FELSEFENİN F’Sİ
Felsefe şöyle tanımlanır böyle tanımlanır.
Çok da yarayışlıdır.
Felsefe’siz insan gelişemez.
Doğu felsfesi, Batı felsefesi falan.
Ben her sabah kalktığımda biraz spor biraz da felsefe yaparım.
Uyumadan önce bir-iki ‘felsefe’ yapmadan yatmam filan.
Bu ‘derin konular’ı bir yana koyarak, Fransa’da Lise son sınıflarda okutulan ‘Felse Dersi’nden iki soru alalım.
Bu dersi geçemeyen çocuk, Fransa’da değil öğretmen, memur, müdür, kaymakam; inşaatta işçi bile olamaz.
Kahvehanede kloşar olabilir, o başka.
Sözü uzatmadan ‘sorulardan sadece ikisi’ne bakalım:
Soru I°-Otoktratik Devlet Yönetmi Ne Demektir?
Yanıt: “Otokratik devlet biçiminde, bireysel hak ve özgürlükler açıkca sınırlanmıştır. Yurttaş hiçbir biçimde yönetimin tasarruflarına karşı yasal başvuru yapamaz. Benzer biçimde, Devlet Bütçesi, yani Devlet’in yapacağı her türlü vergi toplama ya da gider yapma olanakları denetlenemez”
« Dans la forme autocratique, la limitation des droits et des libertés individuels est flagrante : le citoyen ne dispose d'aucun recours légal contre les actes de l'administration. De même, le budget de l'Etat (la capacité financière de l'Etat), qui donne à l'Etat les moyens de sa politique quelle qu'elle soit, n'est pas contrôlé. »
Soru II°- Devlet bütçesini denetlemek ne kadar önemlidir ?
Yanıt : Devlet Bütçesi ve Ordu, iktidarın gerçek ‘iki ayağı’dır. Her şeyden önce ve her şeyin üstünde, eğer Devlet varsa bu iki ayak üzerinde durmaktadır. Gerisi ayrıntıdır (teferruat).
« Le budget de l'Etat constitue avec l'armée, les deux sources du pouvoir effectif ; un gouvernement qui détient les pleins pouvoir sur ces deux éléments est au-dessus de tout. »
Yasama, Yargı ve Yürütme konuları, daha ileride, ünıversitelerde, lisans-üstü eğitimlerde verilebilir.
Amma velakin, Fransa’da, bir çocuk, yerli yabancı farketmez, bu iki soruya doğru yanıt veremez ise, yineleyelim, ağzıyla kuş tutsa, ne özel ve ne de kamuda ‘sorumlu’ bir konuma yükselemez. Nokta.
Şimdi Türkiye’de o 345 ‘sözde vekil’in getirmek istedikleri ‘değişiklik’lere ‘Anayasa değişikliği’ denilebilir mi?
Bunlar yarın boşta kaldıklarında, Fransa ya da başka bir Avrupa ülkesinde ‘inşaatta işçi’ olabilirler mi?
Bunlar ve onlara inananların Felsefe’nin F’sinden haberdar oldukları söylenebilir mi?
Onları geçip, daha ‘yüksek’ olanlarına gelindikte..
AM’a bakalım; Anayasa Mahkemesi’ne yani. [Anayasa Türkçede bitişik yazılır, AM üyeleri önce bunu bilmelidirler]
Şimdi bu değişiklikler, diyelim AM’ın önüne geldi.
Sizi temin ederim ve şimdiden elimi nereye istiyorsanız oraya basayım, bu AM üyeleri, yine Felsefe’nin F’sinden habersiz ve yine Hukuk’u dolanarak, aynı Haşim Kılıç gibi, son anda ve borsa kapandıktan sonra (peh peh peh), bu değişiklikler ‘uygulanabilir’ diyecektir.
Di ye cek tir. İki nokta.
Geriye ne kalıyor diyecek olursanız.
Azbuçuk felseden çakanlar, fazla gevezelik yapmadan, ‘yurttaş’ olduklarını göstermelidirler.
Hepsi bu. Ve çok basit.
Onbeş yıldır ‘Örtülü Ödenek’ nereye gidiyor diye soramayanlara bundan böyle örtüsüz ödeneklerin de nereye gideceği sorulmasın istenmektedir.
Ve bu ‘Türk Ordusu’, pardon TSK kimin emrinde ne iş yapıyor diye sorulmasın denilmektedir.
Hani şimdi ‘biliniyor’ olanlarını geçelim ama yarın ‘bilinmez’ bir yola girmeyeceğinin bana ‘zerre kadar bir kanıtı’nı gösterin, tüm söylediklerimi geri alayım ve şimdiye değin söylemediklerimi de yazmayayım.
Haydi, göreyim sizi Felsefe’nin F’sinden çakanlar!
Haydi bakalım ‘Bakelorya’sız aydınlar.
Doktor, doçent, proflar.
Sizi gidi 12 Eylül’ün gayri meşru çocukları sizi.
Habip Hamza Erdem