Fındık bahçesi ve yakılan fabrikalar

Bir zamanlar "küresel ekonomik düzenin baronları için finansal tetikçilik yapan" ve sonunda "Bir Ekonomik Tetikçi'nin İtirafları" kitabını yazan John Perkins, Anadolu Ajansı'ndan Gökhan Kurtaran'a açıklamalar yaptı ve "Türkiye gibi gelişen ekonomileri hedef alan ekonomik tetikçilerin olduğu konusunda hiçbir şüphem yok. Bu günlerde, bu tetikçiler sadece ABD için değil birçok farklı hükümet için çalışıyor." ifadesini kullandı.

Perkins, "Türkiye'ye IMF'den uzak durmasını öneriyorum. Türkiye gibi ülkeler, kesinlikle Rusya, Çin ve Körfez ülkeleri gibi ülkelerle müzakere etmeli. İlle de ittifak kurmak gerektiğini düşünmüyorum. Fakat Türkiye gibi ülkeler, bu ülkeleri kendi halklarının çıkarına daha fazla hizmet edecek anlaşmaları elde etmek için avantaj sağlayacak şekilde kullanmalı." dedi.

Perkins, "Uluslararası şirketlerin, Walmart'tan Nike'a ve Exxon'a kadar, arada aklınıza gelen her şirketin kendi ekonomik tetikçi versiyonu vardır. Dahası bugün, Rusya ve Çin dahil olmak üzere birçok diğer ülkeden de ekonomik tetikçi mevcut." ifadelerini kullandı.

* * *

İşin garip tarafı, uluslararası şirketlerin Türkiye'deki tetikçiliğini, hep devleti yönetenler yaptı.

Abdüllatif Şener, AKP'den ayrıldıktan sonra 2008 yılında, ekonominin alarm verdiğini söylüyordu. Şener, "İç pazar yabancılar tarafından ele geçiriliyor. Türkiye borçlanma rekorunu kırıyor. Türkiye borçlanacak para ve satılacak şey bulamadığı gün kıyamet kopacak demektir. Bugün yapılan, sanal hava sürsün diye Türkiye'nin birikimlerinin yabancılara devridir. Türkiye, bugünkü ekonomi politikası ile geleceğini bitiriyor." diyordu.

Şener, 2006 yılında ise Thomas L. Friedman'ın "Dünya Düzdür: Yirmi Birinci Yüzyılın Kısa Tarihi" adlı kitabından bilgiler aktarıyor ve "Küresel bazda rekabet gücünüz yoksa fabrikanızın bulunduğu mahalleye bile mal satamazsınız!" diyordu.

Bugün Türkiye'de zarar eden fabrikalar sigortadan para almak için yakılıyor! Küreselleşmeye ayak uydurmanın sonu budur. Türkiye'yi yönetenler, küresel rüzgârı, milli ekonomiyi yıkmak için kullandı.

* * *

Biz, Şener'den 10-15 yıl önce uyarılara başlamıştık ama o dönemde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, sorularımıza "Canım yabancılar, aldıkları tesisleri söküp yurt dışına mı götürecek?" gibi basit cevaplar veriyordu! Hatta Demirel, Çankaya Köşkü'nün arazisini bile Ford şirketine vermeye hazır olduğunu bildiriyordu!

Tayyip Erdoğan döneminde ise Türkiye ekonomisi, "Yatırım Danışma Konseyi" toplantıları adı altında küresel şirketler tarafından paylaşıldı. Erdoğan, "ülkemi pazarlıyorum" diyor, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da stratejik kuruluşların yabancılara satışı eleştirilince "babalar gibi satarım" diye meydan okuyordu.

Biz o zamanlar, "Türkiye gibi ülkelerin girişimcileri kürselleşme rüzgâına aldanırsa, hiçbir şey üretmez! Çünkü o zaman, 'Ne üretirsem üreteyim, küresel pazarı belirleyen güçler benim ürünümden daha kalitelisini daha ucuza mal edecek ve fabrikamın bulunduğu mahallede bile ürünüm satılmayacak? O halde ne diye üretim yapayım! Üretim yapacağına, küresel güçlerin temsilciliğini alayım. Nasılsa satış garantisi var!' diye düşünür" diye uyarıyorduk.

* * *

Turizmde bile Türkiye kendi ayağına kurşun sıkıyor. Akdeniz'de İngilizlere, Almanlara satılan konutlar yeni sahipleri tarafından otel gibi pazarlanıyordu. Şimdi başka bir ahmaklık Doğu Karadeniz'de yaşanıyor. Arap turistler aldıkları konutları tatil süresi dışında boş tutuyor. Böylece o konutların bulunduğu bölgede iş hayatı aylarca duruyor! Son olarak Suudi Arabistan uyruklu bir kişi Ünye'nin Gölevi mevkisinden yaklaşık 11 dönümlük bir fındık bahçesi satın aldı. Bu bir alarmdır. Gerçi fındık pazarlaması toptan İtalyan şirketine teslim edildi ama şimdi mülkiyet gidiyor!

Devlet limanları satarsa, vatandaş da fındık bahçesini satar ve yabancıların kölesi olur.

Arslan BULUT, 28 Ağustos 2018
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr