“FRANSA TÜRKİYE’Yİ TARTIŞMIYOR, ANCAK…”

“FRANSA TÜRKİYE’Yİ TARTIŞMIYOR, ANCAK…”

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Cum Eki 30, 2015 16:48

“FRANSA TÜRKİYE’Yİ TARTIŞMIYOR, ANCAK…”
Türkiye’deki ‘gazeteci’lerin büyük çoğunluğunun ‘duayen’i M.Ali Birand’ın 2 Ocak 2012 tarihli yazısının başlığı böyle.
Birand’ın ara başlığı da şöyle: “Soykırımdan vazgeçmezler”
Ve ekliyor: “Ermenilere kızıyoruz. Soykırım iddialarından vaz geçmelerini veya ortak tarih komisyonu kurup, gerçekten soykırım yaşanıp yaşanmadığının araştırılmasını istiyoruz. Onlar da reddediyorlar. Bırakın ortak araştırmayı, ortak belgesel çekimi önerisini dahi kabul etmiyorlar. Bu yaklaşımın nedeni de çok açık ortada: Soykırımın uluslararası boyutta tanınmasına o kadar az bir zaman kaldı ki, bu gidişi tehlikeye düşürebilecek hiç bir adım atmak istemiyorlar.
Aynı durumda biz olsak, farklı mı davranırdık?
Hayır, elimizin ucuna gelmiş olan bir fırsatı tehlikeye atmazdık.
Onlar, zafere doğru yürüdüklerinden eminler. Hatta, özellikle ABD Kongresi’nden kararı geçirdikten sonrasının dahi hesaplarını yapıyorlar.
Biz ne yapıyoruz?
Ermenilerle uğraşmak yerine, biz kendimize bakalım...”
Duayen gazteciye göre, demek ki ne imiş?
“Soykırımın uluslararası boyutta tanınmasına o kadar az bir zaman kal(mış) ki,..” Ermeniler “zafere doğru yürüdüklerinden eminler” (miş).
Ne ki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ‘kesin kararı’ üzerine, doğrudan ‘şok’ olan Ermeni’ler değil ama ‘diyaspora’sının “Türkler’le uğraşmak yerine kendilerine bakmaları” gerekirken, ‘saldırı’larına devam ettiklerini görüyoruz.
Kaldı ki, Türkler hiçbir zaman Ermenilerle uğraşmamışlardır.
İleri sürülen savların ‘yalan’ olduğunu söylediler, o kadar.
Hem de ‘Emperyalist’ bir yalan..
Ve ‘Adalet’ yerini buldu: “Emremeni soykırımı, tarihsel bir yalandır” ve de “Emperyalist bir saldırı aracıdır” diye, ‘İnsan Hakları’ konusudaki ‘en yüksek mahkeme’ kararını verdi.
Ekmek yoksa pasta yesinler
Kesinlikle Ermeniler değil, ama şu ‘soykırımcı’ ve ‘empeyalist araçlar’, soykırım değilse ‘İnkarcılık’ cezalandırılsın diye kolları sıvamış görünüyorlar.
Baştan söylemek gerekirse, bu ‘diyaspora maşaları’ olan sözde ‘bilim adamları’ yok mu, ekmeği de pastayı da yiyenler bunlar.
Yves Lacoste’u bir kalem geçsek bile, Ali Kazancıgil’ler, Büşra Ersanlı’lar, Nilüfer Göle’ler, o arada Hamit Bozarslan gibi ‘akademisyenler’, ‘uluslararası üne’ ancak bu yolla ulaşmakta ve ‘ekmeklerini böyle kazanmakatalar’ denilebilir: Türklerle ve Türkiye’yle uğraşmak.
Frédéric Encel’in önderlik ettiği bir ‘İnkarcılıkla Savaş’ hareketi var ki, ‘Beşinci Ulusal Oturumu’nu, 29 Ekim günü Paris Büyükşehir Belediyesi’nde gerçekleştirdi.
Adalet Bakanı Christiane Taubira’nın ‘himayelerinde’..
Paris Büyükşehir Belediye başkanı Anne Hidalgo ile başkan yardımcısı Patrick Klugman da katılacaklardı.
Ancak ‘ne raslantı’dır ki, bu son ikili, Erbil’deki bir toplantıya katılmak durumundaydılar.
Salt son tümceden kolayca anlaşılabileceği gibi, ‘Türkiye’yle uğraşmak’ bunların ‘ekmek kapısı’dır ve teslim edilmelidir ki ‘ellerinden geleni de artlarına koymamaktadırlar’.
Elinden geleni ardına koymayan ‘namert’ olsun !
‘Hukuk’a saygılı olsalar bari
Hayır yok.
Bunların ‘bilim’le ilgileri ‘az’ olduğu gibi ‘hukuk’a da saygıları yok.
Sen kalk Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘ilan edildiği gün’e, sözde ‘adalet’ bakanı Taubira’nın himayesinde, Milli Eğitim Bakanı’nın katılmasının öngörüldüğü bir ‘ulusal’ oturumu, Paris Büyükşehir salonlarında düzenle..
Ondan sonra da ‘Fransa Türkiye’yi tartışmıyor’ de..
Bu toplantıdan sonra, bu kez (4 Kasım 2015)’te Sosyal Bilimler Yüksek Araştırmalar Merkezi (l’École des hautes études en sciences sociales)’nde ‘1 Kasım Seçimlerinden sonra Türkiye’yi ne Bekliyor ?’ diye yine bir başka ‘bilimsel toplantı’ düzenle..
‘Erdoğan Türkiyesi’nin ‘geleceği’ni tartış..
Sonra da, duayen gaztecimizin dediği gibi, ‘’Fransa Türkiye’yi tartışmıyor’ de.
Ki ben de inanayım..
Olacak o kadar
Bu toplantılardan haberdar olan Türkiye’deki dostlarımız, bir ‘tepki’ verip vermeyeceğimizi sordular.
Gerek yok.
Çünkü ‘Perinçek Davası’, Avrupa’ya ‘düşünce özgürlüğü’ getirdi dedik.
İstedikleri gibi konuşabilirler.
Ancak ‘soluğumuz enseleri’nde.
Her ‘yalan’ı ‘yüzlerine çarpacak’ bilgi ve birikimimiz var.
Ancak biz bu işleri ‘ekmek davası’ biçiminde değil, ‘bilimsel namus’ için yapmaktayız.
‘Erdoğan Türkiye’si’ deyiminin arkasında ‘solculuk’ satmalarına da karşı çıkarız.
Siz, Fransız, Yunan ve Ermeniler değil, siz Türk geçinen ‘uluslararası ün’e sahip, akademisyenlerimiz, Türkiye’yi Dr Recep’ten alıp size mi vereceğimizi sanıyorsunuz ?
Fransız Adalet ve Milli Eğitim Bakanıyla ‘oynaşarak’ mı Türkiye’yi kurtaracaksınız ?
Neyse ki, İç İşleri Bakanı da, en azından, Büyükelçiliğimizin Cumhuriyet Resepsiyonuna gelip Türkiye’ye övgüler dizdi.
Strateji-taktik numaları bir yana, bu ‘Soykırımdan ekmek yiyen’ ‘bilim adamaları’ var ya, bunlardan Türkiye şöyle dursun Ermenistan’ın ‘zerre-i miskal’ kadar yarar gelmez.
Bunlar hem Türkler ve hem de Ermenileri parmaklarına takmış oynatıyorlar.
Hepsi bu.
Habip Hamza Erdem
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1664
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x