"Savunma, Eğitim ve Ekonomi Milli Olmalıdır. "



15 Temmuz cunta girişimi sonrası ilan edilen OHAL sürecinde, GATS anlaşmalarında yer alan hükümler tek tek uygulanıyor. Hizmet Ticareti Genel Anlaşması adlı GATS Anlaşması kısaca devlete ait olan kurumların, özel şirketlere devri anlamına geliyor. Muhabere ( haberleşme ), eğitim, milli savunma gibi bir devlet için hayati öneme sahip olan kurumların varlığı satılığa çıkarılıyor.

Bir binayı ayakta tutan ve binanın sağlamlık ölçütünü belirleyen kolonlardır. Kolon sarsıldığı ya da kırıldığı zaman, bina da ayakta kalamaz. Bir devletin ana kolonları ise o devletin varlığını devam ettiren eğitim, savunma, haberleşme ( Muhabere ) ve milli ekonomisidir.

Torba yasanın 35. Maddesine dayanarak 100'den fazla kurumun özelleştirilmesi ile Türk Devletin ayakta tutan son kolonlar da sarsılmaya çalışılıyor.

Bu kapsama giren Savunma Sanayii Müsteşarlığı, PTT, TRT,Türkiye Bilimler Akademisi özelleştirilecek kurumlar listesinde.

Bir devlet kendi bilimsel kurumlarını ( TÜBİTAK ) , milleti bilinçlendirmek için kurduğu temel yayın organlarını ( TRT) , milli kültürün önemli bir parçası olan spor akademilerini; daha da önemlisi haberleşme ( PTT - TELEKOM ) , savunma gücünü şirketlere devrederse ne olur? Ki bu şirketlerin bir de yabancı şirketler olduğunu düşünecek olursak, işin vahametini siz tahmin edin.

ŞİRKETLER VATANI SAVUNUR MU?

Şirketler, vatan savunması yapamaz. Kar odaklı bir kurum, yalnızca sermayenin artırılmasını ve para döngüsünün sağlıklı bir şekilde işleyişini önemser. Şirketler, kendi zararına gördükleri yatırımları yapmaz veya daha çok kar sağlayacak şekilde yatırımlarını genişletirler. Eğer bir ülke milli savunmasını özel şirketlere devrederse, ulusal güvenlik sistemini tamamen zaafa uğratmış olur.

Örneğin özel bir firma ya da şirket Suriye'nin kuzeyinde oluşturulmak istenen Kürt Koridoruna hangi açıdan yaklaşır?

Suriye'de ABD'nin oluşturmak istediği Kürt Koridorunun engellenmesi planını, "Kar - Zarar" mantığıyla değerlendirir ve bu planın engellenmesinin "zararlı" olacağına kanaat getirirse bu müdahaleyi desteklemeyecektir. Çünkü özel şirketler bir kurumun işleyişine "muhasebeleştirme" mantığı ile yaklaşırlar.

Ancak Ulus Devletler, kendi milli güvenliklerini "ekonomik yatırım" ekseninde değil; milli varlıklarının ve bağımsızlıklarının devamı merkezinde değerlendirirler.

Bu yüzden devletler, kendi varlıklarının devamını sağlayan muhabere ( haberleşme ) , muharebe ( savaş ) , eğitim kurumlarının işleyişini kendi organları ile bizzat denetlerler. Ağır sanayi, milli savunma, doğal kaynakların denetimi gibi bir devletin varlık nedeni olan alanlar, devletçi ekonomiyle değerlendirilirlerse "MİLLİ" olurlar.


"Eğitim, savunma ve ekonomi milli olmalıdır. Olmazsa Sevr gelir."

Peki sizce Atatürk'ün konuya yaklaşımı nasıl?

Atatürk 1 Mart 1922 tarihinde “devletçilik” ilkesi üzerine yapmış olduğu konuşmada “ İktisadi politikamızın önemli gayelerinden biri de kamu yararını doğrudan doğruya ilgilendirecek iktisadi teşebbüs ve müesseselerin, maliyemizin ve teknik kudretimizin müsaadesi oranında devletleştirmek olmalıdır.”


“ Bizim takip ettiğimiz yol, liberalizmden başka bir sistemdir. Yalnız serbest rekabetle bir ülkede ekonomik düzen kurulması; ya da kurulabileceğini sananlar kendilerini bir serap karşısında aldatılmaya koyu verenlerdir.” ( Vatandaş İçin Medeni Bilgiler Kitabı )

Umarım GATS ile bizim "serap" görenlerimiz, planlanan projenin sonuçlarıyla karşılaşınca kendilerini "aldatılmaya koyu verildik." diye savunmaya kalkmazlar.

https://www.facebook.com/profile.php?id=100006232153226
Mithat Akar - Gaziantep