gönderen Ram » Cmt Eki 10, 2009 15:20
Tayyare ile ANAP Film Kapıştı
İşte Tayyare'nin Yazısı:
Kurtlar Vadisi - Para
Wall Street Journal’a konuşan Başbakan Erdoğan, Aydın Doğan’ı vergi kaçakçılığı suçundan ömrünü hapiste geçiren Al Capone’a benzetmiş. Aydın Doğan, Kurtlar Vadisi’nde de “Medya Patronu Davut Tataroğlu” karakteriyle anlatılıyordu.
Capone benzetmesini “ağır” buldum. Ama kavgada bu tür yumruklar sürpriz sayılmaz. Tataroğlu ise dizide pek makbul biri değildir, Capone’a rahmet okutur.
Karakterin mucidi Soner Yalçın şimdi Hürriyet’te yazıyor. Dizinin kendi de Aydın Doğan’a ait bir TV kanalında yayınlanıyor.
Ne hikmetse, birden kötü adamın iyi huylarını keşfetmeye başladık, dizinin konsepti ise Soner Yalçın’ın eski Ergenekon konseptine doğru evrildi.
Ergenekon konusunda 3 kitap ve sayısız makale yazmış biri olarak, Kurtlar Vadisi’ne dalmadım. Ancak, gelinen nokta, sessizlik eşiğini aşmıştır.
Ergenekon Vadisi
Projektörlerimizi geriye doğru çevirdiğimizde, Ergenekon’un darbe senaryoları pişirdiği dönemle Kurtlar Vadisi’nin sahneye çıktığı dönemin eş zamanlı olduğunu görürüz. Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven darbe senaryoları, 2003-2004 aralığında mayalanmıştır.
2002 yılı sonunda iktidara gelen AK Parti’yi sandık yoluyla devirmenin imkansız olduğunu gören darbeciler, o tarihlerde faaliyetlerini yoğunlaştırmışlardı.
Derken, 2003 yılında Kurtlar Vadisi doğdu. Konsept danışmanı, JİTEM’e yakınlığı ile bilinen Perinçek ekolünden Soner Yalçın...
Yönetmeni Osman Sınav ise şimdi Ergenekon davası sanığı olan Jandarma İstihbarat Albayı Hasan Atilla Uğur’la yakın ilişki içindeki bir isimdir.
2006 yılına kadar bu ilişkinin, diziye hayat verdiğini görüyoruz. JİTEM’in örtülü şekilde korunduğu, MİT ve Emniyet’in kötülendiği bir konseptle karşı karşıyayız. Bu iki kurum, ABD ile ilişki içindedir, vatanı satar. MİT’i çağrıştıran “Mito” karakteri de öyle...
Ancak, asker kökenli MİT Müsteşarı Fuat Doğu ve Orgeneral Eşref Bitlis karışımı olarak vadide sunulan “Doğu Eşrefoğlu” karakteri farklıdır...
Doğu’da yıllarca JİTEM adına kan akıtan “Yeşil” rolündeki Aslan Akbey, fena adam değildir...
Faili meçhul cinayetlere kurban giden Savaş Buldan ve Behçet Cantürk gibi isimler “kafalarına kurşun sıkılmayı hak etmiş” gibi gösterilen “Barış Bulman” ve “Behiç Türkcan” karakterleriyle anlatıldılar.
Dündar Kılıç’ın karakterize edildiği “Laz Ziya”, Alaattin Çakıcı’nın anlatıldığı “Süleyman Çakır” da öyle...
Kurtlar Vadisi’nde ilk 3 yıl; ABD karşıtı-Ulusalcı eksende JİTEM’i koruyan MİT ve Emniyet’i kötüleyen, Ergenekon zihniyetinin bilinçaltındaki izdüşümüne tekabül eden bölümlerle geçti. Kurtlar Vadisi Terör’le Kürt düşmanlığı iyice körüklendi.
Hidayet yılları
2007 yılından itibaren Kurtlar Vadisi’nin konsepti tümden değişti. Bu değişiklikte; ağırlıklı olarak Soner Yalçın’dan boşalan konsept danışmanlığına Ömer Lütfü Mete’nin gelmesi, 22 Temmuz seçimleriyle AK Parti’nin kalıcılığının ortaya çıkması ve Ergenekon operasyonu etkili oldu.
Askeri istihbaratın vadideki etkisi asgari düzeye indi. Dizi, genel hatlarıyla, Ergenekon iddianamesi düzleminde gelişti. Veli Küçük’ü tarif eden İskender Büyük karakteri, en çarpıcı örnektir.
Başkahraman Polat ise neredeyse Savcı Zekeriya Öz’e benzer hale geldi. Savcının silahlı hali gibi...
Soruşturma safhasındaki bazı gizli bilgiler de henüz iddianameye dönüştürülmeden önce vadide yer buldu. Bu durum, kimi izleyicilerde “önceden biliyorlar” algısını güçlendirirken, kitleler üzerindeki etkisini arttırdı. Ancak, Silivri’de “istenmeyen dizi” oldu.
Rotadan çıktı
Bu dönem, 2 yıl sürdü. Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla, ekonomik kriz yüzünden Show’da yayına ara veren Kurtlar Vadisi, tekrar döndüğünde 2003-2006 konseptiyle barışır gibiydi. Yani, Ergenekon’un manyetik alanına geri döndü sanki.
İskender Büyük, “devlet menfaatlerini koruyan adam” pozuna büründürüldü, kahramanımız Polat’la Cumhurbaşkanının refakatinde barış turuna çıkarıldı.
Kamuoyunda; Ergenekon davasının örtülmesi için üst düzey girişimlerin başlatıldığı ve tarafların bir araya getirildiği algısı oluşturuldu. Kimi Ergenekoncu siteler de aynı minvalde Silivri’deki davanın 1 yıl içinde düşürüleceği iddiasını işlemeye başladılar.
Ana tema da değişmeye başladı. ABD ve AB karşıtlığı, Kürt düşmanlığı, Ulusalcılık yükselen değerler gibi algılanır oldu.
Dizi, Doğan Grubu’na transfer olduktan sonra iyice zıvanadan çıktı. Aydın Doğan’ın karakterize edildiği Davut Tataroğlu’nun kerametlerini görür olduk. PKK’lı bir bölge sorumlusuna benzetilen Muro karakteri, bir anda öldürüldü. Ergenekon’un söylemiyle Kurtlar Vadisi’nin konsepti kolkola girdi.
Pusu oldu Para
Maalesef, Kurtlar Vadisi, aradan geçen 6 yılda, paraya göre rotasını belirleyen, girdiği kaba göre şekillenen “Kurtlar Vadisi-Para” formatına bürünmüştür. Hiçbir inandırıcılığı kalmamıştır.
Karşı çıksak da eskiden kendi içinde anlam bütünlüğü ve idealize edilen değerler sistematiği vardı. Hiç olmazsa Ergenekon’a inanıyordu. Şimdi, ABD Doları’nın yeşil rengine göre yalpalayan bir dizi var.
Şiddeti teşvik eden, kan akıtıcıları meşrulaştıran ve hukuksuzluğu devlet nizamının üzerinde gösteren bir anlayışın hortlatılmaya çalışılması ise cabası...
MHP kontenjanından seçilen RTÜK üyesi Esat Çıplak’ın, diziye ceza verilmesini isterken ortaya koyduğu şu tarihi gerekçeyi dip not olarak düşmek istiyorum: “Toplumda ki adalet duygusunun zedelenmesi, devlet algısının bozulması ve şiddetin bir yöntem olarak meşrulaşmasının sonuç olarak hukuk devleti idealini baltalayacağına inanıyorum.”
Yerden göğe kadar haklıdır.
Şamil Tayyar - 7 Ekim 09
Bu da ANAP Film'in Yanıtı:
BASINA ve KAMUOYUNA
Şamil Tayyar, Kurtlar Vadisi’ni ya hiç seyretmemiş, ya da hiç anlamamış (anlayamamış)… İftira üstüne kurduğu yazısının düzeltilmeyecek tek bir tarafı yok, çünkü tek bir doğruyu yazmamış… Düzeltmeye nereden mi başlayalım? En baştan:
—Davut Tataroğlu karakterinin mucidi Soner Yalçın değildir… Soner Yalçın 2006 yılında ilk konseptin bitimiyle danışmanlık görevinden ayrılmıştır. Kurtlar Vadisi Pusu 2007 yılında vizyona girmiştir…
—Kurtlar Vadisi’nin ilk konsepti, Sarıkız ve Ayışığı operasyonlarının yürütüldüğü tarihlerde en düşük ratinglerini almaktaydı. Darbe girişimlerinden vazgeçildiği tarihten itibaren de ratingleri zirveye ulaşmıştır. Yani darbeci ekip diziyi desteklememiş, aksine rating manipülasyonlarıyla diziyi kösteklemiştir…
—2006 yılında MİT’in ve emniyetin dizi senaryosunda kötülendiği iddiası tamamen yalandır. Çünkü 2006 yılında dizi yayın hayatında yoktu…
—Ne Aslan Akbey Yeşil’i, ne Laz Ziya Dündar Kılıç’ı, ne de Süleyman Çakır Alaattin Çakıcı’yı karakterize etmektedir! Bunu diziyi seyreden herkes bilir…
—Kurtlar Vadisi Terör (sadece bir bölüm yayınlanmış ve tek bir bölümüyle nasıl düşmanlık körüklemiş olabilir. Meçhul?) bir çocuğu dağda ölmüş, bir oğlu şehit olmuş bir annenin bu terör bitsin, bu kan dursun feryadıyla başlamış ve terörden beslenen vampirlerin ipliğini pazara çıkarmak üzere hazırlanmış bir konseptti… Ama maalesef yayını durduruldu… Biz bu “açılım”ı yaparken siyaset henüz bu “açılım”ın çoook uzağındaydı… Biz bu açılımla, Türkiye’de terör bitmedikçe demokratik sosyal ve ekonomik hiçbir açılımın yapılamayacağını savunduk… Halen de savunmaktayız!
—Muro gibi bir karakteri yaratan bir ekibi Kürt düşmanı göstermeye çalışmak apaçık ahmaklıktır… Kurtlar Vadisi, Muro karakteriyle, bu topraklarda yaşayan herkesin diğerinin kardeşi olduğunu, farklılıkların kolaylıkla giderilebileceğini, herkesin hata yapabileceğini ama insan sevgisi temelinde bütün hataların telafisi olduğunu ve sorunların çözülebileceğini anlatmaktadır.
—Dizi Doğan grubuna geçtikten sonra ray değiştirdi demek ise düpedüz art niyetlilik. Çünkü henüz sadece iki bölüm yayınlandı! Kurtlar Vadisi yayınlandığı kaba göre şekil alan bir dizi değildir… Kurtlar Vadisi Pusu’nun yürüdüğü yol bellidir. Bu yol bağımsızlık yoludur… Her türlü hukuk dışı çeteden temizlenmiş, ekonomik, siyasi ve kurumsal yolsuzluklardan arınmış bir Türkiye ideali gerçek olana kadar, Kurtlar Vadisi devam edecektir.
—Kurtlar Vadisi Pusu, Pana Film’in uzun yıllar birlikte çalıştığı Show Tv’den, daha önce de açıklandığı üzere, ekonomik gerekçelerle ayrılmıştır… Bu gerekçeyle dizinin üç ay yayınlanamamasına rağmen, sezon ortasında kanal değiştirmemiş, gelen teklifleri, sezon ortasında kanalını yarı yolda bırakmamak için, sezon sonuna ertelemiştir. Bizim için en önemli prensip dizinin düzenli olarak yayında kalmasıdır. Bunu, diziyi vefayla altı yıldır seyreden izleyicimize bir borç olarak görüyoruz… En kalabalık oyuncu kadrosu ve en yoğun aksiyon sahneleriyle Kurtlar Vadisi Pusu’nun yayında olması hem yapım şirketi Pana Film’in, hem de yayıncı kuruluşun iki taraflı fedakarlığıyla mümkündür… Kişi, diğerlerini kendisi gibi bilirmiş… Maalesef Şamil Tayyar dünyaya para gözüyle bakmakta ve herkesi de kendisi gibi zannetmekte!
—Kurtlar Vadisi Pusu, İskender Büyük ve oluşumunu anlatmaya başladığında, henüz ülkede ne Ergenekon davası, ne de iddianamesi söz konusu idi… Ama Türkiye’yi “doğru” okuyan herkes, bu sürecin geleceğini analiz edebilirdi… Biz de ettik! Biz bazıları gibi masalarına bırakılan dosyalarla Türkiye’ye bakmadığımız gibi, meselelere günlük-anlık da bakmamaktayız! Türkiye 2. Dünya Savaşı’nın sonundan itibaren eli kanlı bir örgütün kıskacı altında… Bu eli kanlı örgüt, uluslararası adıyla “Gladio”, Avrupa’daki birçok ülkede olduğu gibi, Türkiye’de de pek çok terör örgütünün ve eyleminin arkasında… Gladio, bu ülkede tetikçi bulmakta hiç zorluk çekmedi. Görüyoruz ki gladio, yeni konseptinde de bu tetikçileri bulmakta zorlanmayacak!
Basına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur,
Pana Film
Dipçe: Bunları yazanlara üçüncü bir yanıtı belki ileride verebilirim. Çok çarpıtılımış ve eksik nokta bulunuyor. Eee, bunların kapışması bu kadar olur.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.
Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!