
Irak'ta kaybolan bazı Amerikan silahlarının Trabzon'da Santoro cinayeti ile Danıştay suikastında kullanıldığı ortaya çıktı. ABD'nin Irak'a gönderdiği 400 bin adet silahın sadece 12 bini kayıt altına alındı. Diğerleri ise çalındı ve terör örgütlerine satıldı.
Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Müdürlüğü ile ABD Hava Kuvvetleri İstihbarat Dairesi'nin ortak yürüttüğü soruşturmada, ABD'nin Irak'a gönderdiği silahların büyük bölümünün kayıt dışı olarak kullanıldığı belirlendi.
DANIŞTAY SALDIRISINDA
Irak'tan PKK yoluyla geldiği öne sürülen silahların Danıştay saldırısında kullanıldığı belirlendi.
Danıştay olayı nasıl olmuştu
Danıştay'a silahlı saldırı. Saldırıda ağır yaralanan Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin kurtarılamadı.
Alpaslan Arslan, saldırıdan önce 34 BE 0126 plakalı aracını Danıştay binasına 40 metre uzaklıkta Necatibey Caddesi'ne park etti. Danıştay binasındaki X-Ray cihazı kontrolünden avukat kimliğini göstererek geçen saldırgan, üyelerin bulunduğu ek binaya yöneldi. 5'inci kattaki müzakere salonuna giren Arslan, "Allah'ın askeriyiz, elçiyiz. Türban davası yüzünden cezalandırılacaksınız" diyerek 11 el ateş etti. Saldırıda Danıştay biri ağır olmak üzere 5 Danıştay Üyesi yaralandı. Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'nde ameliyat edilen Mustafa Yücel Özbilgin kurtarılamadı.
SALDIRGAN YAKALANDI
Tekbir getirerek dışarı çıkan saldırgan, binadaki güvenlik görevlisi polis tarafından etkisiz hale getirildi. Üzerinde 'hayalet tabanca' olarak bilinen ve X-Ray cihazında uyarı sinyali vermediği bilinen Glock marka tabanca bulundu. Saldırgan avukat Alparslan Aslan, olay sırasında kullandığı Glock marka tabancasıyla yakalandı. İstanbul Barosu'na kayıtlı olan Alparslan Aslan'ın Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü'ndeki sorgusu sürüyor.
Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. dr. Tunçalp Özgen, Danıştay Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'in geçirdiği ameliyattan sonra beyni çok ağır hasar gördüğü için kurtarılamadığını belirtti.
Özgen, 2. Daire Başkanı Mustafa Birden'in genel durumunun iyi olduğunu belirterek, Ahmet Çobanoğlu'nun ise diş ve ağız kenarında kurşun yarası bulunduğunu ancak durumunun iyi olduğuna işaret etti. Özgen, Ayla Gönenç'in de dirsek üstü sağ kemikten kurşun yarası aldığını, onun da durumunun iyi olduğunu bildirdi.
Danıştay üyelerinin durumunu öğrenmek için Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu, Yargıtay Başkanı Osman Aslan, DGM Eski Hakimi(Öcalan davasının hakimi) Turgut Okyay, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok hastaneye geldiler.
Emniyet yetkililerinden alınan bilgiye göre saat 10.00 sıralarında meydana gelen olayda İstanbul Barosu'na kayıtlı 29 yaşındaki avukat Alparslan Aslan, Daire toplantı halindeyken saldırıda bulundu.
Saldırıda Danıştay 2. Daire Başkanı Mustafa Birden ile üyeler Mustafa Yücel Özbilgin, Ayfer Gevrek Özdemir, Ahmet Çobanoğlu ve Ayla Gönenç yaralandı. Kafasına kurşun isabet eden Mustafa Yücel Özbilgin'in hastanede yaşamını yitirdi.
SOKAKTA TÜRBAN SAKINCALI
Danıştay 2'inci Dairesi üyelerinin anaokulu öğretmenin sokakta da türban takamayacağı yönündeki kararı verenler arasında olduğu belirlendi.
Vakit Gazetesi de söz konusu kararı alan Danıştay üyelerini "hedef göstermişti."
"DANIŞTAY'A GİRMEK ÇOK KOLAY"
Danıştay 11. Daire üyesi Yurdagül Dinçsoy, Danıştay 2. Dairesine düzenlenen saldırıyla ilgili olarak, Geldi vurdu ve gitti. Bunun böyle olacağı belliydi. Danıştay'a girmek çok kolay, ben bir mağazaya gittiğimde baştan aşağıya aranıyorum dedi.
Dinçsoy, gazetecilere yaptığı açıklamada, bugünkü saldırının 2. Dairenin verdiği türban kararıyla ilgili olduğunu savundu.
Danıştay'a girmenin çok kolay olduğunu söyleyen Dinçsoy, Ben bir mağazaya gittiğimde baştan aşağıya aranıyorum. Avukat kimliğini göstermiş. Türkiye'de avukatlar aranmıyor. Çok üzgünüm diyecek ne var diye konuştu.
Bu arada, Genelkurmay Başkanlığı Personel Başkanı Korgeneral Servet Yörük ile Genelkurmay Başkanı Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu da Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu'na geçmiş olsun ziyaretinde bulundu.
Yörük ve Çubuklu, Danıştay'a geliş ve gidişlerinde Danıştay yakınındaki parkta bulunan vatandaşlarca alkışlandı.
2. AY ÖNCE KORUMA İSTEMİŞ
Danıştay'a yapılan silahlı saldırıda yaralanan Danıştay 2. Daire Başkanı Mustafa Birden'in 2 ay önce Ankara Emniyet Müdürlüğü'nden koruma istediği öğrenildi. Konuyu doğrulayan emniyet yetkilileri, yapılan başvurunun değerlendirilmesi sonucu 1 ay önce Birsen hakkında, "Çağrı üzerine koruma kararı" verildiğini ifade ettiler.
5 Danıştay üyesinin yaralandığı saldırıdan 2 ay önce verilen karar nedeniyle hayatından endişe eden 2.Daire Başkanı Mustafa Birden, Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne bir resmi yazı yazarak, "Bazı basın organlarının kendisini hedef konumuna getirdiğine" dikkat çekerek koruma verilmesini istedi. Bu talebi değerlendirmek için Ankara Valisi Kemal Önal başkanlığında toplanan İl Koruma Kurulu ise "yeterli personel bulunmaması gerekçesiyle çağrı üzerine koruma kararı" verdi. Saldırının yapıldığı dairenin Aytaç Kılınç adlı öğretmenin başörtüsü takmasıyla ilgili olumsuz karar vermesinin ardından yapılan bu başvuruyla ilgili sonucun 1 ay önce kendisine gönderildiğini ifade eden emniyet yetkilileri, "Kimse böyle bir şeyin olmasını istemez. Ama Danıştay'da 10 binlerce önemli karar veriliyor. Bizler de sayısız koruma talebi alıyoruz.
Kaldı ki sayın Birden'in talebi uygun görülerek, koruma kararı verilmiştir. Ancak kararda belirtildiği gibi herhangi bir tehdit aldığı anda bize haber vermesi istenmiştir. Bu güne kadar bir müracatı da olmamıştır" dediler. Binanın bulunduğu yer itibarıyla güvenlik açısından uygun olmadığının bilindiğini de ifade eden emniyet yetkilileri, "Kaldı ki binanın dışında ve içinde resmi polislerimiz bulunmaktadır.
Olayın ardından saldırganı yakalayanlarda onlardır. Ancak girişte kanun gereği avukatların aranması söz konusu değildir. Yani bu saldırının önlenmesi pekte mümkün gözükmüyor. Biz yakın koruma verseydik bile, bu saldırı anında koruma binanın girişinde olacaktı" diye konuştular.
GÖRGÜ TANIKLARI
Bu arada, saldırganın yakalanmasına da yardımcı olan Danıştay'da görevli bir görgü tanığı, saldırganın saldırıdan sonra Danıştay ek bina 5. kattan inip, tünelden geçtiğini ifade etti. Görgü tanığı, saldırgana, tünelin çıkışında Danıştay'da görevli bir polis ile müdahale ettiklerini, o sırada saldırganın bir el ateş ettiğini belirtti.
Görgü tanığı, daha sonra saldırganı bir polisin yardımıyla yere yatırarak etkisiz hale getirdiklerini anlattı.
Danıştay ek bina 3. katta görevli bir başka Danıştay çalışanı ise saldırganın düzgün giyimli olduğunu söyledi.
Danıştay'a silahlı saldırı. Saldırıda ağır yaralanan Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin kurtarılamadı.
Alpaslan Arslan, saldırıdan önce 34 BE 0126 plakalı aracını Danıştay binasına 40 metre uzaklıkta Necatibey Caddesi'ne park etti. Danıştay binasındaki X-Ray cihazı kontrolünden avukat kimliğini göstererek geçen saldırgan, üyelerin bulunduğu ek binaya yöneldi. 5'inci kattaki müzakere salonuna giren Arslan, "Allah'ın askeriyiz, elçiyiz. Türban davası yüzünden cezalandırılacaksınız" diyerek 11 el ateş etti. Saldırıda Danıştay biri ağır olmak üzere 5 Danıştay Üyesi yaralandı. Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'nde ameliyat edilen Mustafa Yücel Özbilgin kurtarılamadı.
SALDIRGAN YAKALANDI
Tekbir getirerek dışarı çıkan saldırgan, binadaki güvenlik görevlisi polis tarafından etkisiz hale getirildi. Üzerinde 'hayalet tabanca' olarak bilinen ve X-Ray cihazında uyarı sinyali vermediği bilinen Glock marka tabanca bulundu. Saldırgan avukat Alparslan Aslan, olay sırasında kullandığı Glock marka tabancasıyla yakalandı. İstanbul Barosu'na kayıtlı olan Alparslan Aslan'ın Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü'ndeki sorgusu sürüyor.
Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. dr. Tunçalp Özgen, Danıştay Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'in geçirdiği ameliyattan sonra beyni çok ağır hasar gördüğü için kurtarılamadığını belirtti.
Özgen, 2. Daire Başkanı Mustafa Birden'in genel durumunun iyi olduğunu belirterek, Ahmet Çobanoğlu'nun ise diş ve ağız kenarında kurşun yarası bulunduğunu ancak durumunun iyi olduğuna işaret etti. Özgen, Ayla Gönenç'in de dirsek üstü sağ kemikten kurşun yarası aldığını, onun da durumunun iyi olduğunu bildirdi.
Danıştay üyelerinin durumunu öğrenmek için Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu, Yargıtay Başkanı Osman Aslan, DGM Eski Hakimi(Öcalan davasının hakimi) Turgut Okyay, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok hastaneye geldiler.
Emniyet yetkililerinden alınan bilgiye göre saat 10.00 sıralarında meydana gelen olayda İstanbul Barosu'na kayıtlı 29 yaşındaki avukat Alparslan Aslan, Daire toplantı halindeyken saldırıda bulundu.
Saldırıda Danıştay 2. Daire Başkanı Mustafa Birden ile üyeler Mustafa Yücel Özbilgin, Ayfer Gevrek Özdemir, Ahmet Çobanoğlu ve Ayla Gönenç yaralandı. Kafasına kurşun isabet eden Mustafa Yücel Özbilgin'in hastanede yaşamını yitirdi.
SOKAKTA TÜRBAN SAKINCALI
Danıştay 2'inci Dairesi üyelerinin anaokulu öğretmenin sokakta da türban takamayacağı yönündeki kararı verenler arasında olduğu belirlendi.
Vakit Gazetesi de söz konusu kararı alan Danıştay üyelerini "hedef göstermişti."
"DANIŞTAY'A GİRMEK ÇOK KOLAY"
Danıştay 11. Daire üyesi Yurdagül Dinçsoy, Danıştay 2. Dairesine düzenlenen saldırıyla ilgili olarak, Geldi vurdu ve gitti. Bunun böyle olacağı belliydi. Danıştay'a girmek çok kolay, ben bir mağazaya gittiğimde baştan aşağıya aranıyorum dedi.
Dinçsoy, gazetecilere yaptığı açıklamada, bugünkü saldırının 2. Dairenin verdiği türban kararıyla ilgili olduğunu savundu.
Danıştay'a girmenin çok kolay olduğunu söyleyen Dinçsoy, Ben bir mağazaya gittiğimde baştan aşağıya aranıyorum. Avukat kimliğini göstermiş. Türkiye'de avukatlar aranmıyor. Çok üzgünüm diyecek ne var diye konuştu.
Bu arada, Genelkurmay Başkanlığı Personel Başkanı Korgeneral Servet Yörük ile Genelkurmay Başkanı Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu da Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu'na geçmiş olsun ziyaretinde bulundu.
Yörük ve Çubuklu, Danıştay'a geliş ve gidişlerinde Danıştay yakınındaki parkta bulunan vatandaşlarca alkışlandı.
2. AY ÖNCE KORUMA İSTEMİŞ
Danıştay'a yapılan silahlı saldırıda yaralanan Danıştay 2. Daire Başkanı Mustafa Birden'in 2 ay önce Ankara Emniyet Müdürlüğü'nden koruma istediği öğrenildi. Konuyu doğrulayan emniyet yetkilileri, yapılan başvurunun değerlendirilmesi sonucu 1 ay önce Birsen hakkında, "Çağrı üzerine koruma kararı" verildiğini ifade ettiler.
5 Danıştay üyesinin yaralandığı saldırıdan 2 ay önce verilen karar nedeniyle hayatından endişe eden 2.Daire Başkanı Mustafa Birden, Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne bir resmi yazı yazarak, "Bazı basın organlarının kendisini hedef konumuna getirdiğine" dikkat çekerek koruma verilmesini istedi. Bu talebi değerlendirmek için Ankara Valisi Kemal Önal başkanlığında toplanan İl Koruma Kurulu ise "yeterli personel bulunmaması gerekçesiyle çağrı üzerine koruma kararı" verdi. Saldırının yapıldığı dairenin Aytaç Kılınç adlı öğretmenin başörtüsü takmasıyla ilgili olumsuz karar vermesinin ardından yapılan bu başvuruyla ilgili sonucun 1 ay önce kendisine gönderildiğini ifade eden emniyet yetkilileri, "Kimse böyle bir şeyin olmasını istemez. Ama Danıştay'da 10 binlerce önemli karar veriliyor. Bizler de sayısız koruma talebi alıyoruz.
Kaldı ki sayın Birden'in talebi uygun görülerek, koruma kararı verilmiştir. Ancak kararda belirtildiği gibi herhangi bir tehdit aldığı anda bize haber vermesi istenmiştir. Bu güne kadar bir müracatı da olmamıştır" dediler. Binanın bulunduğu yer itibarıyla güvenlik açısından uygun olmadığının bilindiğini de ifade eden emniyet yetkilileri, "Kaldı ki binanın dışında ve içinde resmi polislerimiz bulunmaktadır.
Olayın ardından saldırganı yakalayanlarda onlardır. Ancak girişte kanun gereği avukatların aranması söz konusu değildir. Yani bu saldırının önlenmesi pekte mümkün gözükmüyor. Biz yakın koruma verseydik bile, bu saldırı anında koruma binanın girişinde olacaktı" diye konuştular.
GÖRGÜ TANIKLARI
Bu arada, saldırganın yakalanmasına da yardımcı olan Danıştay'da görevli bir görgü tanığı, saldırganın saldırıdan sonra Danıştay ek bina 5. kattan inip, tünelden geçtiğini ifade etti. Görgü tanığı, saldırgana, tünelin çıkışında Danıştay'da görevli bir polis ile müdahale ettiklerini, o sırada saldırganın bir el ateş ettiğini belirtti.
Görgü tanığı, daha sonra saldırganı bir polisin yardımıyla yere yatırarak etkisiz hale getirdiklerini anlattı.
Danıştay ek bina 3. katta görevli bir başka Danıştay çalışanı ise saldırganın düzgün giyimli olduğunu söyledi.
RAHİP SANTORO
Trabzon'da vurulan rahibin de aynı yoldan gelen silahla öldürüldüğü iddia ediliyor.
Trabzon'da İtalyan papaz öldürüldü
Trabzon'da Sancta Maria Katolik Kilisesi'nin papazı Andrea Santaro silahlı saldırıda öldürüldü.
Trabzon'daki Santa Maria Katolik Kilisesi'nin papazı İtalyan vatandaşı 61 yaşındaki Andrea Sentore, kilisenin içinde tabancayla vurularak öldürüldü. Polis, provokasyon olduğu sanılan cinayetten sonra kaçan 17- 18 yaşlarındaki saldırganı arıyor.
Kentin en merkezi yeri Gazipaşa Mahallesi'nde bulunan ve sadece pazar, cumartesi, salı günleri saat 15.00- 16.00 arasında açılan Santa Maria Katolik Kilisesi'ne dün kapanmak üzereyken saat 15.45 sıralarında gelen saldırgan, kapının zilini çaldı. Kilisede yeğeniyle birlikte kalan papaz Andrea Sentore, kapıyı açtığında karşılaştığı genç tarafından, göğsünden tabancayla vuruldu. Kilisede o sırada yalnız olduğu belirtilen Andrea Sentore, olay yerinde yaşamını yitirdi. Çevre sakinleri, polise silah sesinin ardından siyah montlu, siyah pantolonlu, başı bereli 17- 18 yaşlarında bir gencin koşarak kaçtığını söyledi. ANSA: İslamcı parmağı olabilir
İtalyan ulusal haber ajansı ANSA, Trabzon'da uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren İtalyan Papaz Andrea Santore'nin öldürülmesinin, Batı basınında yer alan karikatürlerden duyulan rahatsızlıkla da ilgili olabileceğini ileri sürdü.
Papazın öldürülmesinde İslamcı parmağı da ihtimal dışı değil başlığıyla yayımlanan haberde, söz konusu iddia, İskenderun'da Anadolu Papalık Temsilcisi sıfatıyla görev yapmakta olan Katolik Piskopos Luigi Padovese'den alınan bir beyanata dayandırıldı.
ANSA, Piskopos Padovese'nin telefonla verdiği beyanatta, Trabzon'da işlenen cinayetin karikatürlere İslam dünyasında duyulan tepkilerle ilintili olup olmadığına ilişkin bir soruya karşılık olarak, Papazın öldürülmesi bununla da bağlantılı olabilir. Olay henüz aydınlatılmadığı için hiçbir şey ihtimal dışı değil dediğini yazdı.
Haberde, papazın öldürülmesiyle ilgili soruşturmanın halen sürmekte olduğu da hatırlatılarak, şu ifadelere yer verildi:
Ancak cinayetin neden işlendiği şu an itibarıyla henüz kesinleşmiş değil. Karikatürler nedeniyle Batı karşıtı gösteriler Türkiye'de de yapılmış olmakla birlikte, bu ülkedeki Katolik cemaatine yönelik herhangi bir tehdit söz konusu olmamıştı. Türk polisinin katili arama çalışmaları sürüyor.
Papaz Andrea Sentore'nin, başta Danimarka olmak üzere Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde Hz. Muhammed'in karikatürünün yayımlanmasına tepki olarak provokasyon amacıyla öldürüldüğü ihtimali üzerinde duruluyor.
Trabzon Valisi Hüseyin Yavuzdemir, saldırıyı lanetlediklerini açıkladı. Vali Yavuzdemir, Bu olay Trabzon ve Trabzon halkına zarar verecek bir harekettir. Olayın görgü tanıkları var. Zanlının yakalanması için çalışmalar başlatıldı. En kısa zamanda yakalanacaktır dedi.
5 YILDIR TÜRKİYE'DE GÖREVLİ
Santa Maria Katolik Kilisesi'nin papazı Andrea Sentore'nin 5 yıl önce Türkiye'ye geldiği, 3 yıl Mardin'de görev yaptıktan sonra 2 yıl önce de Trabzon'a geldiği belirtildi.
Çevre sakinleri Papaz Santore'yi Çok iyi bir insandı. Kimseyle bir problemi yoktu. Herkes tarafından sevilip, sayılan bir kişiydi. Yeğeniyle birlikte kendi halinde yaşardı diye tanımladı. Santa Maria Katolik Kilisesi, Sultan Abdülmecid'in emriyle 1869- 1874'de Trabzon'a gelen yabancıların yararlanması için yaptırılmıştı. Kilisede zaman zaman, yoksullara yemek dağıtımı yapılıyordu.
VALİ: TEHDİT EDİLMİŞTİ
Trabzon Valisi Hüseyin Yavuzdemir, silahlı saldırı sonucu öldürülen Sancta Maria Katolik Kilisesi'nin rahibi Andrea Santaro'nun, geçmişte misyonerlik faaliyetleri gerekçesiyle tehdit edilme, eleştirilme olayı olduğunu bildirdi.
Trabzon'da Sancta Maria Katolik Kilisesi'nin papazı Andrea Santaro silahlı saldırıda öldürüldü.
Trabzon'daki Santa Maria Katolik Kilisesi'nin papazı İtalyan vatandaşı 61 yaşındaki Andrea Sentore, kilisenin içinde tabancayla vurularak öldürüldü. Polis, provokasyon olduğu sanılan cinayetten sonra kaçan 17- 18 yaşlarındaki saldırganı arıyor.
Kentin en merkezi yeri Gazipaşa Mahallesi'nde bulunan ve sadece pazar, cumartesi, salı günleri saat 15.00- 16.00 arasında açılan Santa Maria Katolik Kilisesi'ne dün kapanmak üzereyken saat 15.45 sıralarında gelen saldırgan, kapının zilini çaldı. Kilisede yeğeniyle birlikte kalan papaz Andrea Sentore, kapıyı açtığında karşılaştığı genç tarafından, göğsünden tabancayla vuruldu. Kilisede o sırada yalnız olduğu belirtilen Andrea Sentore, olay yerinde yaşamını yitirdi. Çevre sakinleri, polise silah sesinin ardından siyah montlu, siyah pantolonlu, başı bereli 17- 18 yaşlarında bir gencin koşarak kaçtığını söyledi. ANSA: İslamcı parmağı olabilir
İtalyan ulusal haber ajansı ANSA, Trabzon'da uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren İtalyan Papaz Andrea Santore'nin öldürülmesinin, Batı basınında yer alan karikatürlerden duyulan rahatsızlıkla da ilgili olabileceğini ileri sürdü.
Papazın öldürülmesinde İslamcı parmağı da ihtimal dışı değil başlığıyla yayımlanan haberde, söz konusu iddia, İskenderun'da Anadolu Papalık Temsilcisi sıfatıyla görev yapmakta olan Katolik Piskopos Luigi Padovese'den alınan bir beyanata dayandırıldı.
ANSA, Piskopos Padovese'nin telefonla verdiği beyanatta, Trabzon'da işlenen cinayetin karikatürlere İslam dünyasında duyulan tepkilerle ilintili olup olmadığına ilişkin bir soruya karşılık olarak, Papazın öldürülmesi bununla da bağlantılı olabilir. Olay henüz aydınlatılmadığı için hiçbir şey ihtimal dışı değil dediğini yazdı.
Haberde, papazın öldürülmesiyle ilgili soruşturmanın halen sürmekte olduğu da hatırlatılarak, şu ifadelere yer verildi:
Ancak cinayetin neden işlendiği şu an itibarıyla henüz kesinleşmiş değil. Karikatürler nedeniyle Batı karşıtı gösteriler Türkiye'de de yapılmış olmakla birlikte, bu ülkedeki Katolik cemaatine yönelik herhangi bir tehdit söz konusu olmamıştı. Türk polisinin katili arama çalışmaları sürüyor.
Papaz Andrea Sentore'nin, başta Danimarka olmak üzere Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde Hz. Muhammed'in karikatürünün yayımlanmasına tepki olarak provokasyon amacıyla öldürüldüğü ihtimali üzerinde duruluyor.
Trabzon Valisi Hüseyin Yavuzdemir, saldırıyı lanetlediklerini açıkladı. Vali Yavuzdemir, Bu olay Trabzon ve Trabzon halkına zarar verecek bir harekettir. Olayın görgü tanıkları var. Zanlının yakalanması için çalışmalar başlatıldı. En kısa zamanda yakalanacaktır dedi.
5 YILDIR TÜRKİYE'DE GÖREVLİ
Santa Maria Katolik Kilisesi'nin papazı Andrea Sentore'nin 5 yıl önce Türkiye'ye geldiği, 3 yıl Mardin'de görev yaptıktan sonra 2 yıl önce de Trabzon'a geldiği belirtildi.
Çevre sakinleri Papaz Santore'yi Çok iyi bir insandı. Kimseyle bir problemi yoktu. Herkes tarafından sevilip, sayılan bir kişiydi. Yeğeniyle birlikte kendi halinde yaşardı diye tanımladı. Santa Maria Katolik Kilisesi, Sultan Abdülmecid'in emriyle 1869- 1874'de Trabzon'a gelen yabancıların yararlanması için yaptırılmıştı. Kilisede zaman zaman, yoksullara yemek dağıtımı yapılıyordu.
VALİ: TEHDİT EDİLMİŞTİ
Trabzon Valisi Hüseyin Yavuzdemir, silahlı saldırı sonucu öldürülen Sancta Maria Katolik Kilisesi'nin rahibi Andrea Santaro'nun, geçmişte misyonerlik faaliyetleri gerekçesiyle tehdit edilme, eleştirilme olayı olduğunu bildirdi.
ŞEHİT POLİSLER
İzmir ve İstanbul'da şehit edilen polislerin de yine Kuzey Irak'tan gelen silahlarla vurulduğu belirlendi.
Polise M-16 ile saldırdılar
3 kişiyi öldürmekten aranan katil zanlıları, polisle çatıştı. M-16 otomatik tüfekle ve tabancalarla ateş açan 2 zanlı, bir polis memurunu şehit etti, birini de yaraladı.
İZMİRde, geçen 29 Kasımda, Bayraklı Semtindeki evinde köpek beslemesini istemeyen ev sahibi Mahmut Yurt (50) ile oğulları Adıgüzel Yurt (25) ve Hasan Yurtu (23), Kemeraltı Çarşısındaki işyerlerinde kurşunlayarak öldüren Cenk İce (38 ) ile yanında bulunan Bekir Sarıtaş (43) kaçtı. Yakalanan Mustafa Nurhan Topbaş (33) ise tutuklandı.
Kaçan zanlıların izini süren İzmir polisi, dün İce ve Sarıtaşı Karşıyakada bir otomobilde tespit etti. Kovalamaca sırasında sanıklar Yunuslar Amirliğinde görevli motosikletli polis memurları İsmail Aydoğan ve Hakan Çetine, M-16 tüfek ve tabancayla ateş açtı. Olayda polis memurları Aydoğan boynundan, göğsünden ve bacağından, Çetin ise bacağından yaralandı. Koşarak kaçan zanlılardan İce, sığındığı bir bahçede polisle çatışınca bacağından vurularak yakalandı. Cenk İce yaralı olduğu için üst araması yapılmadan Eşrefpaşa Belediye Hastanesine kaldırıldı. Elleri arkadan kelepçeli halde hastaneye getirilen İce, Acil Servise alındığı sırada, üzerinde 4 el bombası bulunduğu fark edilince panik yaşandı. Bombalar, üzerinden alındı. İcenin giysisinin altındaki çelik yelek sayesinde göğsüne isabet eden bir kurşundan kurtulduğu anlaşıldı. Suç dosyası kabarık olan İcenin cezaevinden afla çıktığı belirlendi. Olay yerinden kaçan Bekir Sarıtaş da izini kaybettirmek için girdiği hamamda çıplak halde yakalandı. Zanlıların terk ettiği otomobilde yapılan aramada iki M-16 piyade tüfeği ele geçirildi.
ZANLI POLİS ÇOCUĞU ÇIKTI
Cenk İcenin babası Şahinder İcenin emekli başkomiser olduğu ortaya çıktı. Boynundan, göğsünden ve bacağından yaralanan ve aşırı kan kaybeden evli, 2 çocuk babası polis memuru İsmail Aydoğan (35) şehit oldu. Ayağından yaralanan diğer polis memuru Çetinin ise hayati tehlikesinin olmadığı açıklandı.
3 kişiyi öldürmekten aranan katil zanlıları, polisle çatıştı. M-16 otomatik tüfekle ve tabancalarla ateş açan 2 zanlı, bir polis memurunu şehit etti, birini de yaraladı.
İZMİRde, geçen 29 Kasımda, Bayraklı Semtindeki evinde köpek beslemesini istemeyen ev sahibi Mahmut Yurt (50) ile oğulları Adıgüzel Yurt (25) ve Hasan Yurtu (23), Kemeraltı Çarşısındaki işyerlerinde kurşunlayarak öldüren Cenk İce (38 ) ile yanında bulunan Bekir Sarıtaş (43) kaçtı. Yakalanan Mustafa Nurhan Topbaş (33) ise tutuklandı.
Kaçan zanlıların izini süren İzmir polisi, dün İce ve Sarıtaşı Karşıyakada bir otomobilde tespit etti. Kovalamaca sırasında sanıklar Yunuslar Amirliğinde görevli motosikletli polis memurları İsmail Aydoğan ve Hakan Çetine, M-16 tüfek ve tabancayla ateş açtı. Olayda polis memurları Aydoğan boynundan, göğsünden ve bacağından, Çetin ise bacağından yaralandı. Koşarak kaçan zanlılardan İce, sığındığı bir bahçede polisle çatışınca bacağından vurularak yakalandı. Cenk İce yaralı olduğu için üst araması yapılmadan Eşrefpaşa Belediye Hastanesine kaldırıldı. Elleri arkadan kelepçeli halde hastaneye getirilen İce, Acil Servise alındığı sırada, üzerinde 4 el bombası bulunduğu fark edilince panik yaşandı. Bombalar, üzerinden alındı. İcenin giysisinin altındaki çelik yelek sayesinde göğsüne isabet eden bir kurşundan kurtulduğu anlaşıldı. Suç dosyası kabarık olan İcenin cezaevinden afla çıktığı belirlendi. Olay yerinden kaçan Bekir Sarıtaş da izini kaybettirmek için girdiği hamamda çıplak halde yakalandı. Zanlıların terk ettiği otomobilde yapılan aramada iki M-16 piyade tüfeği ele geçirildi.
ZANLI POLİS ÇOCUĞU ÇIKTI
Cenk İcenin babası Şahinder İcenin emekli başkomiser olduğu ortaya çıktı. Boynundan, göğsünden ve bacağından yaralanan ve aşırı kan kaybeden evli, 2 çocuk babası polis memuru İsmail Aydoğan (35) şehit oldu. Ayağından yaralanan diğer polis memuru Çetinin ise hayati tehlikesinin olmadığı açıklandı.
CIA ALARM VERDİ
Kuzey Irak'tan Türkiye'ye PKK yoluyla geçirilen silahların miktarı tam olarak tespit edilemedi. Özellikle suikast silahı olarak bilinen Glock marka silahın hangi illerde olduğu bilinmiyor. Dev-Sol ve PKK için alarm verildi.
Türk istihbaratı Irak'ta kayıp silahların bir kısmının terör örgütleri Dev-Sol ve PKK'nın eline geçtiğini belirledi.
Bu arada ABD'nin Kuzey Irak'ta Saddam yönetimine karşı grupları silahlandırmak için gönderdiği 400 bine yakın silahın depolarda saklandığı belirlendi. Ancak bir süre önce yapılan sayımda 400 bin silahtan sadece 12 binin depolarda olduğu ve diğerlerinin Iraklı subaylar tarafından terör örgütlerine satıldığı ortaya çıktı.
Silahları satanlarla ilgili yürütülen soruşturmaya bilgi veren iki kişi ise tanık koruma programında olmalarına rağmen öldürüldü.
Kaynak