerinde çok ciddi bir reform özelliğini korumaktadır. Bu hem birçok yeni hakları milletimize getirmesi noktasında hem de yargının hem bağımsızlığını hem tarafsızlığını sağlayacak düzenlemeleri içermesi açısından yine de çok önemli bir metindir.”


Kaportada çizikler var

Anayasa Mahkemesinin kararında “İptal edilen maddenin bulunmadığını” kaydeden Ergin, “başkalaştırılan” maddelerin olduğunu ifade etti. Bakan Ergin, gazetecilerin iki maddenin referandum dışı kalıp kalmadığına ilişkin soruya, “Olur mu öyle şey? İki madde niye referandum dışı kalsın...” karşılığını verdi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz ise, Anayasa Mahkemesinin kararının çok aykırı olmadığını söyledi. TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya da, ”Reform arabası yoluna devam edecektir ancak, kaporta çizikleri var“ diye konuştu.


Karar CHP’de kafaları karıştırdı

CHP’nin hukukçu milletvekilleri Anayasa Mahkemesi’nin kararında ikiye bölündü. Bazı vekiller, söz konusu iki maddenin iptal edildiğini ve referanduma gitmeyeceğini söyledi. Bazı vekiller ise itiraz edilen iki maddenin düşmediğini ifade etti. CHP’nin hukukçu milletvekili Şahin Mengü, “CHP’nin istediği tam olmadı.

Söz konusu iki madde iptal edilmedi. Yani 2 madde düşmedi. İki maddenin sadece iptal edilen kısımları düştü, diğer taraflar oylamaya gidecek. İstediğimiz tam olmadı. Bunu, ’Tayyip’e evet’, ’Tayyip’e hayır’a çevirmek lazım” dedi. CHP’nin bir diğer hukukçu milletvekili Halil Ünlütepe ise, “Bana göre istediğimiz oldu.

O iki madde referanduma gitmez. CHP’nin dediği gibi, iki maddenin dışında halkoylaması yapılıyor. O iki madde referanduma gidemez, mümkün değil. YSK bunu açıklar zaten, müdahale var orada. Kısmen iptal, ama referanduma gidilemez” ifadesini kullandı. CHP’nin hukukçu milletvekillerinden Ahmet Ersin de, “Bizi tatmin etmedi.
İstediğimiz olmadı” diye konuştu.

CHP’li Mustafa Özyürek de, “Haşim Kılıç’ın açıklamalarına göre söz konusu iki madde HSYK’nın yapısı ile Anayasa Mahkemesi’nin yapısını düzenleyen maddeler referandum dışı kalacak. Dolayısıyla yürürlüğe girmeyecek. CHP’nin itirazı zaten bu iki maddeydi. CHP’nin itirazları dikkate alınmıştır” diye konuştu.


Gerekçeli kakarı görelim

CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce de, “Anayasa Mahkemesi’nin kararına saygılıyız. Anayasa Mahkemesi’ne başvurularımızın bugüne kadar yüzde 63 oranında biz haklı çıkmışız. Gerekçeli kararı görmek lazım.Beni şahıs olarak tatmin etmedi. Biz karara saygılıyız. Sonucu görelim, gerekçeli kararı görelim. Referandum da halkımız yargıyı yürütmenin emrine sokmayacaktır ” dedi.

CHP Grup Başkanvekili M. Akif Hamzaçebi de, “Endişeleri gideren bir karar değil, bizi tatmin etmedi. Karar sonrasında CHP olarak konuyu değerlendireceğiz. Ancak karar hukuk devleti beklentimizi karşılamadı” dedi. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce de, Anayasa Mahkemesinin, anayasa değişikliği paketine ilişkin kararına ilişkin, “Sorunumuz o 2 maddeyle ilgilidir, 2 madde referanduma gitmeyecekse, hayırlı uğurlu olsun” diye konuştu.


Cihan Paçacı: Şeklen incelenmeliydi

MHP Genel Sekreteri Cihan Paçacı, Anayasa Mahkemesi’nin, iptal davasında, Anayasa Mahkemesi ve HSYK ile ilgili bazı maddelerin kısmen iptaline karar vermesi ile ilgili olarak, mahkemenin yetki aşımında bulunduğunu söyledi. Paçacı, yaptığı değerlendirmede, değişiklik paketinin zaten tartışmalı olduğunu ve sadece “AKP’nin Anayasası gibi durduğunu”, ancak buna rağmen kararı referandumda halkın verebilmesi için CHP’ye iptal başvurusunda destek vermediklerini belirtti.

Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkilerinin Anayasa’da belirtilmiş olduğunu anımsatan Paçacı, mahkemenin değişiklikleri sadece şekil yönünden inceleyebileceğini kaydetti. Mahkemenin, kamuoyunda “türban düzenlemesi olarak” bilinen değişiklikleri, Anayasa’nın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeleri ile ilişkilendirdiğini anımsatan Paçacı, gerekçesi henüz açıklanmadığı için son iptallerin neyle ilişkilendirileceğini merak ettiklerini söyledi.


Tarhan: Beklentimiz karşılanmıyor

YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan, Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa Değişikliği Paketi’nin iptali ve yürürlüğünün durdurulmasına ilişkin davada verdiği kararın beklentilerini karşılamadığını ifade etti. Tarhan, “Karar, beklentimizi karşılamıyor. Bizim görüşlerimiz belli. Değişikliğin, Anayasa’ya aykırı olduğunu düşünüyorduk. Ve iptal edileceğini umuyorduk. Söz konusu 2 madde de hukuk devletine aykırıdır. Verilen karar dediğim gibi beklentimizi karşılamıyor. Güçler birliğine aykırılık devam ediyor. Özellikle HSYK’nın yapısındaki değişiklikle Adalet Bakanı ve Müsteşarı kilit rol oynuyor. Bu kabul edilemez. Sonuçta mahkemenin kararına saygılıyız. Fakat mücadelemiz bitmiş değil” diye konuştu.


HSYK: Yazık oldu

HSYK Başkanvekili Kadir Özbek ise, Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa paketini kısmen iptal etmesini kendilerini memnun etmediğini belirterek, “Yazık oldu” dedi. Özbek, “Karara saygılıyız ama kaygılarımız giderilemedi” diye konuştu.

YENİÇAĞ
En son Başkomutan tarafından Çrş Tem 07, 2010 23:18 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Ram » Çrş Tem 07, 2010 23:13

Kimseyi memnun etmemiş mi¿? Bu oldukça yanlış bir saptama olmuş.

Anayasa Mahkemesi esasa girdi ama darbe anayasasının ruhunu değiştirecek maddeleri değiştirmedi. Bütün gazozlar mahkeme üyelerine

Anayasa Mahkemesi deli dumrul uygulamalarına devam etti.

Henüz kanun olmamış bir anayasa değişikliği önerisini esastan denetledi.

Ancak darbeciler tarafından yapılmış vesayet anayasasının ruhunun değişecek olmasına engel olmadı.

Bunu Genç Sivillerin düzenlediği bahisler yatsın diye mi yaptı bilinmez ama biz durumdan memnunuz.

Şimdi referanduma EVET deme zamanı.

Hayırlı olsun.

Genç Siviller


Görüldüğü gibi, ağın genç zibidileri oldukça memnun olduklarını belitmiş. Güdümlü zibidiler bu kadar memnunken, onların ağaları ve ağın efendileri de oldukça memnundur.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Başkomutan » Prş Tem 08, 2010 0:43

Resim


ANAYASA MAHKEMESİ’NİN VERDİĞİ KARAR NE ANLAMA GELİYOR?

Anayasa değişikliklerini içeren Yasa’ya ilişkin iptal davasının Anayasa Mahkemesi’nce incelenmesi sonucu, merakla beklenen karar açıklandı.

Sonuç, birçok yönden okunabilir. Öncelikle, "Anayasa Mahkemesi “teklif edilemezlik” yönünden inceleme yapamaz, yapsa bile halkoylamasından önce yapamaz" diyenlere ve hukuku saptıranlara yanıt verildi. İkincisi, inceleme yapıldı ve hatta kısmî iptal kararları da verildi. Bunlar yadsınamaz.

Ancak, karar okumaya devam edildiğinde aynı umudun taşınmadığı görülüyor. Mahkeme, Anayasa değişikliklerinin tamamının, teklif, imza, gizli oy ihlali, görüşmelerde demokratiklik, amaç gibi konularda iptal istemini kabul etmedi. Dahası, değişikliklerin bütün olarak halkoyuna sunulmasının demokratik hukuk devletini değiştirdiği savını da kabul etmedi. Halkoylaması maddesi, diğerlerinden çok daha can alıcı. Böylece, demokrasinin ana damarının tahribatı Mahkemece engellenemedi.


Mahkeme, bütün maddelerin birlikte halkoyuna sunulmasına evet derken, damdan bacadan her konunun birlikte halkoyuna sunulmasını önleyemedi, şekli öze tercih etti. Daha doğrusu özü koruyucu önlemi alamadı.

Gelelim, iptali istenilen diğer maddelere.

Madde bazında iptal isteminin özeti, Anayasa Mahkemesi’nin ve HSYK’nin yapılarının değiştirilerek, yargının yürütmenin güdümüne sokulmasının “demokratik hukuk devleti”ne, “kuvvetler ayrılığı”na ve “yargı bağımsızlığı”na aykırılığıydı.


Anayasa Mahkemesi bu iptal istemini de yerinde görmedi. Kısmî olarak verdiği iptal kararları ile yine şekli ve teknik iki konuyu öze tercih etmiş oldu.

Anayasa Mahkemesi’nin, TBMM ve Cumhurbaşkanı ağırlıklı oluşumuna iptal demedi. HSYK’nin, üye sayısı ne kadar artarsa artsın Adalet Bakanı ve müsteşarının yönetimi ve yönlendirmesiyle çalışmasına iptal demedi.


İptallerden biri, hem Anayasa Mahkemesi, hem de HSYK’de her boş üyelik için ilgili kurumlar tarafından gösterilecek üçer adaya değil, ancak bir adaya oy verme işlemi. Yerinde bir iptal. Çünkü bu değişikliği “bu kadar da olmaz” diye anlatıyorduk.

Diğer iptal ise, HSYK’ye Cumhurbaşkanı tarafından doğrudan seçilecekler arasında yer alan “iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri ve üst kademe yöneticileri”. Cumhurbaşkanı'na verilen doğrudan seçme yetkisine hayır demeyen Anayasa Mahkemesi, hiç olmazsa keyfiliği bir nebze önledi.

Evet, bu kararın olumlu bir sonucu var; Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın değiştirilmez hükümlerinin yasama organı tarafından değiştiremeyeceğini, değiştirilmesinin teklif edilemeyeceğini bir kez daha vurgulamış oldu. Anayasa’nın ilk üç maddesini değiştirmeye kalkarsanız incelerim, dedi. Nitekim bu iktidarı memnun etmedi.

Ancak, Mahkeme, TBMM’nin, Cumhurbaşkanı’nın, Adalet Bakanı ve Müsteşarının yargıyı oluşturma ve yönetme konusuna, hukuk devletini değiştirme yönünden de hayır demedi. Bu sonuç, iptal isteminde bulunanları ve Türkiye’de yargının yürütme tarafından teslim alınma girişiminin, yine yargı tarafından engelleneceği umudunu taşıyanları hayal kırıklığına uğrattı.

Bu sonuç, böyle güdümlü bir yargı sisteminin, kuvvetler ayrılığına, evrensel hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkelerine uygunluğu anlamına gelmez. Anayasa Mahkemesi, esasa girerek inceleme yapmamıştır.

Konuyu Anayasa’nın ilk üç maddesinin değiştirilip değiştirilmediği yönünden, şekil yönünden denetlemiştir. Kararın yayımı, gerekçesi, Yüksek Seçim Kurulu’nun buna göre alacağı karar bir yana, şimdi son sözü halk söyleyecektir. Hem de, kimilerinin söylediği gibi hukuk dışı yöntemlerle, hukuku yok sayarak değil, hukuken halk söyleyecektir.

Kararı, bir başka yönden okursak, 12 Eylül ürünü 1982 Anayasası’nın, Anayasa gereği değiştirilemeyen ilk üç maddesindeki demokratik hukuk devleti yorumu, kimi zaman evrensel demokratik ilkeleri yakalarken, bu kez 24 Ocak ve 12 Eylül ruhunu üzerinden atamamıştır. Bizim, “12 Eylül ürünü Anayasa değişmelidir” derken kastettiğimiz işte budur.



Ali Rıza Aydın
Anayasa Mahkemesi Eski Raportörü
Odatv.com











Bu baskıya bu karar!

Birçok hukukçunun “Anayasa Mahkemesi’nin en gerekli olduğu zaman” dediği bir karar için Mahkeme dün topu halka attı. AKP’nin tek başına hazırlayıp Meclis’ten de kendi çoğunluğunun oylarıyla geçirdiği ve yüksek yargıyı kesinlikle siyasi iktidara bağımlı hale getirecek Anayasa değişikliğinde, maddelerin içinden bazı cümleleri cımbızla çekerek iptal etmesi, geriye kalanları ise olduğu gibi bırakması elbette gelecekte olacaklar açısından Anayasa Mahkemesi’ne büyük bir sorumluluk yüklediği gibi yapılan baskılara da büyük ölçüde boyun eğdiğini gösteriyor.

Hükümet üyelerinden başlayıp Anayasa Mahkemesi raportörlerine uzanan kalabalık bir kitlenin (adeta kadrolu gibi her daim iktidar destekçisi gazete, yazar ve hukukçuları unutmayalım) Anayasa yasağı filan dinlemeyerek yaptığı ağır baskıların bu sonucu vermesi aslında sürpriz sayılmaz.

Demokrasinin ‘D’sinin olmadığı ama dillerden de düşürülmeyerek siyasi kazanç beklendiği bir ülkede hiçbir şey sürpriz değildir artık.

AYM; Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştirecek ve üyelerin çoğunun iktidar partisinin bir parçası olan, aynı tabanın seçtiği Cumhurbaşkanı ile yine “AKP çoğunluğu” demek olan Meclis tarafından seçilmesini sağlayacak maddeleri tümüyle iptal etmesi gerekirken sadece bazı detayları iptal etti.

Eğer bu değişiklik referandumda yüzde 51 oy alacak olursa yine Cumhurbaşkanı; 14 Anayasa Mahkemesi üyesinin 4’ünü doğrudan, 10’unu gösterilen adaylar arasından seçecek. Geriye kalan 3 üyeyi de (Meclis’in 2/3’ünün oyları, yani nitelikli çoğunluk bile gerekmediği için) Meclis’teki iktidar oyları seçecek. Böylece AYM neredeyse tümüyle çoğunluğu ele geçiren partinin kontrolünde olacak.

Tehlike anlatılmalı!

HSYK’nın başında Adalet Bakanı ile Müsteşarı yine duracak ve baskıyı eksik etmeyecek. Adalet Bakanı’nın “Hakimler için soruşturma yetkisi” kaldığı için elinde bir baskı unsuru daha olacak.

Ama örneğin yüksek mahkemelerin üyeleri AYM’ye aday seçerken tek oy yerine her adaya oy kullanabilecek. Mahkeme’nin yaptığı değişiklik bu... Tek oyla bile bir adayın seçilme ihtimali ortadan kalkıyor ama sonuçta seçilen 3 adaydan birini tercih hakkı Cumhurbaşkanı’nda olduğuna göre büyük bir değişiklik yaratmaması mümkün.

AKP halâ Anayasa Mahkemesi’nden çıkan karara bozuluyor gibi bir görüntü sergilemeye çalışsa da yanılmamak lazım.

Referandum sonucunun nasıl bir tehlike yaratacağını, yüksek mahkemeleri de çok kısa sürede siyasallaştıracağını halka net şekilde anlatmaktan başka çözüm kalmadı bence!


Ruhat MENGİ
08.07.2010
VATAN
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Başkomutan » Prş Tem 08, 2010 13:53


ANAYASA MAHKEMESİ NEYE "EVET" DEDİ

Anayasa Mahkemesi sürpriz denebilecek bir sürede Anayasa değişikliği ile ilgili kararını verdi. Bu kararın olumlu yanı, Anayasa Mahkemesi’nin yürürlüğe girmeden de bir yasanın denetiminin yapılacağını göstermesi ve Anayasa değişikliklerinde şekil denetimi kapsamında düzenlemelerin içeriklerinin değiştirilemez kurallar yönünden inceleneceğini bir kez daha ortaya koymasıydı.

Ne var ki bu karar, varılan sonuçlar yönünden tüm Atatürkçü, yurtsever, laik Cumhuriyet rejimini savunan aydınlar yönünden hayal kırıklığı yarattı. Doğrusu kendimize hep “Anayasa Mahkemesi bunu iptal etmezse neyi iptal edecek; bugüne kadar yapılan hiçbir Anayasa değişikliğinde, Kurucu İrade’nin oluşturduğu, değiştirilemez nitelikteki Cumhuriyet’in temel değerlerine bu kadar aykırılık olmadı” derken, ne yazık ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği için yaşamsal önemde olan bu aykırılıkları Anayasa Mahkemesi görmedi.

Kuşkusuz bu sonuçta, Anayasa Mahkemesi üzerinde kurulan baskıların da büyük etkisi oldu. Anımsanacağı gibi Anayasa Mahkemesi için “Ana Muhalefet Mahkemesi”, “CHP’nin arka bahçesi” yakıştırmaları yapıldı; “Yüksek Mahkeme’nin görevinin değişiklikleri halkoyuna taşıması olduğu” dile getirildi. Kimi uydurma bilgilerle üyelerin üzerine gidildi. Baskılar büyük olasılıkla gerekli sonucu yarattı ve Anayasa Mahkemesi temel aykırılıkları bir yana bırakıp; bu temel aykırılıklar içinde iptal edilmesi gereken ayrıntıdaki kimi düzenlemeleri iptal etti.

İPTAL EDİLEN KURALLAR

Önce iptal edilen kurallara bakıp, sonra Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmeyen ya da iptal edilmesi için yeterli oyçokluğu sağlanamayan temel aykırılıkları yeniden anımsatmaya çalışalım.

Anayasa Mahkemesi dün (07.07.2010) açıklanan kararı ile,

- Anayasa Mahkemesi ve HSYK’na kimi kurumlarca (Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Türkiye Adalet Akademisi ve YÖK) üye seçilirken “her üyenin ancak bir adaya oy vermesi”ne ilişkin kuralla,

- Cumhurbaşkanı’nın HSYK’na doğrudan atayacağı 4 üyenin “üniversitelerin iktisat ve siyasal bilimler dallarındaki öğretim üyeleri ile üst düzey yöneticiler arasından da seçilebileceğine” ilişkin kuralı,


İptal etmiştir. Yapılan bundan ibarettir. Kuşkusuz bu kuralların geçici maddelerdeki yansımaları da iptal edilmiştir.

Davacının diğer istemlerinin tümü reddedilmiştir. Şimdi kısaca reddedilen istemleri de görelim ki, verilen kararda Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine yapılan haksızlığı gözler önüne serebilelim.

YASANIN TÜMÜ İPTAL EDİLMELİYDİ

Bir kez, Anayasa değişikliğine ilişkin yasanın tümü, Anayasa’nın 175. maddesindeki “teklif koşullarına” uygun önerilmediği, görüşülmediği ve gizli oylanmadığı için iptal edilmeliydi. Çünkü, değişiklikler, “uzlaşma” sağlanarak hazırlanmamıştır, milletvekilleri “iradesi”nin ürünü değildir, birkaç AKP’li milletvekili tarafından hazırlanıp Başbakan’ca onaylanan bir taslaktır. Hazırlığı bitmeden imzaya açılmıştır, milletvekilleri değişiklik metnini görmeden imzalamışlardır. Değişiklikler yalnız AKP milletvekillerinin imzalarıyla TBMM Başkanlığı’na sunulmuştur. Yangından mal kaçırırcasına, sabahlara kadar yapılan “göstermelik” görüşmelerle kabul edilmiş ve “gizlilik” kavramıyla hiç bağdaşmayacak biçimde oylanmıştır.

Tüm bunlar “teklif” koşuluna aykırılık oluşturmaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin geçmiş kararlarında ve Anayasa Hukuku öğretisinde “geçerli teklif” bulunup bulunmadığının incelenmesi “şekil yönünden denetim” kapsamında görülmektedir. Yukarıda sergilenen “teklif koşuluna” aykırılıklar nedeniyle, yasanın tümü iptal edilmeliydi.

İkinci olarak, Kurucu İrade, Anayasa’nın 175. maddesinde TBMM’ne Anayasa’yı değiştirme yetkisini vermiş, ancak 4. madde ile bir “yasak alan” oluşturarak bu yetkiyi sınırlamıştır. Bu sınıra göre, TBMM, Cumhuriyet’in değiştirilemez nitelikteki demokratik hukuk devleti ilkesini diğer maddelerde yapacağı değişikliklerle dolaylı yoldan değiştiremez. Demokratik hukuk devleti niteliği, yargının, yasama ve yürütme erklerinden “tam bağımsız” olmasını gerektirir.

Oysa, yapılan değişiklikte Anayasa Mahkemesi ve HSYK’na Cumhurbaşkanı ve TBMM’nin üye seçmesine olanak sağlanarak, bu Yüksek Mahkeme ve Yüksek Yargı Organı’na yasama ve yürütme tamamen egemen kılınmakta ve böylece “yargı bağımsızlığı” yok edilmektedir. Yargı bağımsızlığının olmadığı yerde hukuk devletinden, hukuk devletinin olmadığı yerde de demokrasiden söz edilemez.

Üstelik yasama ve yürütmeye egemen olan bir siyasal iktidar yargıyı da egemenlik alanına katarsa “faşist” bir yönetime kapı açılıyor demektir ki, böyle bir ortamda hukuk devletinden ve demokrasiden söz edilmesi olanaksızdır.


Bu nedenlerle, Anayasa Mahkemesi ve HSYK oluşumunu düzenleyen kurallar, Cumhuriyet’in değiştirilemez nitelikteki “demokratik hukuk devleti” niteliğini dolaylı yoldan değiştirici içeriktedir. “Teklif edilemez” kuralı da, tıpkı “teklif” kuralı gibi bir “şekil” kuralıdır. Bu nedenle, Anayasa Mahkemesi ile HSYK’nun yapısını değiştiren madde düzenlemeleri iptal edilmeliydi.

Üçüncü olarak, Anayasa’nın 175. maddesinde TBMM’ne, Anayasa değişikliklerinin halkoyuna sunulması durumunda “hangi maddelerin ayrı ayrı, hangilerinin birlikte” oylanacağını saptama yetkisi verilmiştir. Bu yetki, anlam birliği ve içerik bütünlüğü olmayan tüm maddelerin birlikte halkoyuna sunulması yetkisini kapsamamaktadır. Böyle bir oylama, Anayasa’ya olduğu kadar, halkoylaması mantığına ve isterlerine de aykırıdır ve uluslar arası kurallarla da bağdaşmamaktadır. Yine böyle bir oylama halk iradesini “yanıltıcı” ve “yönlendirici” niteliktedir. Halkoylamasına ilişkin yasa kuralı “anayasa değişikliği” niteliğinde olmadığından ya da “Anayasa değişikliği için gerekli oyçokluğunu tamamlayıcı bir öğe” olarak görülüp, bu kural da iptal edilmeli ve halk bir yanlıştan kurtarılmalıydı. Bu da yapılmamıştır.

ASLINDA NE OYLANIYOR

Görüldüğü gibi bu savlar çok güçlü iptal gerekçeleri içermektedir. Ne yazık ki, büyük olasılıkla iptal yönünde oy kullananların sayısı nitelikli çoğunluk olan 7’ye ulaşmadığı için, (tıpkı AKP’nin kapatılması davasında olduğu gibi) temel konularda iptal kararı çıkmamıştır.
Seçim yönteminin iptalini önemli bulanlara, yandaş kurumlarca yapılacak seçimlerde hangi yöntemi getirirseniz getirin sonuçların baştan belli olduğunu; Yargıtay ve Danıştay’ın ise, Anayasa Mahkemesi ile HSYK’ndaki temsil oranlarının çok düşük bulunduğunu anımsatmak isterim.

Şunu da anımsatmak isterim ki, iptal için öngörülen yetersayı beşte üçten üçte ikiye çıkarıldığından, bundan sonraki Anayasa değişikliklerinde iptal çok daha güç olacaktır. Tıpkı parti kapatmalarında olduğu gibi… Ayrıca bundan sonraki değişikliklerin, laik Cumhuriyeti “daha İslami bir yapıya” dönüştürme, Başkanlık sistemi ile “tek adam” yönetimine geçiş, “federasyon” sisteminin kabulü gibi konularda olacağı da unutulmamalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği yönünden yaşamsal önemde olan bu değişikliklerin kabul edilmemesi için “güvendiğimiz dağlara hep kar yağdı.” Önce milletvekillerinin sağduyularına güvendik, olmadı. Sonra Cumhurbaşkanı bu yasayı bir kez daha görüşülmesi için TBMM’ne geri gönderir dedik, olmadı. Daha sonra, Anayasa Mahkemesi bu yasayı iptal eder dedik, o da olmadı. Şimdi son umudumuz halkımızda.

Bu değişikliklerin Türkiye Cumhuriyeti’ne vereceği zararların, aslında oylanacak olanın “Cumhuriyet rejiminin geleceği” olduğunun halkımıza çok iyi anlatılması gerekiyor.

Bir yandan, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi değiştirilip “irtica” ile “tarikat ve cemaatler” iç tehdit olmaktan çıkarılmaya çalışılırken, bir yandan da Anayasa değişikliklerinin ne pahasına olursa olsun yürürlüğe girmesi için gösterilen çabanın zamanlaması dikkat çekicidir.



Odatv.com / Bülent Serim
Anayasa Mahkemesi Eski Genel Sekreteri










Özbek AKP timsah gözyaşı döküyor “Yazık oldu”


“Başkanın açıklaması ve yaklaşımları gerekçeyi görmemekle birlikte sanki işin esassına girme kararı alınmış daha sonra da kuvvetler ayrılığı ve hukuk devleti ilkesi açısından bir değerlendirme yapılmış. Bu noktada da sadece iki küçük noktanın hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğu düşüncesi hakim olmuş gibi bir izlenim edinildi. Oysa bu belirtilen iki nokta sıradan konuyla ilgilenen vatandaşların bile bu kadar da olur mu böyle aykırılık bu metne nasıl girebilir diyecekleri ölçüde çok aykırı düzenlemelerdi. Bu sebeple beklentilerimize karşılık vermedi daha da önemlisi kuvvetler ayrılığı ilkesini ihlal edilmemesi gerektiğini söylüyorduk. Bu değişiklik ve düzenlemede bu noktalara bu ana ilkelere aykırılık var diyorduk. Bunların en önemlisi de yürütmenin Adalet Bakanlığı’nın kurul içindeki örtülü, gizli bir takım bağlantı noktalarının kesilmemiş olması.”

-ESASA GİRDİYSE İPTAL ÇIKMALIYDI-

Özbek, Mahkeme’nin kararıyla yürütmenin kurul üzerindeki etkisinin sürdürüleceğin ileri sürerek, değişen çok bir şey olmadığını vurguladı.

Yürütmenin bu karardan son derece memnun olduğunu düşündüğünü ifade eden Özbek, yürütmenin Mahkeme’nin kararını verirken esasa girdiği yönündeki eleştirileri de anımsatarak, “Ben Anayasa hukukçusu değilim. İçerek mi şekil mi o ayrı tartışma konusudur. Ama işin esasına girildiyse bu noktadan daha esaslı unsurlardan iptal çıkması gerekirdi” diye konuştu.

Kadir Özbek, mahkeme kararıyla sanki iptal edildiği izlenimi yaratıldığını ileri sürerek “Yazık oldu” ifadesini kullandı. Özbek gazetecilerin daha önce “Paket bu haliyle geçerse devletin çatısı yok olabilir” sözlerinin hatırlatılması üzerine, devletin çatısı derken hukuk devletini kastettiğine dikkat çekti. Özbek, bu konudaki endişelerinin sürdüğünün altını çizerek düzenlemelerde fazla bir değişikliğin olmadığını anlattı. Yapılan değişikliklerle Anayasal ilkelere daha da zarar verileceğini öne süren Özbek, ”Memleketin hayrına olmasını diliyorum” dedi. Özbek, kurul olarak daha sonra detaylı değerlendirme yapacakların açıkladı. Özbek’in referanduma ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerin şöyle konuştu:

“Gene halka oynanıyor. Referanduma yönelik bir propaganda yürütülüyor. Burada en büyük rahatsızlık yargıyı kötüleyerek işleyişini sanki düzenleniyor imajı vererek bir takım ifadelerde bulunuluyordu. Bu ne yargının çektiği sorunları ne de halkın çektiği sorunlar giderecek bir düzenleme değildir. Teşkilatlanmaya yönelik bir düzenlemedir.”

Özbek, Hükümet kanadının karardan sonraki açıklamalarının “timsah gözyaşı” olarak değerlendirdi. Özbek, "Hükümet temsilcilerinin gözlerinin içi gülüyordu. Bunun farkında olmanız lazım”
ifadelerini kullandı.

Öte yandan Özbek, hakim ve savcıların atanmasına ilişkin yaz kararnamesinin dün kendilerine geldiğini anımsatarak bununla ilgili çalışmalarının süreceğini ancak bu kararnamede güz kararnamesinde ayrılan kısım ile ünvanlı olan bölümün gündeme gelmediğin belirtti.



gercekgundem.com


Abant toplantılarına katılan bir Adalet Bakanı...

Resim


Özbek'in sözünü ettiği isimlerin başında Adalet Bakanı Sadullah Ergin geliyordu. Karar sonrası haber kanallarında görüş bildiren Ergin'in yüz ifadesi...
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Başkomutan » Cum Tem 09, 2010 9:40


İlk evet AB'den

AB referandum rengini açıkladı

Avrupa Birliği’nin yürütme organı olan Avrupa Birliği Komisyonu, referandumda “Evet” oyu kullanılması çağrısında bulundu. AB Komisyonu sözcüsü, Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararını ayrıntılı olarak analiz edeceklerini söyledi.

Avrupa Birliği (AB), dün Anayasa Mahkemesi’nin anayasa değişiklik paketi için aldığı kararı değerlendirirken tavrını da belli etti. Avrupa Birliği’nin yürütme organı olan ve AB’nin en güçlü kurumlarından biri olarak nitelendirilen AB Komisyonu tarafından yapılan açıklamada referandumda “evet” oyu kullanılması çağrısı yapıldı.

Avrupa Komisyonu, Anayasa Mahkemesi’nin kısmi iptal kararına rağmen Türkiye’nin AB katılım müzakereleri açısından anayasa değişikliği paketine desteğini bildirdi. AB Komisyonu sözcülerinden Ferran Tarradellas Espuny, Anayasa Mahkemesinin dünkü kararını not aldıklarını ve özellikle gerekçeli kararın yayımlanmasının ardından konuyu daha ayrıntılı analiz edeceklerini bildirdi.

Kararla ilgili ilk değerlendirmelerinde, anayasa değişikliği paketinde “Anayasa Mahkemesi ve HSYK’ya üye seçim yöntemi gibi sınırlı unsurların iptal edildiği” sonucuna vardıklarını kaydeden Tarradellas Espuny, “Anayasa değişikliği paketinin olumlu adım olduğu inancımızı, Anayasa Mahkemesinin kararının ardından da korumaya devam ediyoruz” dedi.

Ferran Tarradellas Espuny, 12 Eylüldeki referanduma sunulacak anayasa değişikliği paketinin AB’nin yıllardır ilerleme raporlarında ve katılım ortaklığı belgesinde vurguladığı Türkiye’nin noksanlarına çözüm ürettiğini söyledi.



İm (Kod): Tümünü seç
http://www9.gazetevatan.com/ilk-evet-abden/315764/1/Gundem
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Başkomutan » Cum Tem 09, 2010 16:18

Anayasa değişiklikleri ne getirecek

Anayasa Mahkemesi’nin “kısmi iptal” kararı ile Anayasa değişiklik paketinin önü açıldı. Paket, 12 Eylül’de halkoyuna sunulacak. Ve eğer geçerse, bazı kişilerin hayatlarında “somut” değişikliklere neden olacak.

İşte bazı örnekler;

· Van Savcısı Sarıkaya’ya mesleğe dönme imkanı- Değişiklik paketi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından meslekten ihraç edilenlere yargı yoluna başvurma olanağı getiriliyor. Bu konuda herkesin hatırladığı yakın dönemde yaşanmış olay, Van eski Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın meslekten ihracı.

Sarıkaya, 9 Kasım 2005'te Şemdinli'deki patlama sonrası meydana gelen olaylar üzerine hazırladığı iddianamede, olaylar nedeniyle tutuklanan astsubay Ali Kaya hakkında "tanırımı, iyi çocuktur" diyen dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile birçok general ve üst düzey subayın da adını iddianameye dahil etmişti. Sarıkaya 2006’da HSYK kararı ile meslekten ihraç edilmişti.

· Aysel Tuğluk ve Ahmet Türk’e aktif siyasi olasılığı- Anayasa Paketi, partisinin kapatılmasına neden olan milletvekilinin üyeliğinin düşmemesini de öngörüyor. Bu konudaki son örnek, DTP’nin kapatılması. Anayasa Mahkemesi’nin DTP’nin kapatılmasına ilişkin verdiği karar ile, Türk ve Tuğluk, milletvekili sıfatını kaybetmişti. Anayasa değişikliğinin geçmesi halinde, iki eski vekil Anayasa mahkemesine başvurup lehte düzenleme isteyerek milletvekilliklerinin iadesini talep edebilecekler.

· İskender Pala gibi binlerce eski subay ve astsubaya yeniden ordu yolu- Anayasa değişiklik paketinin geçmesi halinde, Yüksek Askeri Şura kararı ile TSK’dan çıkarılanlara da yargı yolu açılıyor. Bu konudaki sembol isimlerden biri de, yazar İskender Pala. Pala, “iki darbe arasında” adını taşıyan kitabında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden hangi gerekçe ve şartlarda ihraç edildiğini, buna karşı verdiği hukuk mücadelesini anlatmıştı.

Yeni Anayasa değişikliği ile, İskender Pala durumundaki, ordudan ihraç edilmiş binlerce astsubay ve subay dava açabilecek. Bunlardan durumu uygun bulunanların mesleğe dönmelerinin de önü açılacak. Ancak bu sürecin nasıl işleyeceğine ilişkin, yeni yasal düzenlemeler de yapılması gerekiyor. Yeni yasal düzenlemelerde göreve iade edilecek kişinin hangi rütbe ve kıdemden göreve döneceği, tazminat olasılığı gibi unsurların yer alması gerekecek.

· Kenan Evren’e yargı yolu açılıyor- Pakette, 12 Eylül dönemindeki Milli Güvenlik Konseyi üyeleri ile bu dönemde kurulan hükümetler ve Danışma Meclisi’nde görev alanların yargılanmasını önleyen geçici 15. madde yürürlükten kaldırılacak. Böylece, 12 Eylül darbesinin sorumluları, üst düzey yetkilileri için yargı yolu açılmış olacak.

· Şehit ailelerine, gazilere, kadınlara, çocuk ve özürlülere daha fazla hak- Anayasa değişikliğinin getirdiği bir başka unsur, “pozitif ayrımcılığın” artık Türkiye Anayasası’nın bir parçası haline getirilmesi. Bu çerçevede, ülkesi için hayatını kaybetmiş şehitlerin ailelerine, iş göremez hale gelmiş gazilere, kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve özürlülere yeni hakların önü açıldı. Bu kesimlere yasalarla tanınacak yeni hakların, Anayasa’nın “eşitlik” ilkesine takılarak, iptal edilmesi olasılığı ortadan kaldırıldı.

· Vergi daireleri yurtdışına çıkış yasağı koyamayacak- Yeni değişiklikler ile, kişisel verilerin korunması Anayasal güvenceye alınacak. Daha önce, vergi borcu nedeniyle, bizzat vergi dairesi tarafından yurtdışına çıkış yasağı konulabiliyordu. Şimdi bu konuda, yani yurtdışına çıkış yasağı konusunda karar, sadece hakimler tarafından verilecek.

· Memurlar toplu sözleşme yapabilecek- Anayasa değişikliği, çalışma hayatında da çok önemli değişiklikler getiriyor. Bundan böyle işçiler, aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olabilecekler. Memurlara ve diğer kamu görevlilerine toplusözleşme yapma hakkı tanınacak, memurlara verilen uyarma ve kınama cezaları yargı denetimine açılacak. Greve katılan işçilerin ve sendikanın kasıtlı veya kusurlu hareketleri sonucu grev uygulanan işyerinde neden oldukları maddi zarardan sendika sorumlu tutulamayacak. Siyasi amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grevi ve lokavtı, genel grev ve lokavt, işyeri işgali, iş yavaşlatma, verim düşürme ve diğer direnişlere ilişkin yasaklar kaldırılacak.

· Ombudsmanlık kuruluyor - Yeni değişiklikler ile, ‘Kamu Denetçiliği Kurumu’ (ombudsmanlık) oluşturulacak.

· Askerlere sivil yargı yolu- Askerlere bazı suçlarda sivil yargı yolu açılacak. Siviller, savaş hali dışında askeri mahkemelerde yargılanamayacak.

· Normal vatandaş, Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilecek- Anayasa Mahkemesi Anayasa değişiklikleri kapsamında, yeniden yapılandırılacak. Halen 11 asıl 4 yedek üyeli Anayasa Mahkemesi, 17 asıl üyeden oluşacak. Cumhurbaşkanı’nın yanı sıra Meclis de 2 üyeyi, Sayıştay Genel Kurulu’nun gösterdiği 3’er aday arasından, 1 üyeyi ise baro başkanlarının avukatlar arasından göstereceği 3 aday arasından gizli oyla seçecek. Mevcut durumda, süresiz (kaç yaşında seçildiğine bakılmaksızın emeklilik yaşı olan 65 yaşına kadar) olan Anayasa Mahkemesi üyeliği 12 yıl ile sınırlandırılacak. 12 yıldan önce yaş sınırını dolduran üye emekliye ayrılacak. Ve en önemli değişiklik olarak; Artık sıradan vatandaşlar da Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilecek. Daha önce sadece mahkemeler, ana muhalefet partisi ya da TBMM’de 110 milletvekili topluca Anayasa Mahkemesi’ne başvurabiliyordu.

· Genelkurmay başkanı da, Meclis Başkanı da Yüce Divan’da yargılanabilecek- Meclis Başkanı, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları da Yüce Divan’da yargılanacak.

· HSYK’nın yapısı: HSYK’nın halen 7 olan üye sayısı 22’ye, 5 olan yedek üye sayısı ise 12’ye çıkarılacak. HSYK, 3 daire halinde çalışacak. HSYK’nın mevcut asıl ve yedek üyelerinin görevleri, seçildikleri sürenin sonuna kadar devam edecek.




hurriyet.com.tr
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Başkomutan » Cum Tem 09, 2010 23:46


Avrupa, AKP'yi neden destekliyor?

Avrupa Birliği Komisyonu sözcülerinden Ferran Tarradellas Espuny “Anayasa değişikliği paketinin olumlu adım olduğu inancımızı, AYM’nin kararının ardından da korumaya devam ediyoruz” dedi. Espuny, paketin AB’nin yıllardır ilerleme raporlarında ve katılım ortaklığı belgesinde vurguladığı Türkiye’nin noksanlarına çözüm ürettiğini iddia etti.

Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helene Flautre de kısmi iptal kararını “ustaca ve orta yol çözüm” olarak nitelendirerek, genel seçimlerin ardından tüm siyasi partilerin yeni anayasayı gündeme almalarını istedi.

AB ve ABD Türkiye’nin modern, güçlü bir ülke olmasını hiçbir zaman istememiştir. Zaten Türkiye ile ilgili bütün raporları, hep Türk Milleti aleyhine taleplerle doludur. Kürtlerin ve Alevilerin azınlık haline getirilmesi, Ermeni soykırımı iddiasının tanınması, Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesi ve Rum egemenliğinin tanınması, Patrikhane’nin ekümeniklik iddiasının kabul edilmesi, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması gibi taleplerin yanında Fırat ve Dicle sularının uluslararası bir konsorsiyum tarafından yönetilmesini bile isteyebilmişlerdi.

İngilizler, Vehabilik diye yeni bir mezhep kurup Arapları Osmanlı’dan bu yeni dinle kopardıkları gibi Türkiye’de de yüzyıllardır tarikat ve cemaatlere sızmış durumdadırlar.
Asıl hedeflerinin ne olduğunu 25 Aralık 1919’da İngiliz Ryan, hükümetine sunduğu raporda bildirmişti:

“Biz gerçek ideali din imiş gibi davranacak menfaatçi bir grubu idareci olarak takdime çalışacağız. Panislamizmi ezemeyiz. Bu, tıpkı Batı’daki milliyetçilik gibidir. Bizim şimdiki gayemiz, arkadaş gibi davranıp kazanmak ve sonra hükmetmek olmalıdır.”
Hulki Cevizoğlu’nun “İşgal ve Direniş; 1919 ve Bugün” eserinde verilen bu bilgi, tam da bugünü izah ediyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Avrupa Birliği’nin çelişkisi üzerinde durarak “Avrupa Birliği sözcüsü, İlerleme Raporlarına baksın. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nda bakanın ve müsteşarın olmaması gerektiğini ben söylemiyorum, onlar söylüyor. Avrupa Birliği kendisini AKP’ye endekslediyse o ayrı bir olay. Biz bunu Avrupa Birliği’nin etik değerleriyle bağdaştırmıyoruz” dedi.

Evet AB, kendisini AKP’nin başarısına endekslemiştir. Çünkü onlar, gerçek ideali din imiş gibi davranacak menfaatçi bir grubu idareci olarak takdime çalışmayı, 1919’da kararlaştırmışlardı.

1929’da Falih Rıfkı Atay anlatıyor:

“Şark milletlerini Garplı ve medeni olmadıkları için köle olmaya lâyık gören Garplılar, aynı milletlerin kendi medeniyetlerine girmesini men etmek için bütün politika ve bütün silah fabrikalarını seferber etmiş gibidirler. Şimdi Garp’a karşı Müslüman taassubunu ateşleyenler, Garp papazlarıdır.

Garp, hürriyetten, ilimden, seviye ve şuurdan korkuyor. Garp’tan Şark’a şimdi şu haykırış geliyor: Aman Garplı olmayınız. Şark milletlerine ilk öğretilecek hakikat budur: Her yerde mücedditler, fes ve sarığın üzerindeki kavuktan evvel silindir şapkanın üzerindeki sarığı çıkarmalıdırlar.”

Bugün de durum aynıdır.

Diğer taraftan, Yüksek Seçim Kurulu’nun halkoylamasında evet için beyaz hayır için kahverengi pusula kullanılmasına karar vermesi manidardır. Kahverengi, iç açıcı bir renk değildir. YSK, tarafsız olmak mecburiyetindedir.

Yine Saadet Partisi ile BBP’nin evet diyecek olması, bu partilerin özgünlüğünü tamamen ortadan kaldırmıştır.

DSP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in söylediği gibi 12 Eylül’de yapılacak referandum, AKP’nin güven oylamasına dönüşecek. Saadet Partisi ve BBP, AB destekli AKP’ye güvenoyu mu verecektir?


Arslan BULUT / 10 Temmuz 2010 / YENİÇAĞ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Başkomutan » Pzt Tem 12, 2010 18:20

TEK PARTİ ÖYLE OLMAZ BÖYLE OLUR


Anayasa Mahkemesi’nin, demokratik hukuk devleti yanlısı, Kemalist yurtsever aydınları uğrattığı hayal kırıklığından sonra, yapılan değişikliklerin gerçek yüzünü halkımıza göstermek için yazmayı sürdürelim.

Fethullah Gülen’in onursal başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından düzenlenen Abant Platformu’na katılan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, “Anayasa değişikliğinin en önemli amacı vesayet rejimini sona erdirmek, demokrasiye vurulan zincirleri kırmak, cunta zihniyetini tarihin karanlık sayfalarına gömmek ve tam demokrasiyi tesis etmektir” demiştir. Daha önce de Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, “Anayasa değişikliğindeki temel amacın, yüksek standartta bir demokrasinin kurulması olduğunu” söylemişti.

Bu söylemler, AKP tarafından hazırlanan anayasa değişikliğine ilişkin yasanın gerekçesine de yansıtılmış ve “150 yıllık anayasa geleneği içinde, halkın katılımı ve demokratik yöntemlerle anayasa yapılmamış olmasının ülkemiz yönünden büyük bir eksiklik olduğu” vurgulanarak, yapılan değişikliklerin demokrasi adına yapıldığı mesajı verilmeye çalışılmıştır.

DEMOKRASİ TRAMVAYI

“Demokrasi amaç değil araçtır. Amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız”, “Demokrasi bir tramvaydır. İstediğimiz durağa geldiğimizde ineriz”, “Benim referansım İslam’dır. Evet, göğsümü gere gere söylüyorum, benim referansım İslam’dır…Kardeşler, bir şeyi iyi yapacağız. Dinle beraber olmaya mecburuz” söylemlerini, AİHM’nin “şeriat düzeniyle demokrasi bağdaşmaz” yargısını ve Anayasa Mahkemesi’nin AKP’yi “demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı eylemlerin odağı olduğu” yolunda verdiği kararı bir an için unutarak, yapılan değişikliklerin gerçekten daha çok demokratikleşme amacıyla mı yapıldığına bir bakalım. Bunun için çağdaş demokrasi tarihinde çok kısa bir gezinti yapmak ve anayasa değişikliğinin hazırlanışı, imzalanması, görüşülmesi ve oylanması ile kimi düzenlemelerini anımsamak yeterli olacaktır.

Siyasal iktidarın özlediği ve istediği, “seçimle gelenlerin mutlak egemen olduğu” çağ dışı demokrasi anlayışı İkinci Dünya Savaşı’ndan önceye ilişkindir. Gerçekten, 17 ve 18. yy.larda, Hobbes ve Rousseu öğretilerinden esinlenerek uygulanan bu demokrasi anlayışı, seçimle gelen Hitler faşizminin yaşattığı kanlı bedelden sonra terk edilmiştir. Artık, çağdaş demokrasi anlayışı, “seçimle de gelseler hiçbir siyasal iktidarın demokrasiyi yok etme özgürlüğü yoktur” düşüncesine dayanmaktadır. Bu düşüncede, demokrasiyi korumak için siyasal iktidarların gücünü sınırlamak temel alınıp, erkler ayrılığı ve hukuk devleti gibi kavramlar ve anayasa mahkemeleri gibi kurumlar geliştirilmiştir.

ERKLER AYRILIĞI

Erkler ayrılığı ilkesi, demokrasiye zarar gelmesini önlemek için üç erkin birbirini denetleyip dengelemesi; hukuk devleti ilkesi de, bu düzenek içinde, demokrasiyi gerçek güç olan yasama ve yürütme erklerine karşı koruyabilmek için yargıya son sözü söyleme yetkisinin verilmesi anlamına gelmektedir. Yargının görevini eksiksiz ve yansız biçimde yapabilmesi için de yasama ve yürütme erklerine karşı “bağımsız” olması öngörülmüş ve “yargı bağımsızlığı” ilkesi kabul edilmiştir. “Yargı bağımsızlığı”, kısaca çağdaş demokrasinin birinci olmazsa olmaz koşuludur.

Çağdaş demokrasinin ikinci olmazsa olmaz koşulu ise, katılımcılık ve çoğulculuk özelliğinden kaynaklanan “uzlaşmacı” niteliğidir.
Şimdi yapılan düzenlemelere bu iki koşul yönünden bakılması, anayasa değişikliğinin gerçekten “daha çok demokrasi” amacıyla mı yapıldığını ortaya koyacaktır.

Anayasa’nın 175. maddesinde, anayasa değişikliklerinin, milletvekillerinin iradesiyle ve uzlaşarak yapılabileceğinin öngörülmüş olmasına, değişikliklerin enine boyuna, zaman kısıtlamasına bağlı bulunmadan tartışılarak sonuçlandırılmasına vurgu yapılmasına karşın; değişiklik metni Başbakan ve 3 kurmayı (!) tarafından hazırlanmış ve daha metin tamamlanmadan imzaya açılmıştır. Hazırlanan metin muhalefet partileri ile birkaç sivil toplum örgütüne sunulmuş ve “üç gün içinde” görüşlerinin bildirilmesi istenmiştir. Genel Kurul görüşmeleri, inanılmaz bir hızla, “yangından mal kaçırırcasına” gece gündüz demeden, ne yapıldığının farkına varılmadan sonuçlandırılmıştır. Gizli oylama da, “denetimli gizli oylamaya” dönüştürülmüştür. Bu tablo, iktidarın anayasa değişikliğinde “uzlaşma” niyetinin olmadığını açıkça sergilemektedir.

Yapılan değişiklikte yer verilen düzenlemeler, “yargı bağımsızlığı” yönünden durumun çok daha kötü olduğunu ortaya koymaktadır. Zaten uzlaşma aranmamasının temel nedeni de budur. Gerçekten, Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın yeniden yapılandırılması amacıyla getirilen düzenlemelerle, bu iki yüksek yargı yeri tümüyle yasama ve yürütmenin egemenliğine girmekte ve böylece “AKP yargısı” yaratılmaktadır. Anayasa Mahkemesi üyelerinin tümünü Cumhurbaşkanı ve TBMM seçmekte, “ele geçirilen - yandaş kurumların kontenjanları artırılmakta, yüksek yargıçların sayısı oransal olarak azaltılmakta, siyasal parti kapatma ve anayasa değişikliğine ilişkin karar yetersayısı beşte üçten, üçte ikiye çıkarılarak, kapatma ya da iptal kararı verilmesi neredeyse olanaksızlaştırılmaktadır.

HSYK’da, idari yönden Adalet Bakanlığı’na bağlı ve bağımsızlığı tartışmalı yargıç ve savcılara, yüksek yargıçlardan çok fazla sayıda yer verilmekte, Cumhurbaşkanı’nın bu Kurul’a doğrudan üye seçmesine olanak sağlanmakta, Adalet Bakanı ve Müsteşar’ın Kurul’daki varlığı sürdürülmektedir. Bunlarla da yetinilmemekte, idari yargının yetkisi, bundan sonra “kamu yararı” ve “hizmetin gerekleri” gerekçeleriyle verilen özelleştirmelere ve kamu görevlilerine ilişkin kararlar bundan sonra verilemesin diye, kısıtlanmaktadır.

ZEKAYA HAKARET

Uzlaşma kültüründen bu denli uzakta, bir siyasal parti tarafından bir anayasa değişikliği yapılır ve yargı bağımsızlığı, dolayısıyla hukuk devleti, dolayısıyla erkler ayrılığı, dolayısıyla demokrasiye darbe vurulurken, yapılan değişiklikleri “daha çok ya da yüksek standartta demokrasi tesis etmek” amacına bağlamak, zekalara hakarettir. Varılmak istenilen hedef, olsa olsa bir “AKP demokrasisi”dir. Yöneliş, “tek parti devleti”ne doğrudur. Yapılan bir sivil darbedir. Montesquieu’ya göre, “iki kuvvetin aynı elde toplanması istibdada, despotizme yol açar. Üç kuvvetin bir elde toplanması ise, istibdadı kaçınılmaz kılar”.

Son sözü, Amerikalı Prof. Andrew Arato’ya bırakalım: “AKP bütün gücü eline geçirmeye çalışıyor. Geçirirse, ‘vesayet’ten söz edebiliriz. AKP mahkemeleri de ele geçirirse tek parti hegemonyası olur.”

İş işten geçmeden, demokrasi diye diye çağdışı bir demokratik düzene yelken açıldığını; “12 Eylül faşist anayasasına son” denirken de, yapılan değişikliğin “sivil faşizme” geçişin yolu olduğunu görmeliyiz.

Bülent Serim
Anayasa Mahkemesi eski Genel Sekreteri
Odatv.com







'Tümünün iptali gerekirdi'

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Anayasa Mahkemesinin Anayasa değişikliğine ilişkin kısmi iptal kararıyla ilgili, "Hukukun üstünlüğüne, hukuk devleti ilkelerine, yargı bağımsızlığına, kuvvetler ayrılığı ilkelerine aykırı Anayasa Mahkemesi ve HSYK ile ilgili maddelerin tümünün iptali gerekirdi" dedi.

Yargıtay’a gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gerçeker, Anayasa değişikliği paketinde "iptal edilen kısımların kendileri için iptal edilmesi gereken kısımlar olduğunu, ancak bunun yeterli olmadığını düşündüğünü" söyledi.

Gerçeker, "Hukukun üstünlüğüne, hukuk devleti ilkelerine, yargı bağımsızlığına, kuvvetler ayrılığı ilkelerine aykırı Anayasa Mahkemesi ve HSYK ile ilgili maddelerin tümünün iptali gerekirdi.

Ama bu noktada diyecek bir şey yok. Arkadaşlarımız öyle takdir etmişler. Artık milletin iradesi sonucu belirleyecek" diye konuştu.


aksam.com.tr







12 Eylül''de HAYIR dersen DIŞKI yersin


AKP’nin yancıları devreye girdi!..

AKP anayasa değişikliğinden mağduriyet bekliyordu..

İkinci bir 2007 ortamına ihtiyacı vardı.. Seçim havucuna.. İki madde iptal edilse o hızla sandığa koşacaklardı.. Olmadı..

Anayasa Mahkemesi o meşhur iki maddeyi hem makul hale getirdi hem de mağduriyet çıkarmadı..

Ortalığın gerileceği mesele kalmadı.. Kalmayınca dün baktım yancılar devreye girmiş.. Sağa sola ateş ediyorlar, kavga çıkarmaya, tahrik etmeye, ortamı germeye çalışıyorlar..

Artık AKP adına mı yapıyorlar..

Durumdan vazife mi çıkarıyorlar bilemem.. AKP yanlısı gazete manşetten verdiğine göre vardır bi hikmeti..

Osman Can’ı biliyorsunuzdur..

Anayasa Mahkemesi Raportörü olan.. AKP’nin hoşuna giden bir iki rapor yazınca önce dernek kurdurdular..

Veya kendi kurdu..

Şimdi sahaya sürüyorlar..

Veya kendi sahaya çıktı..

Her neyse!..

Ne laflar ne laflar..

Bu anayasaya hayır demek veya boykot etmek 12 Eylül’e onay vermek demekmiş..

Kendi halkına yedirilmesine rıza göstermekmiş..

17 bin faili meçhulün 34 bine çıkmasına onay vermek demekmiş..

İşkenceciye razı olmak demekmiş..


Falan filan..

İlgisi yok tabii.. Bu anayasa değişikliği olumlu şeyler getiriyor, ama 12 Eylül’ün ruhuna el sürmüyor.. Çünkü o ruh şimdi AKP iktidarının işine yarıyor..

Hal böyleyse, bu sözlerin anlamı ne? Çığırtkanlık!..


Mehmet Tezkan
13 Temmuz 2010
Milliyet






...yazar meşhur iki maddeyi makul hale getirmekten bahsetmiş! Ama AKP'nin "EVET'i" savunan raportörü "HAYIR" derse dışkı yemeye devam edeceğini söylemiş halkın?

Soru ve sorun şu?

Bu hali ile meşhur iki madde mi makul dışkı yemek mi sayın Tezkan?
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Başkomutan » Pzt Tem 19, 2010 15:41

[img]http://foto.gazetevatan.com/newpics/news/190720101358244071251.jpg[/img]


TRT'den 'Evet' propagandası


TRT yaptığı program ve haberlerle YSK'nın kararı ve yasalarını adeta hiçe sayıyor.İşte Cumhuriyet gazetesinden Fırat Kozok'un haber yorumu:

Siyasi partiler referandum kampanyaları için meydanlara inmeye hazırlanırken TRT halkoylamasından “evet” çıkması için var gücüyle çalışmaya başladı. Kurumun haber bültenlerinde, ekonomiden siyasete tüm “pembe” tablolar “evet” koşuluna bağlanıyor. Yandaş medyadan temsilcilerle AKP’li hukukçular neredeyse her gün TRT ekranlarından propaganda yapıyor. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararları ve kurum yasası hiçe sayılıyor.

TRT’de yayımlanan “Medya Müfettişi” adlı programın 16 Temmuz’daki bölümüne katılan Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Arslan, referandumdan “evet” çıkması gerektiğini üstüne basa basa anlatırken yine aynı kanalda 17 Temmuz’da ekranlara gelen “Haber Tadında” programının en önemli konuğu AKP’nin 2007 yılında anayasa çalışmaları için oluşturduğu Bilim Kurulu’nda yer alan anayasa profesörü Serap Yazıcı da AKP politikalarını izleyicilere aktardı.
TRT’nin referandum tavrı haber bültenlerindeki haberlere de net bir şekilde yansıdı.

Siyasetten ekonomiye neredeyse her konu referandumdan çıkacak sonuca bağlanıyor. TRT’nin son günlerdeki “çarpıcı” haberlerinden bazıları şöyle:

12 Eylül mağdurlarını ‘evet’ demeye çağırıyor

Ülkücü mağdurlar: “Aradan 30 yıl geçmesine rağmen rüyalarımda hâlâ kendimi cezaevinde görüyorum. Bunun hesabını kim verecek”.. bu sözler, 12 Eylül darbesinin ülkücü mağdurlarından Hasan İlter’e ait. 11 yılını cezaevinde geçiren İlter, yaklaşan anayasa değişikliği referandumu için bütün 12 Eylül mağdurlarını “evet” demeye çağırıyor. “Referandumun sağı solu olmaması gerekir. Toplumun her kesiminden insanlar zarar görmüştür. Sağcısı da solcusu da zarar görmüştür. Mutlaka bu değişikliğe ‘evet’ denmesi gerekir (avukatın sesi)”

Adıyamanlı Abdurrahman Yücel: Bütün suçu isim benzerliğiydi... 12 Eylül askeri darbesinin ardından gördüğü işkencede işitme yeteneğini ve gözlerini kaybetti.

Şimdi 12 Eylül’de yapılacak referandumu iple çekiyor ve referandumu hesaplaşma günü olarak görüyor. “Referanduma ‘evet’ desinler, benim gibilere sahip çıksınlar. Ben hakkımı istiyorum. Devlet benim 30 yılımı çalanlardan hesap sorsun (Yücel’in sesi)” Yücel’in şimdiki umudu, yıllarca hesap soramadığı darbecilere referandum sonrası dava açabilmek.

Memura zam için ‘evet’: Memura yeni zam mı geliyor? Referandumdan “evet” çıkar ve anayasa değişiklik paketi onaylanırsa, bu sürpriz sorunun cevabı “evet” olabilir.

Çünkü yeni anayasa memura toplusözleşme hakkı tanıyor. Böylelikle Uzlaştırma Kurulu kararları bağlayıcı hale gelecek ve zam konusunda tek belirleyici hükümetler olmayacak.
Haber AKP’ye yakınlığıyla bilinen Memur-Sen’in Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu’nun şu görüşleriyle devam ediyor:

“Biz ‘evet’in yüzde 100 memurların, milletin hayrına olacağına inanıyoruz. Çağrımız şu: kendi geleceğimizi kendimiz belirleme hakkını elde etmek için kesinlikle ‘evet’ diyoruz. Sadece maddi olarak değil sosyal anlamda da memur için önemli düzenlemeler içeren anayasa değişiklik paketine memur sendikalarının desteği ise tam.”

YSK ve yasa hiçe sayılıyor

YSK’nin 31 Mayıs’ta Resmi Gazete’de yayımlanan kararlarında, “Radyo ve televizyon kuruluşları, anayasa değişikliği ile ilgili olarak tek yönlü, taraf tutan yayınlar yapamazlar. Bu kuruluşlar anayasa değişikliğinin leh ve aleyhindeki görüşler arasında fırsat eşitliği sağlamak zorundadır” deniliyor.


gazetevatan.com
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Başkomutan » Cmt Tem 31, 2010 12:26

Resim

EL FATİHA

Anayasa değişiklikleri daha TBMM’ne sunulmadan, bu değişikliklerin gerçek amacının Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini oluşturan Atatürkçü ideolojiyi yok etmek ve Cumhuriyet’i daha İslami bir yapıya kavuşturmak olduğunu söylemiştik. Değişikliklerin içeriği ve ilerleyen zaman sürecindeki söylemler ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koydu. Değişikliklerin içeriğini incelemeden önce değişikliği yapanların söylemlerine bakmak, aynı zamanda değişikliklerin amacını ortaya koyması yönünden de önem taşımaktadır.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Beceri Kazandırma ve İş Edindirme Seferberliği kapsamında gerçekleştirilen “Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri Projesi (Beceri 2010)” tanıtım toplantısında, işsizliği “imam hatip liselerinin katsayı sorununa” bağlayarak şöyle demiştir: “Üzülerek ifade ediyorum, mesleki eğitimin ideolojiye kurban edilmesinin neticelerinden biridir işsizlik” (Cumhuriyet, 21.07.2010)

Mesleki eğitimin Atatürkçü devlet ideolojisiyle hiçbir sorunu olmadığına göre, Başbakan’ın bu konuşmasında ideolojiye kurban edildiğini söylediği kesim imam hatip liselilerdir.

Öncelikle belirtmek gerekiyor ki, Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Projesinin temel amacı, mesleki eğitim vererek özel sektörün nitelikli teknik ara eleman gereksinimini karşılamaktır ve bunun imam hatiplerle hiçbir ilgisi yoktur. Ama amaç, mesleki eğitimi kullanarak imam hatiplerin önünü açmak olunca, her vesileyle bu tür konuşmalar yapılmakta ve ne yazık ki buna karşı da bir ses yükselmemektedir.

Başbakan’a göre imam hatip liselerinin kurban edildiği ideoloji de, Atatürkçü Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini oluşturan değerler bütünüdür. Bu değerlerin tümünün temelinde de laiklik ilkesi vardır. Belli ki Başbakan, laik Cumhuriyet ideolojisinden rahatsızdır.

ERDOĞAN'DAN İNCİLER

Nitekim bu rahatsızlığını çeşitli vesilelerle dile getirmiş; “Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor, diye! Yahu bu millet istedikten sonra laiklik tabii elden gidecek. Sonra nedir bu laiklik Allah aşkına? Çıkıyor İçişleri Bakanı “devlet dine karışır” diyor. Eeee…Neden din devlete karışır demiyorsun?”, “Hem laik hem Müslüman olunmaz. Ya Müslüman olacaksın, ya laik.”, “Ben Müslümanım diyenlerin tekrar yanıma gelip bir de aynı zamanda laikim demesi mümkün değil. Niye? Çünkü Müslüman’ın yaratıcısı Allah kesin hakimiyet sahibidir. ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ lafı koskoca bir yalan. Egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ındır!”, “Benim referansım İslam’dır. Evet, göğsümü gere gere söylüyorum, benim referansım İslam’dır” söylemlerinde bulunmuştur.

“Türkiye’nin resmi ideolojisinin tabii karakterleri bu sistemi kuran tek partinin altı sloganı ile ortaya çıktı. Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devrimcilik, devletçilik ve laiklik. Ama bu milletin halkı bir araya gelip biz devletçi olalım, biz laik olalım, milliyetçi olalım diye bir karar vermedi. Bu ilkeler hep bu halka bir zorlatma şeklinde dayatıldı…”, “Düzen Türkiye’de İslam’ı caminin içine hapsetti. Biz İslam’ı hayat tarzı olarak görmek istiyoruz”, “İslam dini genel prensipler, kurallar koymuştur. Esnektir. Zamana göre, devreye göre yönetim şekilleri değişebilir. Fakat eğer insanlar ‘Ben Müslümanım’ diyorsa, inançlarına göre yaşamak zorundadır.”, “Artık saklanamaz gerçekler var. İslam’ın yalnız ahreti değil, dünyevi düzeni de içerdiği bir gerçektir. Ben Müslümanım ve buna inanıyorum.”, “Türkiye’de geçerli kanunlar arasında, İslam’a aykırı olan da var, olmayan da. Aykırı olanlar baskıdır. Baskı kalkacak. Bu hakkı kullanacağım. Halka bu imkanı vereceğim” söylemleri de, Anayasa değişikliğini beş gün gibi inanılmaz bir sürede, ivedi biçimde yayıma gönderen, AKP kurucusu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, AKP’den önceki siyasal yaşamına ilişkindir.

İşte Anayasa değişikliği bu düşüncenin eseridir. En büyük yanılgı, bu görüş sahiplerinin değişeceğine inanmaktır. Çünkü bu görüşlerin temelinde “doğmalar” ve “inanç” olduğu için değişmesi olanaksızdır. Değişmeleri değil, tam tersine toplumu ve devleti yukarıda sergilenen görüşler doğrultusunda yeniden yapılandırmaları söz konusudur. Anayasa değişikliği de bu yeniden yapılandırmanın hukuksal altyapısını oluşturmaktadır.

LAİKLİĞİN TANIMI

Nitekim, iktidara geldikten sonra da tutumları sürmekte, birbirini tamamlayan söylemlerle, laikliğin tanımını “din ve vicdan özgürlüğüne” indirgemeye çalışmaktadırlar. Oysa Anayasa’nın, Atatürkçü düşünceyi temel alan başlangıcı, 24 ve 174. maddeleri ile bu maddelere dayalı Anayasa Mahkemesi kararlarında laikliğin tanımı, özetle “din, devlet işlerine ve politikaya karışamaz; devlet bunu sağlayıcı denetimleri yapar ve gerekli önlemleri alır” biçiminde yapılmıştır. İşte rahatsız eden tanım bu tanımdır ve değiştirilemez maddelere sıra geldiğinde öncelikle bu tanım değiştirilecektir. Ama ondan önce bunun gerçekleştirilmesi için yargı ele geçirilmeye çalışılmaktadır.

Tüm bu söylemler Atatürkçü ideolojiden duyulan rahatsızlığı açık biçimde göstermektedir. Atatürkçü düşünce karşıtlığı iktidar partisinin uygulamalarına da yansımış ve Anayasa Mahkemesi AKP’nin “laik ve demokratik Cumhuriyet ilkelerine aykırı eylemlerin odağı olduğunu”, yani “Atatürkçü Cumhuriyet rejiminin karşıtı eylemlerin odağı olduğunu” saptamıştır.

Bu karara karşın, AKP ileri gelenlerinin Atatürkçü Cumhuriyet’le sorunlarının sürdüğü anlaşılmaktadır. Başbakan’a göre, laiklik ve buna bağlı laik eğitim ve öğretim birliği ilkesi bir yana bırakılmalı, bu ilkelere aykırı olsa bile imam hatip liselerine yükseköğretimin tüm programlarının yolu açılmalı, Türkiye’yi bugün olduğu gibi gelecekte de dinsel formasyonla yetişmiş olanlar yönetmelidir. Bu amaç, YÖK’ün ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı ya da planladığı düzenlemelerle büyük ölçüde gerçekleştirilmiştir. Ne yazık ki, Danıştay da, son katsayı kararı ile bu amacın gerçekleştirilmesine yardımcı olmuştur.

GERÇEK NİYET

Karşıdevrim amacını ortaya koyan bu söylem ve eylemler, aynı zamanda Anayasa değişiklik paketinin gerçek amacını ele vermesi yönünden de çok önemlidir. Çünkü, Anayasa değişiklik paketinde bulunan Anayasa Mahkemesi’nin tüm üyelerinin Cumhurbaşkanı ve TBMM’nce seçilmesini öngören düzenleme, Yüksek Mahkeme’nin gelecekte, AKP’nin daha doğrusu Başbakan’ın seçtiği üyelerden oluşmasına, Türkiye Cumhuriyeti’nin daha İslami bir yapıya kavuşmasını sağlayacak kararlar vermesine, böylece Atatürkçü ideolojinin terk edilmesine aracılık edecek niteliktedir.

Değişiklikten sonra, Anayasa Mahkemesi, rejimi koruma işlevinden uzaklaşacak; hatta tam tersine rejimin Yüksek Mahkeme eliyle dönüştürülmesinin yolu açılacaktır
.

    Üstelik, bu değişiklikle yaratılan sonuç, Cumhuriyet’in temel felsefesini, dinci totaliter rejime ve federasyona dönüştürmeye yol açacak yeni değişikliklere de olanak sağlayacaktır. Yani bundan sonra hedefte değiştirilemez nitelikteki ilk 4 maddenin değiştirilmesi vardır. Ne yazık ki, bu değişikliklerin karşısında duracak bir Anayasa Mahkemesi de artık bulunmayacaktır. Kısaca Anayasa Mahkemesi, bundan böyle, Atatürkçü ideolojiyi korumayacak, tam tersine değişmesine aracılık edecektir.

Nitekim Anayasa Mahkemesi Başkanı, Yüksek Mahkeme’nin 48. Kuruluş Yıldönümündeki konuşmasında bunun sinyalini vermiştir. Yüksek Mahkeme Başkanı yaptığı konuşmada, “Yargıyı ideolojik vesayet altında tutmak isteyenler bağımsızlık ve tarafsızlıktan en çok rahatsız olanlardır” demiştir. Bu söylemin, Anayasa’da yaşam bulan, Cumhuriyet’in kurucu iradesinin Atatürk ilke ve devrimlerine dayalı ideolojisini kastettiği açıktır.

Bu söylem ne yazık ki yeni değildir. Yüksek Mahkeme’nin bir raportörü de, yakın geçmişte, “Türkiye’de yüksek yargı demokratikleşmelidir. Bugünkü Türk Yargıtay’ı ve Türk Danıştay’ı ideolojik bir yapılanma üzerine oturtulmuştur. Hakim olan zihniyet antidemokratik, baskıcı ve totaliterdir. Mevcut siyasal otorite bu yapıyı kırma ve Türk yüksek yargısını demokrat bir zemine oturtma çabası içindedir” diyerek bu görüşe öncülük etmiş; hatta daha ileri giderek Atatürkçü düşünceye dayalı devlet ideolojisini “baskıcı ve totaliter” olarak nitelendirebilmiş ve iktidarın yandaş yargı yaratma çabalarını “demokratikleşme” etkinliği olarak niteleyip, doğru olduğunu ifade edebilmiştir.

Bu söylemler, yargının, Anayasa’daki Atatürkçü Cumhuriyet düzenine uygun davranmasından, başka bir deyişle “devlet ideolojisi”nden yana taraf olmasından duyulan rahatsızlığı ortaya koyması yönünden önemlidir.

Yine Sayın Başkan bu konuşmasında, “Hukuk devleti, demokrasi ve laiklik gibi evrensel değerlerin genetik yapısı değiştirilerek ‘bize özgü modeller’ yaratılması sorunlarımızı çoğaltmaktan başka sonuç doğurmamıştır. Ancak, sürmekte olan tartışmalar, eleştiriler ve yeni paradigmalar bu evrensel değerlerin orijinalini arama bağlamında umut verici gelişmeler olarak değerlendirilmektedir” söylemine yer vermiştir.

Bu söylem, tam da Yüce Atatürk’ün, “Biz zorunlu olarak kendimize özgü bir laiklik uygulayacağız” sözüne yanıt oluşturmak için söylenmiştir.

İşte Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın ve raportörünün bu söylemleri, Yüksek Mahkeme’nin bundan sonra Atatürk ilke ve devrimlerini ve laiklik ilkesini nasıl yorumlayacağını ortaya koymaktadır.

Anayasa değişiklik paketinin kabulünün, Atatürkçü ideolojiyi istemeyenleri, yani karşıdevrimcileri çok sevindireceği gerçeğini lütfen unutmayalım ve bu sevince aracı ve ortak olmayalım.



Anayasa Mahkemesi eski Genel Sekreteri
Bülent SERİM
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Başkomutan » Prş Ağu 12, 2010 19:00


Bu anayasa mı demokratik?

12 Eylül’de oylanacak anayasa paketi, her ne kadar özgür ve demokratik bir anayasa olarak sunuluyorsa da gerçekte böyle olmadığı açıkça görülüyor. Yeni anayasamız, değil demokrasi getirmek, demokrasiyi mezara gömmek için ustaca planlanış maddeler taşıyor. Bu anayasa ile yargı, kamu kurumları, suç işleyen partiler tamamen AKP’nin tahakkümüne girecek.

Örnek mi?

O kadar çok ki:

    1.Yeni anayasa paketi ile parti kapatma yetkisi Yargıtay’dan alınıp AKP’ye verilecek. Partiler en ağır suçu dahi işleseler, bölünmeyi de savunsalar, silahlı örgütle ortaklaşa iş de yapsalar dahi kapatılmalarına yargı değil AKP karar verecek.

    2. Yine kapatılan partilerin milletvekillerinin düşüp düşmeyeceğine AKP karar verecek.

    3. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na AKP’nin bakanı ya da müsteşarı başkanlık edecek. AKP’nin izni olmadan HSYK’dan kuş uçmayacak.

    4.Anayasa Mahkemesi’nde AKP’li üyeler çoğunlukta olacak. Hükümetin çıkardığı yasaların Anayasaya aykırılığı gündeme bile gelmeyecek.

    5. Danıştay’ın hükümet icraatları ile ilgili yerindelik ilkesine uygun olarak karar verme ihtimali rafa kalkacak. Danıştay da AKP’ye dur diyemeyecek.

    6.Memurların grev yapıp yapmayacağına karar verecek olan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nu AKP seçecek. Demokratik anayasamızla greve “AKP’li memurlar” karar verecek! (yeni anayasa paketi 6. ve 12. madde)

    7. Bütün memurları denetleyecek olan Kamu Denetçiliği Kurumu’nu AKP oluşturacak. Bu kurumun başına AKP atama yapacak. (yeni anayasa paketi 8. madde)

Hep AKP, hep AKP!

Yeni anayasamız baştan sona devleti, yargıyı, bürokrasiyi AKP tekeline alıyor.

Bu anayasa “hep bana” anayasası.

Prof. Dr. Ünal Emiroğlu’nun çok güzel ifade ettiği gibi “bu bir BANAYASA!”

Osmanlının ilk Anayasası 1876’da hazırlanan Kanuni Esasi idi. 1876 anayasası kamu kudretini hükümdarda topluyor, sultanın yetkilerine anayasal bir zemin hazırlıyor, padişahın yetkileri daha da genişletiliyordu.

Kanuni Esasi’den 134 yıl sonra yine bütün yetkileri padişahta toplayan bir anayasa hazırladı AKP.

Padişahımız ve tebaasına “hayırlı olsun!”


Muharrem BAYRAKTAR
yenimesaj.com
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Başkomutan » Pzt Eki 11, 2010 18:16



HSYK’da deprem!

İŞTE İSTİFA EDEN İSİMLER

Başkanvekili Kadir Özbek, kendisi ile birlikte Suna Türkoğlu, Musa Tekin, Orhan Cem Erbük, Fatma Anıl Genç, Hatice Ceyda Keyman ve Ayşe Albayrak Doğan'ın görevlerinden ayrıldıklarını açıkladı. Seçilmiş asil üyelerden sadece Ali Suat Ertosun istifa etmedi.

17 AĞUSTOS'TAN BERİ KURUL ÇALIŞTIRILMIYOR

Başkanvekili Kadir Özbek, bir basın toplantısı düzenleyerek istifalarının gerekçesini açıkladı.

Özbek’in açıklamalarından satırbaşları şöyle:

"Bilindiği üzere HSYK bir süredir gündemde çok yoğun yer almaktadır.

Hukuk toplum içindir

Hukukun sürekli tartışma konusu yapılması ve yıpratılması topluma zarar vermektedir. Birey her an hukukun koruması altında olduğuna inanmalıdır.

Hukuk kurumları ise bu süreçte kendisine verilen görevleri hukuk kurallarına göre yerine getirmek zorundadırlar.

HSYK hiçbir ön yargı ve art niyeti olamadan anayasa sınırları içinde görev yapma amacını ısrarla ortaya koymuş olasına rağmen 17 Ağustos 2010’dan itibaren fiilen çalıştırılmamaktadır.

Bu durum tutanaklarla tespit edilip ilgili mercilere bildirilmiş olmasına rağmen yapılan başvurulardan da hiçbir sonuç alınamamıştır.

Bu nedenlerle ben ve arkadaşlarım görevimizden ayrılmanın uygun olacağına karar verdik."

Ayrılma kararının ucuz kahramanlık olmadığını söyleyen Özbek, şöyle devam etti.

KARARIMIZ MÜNFERİT

"Çok önemli gördüğümüz günlük ve ivedi işlerin gündem dışı olarak getirilip karar bağlanması gerektiği icap ettiği için görevimizi devam ettirmeye çalıştık.

Daha fazla bekleyip 17 Ekim’deki seçimden sonra gelecek arkadaşlarımız geldikten sonra ayrılmanın bazı polemiklere sebep olmasını engellemek için istifa ediyoruz.

Kararımız tamamen münferittir. Bu kararın bugün uygulanmaya konmasını uygun gördük.

Biz anayasanın 159 maddesinde yer alan hakim bağımsızlığının korunması ile görevlendirilmiş bir kurulun üyesiyiz.

Serbest iradelerin sakatlandığı biçimde bir yıpratma kararı sonrasında belli bir noktaya geldik. Artık bir anayasa değişikliği yapılmıştır. Halkoyuyla kararlaştırılmış bir anayasa olduğuna göre söyleyecek fazla bir şey yok.

Aramızda olmayan arkadaşların adına konuşma hakkımız yok. Herkes kendi değerlendirmesini yaptı.

17 Ağustos'tan beri bu konuları değerlendiriyorduk. Bu süreç 17 Ağustos'tan da önce başlamıştı. O tarihten bun yana kurul çalışmalarını yapamamaktadır. Çektiğimiz sıkıntıları hakim ciddiyeti içinde kamuoyuna yansıtmayı ve paylaşmayı denedik. Başka çare kalmayınca görevimizden ayrılma kararı aldık.

Biz Yargıtay ve Danıştay üyesiyiz. Şimdi ortadaki görevlerimize geri dönüyoruz.

Taslak, içeriği itibariyle bugüne kadar endişelerimizin gerçekleştiğinin en açık kanıtıdır."

haberiniz.com
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletigönderen Nevzat Dağlı » Sal May 17, 2011 16:10

Badem portresi

Bir portre çizeceğim, kimliği bende saklı,
Havva’dan elma yiyen Adem’i hatırlatır.
Pantalon giyer ama, uçkurda kalmış aklı,
Görünüşü o yüzden son demi hatırlatır.

Ortaçağ’da uyurken; demokrasi sayıklar,
Harama el uzatır, helâl gibi ayıklar.
Malûm kalıp içinden çıkmış gibi bıyıklar,
Yüzüne bakar bakmaz, bademi hatırlatır.

Çıraklıktan kurtuldu, oldu şimdi bir usta,
Allâme-i cihandır, konuşur her hususta.
Lâkin, güçlü önünde bazen durunca susta,
Torpille kazanılmış kıdemi hatırlatır.

Ahlâktan söz ederken, gıybetten medet umar,
Şans topu ayağında, hayatı oyun, kumar.
İnsanlık âleminde sanki başka bir damar,
Adamlık tartısında cudamı hatırlatır.

Yüzünde sahte gülüş, ya da donuk duygular,
Tavrına yakışmıyor çakma olan saygılar.
Her hileye vâkıftır, her tertibi uygular,
Yürürken oyun eden kademi* hatırlatır.

Nevzat senin sözlerin ne çaredir, ne hüner,
Kimi öfkelendirir, kimin içine siner?
“Keser döner, sap döner; gün gelir hesap döner.”
Diyerek umut veren dedemi hatırlatır.

Halk Ozanı Karamanlı Nevzat
* Kadem: ayak.
Kullanıcı küçük betizi
Nevzat Dağlı
Üye
Üye
 
İletiler: 12
Kayıt: Sal Şub 08, 2011 14:54

Önceki

Şu dizine dön: Halk Oylaması Yazıları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

cron

x