FETÖ'nün ruhu AKP'de yaşıyor!
Bağımsız yargının ortadan kalktığı ve yargının yürütmenin emrine girdiği Türkiye’de son haftalarda yine akıl almaz olaylar yaşanıyor.
AKP iktidarı döneminde, yüzlerce masum askerin, siyasetçinin, yazarın, gazetecinin ve akademisyenin, “Ergenekon”, “Balyoz”, “Oda TV” ve “Casusluk” olarak bilinen FETÖ kumpasları sonucunda yıllarca hapiste yatması, “Gezi” protestolarının başlamasında önemli bir rol oynamıştı. Anayasanın 34. maddesi tarafından tanınan toplanma ve gösteri yapma hakkını kullanan milyonlarca vatandaş, AKP’nin zulümlerini protesto etmek için de sokaklara ve meydanlara çıkmıştı. Yalana ve iftiraya dayalı bu kumpaslar, AKP ile Fethullah Gülen’in işbirliği içinde olduğu dönemde gerçekleşmiş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kendisini “Ergenekon” davasının “savcısı” olarak ilan etmişti.
Herkesin balık hafızasına sahip olduğunu varsayarak yeni bir yalan ve iftira kampanyası başlatan AKP’nin propaganda mekanizması “medya” ve AKP’nin bekçisi “savcılar” ise beş yıl sonra, gerçekleri ters yüz ederek, “Gezi” eylemlerini FETÖ’nün düzenlediğine dair akıldışı bir safsatayı öne sürdüler.
Nazi dönemini aratmayan bu kumpasçılar, “Gezi” olaylarına katılan milyonlarca vatandaştan terörist yaratmaya çalışıyorlar. Bunu yaparken de, güvenlik güçlerinin 10’u aşkın vatandaşı katlederek, yüzlerce vatandaşı sakat bırakarak, binlerce vatandaşı darp ederek devlet terörü uyguladığı gerçeğini yok sayıyorlar, “Gezi” eylemcilerini, lastik yakan, araba yakan, cam kıran, taş atan kişiler olarak yansıtıyorlar, bunları yapanların toplamdaki göstericilerin binde 1’ini bile oluşturmadığı olgusunu görmezden geliyorlar.
İçişleri Bakanlığı 79 ilde gösterilere katılan vatandaşların yaklaşık sayısını 2013 yılında açıklamıştı. Bu sayılar devletin kayıtlarında mevcuttur ve kamuoyuna da açıklanmıştır. Lastik yakma, araba yakma, cam kırma, taş atma olaylarının tarihi, yeri ve yaklaşık sayısı da emniyet birimleri tarafından tutanak altına alınmıştır. Bu sayılar ve tutanaklar karşılaştırıldığında gerçek ortaya çıkmaktadır. Bu eylemlere 79 ilde katılan milyonlarca vatandaş lastik yakmış, araba yakmış, cam kırmış, taş atmış olsaydı, 2013 yılının Haziran ayında ülkede neredeyse sağlam bir araba, lastik, cam ve kaldırım taşı kalmamış olurdu.
Ancak yalan söylemek ve iftira atmak konusunda uzmanlaşan kumpasçıların hâlâ akıllanmadıkları, “Gezi” eylemcilerinden ve muhalif yazarlardan terörist yaratmaya çalışmalarından bellidir.
Son olarak yeni bir iddianamede, Sözcü gazetesi yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru, FETÖ örgütüne yardım etmekle suçlanmaktadır! AKP içindeki FETÖ bağlantıları gizlenirken, “aldatıldığını” ilan edenler hukuk önünde hesap vermeden “aklanırken”, FETÖ ile uzaktan yakından ilgisi olmayan kişiler FETÖ’ye yardım etmekle suçlanmaktadır! “Ergenekon”, “Balyoz”, “Oda TV” ve “Casusluk” adlı sahte yargı süreçleriyle gerçekleşen kumpasların benzerleri günümüzde de uygulanmaktadır! Daha önce AKP-FETÖ ortak yapımı olarak karşılaştığımız kumpaslar, şu anda AKP eliyle uygulanmaktadır. Yöntem aynı: Yalan söyleyerek ve iftira atarak kumpas kurmak!
Sadece faşist dikta rejimlerinde örneklerine rastlanabilecek olan bu yöntemin amacı bellidir: Halkın üzerinde korku atmosferi yaratmak, halkı baskıyla susturmak, halkı sindirerek iktidarı korumaya çalışmak.
Oysa, kendisine güvenen ve korkmayan bir insan böyle yöntemlere başvurmaz. Kendisine güvenen ve korkmayan bir insan, iktidarda kalmak için halkı sindirmez ve baskı altında tutmaz. Kendisine güvenen insan, karşıt görüşlerden ve eleştiriden korkmaz, karşıt görüşlere ve eleştirilere kaba kuvvetle ve hapis cezasıyla değil, düşüncelerle yanıt verir.
Kimsenin kuşkusu olmasın ki, zafer eninde sonunda, korkan insandan korkmayanların olacaktır!
Örsan Kunter ÖYMEN, 13 Aralık 2018