Gaffar Okkan ve beş polisi katledenler serbest: Hizbullah failleri sadece 16 yıl tutuklu kaldı

Genel & Güncel Konular

Gaffar Okkan ve beş polisi katledenler serbest: Hizbullah failleri sadece 16 yıl tutuklu kaldı

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzt May 08, 2023 13:14

Eski Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve beş koruma polisini katleden 10 Hizbullah Terör Örgütü faili ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmışlardı. Verilen bu karara rağmen sadece 16 yıl tutuklu kalıp, tahliye edildi. Verilen bu son kararla birlikte suikast faillerinden cezaevinde tutuklu ya da hükümlü kalmadı.
Resim
Eski Diyarbakır Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan ile koruma polisleri Mehmet Kamalı, Mehmet Sepetçi, Selahattin Baysoy, Atilla Durmuş ve Sabri Kün, 24 Ocak 2001 tarihinde Şehitlik semtindeki Sezai Karakoç Bulvarı üzerinde uğradığı suikast sonucu şehit edilmişti.

Sözcü Gazetesi'nin haberine göre; suikastı gerçekleştiren kişiler, üzerlerine 'polis' yazılı reflektörlü yelekler giyerek ellerindeki uzun namlulu silahlarla beklerken, çevrede toplanan vatandaşlara da, "Birazdan savcı gelecek, tatbikat yaptıracağız. Bir Hizbullah tetikçisini yakaladık. Burada beklemeyin" şeklinde konuştular.

Tüm bunların ardından Okkan'ın makam aracı ve koruma eskortu belirince, ateş açarak suikasti gerçekleştirdiler.

Zamanın Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan ile beş koruma polisi olay yerinde şehit olurken, altı polis de yaralandı. Otopsi raporuna göre; şehit müdürün baş ve vücudundan 17 mermi çekirdeği çıkarıldı.
Resim
SADETTİN TANTAN DEVREYE GİRDİ
Suikastın aydınlatılması faillerin yakalanması için dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın koordinasyonunda Hizbullah uzmanlarından oluşan özel birim kuruldu. Suikastta bizzat silah kullanan Hasan Sarıağaç Diyarbakır'da, ağabeyi Hüseyin Sarıağaç ile eniştesi Bedri Esmer Elazığ'da, Şafi Demirdağ Batman'da polisle girdikleri çatışmalarda öldürüldü.

Hasan Sarığaç'ta ele geçen kalaşnikof tüfek ve bir adet Takarov marka tabancanın kriminal incelemesinde suikastta kullanıldığı, Okkan'ın vücudundan çıkan mermi çekirdeklerinin bizzat Hasan Sarıağaç'ta ele geçen Takarov silahtan atıldığı tespit edildi. Sarıağaç'ın parmak izleri de makam aracında çıktı.

Elazığ'da barındığı hücre evine yapılan baskında Cihan Karadavut, Cevdet Yeşilay ve Ali Şahin adlı polisleri şehit ettikten sonra ölü ele geçirilen Hüseyin Sarıağaç'ta ele geçen MP-5 otomatik silahın ise Okkan'ın şehit edilen koruma polisinden gasp edilen silah olduğu belirlendi.

10 FAİL DE SERBEST BIRAKILDI
Suikastın sağ yakalanan 10 faili de kapatılan Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandı, tümü ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırıldı ve bu cezaları Yargıtay tarafından onanıp kesinleşti.
Resim
24 Haziran 2018'deki genel seçimlerinde HÜDA-PAR'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleme kararı alması, devamında 31 Mart 2019'daki yerel seçimlerinde HÜDA-PAR'ın Güneydoğu'da belediye başkanı adayı çıkarmayıp AKP'li adayları destekleyeceğini açıklamasıyla, iddiaya göre şehit Emniyet Müdürü'nün katillerine tahliye yolu açıldı.

Bunlardan Servet Yoldaş, Suat Çetin, Şener Dünük, Veysi Şanlı, Bedran Salamboğa, Abdulkadir Aktaş, İbrahim Gürceğiz, Mustafa Bozkurt, Recep Dünük ve Mehmet Fidancı ‘yargılamanın yenilenmesi’ adı altında haklarında ayrı ayrı infaz durdurma kararı verilerek tahliye edildil.

Gaffar Okkan 2001 yılında şehit edildiği için 2018 yılında tahliyeleri başlayan failleri, ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm olmalarına rağmen sadece 16 yıl hapis yatıp serbest kaldılar.

Suikastın faillerinden tetikçiler Haşim Alabalık, Necmettin Şanlı, Murat Aktaş, Mehmet Yasin Aydın, Adem Ceylan, Ramazan Kınay ile Naim Altındağ suikastın üzerinden 22 yıl geçmesine rağmen halen yakalanamadı.
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2100
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Serbest kalan Hizbullahçı teröristleri yakalayan polisler hapis yatacak

İletigönderen İlteriş Kağan » Sal May 09, 2023 5:37

Hizbullah tetikçilerinin tahliyelerinin ardından "yeniden yargılama adı altında sürdürülen her duruşmanın ertelenmesi, Hizbullah davalarında "Zaman aşımından düşme kararları"nın önünü açtı. Teröristlerin "gözaltında işkence" iddiası üzerine de ilgili polisler hakkında arama kararı çıkarıldı.
Resim
Terör örgütü Hizbullah'ın askeri kanat yapılanmasında bulunan ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüsü 273 tetikçi yargılandıkları mahkemelere “yargılamanın yenilenmesi” için başvuru yaptılar. Hizbullahçılar, davanın esasına etki edebilecek düzeyde yeni bir delil çıkmadığı halde kendilerini yargılayan DGM'lerde askeri yargıç bulundurulması, devamında özel yetkili mahkemelerdeki yargıçların FETÖ'cü olması, gözaltında işkence gördükleri ve avukat bulundurulmadan ifadelerinin alındığını belirterek adil yargılanmadıkları iddiasıyla yeniden yargılanma talebinde bulundular.

Sözcü Gazetesi'nden Özgür Cebe'nin haberine göre; talepleri kabul edilen Hizbullahçılar, HÜDAPAR-AKP yakınlaşmasının ardından 24 Haziran 2018 seçimleri sonrasında haklarında infaz durdurma kararı verilerek gruplar halinde tahliye edildiler.

Serbest kalan Hizbullahçılar hakkında beş yıldan beri yeniden yargılama adı altında açılan dosyalar ise bugüne kadar karara bağlanamadı.

5 YILDIR KARAR ÇIKMIYOR
Faili oldukları cinayetler Yargıtay kararıyla da sabit olan Hizbullahçılarla ilgili ilk kararın yani ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının ikinci kez verilmesi halinde haklarında yeniden tutuklamaya ilişkin yakalama kararı çıkarılması gerekiyor.

Fakat ağır ceza mahkemeleri dosyada beş yıl boyunca karar vermeyi engelleyecek bir eksiklik olmadığı halde talepleri kabul edilen Hizbullahçılara yargılamanın yenilenmesiyle ilgili bir türlü karar vermedi.

Her duruşma “Eksikliklerin ikmali” gerekçe gösterilerek 8 ay sonrasına ertelenirken davaların zaman aşımıyla ortadan kaldırılabileceği ihtimali artıyor.

30 YILLIK ZAMANAŞAMI BU YIL DOLUYOR
Tetikçilerin önemli bir bölümü cinayet işledikleri, adam kaçırıp işkenceli sorgudan geçirip sığınaklarda domuz bağıyla boğdukları suç tarihlerinin önemli bir kısmı 1993 yılı ve öncesini kapsadığı için yüzlerce cinayet işleyen tetikçilerin zamanaşımıyla ceza almaktan kurtulacaklar.
Resim
Cinayetler eski TCK'nın yürürlükte olduğu 1993 yılı ve öncesini kapsaması nedeniyle CMK'nın “Sanık hakkında her zaman lehe olan hükümlerin uygulanır” hükmü gereği 30 yıllık zamanaşımı yıl sonunda dolduğunda Hizbullah tetikçileri hakkında düşme kararı çıkabilir.

SANIKLARI BIRAKKIP POLİSLERİN PEŞİNE DÜŞTÜLER
Öte yandan yeniden yargılama talepleri kabul edildiği için halen yargılamaları devam eden eski hükümlü Hizbullahçıların davalarıyla ilgili ilginç bir gelişme daha yaşandı. Davada beklenen evrak, dinlenecek tanık veya eksiklik bulunmadığı için karar verilmesi gerekirken duruşma savcısı mahkemeden sürpriz taleplerde bulundu.

Tetikçilerin “Bize gözaltında işkence yaptılar. İfadeleri okumadan zorla imzalattılar. Cinayetleri üstlenmek zorunda kaldık” şeklindeki iddiaları üzerine savcı, işkence iddialarının araştırılması için hükümlü tetikçilerin yakalandığı tarihlerde gözaltında sorgularına katılan TEM şubede görevli polislerin tek tek ad ve soyadı, sicil numaraları ile mernis kayıtları, açık adreslerinin tespit edilmesini, ardından da bu polisler hakkında “İşkence ve kötü muamele” suçundan dava açılması için Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.

Mahkeme talebi kabul ederken, her tetikçinin işkence iddiasına karşı ayrı ayrı Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Polislerin önemli bir bölümü emekli olduğu, bir kısmının vefat ettiği, bazılarının FETÖ'den ihraç edilip tutuklandığı, bazılarının da yurtdışında oldukları kaydedildi.
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2100
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

20 'domuz bağı' cinayetinden yargılanmışlardı: Dört Hizbullahçı daha serbest

İletigönderen İlteriş Kağan » Prş May 18, 2023 18:33

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi eski Genel Sekreteri İbrahim Sarı’nın, aracından indirilerek kara çarşaf giydirilip kaçırıldıktan sonra domuz bağıyla öldürülmesi dahil 20 kişinin öldürülmesi, 31 kişinin satır ve silahla yaralanması eylemlerine katılan 4 Hizbullah tetikçisi daha, 'yargılamanın yenilenmesi' ile 'infaz durdurma' kararı verilerek serbest bırakıldı.
Resim
Geçtiğimiz pazar günü 4 milletvekilinin AK Parti listelerinden Meclis'e girmesiyle gündemde olan HÜDA PAR'ın, Hizbullah terör örgütüyle bağlantılı olduğu iddiası tartışılırken, örgüt üyelerinin tek tek serbest bırakılması dikkat çekiyor. Son olarak Diyarbakır'daki Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin eski Genel Sekreteri İbrahim Sarı'nın, domuz bağıyla öldürülmesi dahil 20 kişinin öldürülmesi, 31 kişinin satır ve silahla yaralanması eylemlerine katılan 4 Hizbullah tetikçisinin 'infaz durdurma' kararı ile serbest bırakıldığı ortaya çıktı.

Sözcü'den Özgür Cebe'nin haberine göre, Hizbullahçılar hakkında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) normları, uzun tutukluluk süresi, işkence ve avukatsız yargılama gibi nedenlerle yargılamanın yenilenmesi kararı alındı. Bu kararla birlikte cinayetleri işleyen Siraç Şanlı, Muhammet Ömer Faruk Aydın, Mehmet Emin Can ve Feysel Gürses hakkında infaz durdurma kararı verilerek, tümü tahliye edildi.

BİR GÜN BİLE HAPİS YATMADI
Hizbullah terör örgütü adına iki kişinin öldürülmesi, iki kişinin de kaçırılması eylemlerine katıldığı gerekçesiyle hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava dosyası bulunan, terör örgütünün köylerde fahri imamlığını yapan Siraç Şanlı da 25 yıldan beri aranıyordu.

Şanlı, Hizbullah tetikçilerinin toplu tahliyelerini, yakalananların kısa süre sonra serbest bırakıldıklarını duyunca, kendi isteğiyle adliyeye gelerek teslim oldu. İfadesi alınan Şanlı, bir gün bile tutuklu kalmadan serbest bırakıldı. Şanlı'nın, 2'si Gaffar Okkan suikastının faili olan 3 kardeşi de terör örgütü Hizbullah'ın askeri kanat yapılanmasında yer alıyordu. Bunlardan Okkan suikastı zanlısı Necmettin Şanlı ile Kemalettin Şanlı halen aranırken, Veysi Şanlı ise suikast sonrası yakalanıp bir süre tutuklu yargılandıktan sonra tahliye edilmişti.

HİZBULLAH FAALİYETLERİNE KARŞI ÇIKAN KORUCULARA İNFAZ
Hizbullah adına köylerde fahri imamlık yapan ve kendisine bağlı askeri kanat yapılanmasında yer alan tetikçilere eylem talimatları verdiği ileri sürülen Şanlı'nın 1991 yılından itibaren Güleçoba Köyü Hatuni mezrasında ders halkaları oluşturup, küçük çocuklara ders adı altında örgütsel propagandalar yaptığı, Diyarbakır'a bağlı Dökmetaş ve Cumhuriyet köylerinde de örgütsel faaliyetler yürüttüğü, fitre zekat topladığı, vermek istemeyenleri kaçırıp sorguladıktan sonra öldürdükleri bildirildi. Hizbullah'ın köydeki faaliyetlerine karşı çıkan Güleçoba Köyü korucularının ölüm emrini, aynı zamanda Gaffar Okkan suikastından mahkum olan Bedran Salamboğa, Servet Yoldaş'a verdiği, bu üç tetikçinin Siraç Şanlı'nın talimatı üzerine Diyarbakır'a alışveriş için gelen korucular Adem ve Yılmaz Keser'i takip ederek Gazi Caddesi’ndeki Sipahi Pazarı’nda çapraz ateşe alarak öldürdükleri kaydedildi. Siraç Şanlı'nın verdiği bu infaz emrini yerine getiren üç tetikçinin olay yerinden kaçtıkları bildirildi. Şanlı'nın Davut ve Sedat Ekinci adlı kişilerin de kaçırılıp sorgulanarak öldürülmesi talimatını verdiği, bu talimat üzerine kendilerine polis süsü veren tetikçilerin iki kişiyi kaçırıp sığınağa zincirledikleri, bu kişilerin daha sonra kendi imkânlarıyla bağlı oldukları zinciri kırıp kaçtıkları için infaz edilmekten son anda kurtuldukları kaydedildi.

TUTUKSUZ YARGILANIYOR
Toplu tahliye kararlarını duyunca 25 yıl sonra kendi isteğiyle Adliye'ye gelerek teslim olan Siraç Şanlı, kendisi aleyhine yüzlerce sayfalık ifade veren, korucuların öldürülmesi için talimat verdiği tetikçileri tanımadığını söyledi. Mahkeme, hakkında birleştirme kararı verilen üç ayrı dava dosyası bulunan, yakalanan tetikçilerin teşhis ve ifadelerinde aleyhine yüzlerce sayfalık ifade olan Siraç Şanlı hakkındaki yakalama kararını, 11 Şubat 2020 günü kaldırıp serbest bırakılmasına karar verdi.

Tek bir gün bile tutuklu kalmayan Şanlı, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle tutuksuz yargılanıyor.

14 KİŞİYİ ÖLDÜRDÜ
Batman'da da Mehmet Beşir Duygun, Hikmet Bal, Dündar Çelebioğlu, Teğmen Demir, Mehmet Can Seçkin, Çetin Gidici, Mehmet Raci Değirmenci, İsmet Demir, Metin Demir, Vasıf Çetin, Halit Arslangiray, Mehmet Şirin Karabay ve Mehmet Şerif Gök'ün öldürülmesi, Nazlıhan İnatçı adlı kadının açık ve dekolte giyindiği için satırla baş ve vücudundan yaralanması başta olmak üzere 28 kişinin de yaralanması eylemlerine katılan tetikçi Nurettin Irmak da ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırıldı. Bu mahkûmiyet kararı da Yargıtay tarafından onanarak kesinleşti.

İBRAHİM SARI DOMUZ BAĞI İLE ÖLDÜRÜLMÜŞTÜ
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi eski Genel Sekreteri İbrahim Sarı, Diyarbakır'ın Mardinkapı Semtindeki Savaş Mahallesi Küçükkavas Sokaktaki 11 nolu iki katlı evde sorgulandıktan sonra domuz bağıyla boğularak öldürülmüştü. Yakalanan itirafçıların yer göstermesiyle mezar evin bahçesinde yapılan polis kazısında, Sarı ile birlikte 13 kişinin cesedi, üzerine beton dökülerek gömüldükleri yerden çıkarılmıştı. İbrahim Sarı'nın çürümüş cesedini ailesi kolundaki metal platinden teşhis etmişti. Sarı, Diyarbakır'da bir yerel televizyon kanalında dini programlar yapıyordu ve terör örgütü Hizbullah'ın fikirlerine karşı çıktığı için kaçırılarak öldürülmüştü.

YARGITAY HAPİS CEZALARINI ONAMIŞTI
Sarı'yı kaçıran tetikçilerden Muhammet Ömer Faruk Aydın ile birlikte yakalanan Mehmet Emin Can, Feysel Gürses, Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandı. Üç Hizbullahçı, İbrahim Sarı, Sadık Sezer, Muzaffer Altın, Mehmet Aktaş, Abdulselam Akgül, Burhanettin Arat'ın öldürülmesi, başı açık dolaştığı için Vasfiye Süren'in yüzüne kezzap atılarak yaralanması, İdris Ercan'ın yaralanmasına katıldıkları için ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırıldı.

Yargıtay, sanıkların suçlarını itiraf etmelerine, dosya içinde toplanan mevcut delil durumuna göre işlenen cinayetlerin sabit olduğunu belirterek “Anayasal düzeni bozmak, vahim nitelikli eylemlerde bulunmak” suçundan verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarını oy birliğiyle onamıştı.
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2100
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Re: Gaffar Okkan ve beş polisi katledenler serbest: Hizbullah failleri sadece 16 yıl tutuklu kaldı

İletigönderen İlteriş Kağan » Prş May 18, 2023 20:59

14 Mayıs’ta gerçekleşen seçimler sonucunda Meclis’teki milletvekili dağılımı da belli oldu. Gündemde sık sık tartışma konusu olan HÜDA PAR’ın AK Parti listelerinden TBMM’ye girmesiyle gözler milletvekili yemin törenine çevrildi. CHP’li Özel ise milletvekili yemininin HÜDA PAR’ın itirazları nedeniyle ertelendiğini iddia etti.
Resim
Cumhurbaşkanı ve Genel Seçim, 14 Mayıs'ta Türkiye'nin sandık başına gitmesiyle gerçekleşti. Cumhurbaşkanı yarışı ikinci tura kalırken siyasi partilerin Meclis'e giren milletvekilleri de belli oldu. Parti programları ve yürüttükleri siyaset nedeniyle sık sık gündeme gelen HÜDA PAR da AK Parti listelerinden Meclis'e vekillerini soktu.

YEMİN TÖRENİNİ ERTELİYORLAR İDDİASI
Önemli açıklamalarda bulunan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, milletvekili yemin töreninin Cumhur İttifakı bileşeni HÜDAPAR’ın itirazları nedeniyle ertelendiğini iddia etti.

Sözcü TV canlı yayınında İpek Özbey'e konuşan Özel, "1999’dan bugüne kadar yemin töreni, 10. gün ile 14. gün arasında hep olmuş ki eskiden Anayasa’da resmi sonuçların ilanının 5’nci günü yemin töreni olmalı deniyordu, şimdi 3’üncü günü… Yani 2 gün önce olmasını bekleriz. Yani 8’inci gün ile 12’nci gün arasında yemin töreninin olup bitmesi lazım. Geçen sefer de yine 11. günde yemin törenini yapmıştık. Şu anda yemin törenini ikinci turdan sonraya bırakmaya çalışıyorlar" dedi.

'ANT İÇERİM’ İFADESİNE İTİRAZ EDİYORLAR
Özel "Sebebini şu; HÜDAPAR’lı arkadaşlar, 4 milletvekili, AK Parti’nin Meclis’e taşıdığı o 4 HÜDAPAR’lı… Hani 'Türk bayrağı olmasın' diyen, ‘Türk milleti yoktur’ diyen HÜDAPAR’lılar yemin metnine itiraz ediyorlar. ‘Yemin metni sorunlu’ diyorlar. Çünkü orada ‘Atatürk ilke ve inkılaplarına’ ifadesine itiraz ediyorlar, ‘Türk milleti önünde ant içerim’ ifadesine itiraz ediyorlar, ‘biz Türk milleti önünde ant içmeyiz’… Bu metin değişmelidir diyorlar. Bunu söyledikleri için HÜDAPAR’lılar, yemin krizi yaşanıp da millet AK Parti’nin ne yaptığını göresin diye yemini ileri almaya çalışıyorlar. Nasıl alacaklar? Resmi sonuçlar yayımlandıktan sonraki 3. gün olması gerekiyor ya yemin töreninin, yayımlanmasın diye YSK’ye baskı yapıyorlar" dedi.
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2100
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Hizbullah davasının avukatı anlattı: Hizbullah hiç bitmedi hatta kamu kurumlarına yerleştiler

İletigönderen İlteriş Kağan » Cmt May 20, 2023 14:45

Hizbullahçı teröristlerin yargılandığı ana davada avukatlık yapan Yaşar Altürk, kanlı terör örgütünün hâlâ faal olduğunu söyledi. Altürk, “Hizbullah hiç bitmedi. Halen faal. Hatta kamu kurumlarına yerleştirilmiş vaziyetteler" dedi. Altürk davada izletilen cinayet videolarına hakimlerin bakamadığını söyledi.
Resim
"Domuz bağları", "mezar evler" ve "satırlı cinayetlerle" 90'lı yıllardan hafızalara kazınan terör örgütü Hizbullah davaları kapsamında yargılanan sanıklar tahliye ediliyor. Hizbullah sanıklarının tahliyesi 4 HÜDA PAR'lının TBMM'ye girmesi toplumda bir kaygı yaratırken "Hizbullah yeniden diriliyor mu?" sorununu gündeme taşıdı.

90’lı yıllarda Hizbullah cinayetlerine kurban giden pek çok kişinin avukatlığını yapan Yaşar Altürk, Hizbullah gerçekliğini ve o dönem duruşmalarda yaşananları anlattı.

ilk aldığı dava dosyanın bir arkadaşının oğlunun Hizbullah öldürülmesine ilişkin dosya olduğunu aktaran Av. Altürk, davalarda çok sayıda müştekinin avukatı olmasıyla örgütü yakından takip eden isimlerden.

Hizbullahçıların iki grup olduğunu kaydeden Altürk şunları söyledi: "Hizbullah iki gruptur. İlimciler ve menzilciler. İlimciler Hizbullah’ın silahlı kanadıdır. Menzilciler ise tebliğci kanattır. 90’larda işlenen cinayetlerde ilimciler Menzilcileri de öldürdü. Onlardan bayağı kaçan Menzilciler avukat bulamıyordu. Ben sosyal demokrat bir insanım. Duruşmalara girerken onların avukatlığını yapmamı istediler. Ben de kabul ettim" dedi.

EŞLER BİRBİRİNİ İHBAR ETTİ
"Bu dosyalarda çok vahim şeyler gördüm" diyen avukat Altürk sözlerini şöyle sürdürdü: "Kadın kocasını ihbar ediyor, adam karısını ihbar ediyor. Aile, dayanışma, toplumun adetleri denilen şeyler bu dosyalarda yoktu. Suudi Arabistan’ın İslam öncesi halinin belki daha ilkel halini bu örgüt o bölgede yaşattı."

HAKİMLER CİNAYET VİDEOLARINA BAKAMADI
Yargılamalarda her şeyin net bir şekilde ortaya konulduğunu aktaran Altürk, "Hizbullah şeffaf bir örgüttür. Neden mi şeffaf diyorum. Hizbullah yaptıkları tüm işleri, işledikleri tüm cinayetleri kayıt altına alıyordu. Bu görüntüleri Beykoz’da bulunan örgütün lideri Hüseyin Velioğlu’na gönderiyordu.

Sadece bu da değildi Velioğlu’na gönderilen. Örgüt mensupları bir özgeçmiş metni hazırlar bunları da merkeze gönderirlerdi. Beykoz’da düzenlenen operasyonda tüm belgeler ele geçirildi. Bu belgeler mahkemelere getirildi. Kimsenin bize iftira atıyorlar deme şansları yok çünkü tüm belgeler kayıtlar dava dosyalarında var.

Ayrıca biz Hizbullah’ın cinayet videolarını duruşmalarda izledik. Hatta sorguladıkları kişileri de videoya alıyordu. Biz bunları da duruşma salonunda izledik. Korkunçtu. Hâkimler de dâhil zaman zaman sırtımızı döndük, zaman zaman ben dışarı çıktım bu görüntüleri izlerken."

"HİZBULLAH BİTMEDİ, KAMU KURUMLARINA YERLEŞTİRİLDİ"
Hizbullah sanıkları hakkında tahliye kararları verilmesine değinen Altürk, "Yargıtay’ın içini boşalttılar. Bu kişileri tahliye ettiler. Mahkemelerde askeri üyelerin olması Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından adil yargılama hakkının ihlali olarak değerlendirilmişti. Ben militarist biri değilim.

Ancak Devlet Güvenlik Mahkemesindeki askeri üyeler hukukçuydular. Ayrıca şimdiki hakimden çok daha hukuka ve usule bağlı kişiydiler. Bugünlerde onları mumla arıyoruz. Hukuk, usül hepsi talan edildi. AİHM kararlarının ardından tüm sanıklar tahliye edildi. Şimdi yeniden yargılama yapılıyor.

Dosyaya gelen giden sanık yok. Kimileri Hizbullah’ın bittiğini sanıyor. Hizbullah hiç bitmedi. Halen faal. Hatta kamu kurumlarına yerleştirilmiş vaziyetteler" ifadelerini kullandı.
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2100
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x