"Fethullah Müslüman Değil, Bahailerin lideri"

Tartışma Alanı

"Fethullah Müslüman Değil, Bahailerin lideri"

İletigönderen DevUyandi » Prş Şub 05, 2009 20:48

"Fethullah Müslüman Değil, Bahailerin lideri"

FETHULLAH MÜSLÜMAN MI?

"Fethullah Müslüman Değil, Bahailerin lideri"

Fethullah-Bahaî lik ilişkisi

Semih Tufan Gülaltay, İleri Yayınları'ndan çıkan "Fethullah Müslüman mı" kitabında Fethullah Gülen'i farklı bir açıdan inceliyor. Kendi kaleminden okuyalım:

"Bu kitaptaki ana mevzu, Fethullah'ın rejim düşmanlığı ya da ABD adına yüklendiği misyon değil... Ben O'nun İslamiyet'in içine sokulmuş bir Truva atı olup olmadığını sorguluyorum. O bir Truva atı mıdır? Fethullah Bahaîler'in gizli lideri midir? Amaç İslam dinini tahrif etmek midir? Gerçek ve halis müslüman kitlemizi Fethullah'tan nasıl koruyabiliriz? Ve benim için işin en önemli yanı 21. asrın en büyük dinamik gücü olan Türkçü gençliğin Türk-İslam sentezi adı altında kandırılmasının önüne geçme yollarının ortaya konmasıdır... Nurculuğun Türk milliyetçilerinin sırtına basarak Tevrat ittifakı kurmasının önüne geçmek, Orta Asya'da misyonerlik okulları açarak İngilizceyi Orta Asya'da tek dil haline getirme çalışmalarına artık dur diyebilecek miyiz? Fethullah'ın birinci gayesi Türk devletini ele geçirmek, ikinci gayesi ise, geçmişin intikamını almak için İran'ı istila edip İran'la harbe girmektir... O, bu operasyonda Turancıları kullanmayı düşünüyor... Bütün Türk dünyasını ele geçirdikten sonra ise önce aldatmaca bir dinler diyalogu oluşturacak sonra da gerçekte bir Tevrat ittifakı olan Bahaîliğe geçiş sürecini başlatarak bütün dünya dinlerini Bahaîlik altında birleştirme sürecini başlatacaktır... Son merhalesi Fethullah'ın "mesih" ilan edilerek dünya peygamberliğine adım atmasıdır..."

Kitapta Gülaltay, Fethullahçılığın kökeni İran'a uzanan Bahaîlik tarikatının bir kolu olduğunu ve Gülen'in Bahailiğin günümüzdeki lideri olduğunu iddia ediyor. Gülaltay'a göre, Bahaîlik sıradan bir tarikat veya cemaat değildir.
Hatta Bahaîlik İslam içinde bir mezhep de değildir.
Bahaîlik, 3 büyük dini, İslamiyeti, Hıristiyanlığı ve Museviliği tek bir pota altında birleştirmeye çalışan bir dinlerüstü mezheptir.
İran'da İslam öncesi geleneklerini sürdürmek isteyen ve bu nedenle İslamiyeti diğer dinlerle birleştirmeye ve tahrif etmeye çalışan çeşitli tarikatlara dayanmaktadır.
Bahaîliğin ortaya çıkışını 800'lü yıllara kadar götüren Gülaltay'a göre Fethullah'ın Müslümanlık anlayışının ardında aslında kökeni İran'a dayanan bu İslamdışı tarikatlar vardır. Dolayısıyla Fethullah'ın ne kadar Müslüman olduğu sorgulanmalıdı r.
Gülaltay kitabında, İran'daki Batınî mezheplerinin her birinin ortaya çıkışını ve birbirini nasıl takip ettiğini anlatıyor ve bu mezheplerin neden İslamdışı sayıldığını örnekleriyle okuyucuya sunuyor.

Gülaltay, İran'daki İslamdışı mezhepleri Mazdek'le başlatıyor. Sonra sırasıyla, Hürremiye Mezhebi, Babek, İsmailiye ve Hasan Sabbah, Hurufîler, Cavidaniye, Babilik, Bahaîlik...
Gülaltay'a göre bu mezhepler farklı isimler taşımalarına karşın aslında aynı mezhebin devamıdır. Çünkü, sık sık İran Devleti'ne ve Halifeliğe karşı ayaklanan bu mezhepler, başarısız olunca yollarına devam edebilmek için isim değiştirmiştir. Yoksa eylemleri de inançları da farklı değildir.
Bu tarikatların kısa bir tarihin sunduktan sonra Fethullah'ın bu tarikatlarla bağlantısını yapıtlarından örneklerle açıklanıyor.
Örneğin Batınî tarikatlarının en önemli özelliği yasak kimliklerini saklayarak takiyye yapmalarıdır.
Gülaltay'a göre, Batınîler takiyye yaparak gerçek inançlarını gizlerler, Müslümanlarla kaynaşırlar ve devleti içten içe fethetmeye çalışırlar. Aynen Fethullahçılar gibi...

Batınîlerin Kitabün Nur'undan Saidi Nursi'nin Risale-i Nur'una

Öncelikle Batınîler, şeyhlerinin kitabını Kuran yerine kabul ederler.
Cavidanîyeler, şeyhleri Fazlullah'ın Cavidannamesi'ni, Babiler ise şeyhleri Muhammed Bab'ın kitabı Kitab-ün Nur'u Kuran kabul ederler. Ne hikmetse, Saidi Nursî'nin Risale-î Nur'u isim olarak ve cemaatin gösterdiği saygı bakımından, içerik olarak, Kitab-ün Nur'a çok benzemektedir. Türkiye'deki Nurculara göre, Kuran anlaşılması zordur, bu nedenle müritlere Nur Risaleleri önerilir.
Risalelere adeta ikinci bir Kuran mualemesi gösteren Fethullah, Gülaltay'a göre bu şekilde Müslümanlığa da aykırı hareket etmiş olmaktadır. Gülaltay, Fethullah'ın şu sözüne dikkat çekiyor:
"İlimler sahasında meselenin temel esprisini ise Bedîüzzaman'ın mülahazasında buluruz. Şöyle der o: Allah'ın iki kitabı vardır. Biri kainat kitabı, diğeri Kur-an'ı Kerim."
Gülaltay'a göre Fethullah Gülen, "Kainat kitabı" derken Risaleleri kastetmektedir. Gülaltay, buna benzer pek çok örneği kitabında veriyor ve Nurcuların Risaleleri öne çıkarmasının nedeninin Kuran'ın geçerliliğini ortadan kaldırmak olduğunu söylüyor.

Fethullah isminin kaynağı Gülen'in kimliğini ele veriyor

Fethullah Gülen'in isminin kaynağı da gizli kimliğinin bir başka göstergesi. Gülen'in ismi 1844 yılında İran Şahı'nı öldürmeye kalkışan bir Bahaî fedaisinden gelmektedir: Fethullah Kamî.
Fethullah Gülen'in ailesinin İran'dan göçme olduğunu da ortaya koyan Gülaltay, Bahaîlikle bir başka bağlantısını daha ortaya çıkarmaktadır.
Fethullah'ın rumuz olarak kullandığı isimler de eski Bahaî kahramanlara atıftır.
Örneğin,
"1982 yılının sonlarında DGM savcılığının hakkında başlattığı soruşturmada, Fethullah'm Dahhak kod adını kullanarak kitap yazdığı tespit edilmiş. Bilindiği üzere Dahhak İran mitolojisinde, İran'ı istila edip İran Şahı Cemşit'i testere ile ortadan ikiye böldürten, İran halkına işkenceler, eziyetler yapan bir adammış. İran halkı Dahhak-ı Zalim diye andıkları bu gaddar adamın zulmünden perişan olmuştu."

Işık evlerinin sırrı: Ev-mabetler

Gülaltay, Babilerin ibadet için camiler yerine evleri tercih etmesiyle Fethullahçıların Işıkevleri arasında da bir bağlantı kuruyor:
"Babiler, camilere gitmez, cemaatle namaz kılmazlardı. Bunun yerine evlerde toplanmayı tercih ederlerdi."
Ardından Nur evleriyle ilgili Fethullah Gülen'in şu sözlerine dikkat çekiyor:
"Bu ışık evlerinin kendine has özellikleri vardır... Yüreği pek, imanı çelik insanların yetiştiği kutsal mekanlardır.. . Artık geçmişte camide yapılan dini ruhunun müzakereleri bu evlerde biraraya gelinerek yapılacaktır."
Ve Gülaltay nur evlerinin İslamdışı olduğunu şu şekilde anlatıyor:
"Anlaşılacağı gibi Fethullah Gülen, bundan sonra caminin önemli olmadığını söylüyor. Çünkü büyük ustası Kürt Sait de camiye girmezdi. Buradaki amaç ise İslam'ın birliktelik ve cemaat ruhunu yıkmaktır. Kurretü'l-Ayn'ın ve Babi şeyhlerinin vaaz verdiği yerler camiler değildi. Fethullah'ın tabiriyle nur evleriydi. Yine aynı Fethullah, Yeşeren Düşünceler isimli kitabının 164. sayfasında ev-mabet [adıyla] bu ışık evlerini tarif ediyor. Ev-mabet terimi Bahailik dininde mabede verilen addır. Bahailerin mabedlerine ev-mabet adı verilir."

Gülen'den Bahailere gizli övgüler

Gülaltay, Fethullah'ın kitaplarında Bahaîlere nısal gizlice övdüğünü de ortaya çıkarıyor.
Örneğin, Fethullah'ın Hz. Muhammed'i anlattığı sanılan kimi yazılarında aslında Bahaîlerin lideri Molla Muhammed Ali'yi andığını aktarıyor:
"Dostların vefasızlığına, düşmanların ardı arkası kesilmeyen istila ve ifsatlarına uğramasaydı, kim bilir daha neler yapacaktı? Keşke, bu mübarek dünya; duygu, düşünce, anlayış ve hayat felsefesiyle hiç değişmeseydi. Onun yiğitliği, sadeliği ve mertliği bu güne kadar dipdiri kalabilseydi. Keşke O muhteşem saray ve yüksek kasırların altın yaldızlı kubbeleri altında, baygın ve mahmur dolaşan hasım dünyanın, talihsiz insanlarının durumuna düşmeseydi."
Gülaltay, bu alıntıda önemli bir çelişkiyi yakalıyor:
"Yukardaki metinde anlatılan kasır ve saraylar dönemin İran Şah'ının saraylarıdır. Çünkü Hz. Muhammed devrinde Arabistan'da ne kasır vardı ne saray."
Gülaltay, bu konuda daha pek çok örnek yakalamış.
Gülaltay'a göre, baskı ve zulüm gören insan tasvirleri sanılanın aksine Hz. Muhammed dönemi yaşamış Müslümanlar değil, başarısız ayaklanmalardan sonra yurttan yurda göçürülen Bahailerdir.
Örneğin, 1868'de Bahaîler sürgüne gönderilir. Fethullah Gülen'in kitaplarında anlattığı ömür boyu süren büyük göç aslında Bahaîlerin sürgünüdür.
Gülaltay'a göre bahsedilen göç sanıldığı gibi Mekke'den Medine'ye Hz. Muhammed'in hicreti değildir. Başka bir yerde ise Fethullah şöyle diyor:
"Bir başka defasında da seni kardeşinle konuşmaktan men etmişlerdi. Hani o güne kadar, bir lahza kendisinden ayrılmadığın kardeşinle konuşmaktan... Savaş meydanlarında omuz omuza, yemek sofralarında diz dize oturduğun kardeşinle konuşmayacaktın."
Gülaltay'a göre burada kastedilen de yine Bahai liderleridir. Çünkü Müslümanların tarihinde kardeşiyle konuşmaktan men edilme gibi bir cezalandırma söz konusu edilmemiştir. Halbuki Abdülaziz'in bir fermanında, Bahaullah'ın çocukları birbirleriyle konuşmamaları kaydıyla sürgüne gönderiliyordu.
Fethullah'ın uğruna gözyaşı döktüğü işte bunlardır.

Fethullahçılıkla Bahaî inanışları arasındaki paralellikler

Gülaltay'ın bulduğu çeşitli paralellikleri şöyle sıralayabiliriz:
- Bahaîler cenazelerini İslam inanışının tersine, mermer lahitler içinde gömerler.
Saidi Nursî de vasiyetinde cesedinin lahitin içine konulmasını istemiştir.
- Bahaîlerde ibadete başlama yaşı 16'dır. Fethullah Gülen de bir kitabında şöyle demektedir:
"16 yaşıma kadarki dönemi çocukluk dönemi sayıyorum."
- Bahaîlikte el öptürmek kesinlikle yasaktır. Fethullah Gülen de el öptürme konusunda şöyle diyor:
"Fevkalade rahatsızlık duyuyorum. El öptürme prensibim hiç yoktur."
- Bahaîler, camiye girmez, cemaatle namaz kılmaz. Sadece cenaze namazı kılarlar.
Gülaltay'a göre, Fethullah Gülen'in de cenaze namazı dışında camiye girip namaz kıldığını şu ana kadar kimse görmemiştir.
- Bahaîlikte kurban kesilmez. Ünlü Fethullahçı bilim adamlarından birisi de katıldığı bir tartışma programında kurban kesmeyi hapvan katliamı olarak nitelendirmiştir.
- Bahaîlikte, herkes malının yüzde beşini, toplumun başında bulunan 19'lar heyetine vermek zorundadır.
Fethullahçı organizasyon ve vakıfların başındaki yönetim kurulu da 19 kişidir.
Fethullah ile Bahaîler arasındaki bir başka somut bağlantı ise Saidi Nursi'nin hayatından alınmaktadır.
Saidi Nursi, Gülaltay'ın ortaya çıkardığına göre, İran Şahına suikast düzenleyen Babilerin şeyhlerinden Celaleddin Afgani'nin İran'dan kaçıp Abdülhamit'in himayesine girmesi sırasında kuryelik etmişti.
Saidi Nursî, yine bir başka Bahaî tetikçi Kirmani'yi de İran-Türkiye sınırında karşılayacak ve İstanbul'a kadar kendisine eşlik edecekti.


Gülen'in sözlerinde gizli anlamlar

Fethullah'ın eserlerinde gizli gizli Bahaîlik propagandası yaptığını da Gülaltay çeşitli örneklerle açıklıyor:
Kapı: Bahaî mezheplerinden Babiliğin kurucusu Muhammed Bab'tır. "Bab" kelimesinin bir anlamı da "kapı"dır.
"Ulu sultan! Canlı-cansız, insan-hayvan, (..) her şey varlığını soluklar.": Gülaltay bir başka bölümde ise Gülen'in bu sözündeki gizli anlamı ortaya çıkarıyor: Ulu Sultan kelimesi Bahaî Şeyhi Bahaullah'a atfedilmiştir. Hayvanları, eşyaları bile Allah'ın kulları olarak kabul eden ise Muhammed Bab'ın hocası Kazım-ı Reşdi'dir.
Nebiler Sultanı: Gülaltay, Fethullah'ın sık sık kullandığı "Nebiler Sultanı" teriminin de karşılığını buluyor. Gülaltay'a göre, Fethullah'ın burada kastettiği Hz. Muhammed değil, Bahaullah'tır. Çünkü, Bahaullah'ın lakabı döneminde "Sultan"dır.
Nur Asrı: Muhammed Bab'ın Kitabün Nur ile Babiliği yaydığı ilk yıllara da Nur asrı denmektedir.

Timur ve Cengiz düşmanlığı: Fethullah bir kitabında şöyle diyor:
"Allah bir zamanlar Cengiz, Hülagü ve Timurlenk'in eliyle hırpaladığı ve ikaz ettiği İslam alemini bugün de Batılılar vasıtasıyla hırpalayıp ikaz etmektedir.. ."
Gülaltay, Fethullah'ın Cengiz, Hülagû ve Timurlenk'e karşı olmasını bu hükümdarların Bahaîlerin önemli önderlerini öldürmüş olmasına bağlıyor. Cengiz Han'ın oğlu Hülagû, Hasan Sabbah'ı; Timurlenk'in oğlu Miranşah ise Fazlullah'ı öldürmüştü.
"Dönmezem" ve "mum gibi yanıp erimek": Bu kelimeleri de Fethullah sık sık kullanmaktadı r.

Örneğin: "Çevresinde kol gezen tehlikelere aldırmadan, yüce derslerine devam eden ve hakkında bayağıların bayağısı hükümler kesilip biçilirken. 'Hançer ile yüreğimi yar! Senden dönmezem' diyerek hakikati haykıran büyük muzdariplerin 'Evet hep böyle ızdırap gören ızdırap düşünen ve bir mum gibi yana yana eriyip giden, bu yüce kametlerin arkasında yürüyenler hiçbir zaman aldanmadılar ve hiçbir zaman hayal kırıklığına uğramadılar."
Tahran Kalesi'nde infaz edilmeden önce "Dönmezem" diye bağıran Bahaîlerin ünlü kadın kahramanı Kurretül-Ayn'dır.
O dönem Bahaîlere yapılan işkenceler arasında en yaygın olanı da vücutları hançerle yarıp içlerine mumlar sokulmasıydı.
Fetret Devri ve Rönesans: Fetret devri derken kastedilen Bahailerin yaşadığı uzun sürgün dönemidir. Yeniden diriliş ise Bahaîlerin öğretilerini tüm dünyaya kabul ettirmeleri demektir.
Örneğin: "Bu ise uzun bir fetretten sonra, bu mazlumlar ülkesinin yeniden dirilişi ve "Rönesansı" demektir. Kimbilir, belki o zaman batmak üzere olan dünyanın diğer kesiminin elinden tutup kaldırma fırsatı doğar."

Kendini peygamber gören Gülen

Bahaîlerin bir başka propagandası şeyhlerinin peygamber olduğudur. Bahai şeyhleri kendi peygamberlikleri altında tüm dünya dinlerini bir arada toplanmaya çağırırlar.
Gülaltay, Fethullah'ın kimi yazılarında satır aralarında kendi peygamberliğini nasıl savunduğunu göstermektedir:
"Allah, elbette insanları da peygambersiz bırakmayacaktı r."
"İnsanlar, akıllarıyla kainatta cereyan eden hadiselere bakıp, Allah'ı bulsalar bile yaratılışlarındaki gaye ve hikmeti, nereden gelip, nereye gittiklerini ve ibadetlerinin keyfiyetlerini peygambersiz bilemezler."
"Hilafete giden yol herkese açıktır."
"Hak için halkın temsilcisi demek, peygamber mesleğine talip olmak ve onu temsil etmek demektir. Onu yapabilmek için de peygamberane aşk, şevk, gayret, azim, cehd ve irade gerekir."
Fethullah görüldüğü gibi yeni peygamberlere ihtiyaç olduğunu ve Allah'ın insanları peygambersiz bırakmayacağını söylüyor.
Halbuki İslam inancına göre Hz. Muhammed son peygamberdir. Yalnızca bu bile Gülaltay'a göre Fethullahçılığın İslamdışı olduğunun bir kanıtıdır ve bu propagandanın bir sonraki aşaması Fethullah'ın kendisini Mesih ilan etmesi olacaktır.

Fethullah'ın Amerikancılığının Bahailikteki kaynağı

Gülaltay, kitabın sonuna doğru Fethullah'ın gerçek amacının dünya çapında bir Bahaî imparatorluğu kurmak olduğunu ortaya koyuyor.
Gülaltay, Avustralya'dan Afrika'ya Asya'dan Amerika'ya milyonlarca Bahaînin bulunduğunu söylüyor. Bahai imparatorluğunun işlevi dünya çapında ABD'yi iktidara getirmek olacaktır.

Zaten, Bahailiğin ortak dili de İngilizce olacaktır. Gülaltay'a göre ABD'de bugün 20 milyon Bahaî yaşıyor ve Bahailerin etkinliği oldukça önemli. Zaten Bahailerin kullandığı ev-mabetlerin kubbeleri de Beyaz Saray'ın kubbesine benziyor.
Fethullah'ın Orta Asya'daki misyonu da bu şekilde ortaya çıkıyor.
Gülaltay'a göre Bahailer dünya çapındaki iktidarlarında İngilizce'yi resmi dil olarak ilan edeceklerdir. Fethullah'ın okullarının tümünde İngilizce'nin öğretilmesinin nedeni olarak bunu gösteriyor. Üstelik Fethullah'ın en etkin olduğu Türk Cumhuriyetlerinden olan Yakutistan'ın durumunu da Gülaltay'dan öğreniyoruz. Bu ülkedeki Fethullahçı proje sonunda başarıya ulaşmıştır. Yakutistan'ın resmi dili İngilizce olarak ilan edilmiştir.
Gülaltay, Fethullah Gülen tehlikesinin uluslararası çapta olduğunu bu şekilde ortaya koyduktan sonra kitabında tüm Türk milletini uyarıyor ve Fethullah tehlikesi hakkında Devlet üzerine düşeni yapmazsa görevin Kuvayı Milliyeci Atatürkçülere düşeceğini söylüyor:

"Atatürk ve Kuvayı Milliyeci yiğitlerin kurduğu devlet, hiçbir zaman sarsılmayacak, bu sarp kale, tunçtan yığınlar halinde omuz omuza yürüyen Türk gençliğinin sırtında, ulaşılmaz bir kartal yuvası olarak ebediyete kadar var olacaktır."
Kullanıcı küçük betizi
DevUyandi
Üye
Üye
 
İletiler: 68
Kayıt: Pzt Tem 14, 2008 1:57

İletigönderen DevUyandi » Prş Şub 05, 2009 20:49

Uyanis bir hayli fazla artik. Fethullah bey isleri onceden oldugu kadar rahat goturemeyecek ne Turkiyede ne de Dunyada. Adamlardaki kustahlik olur gibi degil, milyonlarca insanin zekasina buyuk hakaret bu yaptiklari. Fethullahin bu "Turkce Olimpiyatlari" sarki ve siir yarismalarini izlerken bir turlu anlam veremiyordum neden bize bu hizmeti yaptigina. Adamlar (Israil-ABD ve -sanirim simdilik- AB) resmen tasarimdaki tek merkezi idareli YENI DUNYA DUZENIne uygun bir YENI DUNYA DINi yaratma cabasindalar buyuk bir kustahlik ve terbiyesizlikle insanlarin dini inanclarini somurerek. Asirlar once tefecilige karsi, anti siyonist bir din olan katolikligin icini bosaltilip kendilerine uyumlu hale getirerek protestantligi yarattilar (bunu su an Neo-Conlar ve Evangelistler uzerinden kendi hegemonyalari icin kullanmaktalar ) simdi de yine bu uzmanlik ve becerilerini kullanip cesitli din projeleriyle amaclarina ulasmayi tasarliyorlar.
Ilgilenenler siteye baksinlar, olur gibi bir soytarilik degil.
http://www.bahai.org/
Her dinden birseyler alip ortak yeni bir din uretmisler. (gercege dayanan bir kok var tabi , bu Baha uillah-ki kendileri son peygambermis-1817 Tahranda dogup 1892 Akra-Israilde olmus.) 5 milyon kadar inanan olmasina ragmen nasil oluyorsa dunyanin istisnasiz her ulkesinde organize olmus durumdalar ve muhtesem tapinaklari var her yerde. NUR universitesi diye daha cok Latin Amerikada aktif bir de universiteleri var. http://www.nur.edu
Genel mudurluk Hayfada. Genel mudurluk diyorum cunku aynen buyuk bir anonim sirket gibi yonetiliyor.Duzenli bir sekilde Uluslararasi Conventionlar yapiyorlar ve yonetim kurulunu seciyorlar hem eylem planlarini yapiyor hem de ibadet ediyorlar genel merkezde.. (cok bir hak adalet esitlik vs demelerine ragmen yonetim kuruluna sadece israilli ve sadece erkek vatandaslar aday olabiliyor) link:
http://www.bahaiworldnews.org/story/629
Bu yeni Ortak Dunya Dininde Imanin sartlari biraz artmis galiba ama iyi haber ramazan 19 gune inmis. 19 gun boyunca gun dogumundan batimina oruc sonunda da bayram. gunluk ibadet de sadece 1 kereye inmis (kapitalist haliyle,is verimini dusurmemek icin olsa gerek) Newruz yeni yil ve bahar bayrami olarak kutlaniyor. Kasim sonuna yahudi -hristiyan uc asagi bes yukari herkese uyar bayramlar yerlestirilmis. (farkindaysaniz ilginc bir tesadufle bizde yeni icad edilen "kutlu dogum haftasi" da aynen yahudilerin "passover" haftasina denk geliyor) Dinin genel prensipleri gayet hos, birlik beraberlik,baris, esitlik, esit gelir dagilimi, egitim, bilim din uyumu vs vs ama son prensip bir hayli kendilerini ele verici


• the unity of the races and elimination of prejudice,
• the equality of women and men,
• universal education,
• the elimination of extremes of wealth and poverty,
• a spiritual solution to economic problems,
• establishment of a universal auxiliary language,
• the harmony of science and religion,
• the independent investigation of truth,
• the creation of a world commonwealth of nations that will keep the peace through collective security
Hakli adamlar, cok lisanli cok dinli bir dunyayi yonetmektense tek lisanli tek dinli uyumlu itaatkar kolelestirilmis insanlari yonetmek daha kolay tabii ki. Cok yoruldular boyle ikidebirde savaslar cikar, tekrar tekrar haritalar yap, bir suru huysuz ulusalci milli mucadeleciyle ugras dur. Efendi gibi isinde ibadetinde koleler (son asamada chip’lenecek olan koleler) az ve oz sayida insanli huzurlu bir dunya istemek onlarin da hakki elbetde 
Cok sevgili Cumhurbaskanimiz Lord Abdullah’a seref madalyalari bahseden Kralice Elizabeth’in esi prens Phillip de bu projenin en onemli sponsorlarindan. Phillip bey bir demecinde ”tekrar dunya’ya gelseydim olumcul bir virus olarak gelmeyi isterdim, zira asiri nufus cevre kirliligine neden olan en buyuk unsur.Dunya nufusu hic bir zaman 500 milyonu gecmemeli ” demistir ve haliyle bu misyonu geregi aktif olarak Cevreci toplantilarda da onemli rol oynuyor. Bakiniz:
http://www.bic-un.bahai.org/95-0406.htm
Meraklilar baksin her dine uygun herkesin hosuna gidecek bir suru sey var bu dinin icinde. Hele you tubeunuzu calistirabiliyorsaniz cok muhtesem Hayfa tapinagina sanal bir ziyaret oneririm. (haa Hac yerine de orasi ziyaret edilecek zaten. Her turlu organizasyon cok detayli hazirlanmis hacilarin kalacagi binalar falan tum cevre insaatiyla cok buyuk bir site.)
http://www.aglobalworld.com/ : KURESEL BIR DUNYA adli site bu gecis surecimizi yumusatip kolaylastirmaya yonelik cesitli bilgi ve hizmetleri iceriyor.
Mesela Bahai takvim ve bayramlari hakkinda bilgi:
http://www.aglobalworld.com/bahai-calen ... vances.php
Etrafta (Filistin ya da digger komsu ulkeler) insanlar yasamlarini surdurmeye su bulamazken yarattiklar Cennet Bahcesi tapinaklari gormeye deger: Recreating Eden - Bahai Gardens – Haifa link: http://www.youtube.com/watch?v=wt2wCnem ... re=related

Baha'i Teachings
http://www.youtube.com/watch?v=73HotmPO ... re=related

Yukaridaki klipi izlemek isteyenler icin YOUTUBE’a grime yollarindan biri : http://www.vtunnel.com sitesine girip orada web adresine youtube.com yazmak ve bu basliklari ya da direct link’I kopyelemek ile mumkun.
Kullanıcı küçük betizi
DevUyandi
Üye
Üye
 
İletiler: 68
Kayıt: Pzt Tem 14, 2008 1:57


Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x