FRANSA’DA DÜZEY ve DÜZLEM
« ‘Anlamak sevgilim’ diyor ya ozan ; ‘O bir müthiş bahtiyarlık’.
Anlamak gerçekten ‘müthiş bir bahtiyarlık’tır.
‘Algılamak’ da, canımın içi, ‘aptallığın daniskası’.
Bir ‘algı’dır, ‘algı yönetimi’dir türlü ‘entellektüel’ gevezelikler kol gezmekte ülkede. » (1)
Böyle demişiz ama, ‘entellektüel çaba’yı yadsımak için değil kuşkusuz.
Sözü şu son ‘Fransa olayları’na getirerek bu çabayı somutlayabiliriz.
Düzey ve düzlem
Fransa’daki olaylar, ‘kriminal düzlem’de ele alınabildiği gibi, ‘uluslararsı politika düzeyi’nde de alınabilir.
Ve uluslararası politika, Türkiye’deki son G20 toplantısı sırasında ‘aile fotoğrafı’ verilen düzlem’de (o plato ya da orada konuşulanların gazeteciler tarafından yansıtılması dahil) ele alınabileceği gibi, tarih ve coğrafya bilgisine dayalı bir entellektüel düzey’de de ele alınabilir.
Geçerken belirtelim ki; düzey de düzlem de, kendi içlerinde (düzey dememek için ‘kerte’ diyelim) ‘kerte’lere ayrılabilir.
Fransa’daki olaylar bağlamında, ‘islamî terör’e kriminal düzlemde bakıldığında; Charlie Hebdo saldırısı ile Bataclan saldırısı arasında hiçbir ilişki yok.
Charlie saldırısını da ‘islamî terör’ elemanları yapmışlardı ama onlar Fransız ‘gizli servisi’ elemanları idiler; Bataclan saldırısını düzenleyenlerin ise İŞID elemanı olduğu kanıtlanmış bulunmaktadır.
Entellektüel düzeyde bakıldığında ise, Charlie saldırısı, ‘Medeniyetler Çatışması’ bağlamında ele alınabilir.
ABD emperyalizminin devamı için düşünülen ‘yapay gerginlik’lerin yaratılmasında, Charlie ve daha önceki ‘Şeytan Ayetleri’ türü girişimler, hep ABD ve diğer ‘gizli servis’lerin desteğiyle yapılmaktadır.
Charlie Hebdo’nun, olaydan iki hafta sonra milyon milyon basması ve dünya genelinde dağıtılması, bu girişimin ardında ‘Devlet’lerin olduğunu göstermeye yeter.
Oysa Bataclan olaylarının planlayıcısı Abdülhamit Abaaoud’un doğrudan bir IŞİD elemanı olduğu ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Çarliciler (VZ 58 Compact) saldırı tüfeklerini kullanırken, Bataclan’cılar sıradan Kalaşnikof kullanmaktaydılar.
Charlie’nin Melekleri, o karikatürü basmadan önce, yine Orta-Doğu kaynaklarından yüklü yardım görmüşlerdi (başlangıçta 200 000 $).
Oysa Abdulhamit Abaaoud, parayı Suriye’deki çalışmaları karşılığında ‘alnının teriyle’(!) kazanmış ve ‘ekip’ini de finanse etmiştir.
Toyata pikabın peşine, Suriye’nin sıcağında, yok yere katledilen dindaşlarını takarak sürüklemesi, kolay iş olmasa gerekir.
Kime yarıyor demek anlamak istememektir
Çoğunlukla bu tür olaylarda, ‘kime yaradığına bakarım’ demek gibi bir ‘kolaycılık’ türedi.
Charlie olayından sonra, Fransa’daki müslümanlar, Charlie Hebdo’nun müslümanlara ayıp ettiğini söyleyebiliyor, gerektiğinde ‘Ben Çarli değilim’ diyebiliyorlardı.
Bataclan’dan sonra ise, müslümanlar, öldürülen suçsuz insanlar için yas tutmayı bir görev bildiler. Ve Abdulhamit Abaaoud’un insanlığından utandılar.
Yani Charlie’de, eylemin desteklenmesi, ‘düşünce özgürlüğü’ bağlamında müslümanlar için de bir ‘hak’ olarak ileri sürülebilirken, Abdulhamit Abaaoud’un eylemininde böyle bir ‘hak’kın olamayacağı görülmüş oldu.
Çünkü Charlie’de belirli kişilerin öldürülmesi planlanmıştı, Bataclan’da ise ‘suçsuz kitle’ hedef alınmıştır.
Sonuçta her iki olay, kriminal düzlemde ‘islam karşıtları’na yaramış olmasına karşın, uluslararası düzeyde, Charlie, ‘uygarlıklar çatışması’nı körükleyenlere, Bataclan, terörizmi ‘ortak tehlike’ olarak görenlere yaramıştır.
Algı yetmez
Bir gürültü duyulduğunda, duymuş olmakla ‘algılama’ işlemi tamamlanmış olur; ama onun gökgürültüsü mü yoksa bir teröristin patlattığı bomba sesi mi olduğu ancak belirli bir ‘bilgi edinme’ sonucunda ‘anlaşılmış’ olur.
Ancak ‘media’nın sunduğu bilinti’(informasyon) lerden hareketle, olgu ve olayları ‘kavrama’nın olanağı yoktur.
Her konuda olduğu gibi, ‘çapraz okumak’, ve olgu ve olayları, olabildiğince ‘bütün yönleriyle’ anlamak, yani ‘kavramak’ için ise ‘media’ düzleminden, derin düşünme ‘düzey’ine çıkmak gerekir.
Habip Hamza Erdem
_______
(1)http://www.dunya48.com/habip-hamza-erdem/23317-habip-hamza-erdem-anlamak-sevgilim