FETÖ tiyatrosu! Yetmiş iki kısım tekmili birden!

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri'de yapılan 15 Temmuz yargılamasını, duruşma salonunda takip ettikten sonra "Gerçekten bir tiyatro sahnesi gibi. Sanki TBMM'yi bombalayanlar onlar değilmiş gibi sanki Cumhurbaşkanlığı Külliyesini, Gölbaşı Özel Harekât Merkezini bombalayanlar onlar değilmiş gibi davranılıyor. Gerçekten içeride darbecilerin halini görmek... Gerçekten büyük bir tiyatro yaşanıyor içeride. Ama yüce Türk adaleti, hak ettikleri cezayı inşallah onlara verecektir" dedi.

* * *

Yaaa... "Ergenekon tiyatrosu", "Balyoz tiyatrosu", "Casusluk tiyatrosu" ve "Oda tv tiyatrosu" oynanırken, yargılamalar dışında siyaseten "one minute" tiyatrosu oynanırken, İsrail ile "Mavi Marmara tiyatrosu" oynanırken, herkes seyirciydi!

Bugün de Cumhuriyet gazetesinden sonra Sözcü gazetesi üzerinden bir tiyatro oynanıyor. FETÖ ile bir araya gelmesi mümkün olmayan insanlar, FETÖ'ye yardım ve yataklıkla suçlanıyor. Aynı suçlamayı Yeniçağ yazarlarına da yapmak istediler ama tutturamadılar. Biraz derine inilince görülen asıl gerçek, şudur: Söz konusu gazeteciler, daha önceki haberleri veya yazıları ile iktidarın önde gelenlerini rahatsız etmiş hatta yargılanmalarının önünü açmıştır. AKP döneminde artık hâkim teminatı ve yargı bağımsızlığı kalmadığı için rahatsız oldukları herkesi bir kulp takıp içeri attırıyorlar. Sadece bu kadar da değil. Sözcü gibi bir muhalif gazeteye el koymanın alt yapısını hazırlıyorlar.

FETÖ'cüler de baktı ki toplum, üç-beş seneliğine olsa da oynanan tiyatroyu gerçek kabul ediyor, kendi davalarını da tiyatroya çevirmeye kalkıştı!

* * *

Tiyatro bir kenara; darbe girişimi sırasında neler olduğu hâlâ aydınlatılmış değil. Darbecilerin üç ay öncesinden devletin bütün birimleri tarafından takip edildiğini, hatta suç işlemelerinin beklendiğini hatırlattığımız zaman, bu verileri üç ay önce yazanlar bizim darbenin başarısızlığından ötürü karın ağrısı hissettiğimizi iddia edebilecek kadar zavallılaşıyor. Biz neden karın ağrısı hissedelim? Darbe başarılı olsa, önce bizi yok ederlerdi. Biz milletin istikbalini tehlikede gördüğümüz için, herkes el etek öperek cemaatten maddi menfaat temin ederken, biz "dinlerarası diyalog ihaneti"ni, "Hz. İbrahim Yolu Projesi"nin ne anlama geldiğini, "Haşhaşiler"i, "Hz. İsa etrafında bütünleşelim" diyenleri yazıyorduk. Üstelik basındaki imamlarının bizi de Ergenekon çuvalına dahil etmek istediklerini bildiğimiz; manşetlerden uydurma haberlerle bizi hedef gösterdiklerini gördüğümüz halde...

Bu konuda yazdığımız yazılar, 600 sayfalık bir kitap olur ama meslekte kayda değer hiçbir varlık gösterememiş, bu yüzden birilerinin adamı olarak tutunmaya çalışanların yaygarası hiç kesilmiyor ki, şu oynanan tiyatroya bir son verilsin.

* * *

Şimdi Roma döneminden kalan arena isimleri kaldırılıyor. Oysa stadyumlardan Atatürk ve İnönü isimleri kaldırılmıştı. "Arena" olmuş, "stadyum" olmuş ne fark eder? Cumhuriyeti kuranlara savaş açmışsınız, milleti arenayı kaldırdık diye mi avutacaksınız?

Eski Yunanlılar ise tiyatroya büyük önem verirdi. O zaman basın olmadığı için muhalefet, tiyatroda yapılırdı.

Şimdi de basın olmasın istiyorlar ya, iş yine tiyatrocuların becerisine kalıyor! "İktidardaki tiyatrocuların mı muhalefetteki tiyatrocuların mı?" diye soracağınızı tahmin ediyorum... Hepsinin, hepsinin!

Bu kadar siyasi aktörün, aktristin olduğu ülkede kumpastan başka tiyatro da olmaz elbette. A'dan Z'ye kumpas! Herkes birbirine kumpas kurmaya çalışıyor. Kimileri kazanıyor, kimileri kaybediyor. Sonra kazanmış görünenler de kaybediyor. Öyle ya siz tuzak kurarsanız Allah da size tuzak kurar!

Arslan BULUT, 1 Haziran 2017
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr