İstanbul'da bazı polisler, devletin resmî nitelikte kimlik olarak tanımladığı basın kartını tanımamakta direniyor. Rengi de değişen basın kartıyla ilgili bu duruma daha önce bir yazımda şu satırlarla değinmiştim:
"Devlet sana diyor ki: ‘Sen gazetecisin. Seni tanıyorum. Al bak bu da kartın.’
Ama GBT kontrolünde kimlik istendiğinde uzatıp ‘gazeteciyim’ dediğinde polis haklı olarak ‘Sarı değil ki bu.’ diyor.
Yeni basın kartı da nüfus cüzdanı gibi ama yine de başka kimlik istiyor.
Mevzuata göre resmî nitelikli ama tanımıyor.
***
Hani ergenlik döneminde arkadaşlarıyla dışarı çıkmak isteyen çocuğa engel olamayıp, ‘Gitmeye gidecek, bari ben izin vermiş olayım. Yüz göz olmayayım.’ diyen ebeveynler gibi...
Ya ‘Resmî niteliklidir’ tanımını çıkarın ya da devletin kurumlarına bu kart nüfus cüzdanı gibidir diye bilgi verin."
***
Ama gel gör ki değişen bir şey olmamış. Gazeteye giderken sivil polisler kimliğini gösterip GBT kontrolü için durdurdu. Basın kartını uzattığımda aramızda şöyle bir konuşma geçti:
-Kimliğin yok mu senin?
-O elinizde ki kimlik zaten.
- Ben Türkiye Cumhuriyeti kimliği soruyorum.
- Tamam. Elinizdeki de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından verilen resmî bir kimlik.
- Ben anlamam. Bu gazetede geçerli; bizde geçerli değil.
- Resmî nitelikli olan bir kimlik nasıl geçersiz olur?
O sırada kadın polis memuru söze girerek:
- Ancak görevde geçerli olur bu kimlik, dedi...
***
Ben basın kartının resmî nitelikli olduğunu... Cumhurbaşkanlığınca uzun araştırma ve bekleme süresinin ardından verildiğini...Yönetmenlikte tarifinin bulunduğunu söylesem de memur arkadaş "Kimliğin yok diye 158 lira para cezası yazarım." dedi.
***
Ülkenin çivisi çıktı artık. Bakın Basın Kartı Yönetmeliği ne diyor:
Cumhurbaşkanı Kararının Tarihi: 13/12/2018 Sayısı: 465.
Yayımlandığı Resmî Gazetenin Tarihi: 14/12/2018 Sayısı: 30625.
Madde 5: Basın kartı, bu yönetmelikte belirtilen kişilere verilen resmî nitelikte bir kimlik belgesidir. Basın kartı, bu Yönetmelikte belirtilen hâllerde süreli veya geçici olarak verilebileceği gibi sürekli nitelik de kazanabilir.
***
Bu kadar açık ve netken, bir polis "Ben bunu tanımıyorum. Normal kimlik ver. Yoksa ceza keserim." diye nasıl konuşabiliyor?! Neymiş basın kartı gazetede geçerliymiş. Herhalde, yazı yazarken basın kartını masaya koyup öyle yazıyoruz. Böyle düşünüyor olmalı. Bu mantıkla hareket edersek, sanırım benim de kimliğini gösteren memura, “O karakolda geçerli olur. Ayrıca sahte de olabilir. Bana ehliyet ya da nüfus cüzdanınızı gösterin. Ben bu kartı tanımıyorum.” demem lazımdı.
***
Uzatmayayım, sadede geleyim. Mesele basın kartını gösterip geçeyim değil, mesele resmî nitelikli bir kimliğin kimlik olarak kabul edilmemesi... Yönetmenlikte var olanın tanınmaması...
Ben demiyorum ki basın kartını gösterip geçeyim.
Diyorum ki, ehliyet gibi nüfus cüzdanı gibi kimlik olarak görülsün. Zira böyle olduğunu zaten mevzuat söylüyor.
***
Ülke idarecilerine sesleniyorum: Ya bu resmî nitelikli tanımını çıkartın ya da bunu tanımayanlara tanıtın, diyorum.
Gazetecileri kınayan Basın Konseyi'nin bu meseleyi de kınamasını istiyorum. Bu meslekte olup da, makam aracıyla ya da 4X4 aracıyla işe gelen gazetecilerin, meslektaşlarının problemlerine ilgisiz kalmamalarını diliyorum.
Hadi bir şey yapmıyorlar bari basın kartını itibarsızlaştırmaya çalışmasınlar istiyorum.
Sokakta görev yapan muhabirin, kameramanın ve basın aracı kullanan şoförün zorluklarına değinmek yerine, müflis tüccar gibi eski defterleri karıştıran godoman gazeteciler utanır da iki kelam eder diye umut ediyorum…
Benimki de bir ümit işte!..