FRANSA’DA FRANSIZ OLMAK
Dünya’nın gündemi ‘Fransa’.
11 Ocak günü de ‘Cumhuriyet’ için yürünülecek.
Son yılların ‘en’ büyük, ‘en’ kozmopolit, ‘en’ duygusal, ‘en’.. yürüyüşü olacak.
Bugün de Fransa genelinde milyona yakın Fransız yürüdü.
Halkın içinden yapılan ‘söyleşi’leri dinledikçe, ‘ilginç’ izlenimler edinebiliyor insan.
Toulouse’daki yürüyüşte örneğin, yurttaşlar ‘protokol’u deldiler.
Önce ‘asıl’lar deyip, seçilmişlerin kendilerini izlemeleri gerektiğini söylediler.
Bir an için, ‘Yeni Türkiye’ye böyle ‘güzel günler’in ‘nasıl ve ne zaman’ geleceği geldi aklıma.
Ki, 26 Ağustos’ta, Kocatepe’de, şayak kalpaklı adam ‘nasıl ve ne zaman geleceğini bilmediği’ günlerdi onlar.
Ancak, O ‘güzel günlerin’ geleceğine inanıyordu.
O inançla ayrıldı aramızdan.
Şimdi Fransa’da Fransızlar, her yerde ‘ulusal marş’larını söylüyor, iki gündür gece gündüz demeden sokaklarda ‘ulusal birlik’ diye bağırıyorlar.
Fransız Fransızlar ; Fas, Cezayir, Tunus’lu Fransızlar, Asyalı, Uzak Asyalı, Afrikalı Fransızlar ; Türk Fransızlar, Kürt Fransızlar, Yahudi Fransızlar ilah..
Fransa onlar için bir ‘Yurt’ mudur diye sormadan edemedim.
En ilginç yanıtı bir Yahudi verdi : « Bizim doğup, büyüyüp öleceğimiz yer Fransa’dır. Ancak İsrail de bizim yüreğimizde taşıdığımız yurdumuzdur ».
Fransız Devrimi’ni hazırlayan aydınlanmacı düşünürlerden Gabriel Bonnot de Mably (1709-1785) « Fransa size ait değildir, asıl siz Fransa’ya aitsiniz » diyordu.
Başbakanı Barselonalı Manuel Carlos Valls Galfetti.
Eski cumhurbaşkanı, şimdilerin ana muhalefet partisi lideri Macar yahudisi Nicolas Sarközy de Nagy-Bocsa.
Adalet bakanı Guyana’lı Christiane Taubira.
Kültür bakanı Güney Koreli Fleur Pellerin.
Saymakla bitmez. Yetmişiki ‘milletten’ oluşan bir ‘Fransız Ulusu’.
Hiçbiri Fransa’ya ‘dedesinin malı’ gibi bakmıyor ama kendilerini Fransa’ya adamışlar.
Fransa dağ, taş ve ovalar değil ama, dünyanın dört bucağından gelmiş bu yetmişki (ve buçuk) milletin kendisi.
Bunlar Fransız.. Fransa bunlar.
Doğu Perinçek’in sözünü ettiği ‘en büyük yeraltı zenginliği olan dedelerinin kemikleri’ bunlar için bir ‘anı’..
Babalarının ‘şehit’ düştüğü topraklara, ‘savaş’ bile ilan edebilirler bunlar.
Fransa’da Fransız olmak işte bu.
En ‘radikal’ yaklaşım, Yahudiler’de : Bir din/millet olduklarından olsa gerek, bir Fransız Yahudisi kesinlikle İsrail’e dil uzatılmasına dayanamaz.
Bir saptamadır bu, yoksa bir yüceltme ya da yerme amacı yok.
Ancak Fransız Kürtlerini ‘tiplendirmeye’ de çok yararlı.
Fransız Kürtleri de tıpkı Fransa Yahudileri gibi, ‘gitmesek de gelmesek de o köy bizim köyümüzdür’ diyorlar.
Tek ayırımı, Türk Kürtlerinin ‘dedelerinin kemiklerini’ de, yeri geldiğinde, başbakan Valls, eski cumhurbaşkanı Sarközy, Güney Koreli Fleur Pellerin gibi bir ‘anı’ olarak saklıyor olmaları.
Fransız Türkleri ise, hiçbir koşulda ‘dedelerinin kemikleri’ni ite-kurda bırakmamaya kararlı.
Fransa’da Cumhuriyet yürüyüşüne ‘coşarak’ değil, bir ‘buruk’luk içinde katılacalar.
Özenerek, imrenerek de denilebilir.
Utanarak..
Ozanın dediği gibi ; « Ne duruyoruz be kardeş, aylık bin yeşil Mark
Varalım dağılalım kartal Anadolu’dan yeryüzüne
Beyler altın uykularından uyanmak üzere,
Haydi yollarını temizleyelim, al güneşten bile utanmadan.
Sığmazken atalarımız güne, yarına
Düşmüşüm vay, düşmüşüm ben el kapılarına »
Habip Hamza Erdem